Uluslararası toplum Hafter’in uzlaşıya karşı cevabını bekliyor

Serrac, yardımcısı Ahmed Maitik, Başkanlık Konseyi üyeleri Muhammed Amari Zayed ve Ahmed Hamza bir araya geldi (Başkanlık Konseyi)
Serrac, yardımcısı Ahmed Maitik, Başkanlık Konseyi üyeleri Muhammed Amari Zayed ve Ahmed Hamza bir araya geldi (Başkanlık Konseyi)
TT

Uluslararası toplum Hafter’in uzlaşıya karşı cevabını bekliyor

Serrac, yardımcısı Ahmed Maitik, Başkanlık Konseyi üyeleri Muhammed Amari Zayed ve Ahmed Hamza bir araya geldi (Başkanlık Konseyi)
Serrac, yardımcısı Ahmed Maitik, Başkanlık Konseyi üyeleri Muhammed Amari Zayed ve Ahmed Hamza bir araya geldi (Başkanlık Konseyi)

Uluslararası ve bölgesel güçler, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Halife Hafter’in Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve uluslararası açıdan tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Fayiz es-Serrac’ın ‘ülkede acil ateşkes sağlanması’ açıklamasına karşı yanıtını bekliyor.
Henüz Hafter ve LUO’dan açıklamaya ilişkin bir yanıt gelmedi. Ancak LUO Sözcüsü Ahmed el-Mismari geçen cuma akşamı açıklamaya ilişkin herhangi bir bildiri yayınlamayı reddederek, Hafter’in açıklamayı reddettiğine dair bazı yerel medya organlarında yayınlanan haberleri, ‘yalan haber’ olarak nitelendirdi.

“Hafter ateşkesi kabul edecek”
İlgili kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, son birkaç saat içerisinde pek çok yerel ve uluslararası temasta bulunduğunu söyleyen Hafter’in, daha sonra Salih ve Serrac’ın açıklamalarında geçen şartları kabul ettiğini duyuracağını söyledi.
Aktarılana göre Hafter, Ankara’nın birkaç ay önce UMH’nin saflarında savaşmak için Libya’ya getirdiği binlerce Suriyeli paralı askerin akıbetinin yanı sıra UMH’nin Türkiye ile imzaladığı askeri anlaşmaların ve UMH’nin kontrolündeki bölgelerde bulunan askeri üslerin akıbetini merak ediyor.
Aynı kaynaklara göre son birkaç gün, Salih ve Serrac arasında ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde, petrol meselesi ve Sirte şehrinin statüsüne ilişkin açıklamaları öncesinde karşılıklı taahhütlere ve gizli müzakerelere tanık oldu. Aynı şekilde yoğun ABD baskısı ile durum, iki tarafı ilkeli bir siyasi anlaşma üzerinde yarı birleşik bir formüle ulaştırmada katkıda bulundu.
İsimlerinin verilmesini istemeyen kaynaklar, ABD tarafının Türk ordusunun ve ona bağlı paralı askerlerin ülke içindeki askeri sahneden geri çekilmesi hususunda güvenceler verdiğini söyledi. Kaynaklar, ABD’nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland’ın Ankara’da Türk yetkililerle yaptığı görüşmelere ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile gerçekleştirdiği toplantıya da dikkati çekti.
Kaynaklar, ateşkesin yaklaşık 2 ay önce Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi tarafından ilan edilen Kahire girişiminin bir gelişmesi olduğunu ortaya koyarken, Hafter’in, daha önce ortaya koyduğu taleplerinin Mısır girişimine dahil edilmesi şartıyla ateşkes ve siyasi müzakerelere girme konusunda uzlaştığını açıkladı.
Geçen cuma akşamı uzlaşının ilanından sonra Akile Salih, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’ye yönelik mesajında, Libya’ya barış getirmek için sarf ettiği cesur adımlara, Mısır’ın ateşkes hususundaki açıklamaya destek vermesine, Libya krizine siyasi bir çözüm bulmak için siyasi sürece dahil olmasına övgüde bulundu.

Tobruk Meclisi çekinceli
Ancak Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi'nin Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi Başkanı Talal el-Mihub, ‘milislerin dağıtılmasından, silahların teslim edilmesinden, Türklerin ve paralı askerlerinin ülkeden çıkışından’ önce barıştan bahsetmenin, boşuna olduğunu ve LUO’yu Sirte ve Cufra’dan kovmayı amaçladığını belirtti. Mihub, geçen cuma günü bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, “Bu durum, parlamentoda bizim açımızdan kabul edilemez” dedi.
Devlet Yüksek Konseyi Hafter’le uzlaşıyı reddediyor
Öte yandan Müslüman Kardeşler’in (İhvan-ı Müslimin) önde gelen liderlerinden biri olan Halid el-Mişri başkanlığında Trablus’taki UMH’ye bağlı Devlet Yüksek Konseyi, Hafter ile diyaloğu kabul etmediğini yineledi. Mişri, olası bir siyasi diyalog merciinin, 2015 yılı sonlarında Fas’ın Suheyrat kentinde imzalanan ve BM misyonu tarafından da destek verilen barış anlaşması olduğunu ifade etti.
Konsey, 22 Ağustos’ta yayınladığı bir bildiride, Türkiye ve Katar başta olmak üzere, Trablus’taki saldırganlığı sonlandırmaya çalışan ülkelere övgüde bulunurken, ortak çıkarların elde edilmesini sağlamak için Libya ile daha pragmatik bir şekilde çalışması çağrısında bulundu.
UMH’nin BM’deki temsilcisi, ateşkes girişimindeki her türlü manevra veya tehdidi reddettiğini ifade ederken, Twitter üzerinden de yaptığı açıklamada “Trablus’a savaş başlatan, onu tebrik eden, destekleyen ve daha sonra mağlup olan bir taraf mı ateşkese bağlı kalacak? Göreceğiz. Ancak herhangi bir manevrayı veya tehdidi kabul etmeyeceğiz” ifadelerine yer verdi. Yetkili ayrıca, suçluların zaman aşımına tabi olmayacağı dolayısıyla savaş suçu işleyenlerin hakkında geçiş dönemi adaletinin uygulanması ve hesap verebilirliğin etkinleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
UMH’ye bağlı silahlı kuvvetlerin sözcüsü General Muhammed Kanunu da UMH güçlerine seslenirken, “Halkların uğradığı zulmü gidermek ve yerlerinden edilmişleri geri döndürmek için işgal edilmiş şehirlerimize gidiyoruz. Devletin egemenliğini tüm Libya topraklarına yayacağız. Libya devleti, kaynaklarını kullanma, servetleri yönetme, petrol ihraç etme, Libya halkını yoksullaştırmaya ve mallarını yağmalamaya çalışanlara darbe indirme hakkına sahiptir” değerlendirmesinde bulundu.
Serrac kurmaylarıyla toplandı
UMH Başkanlık Konseyi, 22 Ağustos’ta Fayiz es-Serrac başkanlığında ve yardımcısı Ahmed Maitik, konsey üyeleri Muhammed Amari Zayed ve Ahmed Hamza’nın da katılımıyla bir toplantı düzenledi.
Toplantıda ülkedeki gelişmelerin yanı sıra Libya krizine yönelik bölgesel ve uluslararası tavırların genel bir değerlendirmesi ele alındı. Konsey, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Katar Devleti’ne, mevcut kriz sırasında UMH’nin ve Libya halkının tutumunu destekleyen kardeş ve dost ülkelere teşekkürlerini iletti.
Başkanlık Konseyi, kardeş Mısır’ın, ‘Konsey’in inşa, istikrar ve barış aşaması olmasını umut ettiği’ gelecek süre. sırasında olumlu bir rol oynaması arzusunu dile getirdi.
Konsey, “elleri Libyalıların kanlarıyla lekelenenlere, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gibi ihlaller işleyenlere Libya’da yer olmadığı esasına dayalı olarak, siyasi sürecin yeniden başlatılması gerektiğini” vurguladı. Başkanlık Konseyi, “Libya ekonomisini desteklemek, vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak ve acılarını hafifletmek için petrol sahalarında ve limanlarında üretime ve ihracata yeniden başlama ihtiyacını dile getirdi. Libyalıların uzlaşı sağladığı sağlam bir anayasal kurala göre gerçekleşmesi koşuluyla, istikrarlı ve kalıcı bir siyasi sürece ulaşmak için parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, Başkanlık Konseyi’nin bir hedefi olduğuna” dikkati çekti.

Avrupa Birliği ateşkesten memnun
Uluslararası açıdan Hafter’in gelişmeye ilişkin yanıtı beklenirken, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de 22 Ağustos’ta 27 üye devlet adına yayınladığı bir bildiride, Libya’da ateşkes ilan edilmesi ve siyasi sürecin yeniden başlamasının, barışçıl bir çözüm bulma yolunda yeni umutlar açığa çıkardığını vurguladı.
UMH Başkanı Serrac 21 Ağustos’ta "milli ve siyasi sorumluluğunun, ülke ve bölgenin içinde bulunduğu durumun ve salgın şartlarının gereği olarak, ülkedeki tüm askeri güçlere derhal ateşkes ve askeri operasyonların durdurulması talimatı" vermişti.
Serrac, fiili bir ateşkes için Sirte ve Cufra'nın silahtan arındırılmış bölge olması gerektiğini açıklamış, nihai amaçlarının, tüm Libya topraklarının egemenliğini sağlamak, yabancı ve paralı askerlerin ülkeden çıkması olduğuna dikkati çekmişti.
Petrol saha ve limanlarında üretimin yeniden başlaması gerektiğini vurgulayan Serrac, petrol gelirlerinin "Ulusal Petrol Kurumu'nun (NOC) Merkez Bankası'ndaki özel hesabına yatırılmasını, Berlin Konferansı'ndan çıkan kararlar doğrultusunda kapsayıcı siyasi düzene ulaşana ve Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Libya Destek Misyonu'nun (UNSMIL) yardımlarıyla şeffaf ve iyi bir yönetimin sağlanana kadar bu gelirlerde hiçbir tasarrufta bulunulmamasını" istemişti.
Serrac, tüm Libyalıların üzerinde anlaşacağı anayasa hükümlerine uygun olarak, başkanlık konseyi ve genel seçimlerin gelecek mart ayında yapılması çağrısında bulunmuştu. Ateşkes kararına Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih de destek ve uzlaşı mesajı ile cevap vermişti.



BAE, Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nin yönetimine "katılımına" ilişkin açıklamalarını kınadı

BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed (WAM)
BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed (WAM)
TT

BAE, Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nin yönetimine "katılımına" ilişkin açıklamalarını kınadı

BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed (WAM)
BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed (WAM)

Emirlik Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, "X" internet sitesinde yaptığı açıklamada, BAE'nin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze Şeridi'nde sivil yönetime katılma çağrısına ilişkin açıklamalarını kınadığını belirtti.

Açıklamada Netanyahu'nun "bu adımı atmak için herhangi bir hukuki dayanağının olmadığı" ifade edildi.


Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki Metulla'da İsrail askerlerini hedef aldığını duyurdu

srail'in Demir Kubbe sistemi Lübnan'dan fırlatılan füzeleri engelliyor (AFP)
srail'in Demir Kubbe sistemi Lübnan'dan fırlatılan füzeleri engelliyor (AFP)
TT

Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki Metulla'da İsrail askerlerini hedef aldığını duyurdu

srail'in Demir Kubbe sistemi Lübnan'dan fırlatılan füzeleri engelliyor (AFP)
srail'in Demir Kubbe sistemi Lübnan'dan fırlatılan füzeleri engelliyor (AFP)

Hizbullah, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada savaşçılarının binayı "doğrudan vurmayı" başardığını ve operasyonun "Gazze Şeridi'ndeki kararlı Filistin halkına destek için ve İsrail'in başta Tayr Harfa olmak üzere güneydeki köylere yönelik saldırılarına yanıt olarak" düzenlendiğini belirtti.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA) daha önce, İsrail'e ait bir insansız hava aracının Lübnan'ın güneyindeki Tayr Harfa kasabasına düzenlediği baskında iki kişinin öldüğünü bildirmişti.

Kasabanın iletim istasyonlarından birinde bakım çalışması yürüten MTC Touch çalışanlarından oluşan bir ekibi "doğrudan hedef alan" bombardımanda birkaç kişinin de yaralandığı belirtildi.

Geçtiğimiz 7 Ekim’de İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı başlamasıyla birlikte, bir yanda İsrail ordusu ile diğer yanda Hizbullah grubu ve Lübnan'daki silahlı Filistinli gruplar arasındaki sınır boyunca neredeyse her gün bombardımanlar yaşanıyor.


Yunanistan işgücü sıkıntısı nedeniyle Mısırlı tarım işçilerini işe alacak

Mısır'ın Kalyubiye vilayetindeki bir pirinç tarlasında çalışan tarım işçileri (arşiv-Reuters)
Mısır'ın Kalyubiye vilayetindeki bir pirinç tarlasında çalışan tarım işçileri (arşiv-Reuters)
TT

Yunanistan işgücü sıkıntısı nedeniyle Mısırlı tarım işçilerini işe alacak

Mısır'ın Kalyubiye vilayetindeki bir pirinç tarlasında çalışan tarım işçileri (arşiv-Reuters)
Mısır'ın Kalyubiye vilayetindeki bir pirinç tarlasında çalışan tarım işçileri (arşiv-Reuters)

Yunanistan Göç ve İltica Bakanlığı'ndan bugün (Cuma) yapılan açıklamaya göre Atina, iki ülke arasında işgücü açığını gidermek amacıyla yapılan bir anlaşma çerçevesinde, bu yaz tarım işlerinde çalışmak üzere Mısırlı işçi alımına başlayacak.

On yıl süren ekonomik sıkıntıların ardından Yunanistan ekonomisinin bu yıl yüzde 3 civarında büyüyerek euro bölgesi ortalaması olan yüzde 0,8'in oldukça üzerinde bir büyüme kaydetmesi bekleniyor.

Ancak ekonomik kriz sırasında yaşanan işgücü göçü, azalan nüfus ve katı göç kuralları, Yunanistan'ın tarım, turizm, inşaat ve diğer sektörlerdeki işlerde çalışacak on binlerce işçi bulmakta zorlanmasına neden oldu.

Yunanistan, Mısır ile 2022 yılında imzalanan bir anlaşma kapsamında yaklaşık 5 bin mevsimlik tarım işçisi alacak.

Yunanistan Göç ve İltica Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, iki ülkenin ‘karşılıklı yarar sağlayan’ anlaşmayı, inşaat ve turizm sektörlerini de kapsayacak şekilde genişletmeyi görüştüğü belirtildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre, göç konusu Avrupa'da uzun zamandır bölücü bir mesele olsa da, plan, ihtiyaç duyulan işgücünü bulmak isteyen işveren gruplarından geniş destek gördü.

Yunanistan Göç ve İltica Bakanı Dimitris Kairidis bu hafta Kahire'de Mısır Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Şehate ile bir araya geldi. Kairidis ikili görüşmede, iki ülkenin bölgedeki yasadışı göç dalgalarıyla mücadele etmek için iş birliğini güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.

Mısırlı yetkililer, ülkelerinin 2016'dan bu yana göçmenlerin kuzey kıyılarından Akdeniz üzerinden Avrupa'ya doğru yola çıkmasını önlemesinin takdiri hak ettiğini belirtti.

Avrupa Birliği (AB) bu yıl, Kuzey Afrika'dan gelen göçmen sayısını azaltmak amacıyla Mısır için milyarlarca euroluk bir finansman paketi açıkladı ve ilişkileri stratejik ortaklığa yükseltti.


Birleşmiş Milletler: Refah'ta 100 binden fazla kişi yerinden edildi

Yerlerinden edilen Filistinliler. Refah, Gazze Şeridi, 9 Mayıs 2024. (AFP)
Yerlerinden edilen Filistinliler. Refah, Gazze Şeridi, 9 Mayıs 2024. (AFP)
TT

Birleşmiş Milletler: Refah'ta 100 binden fazla kişi yerinden edildi

Yerlerinden edilen Filistinliler. Refah, Gazze Şeridi, 9 Mayıs 2024. (AFP)
Yerlerinden edilen Filistinliler. Refah, Gazze Şeridi, 9 Mayıs 2024. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri bugün (Cuma) yaptıkları açıklamada, İsrail ordusunun saldırı tehdidi altındaki Refah kentinden şu ana kadar yaklaşık 110 bin kişinin kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nin diğer bölgelerine göç ettiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) Gazze Bölge Ofisi Başkanı Georgios Petropoulos, “Her gün yaklaşık 30 bin kişi şehirden göç ediyor” dedi. Petropoulos, İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başlamasından bu yana “bu insanların çoğunun beş ya da altı kez yerlerinden edildiğini” belirtti.


İsrail'e silahları kim sağlıyor ve ihracatı kimler durdurdu?

 Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)
Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)
TT

İsrail'e silahları kim sağlıyor ve ihracatı kimler durdurdu?

 Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)
Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (İsrail ordusunun web sitesi)

Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'in Gazze'deki Hamas militanlarına karşı yürüttüğü ve bugüne kadar yaklaşık 35 bin Filistinlinin ölümüne neden olan operasyonda kullandığıA ağır sığınak imha bombalarının sevkiyatını askıya aldı.

ABD Başkanı Joe Biden bu kararıyla İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun, Washington'un itirazlarına rağmen Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine yönelik askeri saldırıyı sürdürme kararına, yerinden edilmiş çok sayıda insan olduğu gerekçesiyle meydan okudu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre ABD, Orta Doğu'daki en yakın müttefikinin en büyük silah tedarikçisi konumunda ve onu Almanya ile İtalya takip ediyor.

Cavsg
Gazze Şeridi sınırında İsrail'in kundağı motorlu topçu silahı (İsrail ordusunun web sitesi)

Kanada ve Hollanda, uluslararası insancıl hukuku ihlal edecek şekilde kullanılabileceği, Gazze'de sivillerin ölümüne ve yerleşim alanlarının tahrip edilmesine yol açabileceği endişesiyle İsrail'e silah sevkiyatını durdurdu.

İsrail'in silah tedarikçileri hakkında bazı detaylar:

Amerika Birleşik Devletleri

ABD'li yetkililer, Washington'un İsrail'e her biri 907 kilogram ağırlığında 1.800 adet ve her biri 225 kilogram ağırlığında 1.700 bombadan oluşan silah sevkiyatını askıya aldığını açıkladı.

ABD'li bir yetkili, ABD'nin bu kararı, "907 kilogramlık bombaların kullanımının (Refah gibi) kalabalık kentsel alanlarda yaratabilecekleri etkinin boyutu" konusundaki endişeler nedeniyle aldığını söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail 2016 yılında, 2018 - 2028 dönemini kapsayan üçüncü bir on yıllık mutabakat zaptı imzaladı; bu mutabakat zaptı, 38 milyar dolarlık askeri yardım, 33 milyar dolarlık askeri teçhizat alımı ve füze savunma sistemleri için 5 milyar dolarlık hibe sağlanmasını öngörüyordu.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından mart ayında açıklanan verilere göre İsrail, 2019-2023 yılları arasında ABD'nin askeri yardımlarının yüzde 69'unu aldı.

İsrail, dünyada şimdiye kadar üretilmiş en ileri teknolojiye sahip savaş uçağı olan F-35'i kullanan ilk ülkedir.

İsrail bu tipte 75 uçak satın alıyor, bunların 36'sını geçen yıl teslim aldı. Uçakların bedelleri Amerika'nın yardımıyla ödeniyor.

ABD ayrıca İsrail ile Lübnan Hizbullah grubu arasındaki 2006 savaşından sonra geliştirilen, İsrail'in Demir Kubbe kısa menzilli füze savunma sistemini geliştirmesi ve silahlandırmasında da yardımcı oldu.

Amerika Birleşik Devletleri, füze savunma sistemi için İsrail'e defalarca yüz milyonlarca dolar gönderdi.

Washington ayrıca, 100 ila 200 kilometre mesafeden fırlatılan füzeleri vurmak için tasarlanan İsrail'in "Davud Sapanı" sisteminin geliştirilmesine de finansman sağlıyor.

Almanya

Almanya'nın İsrail'e savunma ihracatı, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği saldırı ve ardından başlayan Gazze savaşı sonrasında Berlin'in lisans başvurularını öncelikli olarak ele alması nedeniyle 2023 yılında bir önceki yıla kıyasla neredeyse on kat artarak 326,5 milyon avroya (351 milyon dolar) yükseldi.

Ancak bu yılın başından beri, İsrail'in Gazze'deki savaşına yönelik uluslararası eleştirilerin artmasıyla birlikte, Alman hükümetinin İsrail'e çok daha az sayıda askeri silah ihracatına onay verdiği görülüyor.

 Bir milletvekilinin soru önergesine yanıt veren Ekonomi Bakanlığı 10 Nisan'da yaptığı açıklamada, hükümetin o ana kadar sadece 32.449 avro değerinde sevkiyata izin verdiğini belirtti.

Verileri ilk yayınlayan Alman Haber Ajansı (DPA), Almanya'nın İsrail'e ağırlıklı olarak hava savunma sistemleri ve iletişim ekipmanları için parça tedarik ettiğini bildirdi.

İhraç edilen silahlar arasında 3.000 taşınabilir tanksavar silahı ve otomatik ya da yarı otomatik ateşli silahlar için 500.000 mermi yer almaktadır.

DPA, lisansların çoğunun kara araçları ve silah geliştirme, montaj, bakım ve onarım teknolojisi ihracatına verildiğini belirtti.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre Almanya, 2019-2023 yılları arasında İsrail'e yapılan askeri yardımın yaklaşık yüzde 30'unu sağladı.

İtalya

Bir Dışişleri Bakanlığı kaynağı 9 Mayıs'ta, ABD ve Almanya'dan sonra İsrail'in en büyük üç silah tedarikçisinden biri olan İtalya'nın, Gazze savaşının başlamasından bu yana yeni ihracat onayları vermeyi durdurduğunu doğruladı.

Kaynak Reuters'a "Her şey durdu. Son siparişler kasım ayında teslim edildi" dedi.

İtalyan yasaları, savaş halindeki ve uluslararası insan haklarını ihlal ettiği düşünülen ülkelere silah ihracatını yasaklamaktadır.

Savunma Bakanı Guido Crosetto mart ayında İtalya'nın İsrail'e silah ihraç etmeye devam ettiğini, ancak silahların Gazze'deki sivillere karşı kullanılmayacağını doğruladıktan sonra emirleri imzaladığını söyledi.

İtalya, yalnızca Aralık ayında İsrail'e 2022'nin aynı ayında gönderdiği miktarın üç katına denk gelen 1,3 milyon avro değerinde silah gönderdi.

dsfvebtn
İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevy ve arkasında bir İsrail F-35) uçağı, hava üslerinden birinde (İsrail Ordusu web sitesi)

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından hazırlanan bir rapora göre İtalya, 2019-2023 yılları arasında İsrail'e helikopterler ve deniz toplarını da içeren askeri yardımın yaklaşık yüzde birini sağladı.

Birleşik Krallık

İngiltere İsrail'in en büyük silah tedarikçilerinden biri değil. ABD'nin aksine İngiliz hükümeti İsrail'e doğrudan silah vermiyor, bunun yerine şirketlere F-35 parçaları gibi, genellikle ABD tedarik zincirlerinin bir parçası olan bileşenleri satmaları için lisans veriyor.

İngiltere, geçtiğimiz yıl İsrail'e en az 42 milyon pound (52,5 milyon dolar) değerinde savunma ekipmanı satışı için ihracat lisansı verdi.

Lisanslar mühimmat, insansız hava araçları, hafif silah mühimmatı, uçak ve helikopter parçaları ile saldırı tüfekleri gibi kalemleri içeriyordu.

Başbakan Rishi Sunak dün (Perşembe) Parlamento'ya, İngiltere'nin dünyadaki en katı ruhsatlandırma izleme sistemlerinden birini uyguladığını ve İsrail'in insani hukuka uyumuna ilişkin tavsiyeleri periyodik olarak gözden geçirdiğini söyledi. Sunak “İhracat lisansları konusunda son değerlendirmeden sonra da durum değişmedi” ifadelerini kullandı.

cdfvbgr
"Davud Sapanı" hava savunma sistemi (arşiv- Reuters)

Bazı sol muhalefet partileri Gazze'deki yüksek ölü sayısı karşısında hükümeti ihracat lisanslarını iptal etmeye ve silah ihracatının devam edebileceği değerlendirmesine yol açan hukuki tavsiyeleri kamuoyuna açık şekilde yayınlamaya çağırdı.

Kanada

Kanada hükümeti 20 Mart'ta yaptığı açıklamada, 8 Ocak'tan beri İsrail'e silah ihracat lisanslarını askıya aldığını ve Ottawa silahların insancıl hukuka uygun olarak kullanılacağını garanti edene kadar dondurmanın devam edeceğini duyurdu.

Uluslararası insan hakları grupları, İsrail'in Gazze'deki bombalamaları ve kara saldırılarında ölenlerin çoğunun sivil olduğunu söylüyor.

cdfv
İsrail savaş uçağı (AFP)

Kanada, 7 Ekim'deki Hamas saldırısından bu yana en az 28,5 milyon C$ (21 milyon dolar) değerinde yeni satış izni vererek, bir önceki yıl yaptığı satış miktarını aştı.

Hollanda

Hollanda hükümeti, bir temyiz mahkemesinin kararında, yedek parçaların insancıl hukuku ihlal edecek şekilde kullanılma riski bulunduğu sonucuna varmasının ardından şubat ayında İsrail'e F-35 yedek parça sevkiyatını durdurdu. Hükümet mahkeme kararını temyize götürüyor.


Burhan'ın ‘hayırları’ Cidde Platformu müzakerelerinin kaderini nasıl etkiler?

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (arşiv)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (arşiv)
TT

Burhan'ın ‘hayırları’ Cidde Platformu müzakerelerinin kaderini nasıl etkiler?

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (arşiv)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (arşiv)

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında bu ay Cidde’de yapılması beklenen müzakerelerin kaderi, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın çarşamba günü yaptığı ve “HDK yenilgiye uğratılana kadar müzakerelere, barışa ve ateşkese hayır” gibi üç maddeyi içeren sert açıklamalarının ardından belirsizliğe sürükleniyor.

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello, Sudan'la ilgili Cidde Platformu müzakerelerinin Mayıs ayında yeniden başlayacağını bildirdi.

Üst düzey siyasi ve diplomatik kaynaklar, Burhan'ın açıklamalarını “sahadaki askerlerini harekete geçirmek için yapılan bir konuşmadan başka bir şey değil” olarak nitelendirdi. Kaynaklar, Perriello’nun daha önce belirlediği süre olan bu ay içerisinde Cidde Platformu müzakerelerine geri dönülmesi için iki taraf arasında ‘masa altında gizli müzakereler yürütüldüğünü’ açıkladı.

Burhan, çarşamba günü Egemenlik Konseyi'nin medya platformları tarafından da yayınlanan konuşmasını, ülkenin kuzeyinde bulunan Nil Nehri eyaletindeki ordu güçlerini teftiş ettikten sonra gerçekleştirdi.

Burhan, “Terörist isyancı milislere (HDK) karşı mücadelemiz, bu ülke bu suçlu isyancılardan kurtarılana kadar durmayacaktır. Bu onurlu ülkeyi yok eden, vatandaşların mallarına saygısızlık eden, en iğrenç ihlalleri gerçekleştiren ve Hartum, el-Cuneyne ve El Cezire'de özgür kızlarımıza tecavüz eden bu canileri mağlup edene kadar mücadeleyi bırakmayacağız” şeklinde konuştu.

HDK Sözcüsü el-Fatih Kuraşi ise Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Burhan'ın konuşmasının art arda yenilgiler alan güçlerinin moralini yükseltmeye yönelik olduğunu” söyledi.

Kuraşi, Burhan'ın ‘ordunun genel komutanlığını kuşatan ve başkanlık sarayı ile başkent Hartum'un merkezindeki stratejik askeri bölgeleri kontrol eden HDK'yi yenemeyeceğine’ inanıyor. Kuraşi, HDK liderliğinin “Sudan halkının çektiği acılara son vermek için uzlaşma ve barıştan yana olduğunu ve hedeflerinden birinin de savaşı sürdürmemek olduğunu” ifade etti.

“HDK delegasyonu her an Cidde müzakerelerine katılmaya hazırdır” diyen Kuraşi, Sudan ordusunun savaşı sürdürmeye karar vermesi halinde güçlerinin ‘hazır ve sahada konuşlanmış’ olduğunu vurguladı.

HDK Sözcüsü, Burhan’ı karar alırken, ülkeyi yönetmek üzere yeniden iktidara gelmek için savaşı sürdürmek isteyen Müslüman Kardeşler'den (Sudan İslamcı hareketi) müttefiklerinden etkilenmekle suçladı.

Kuraşi, “Sudan Ordu Komutanı’nın savaşı sürdürecek askeri kapasiteye sahip olmadığını ve kuvvetlerinin son iki gün içinde Kordofan ve El Cezire eyaletlerinde büyük yenilgiler aldığını bildiğini” belirtti.

Diğer yandan adının açıklanmasını istemeyen siyasi kaynaklar “Burhan'ın çağrılarının Sudan ordusundaki gerileme durumunu yansıttığını ve yeterli askeri destek bulamadığını, bu nedenle Rusya ile ilişkileri düzeltmek için son hamlelerinin geldiğini ve asıl amacının HDK'ye karşı savaşı sürdürmek için savaş pozisyonunu güçlendirmek üzere Rusya’dan askeri destek almak olduğunu” söyledi.

Kaynaklar Burhan'ın askeri gerilimi artırma açıklamasını, “uluslararası ve bölgesel toplumdan karşı tarafın (HDK) Cidde Platformu'nda üzerinde anlaşmaya varılanlara uyacağına ve müzakere masasına dönmesinin önünü açacağına dair garanti arayışı” olarak yorumladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan diplomatik kaynaklar, Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden savaşı durdurmak için Cidde Platformu'ndaki görüşmeleri sürdürmek üzere dolaylı istişareler yapıldığını belirterek, arabulucuların ‘tarafları kısa süre içinde doğrudan müzakere masasına itmek için yoğun baskı uyguladığını’ bildirdi.


Hızlı Destek Kuvvetleri ‘etnik temizlik’ yapmakla suçlanıyor

Sudan'ın Darfur eyaletindeki şiddet olaylarından kaçan Sudanlı mülteciler, Sudan-Çad sınırı yakınlarına göç ediyor. (Reuters)
Sudan'ın Darfur eyaletindeki şiddet olaylarından kaçan Sudanlı mülteciler, Sudan-Çad sınırı yakınlarına göç ediyor. (Reuters)
TT

Hızlı Destek Kuvvetleri ‘etnik temizlik’ yapmakla suçlanıyor

Sudan'ın Darfur eyaletindeki şiddet olaylarından kaçan Sudanlı mülteciler, Sudan-Çad sınırı yakınlarına göç ediyor. (Reuters)
Sudan'ın Darfur eyaletindeki şiddet olaylarından kaçan Sudanlı mülteciler, Sudan-Çad sınırı yakınlarına göç ediyor. (Reuters)

Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir’de patlak veren çatışmalarla ilgili uluslararası uyarıların arttığı bir dönemde, HDK bir insan hakları örgütü tarafından Batı Darfur eyaletinin başkenti el-Cuneyne'de ‘etnik temizlik’ yapmakla suçlandı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) dün (Perşembe) yayınladığı kapsamlı bir raporda, HDK’yi Batı Darfur eyaletinin başkenti el-Cuneyne'de Masalitlere karşı ‘etnik temizlik ve soykırımın gerçekleştiğini veya gerçekleşmekte olduğunu gösterebilecek’ cinayetler işlemekle suçladı. Geçen yıl Nisan ayında HDK ile Sudan ordusu arasında çatışmaların başlamasından bu yana geçen bir yıl içinde tekrarlanan ihlallerin incelendiği raporda, ‘HDK ve Arap milislerin geçen yıl sürekli saldırılarla Masalit halkının çoğunlukta yaşadığı el-Cuneyne mahallelerini hedef aldığı’ belgelendi.

Rapora göre, HDK ve müttefik milislerin el-Cuneyne'deki saldırıları, binlerce insanı öldürdü ve yüz binlercesini mülteci olarak bıraktı. Raporda ayrıca, ‘Batı Darfur'dan yarım milyondan fazla mültecinin Nisan ile Ekim sonu arasında Çad'a kaçtığı ve bunların yüzde 75'inin el-Cuneyne'den geldiği’ belirtildi.

Diğer yandan Sınır Tanımayan Doktorlar’a bağlı sağlık personeli, HDK tarafından kontrol edilen El Cezire eyaletinde yüz binlerce hastaya hizmet veren başkentteki Vad Medeni Hastanesi'nden saldırılar nedeniyle çekildi. Kuruluş, hastanedeki sağlık ekiplerinin ‘son üç ay içinde yağmalama ve araç hırsızlığı da dahil olmak üzere tekrarlanan güvenlik olaylarıyla karşı karşıya kaldığını’ belirtti.


Hizbullah azami baskı stratejisine geçiyor

Güneydeki İsrail saldırısında 4 Hizbullah üyesinin öldürüldüğü araba (sosyal medyada yayıldı)
Güneydeki İsrail saldırısında 4 Hizbullah üyesinin öldürüldüğü araba (sosyal medyada yayıldı)
TT

Hizbullah azami baskı stratejisine geçiyor

Güneydeki İsrail saldırısında 4 Hizbullah üyesinin öldürüldüğü araba (sosyal medyada yayıldı)
Güneydeki İsrail saldırısında 4 Hizbullah üyesinin öldürüldüğü araba (sosyal medyada yayıldı)

Hizbullah, Gazze savaşı sonrası aşamaya hazırlık olarak İsrail'e yönelik askeri operasyonlarını artırarak, İsrail üzerinde "maksimum baskı" stratejisine geçti.

Tel Aviv'in Refah sınır kapısını ele geçirdiğini duyurması ve ateşkes görüşmelerinin tıkanması üzerine şehrin doğusunda operasyonlara başlamasından bu yana Hizbullah, İsrail askerlerini öldürmek ve yaralamak amacıyla İsrail'in kuzeyine yönelik operasyonlarını daha önce görülmediği bir şekilde yoğunlaştırdı.

Konu hakkında bilgi sahibi bir kaynak "(Hizbullah'ın) Gazze savaşının son aşamasında caydırıcılık denklemlerini istikrara kavuşturmak amacıyla (kontrollü) politikasından (azami baskı) stratejisine geçtiğini" söyledi. Kaynak, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada "mevcut ordunun performansı, İsrail'in her zaman istediği gibi geniş çaplı bir savaşa yol açması için çok kısıtlı olduğunu" belirtti.

"Emekli Tuğgeneral Bassam Yassin; "Hizbullah, İran ve müttefikleri Refah savaşına müsamaha gösterilmeyeceğini başından beri açıkça ifade ettiler. Bu nedenle İran doğrudan müdahalesi olmadan başta güney Lübnan cephesi olmak üzere tüm cephelerden baskı yapacaktır. Çünkü doğrudan müdahalesi iki ülke arasında bir savaş anlamına gelir" değerlendirmesinde bulundu.

Bassam Yassin, Şarku'l-Avsat'a yaptığı açıklamada, "Refah üzerindeki baskı arttıkça, sözde destek cephelerinden gelen baskı da artacaktır" dedi. Her ne kadar bu durum Refah'ı askerî açıdan etkilemese de her bölgenin kendi muharebe birimleri var. Ancak İsraillilerin ölüm ve yaralanmalarının İsrail kamuoyunun İsrail hükümetine sakinleşmesi ve ateşkesi sürdürmesi yönünde baskı oluşturmasını umuyoruz" ifadelerini kullandı.


Hamas: Ateşkes topu tamamen İsrail'in sahasında

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye (Reuters)
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye (Reuters)
TT

Hamas: Ateşkes topu tamamen İsrail'in sahasında

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye (Reuters)
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye (Reuters)

Hamas hareketi, bugün (Cuma), heyetinin görüşmelerin yapıldığı Mısır'dan ayrılmasının ardından yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılması konusunda "topun tamamen İsrail'in sahasında" olduğunu duyurdu.

Hamas, Filistinli gruplara hitaben yaptığı açıklamada, "Müzakere heyeti Kahire'den ayrılarak Doha'ya doğru yola çıktı. Uygulamada işgal, arabulucular tarafından sunulan öneriyi reddetti ve birçok temel konuda itirazlarda bulundu. Bizim tutumumuz, arabulucuların son teklifi üzerinde mutabakata varılan ulusal pozisyona bağlı kalmaktır. Dolayısıyla top artık tamamen işgalcilerin sahasındadır” ifadeleri yer aldı.


UNRWA, çevresi iki kez ateşe verildikten sonra Doğu Kudüs'teki genel merkezini kapattı

Birleşmiş Milletler Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini - (Reuters)
Birleşmiş Milletler Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini - (Reuters)
TT

UNRWA, çevresi iki kez ateşe verildikten sonra Doğu Kudüs'teki genel merkezini kapattı

Birleşmiş Milletler Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini - (Reuters)
Birleşmiş Milletler Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini - (Reuters)

Birleşmiş Milletler Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, İsrail'in, çevresini iki kez ateşe vermesinin ardından ajansın Doğu Kudüs'teki genel merkezini kapatma kararı alındığını duyurdu.

UNRWA Komiseri, "X" platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, "Doğu Kudüs'teki karargâhımızın yakınlarının ateşe verilmesi sonucu çıkan yangında çalışanlarımız arasında herhangi bir yaralanma yaşanmadı, ancak binanın dış cephesinde ağır hasar meydana geldi" ifadelerini kullandı.

İsrail polisi ve itfaiye ekiplerinin gelmesinin biraz zaman aldığını kaydeden Lazzarini, ofis çalışanlarının yardımıyla yangının söndürüldüğünü belirtti.

Genel merkezin önünde toplanan ve bazıları silah taşıyan kalabalık,"(BM'yi) yakın" diye slogan attı.

UNRWA Komiseri, "Doğu Kudüs'teki genel merkezimizin yakınlarında yangın çıkarılması, (BM) personelinin hayatını ciddi şekilde riske atan çirkin bir gelişmedir" dedi.

İsrail'in BM personeli ve tesislerinin korunmasını sağlamakla sorumlu olduğunu belirten Lazzarini, "Saldırılardan sorumlu olanlar hesap vermelidir" ifadelerini kullandı.