Belarus’ta savaş alarmı; Ordu sert emirler aldı

Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, kolluk kuvvetleri ve güvenlik güçleriyle bir araya geldi (Reuters)
Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, kolluk kuvvetleri ve güvenlik güçleriyle bir araya geldi (Reuters)
TT

Belarus’ta savaş alarmı; Ordu sert emirler aldı

Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, kolluk kuvvetleri ve güvenlik güçleriyle bir araya geldi (Reuters)
Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, kolluk kuvvetleri ve güvenlik güçleriyle bir araya geldi (Reuters)

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, dikkatleri ülkesinde devam eden protestolardan başka yöne çekmeye çabalıyor.
ABD ve Batı’yı Belarus’taki durumu istikrarsızlaştırma çabalarını desteklemekle suçlayan Lukaşenko dün bir taşla iki kuş vurdu. Zirâ kuzeybatıdaki Grodno’da bulunan askeri kuvvetleri kontrol etmesi ve tatbikatları denetlemesi, son dönemde yakın çevrede askeri hamlelerde bulunan NATO’ya yönelik bir mesaj niteliğindeydi.
Lukaşenko’nun ziyareti, aynı zamanda, neredeyse tümü protestocuları destekleyen bölgedeki muhalefet destekçilerini caydırma amacı taşıyor gibi göründü. Protestoları örtbas etmeye ve ülkedeki durumun ‘yabancı düşmanlar’ tarafından istikrarsızlaştırıldığı izlenimini vermeye çalışan Lukaşenko, iki gün önce askeri tatbikatların ülkenin en batısındaki Avrupa sınırında yapılmasını emretmesinin ardından dün üslubunu keskinleştirdi.
Askeri liderliğe ülkenin güvenliği ve toprak bütünlüğünü korumak üzere katı önlemler almaları yönünde sert talimatlar veren Lukaşenko, Grodno yakınlarındaki askeri eğitim sahasında bulunduğu sırada, Savunma Bakanı ve Batı Bölgesi Operasyon Komutanı’nı Batı Belarus’un incisi ve Grodno'daki merkezini korumak için her türlü çabayı göstermeye çağırdı. Aynı zamanda, ülkede yaşanan olayların, ülkedeki iç siyasi durumu körüklemeye çalışan bir dış faktörün de katılımıyla ‘renkli devrim’ metotlarına göre ilerlediğini söyledi.
Ülkenin silahlı kuvvetlerinden temel bölümleri savaşa tam hazır haline getirme emri veren Lukaşenko, bu kararı çeyrek asırdır verilen en tehlikeli karar olarak niteledi. Lukaşenko, daha önce de, NATO kuvvetlerinin Belarus sınırı yakınındaki hareketini gerekçe göstererek batı bölgesine asker göndermişti.
Aynı zamanda, “Ülke ekonomisi ve hayati meselelerle uğraşmak yerine, istikrar meselelerine dikkat çekmemiz gerekirdi. Beni en çok endişelendiren, mevcut iç duruma bir de dış faktörün eklenmiş olması. Sınırlarımızın hemen yakınında, Polonya ve Litvanya topraklarında NATO kuvvetlerinin ciddi hareketliliğine tanık oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte, “Muhalefet, Belarus ordusu ve kolluk kuvvetlerini dağıtmaya, dikkatlerini ülke içi vaziyet ve sınırlardaki gerginlikten uzaklaştırmaya çalışıyor. Onlar, (muhalefet ve Batı) bunu ciddiyetle yapıyor. Askeri destek açık; NATO kuvvetleri sınıra doğru hareket ediyor. Hepsi sözde yeni başkanı buraya çekmeye çalışıyor” açıklamalarında bulundu.
İsmini açıklamadığı ‘alternatif liderin’ görevinin nüfusu korumak için NATO kuvvetlerini ülkeye getirmek olduğunu söyleyen Lukaşenko, Batı ülkeleri liderlerinin ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın Minsk'i protestoculara karşı aşırı güç kullanımı nedeniyle eleştiren açıklamalarının Belarus'taki duruma doğrudan müdahaleye işaret ettiğini belirtti. Daha önce muhalefetle diyaloğu reddettiğini açıklayan ve muhalefetin ‘bir grup hırsızı’ içerisinde barındırdığını söyleyen Belarus Devlet Başkanı, “Artık her şey ortada. Beklediğimiz gibi, ülkedeki iç siyasi durum körüklenirken her şey ‘renkli devrim’ metotlarına göre ilerliyor. Toplumdaki protestocu duyguları ve haydutça davranışları yoğunlaştırma girişimlerine şahit oluyoruz” dedi.
Diğer yandan, yetkililerin şiddetle direneceği, yalnızca olup bitenlere direnmeyecekleri, aynı zamanda vaziyeti kontrol edecekleri uyarısında bulundu.
Belarus Savunma Bakanlığı, önceki açıklamasında, Grodno’da ‘kapsamlı taktiksel manevralar’ yapıldığını duyurmuştu. NATO'nun komşu bölgelerdeki hamlelerine tepki niteliğindeki bu manevralar, Belarus hükümet medyasının isyancı olarak nitelediği Grodno bölgesinde gerçekleşiyor. Bu, bölgesel hükümetin protestocuların taleplerinin bir kısmını karşılamayı kabul ederek meydanlarda miting düzenlemelerine izin vermesinin, televizyon yayınlarının bir kısmını eylemcilere tahsis etmesinin ve tüm tutukluları serbest bırakmasının ardından geliyor. Buna rağmen, iki gün önce sert tutuma geri dönen şehirdeki yetkililer, protestoculara meydanlarda kalıcı oturma eylemi düzenleme girişimleriyle karşı karşıya kalacağını bildirdi.
Grodno Belediye Başkanı Mechyslau Hoi, “Göstericiler; öğretmenlere, şirket müdürlerine, askeri personele ve çeşitli mesleklerden insanlara yönelik hakaret, gözdağı ve fiziksel tehditler aracılığıyla fabrikalarda grev çağrısında bulunuyorlar” açıklamalarında bulundu. Uzmanların düşündüğüne göre, Minsk'in şehirde olup bitenlerle mücadeledeki hızlı hamleleri, durumun Doğu Ukrayna senaryosuna dönüşebileceği, yani şehrin merkezi hükümete karşı isyan kalesine evrileceğine dair ciddi endişeler nedeniyle gerçekleşti. Nitekim tüm bunlar Minsk için ciddi bir risk teşkil ediyor. Ülkenin kuzeybatısında bulunan Grodno, kuzeyde Litvanya ve batıda Polonya olmak üzere iki NATO üyesi tarafından çevreleniyor.
Uzmanlara göre, “kapsamlı protestoların buranın Batılı ülkelerin desteğiyle isyancı bir bölgeye dönüştürülmesi yönünde kullanılmasının çok kolay oluşu”, Lukaşenko’nun hem bu bölgeye yönelik seri hareketlerini hem de ordunun ‘ülkenin toprak bütünlüğünü’ sağlamak için ‘sert’ önlemler alması yönündeki katı emirlerini açıklıyor.



Amerika, Avrupa'da insan haklarının "gerilemesinden" üzüntü duyuyor

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
TT

Amerika, Avrupa'da insan haklarının "gerilemesinden" üzüntü duyuyor

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bazı Avrupa ülkelerinde kötüleşen insan hakları durumuna ilişkin raporu (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın dün yayınladığı yıllık rapora göre Washington, özellikle ifade özgürlüğü konusunda olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde insan hakları durumunun "kötüleşmesinden" duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni dış politika önceliklerini ortaya koyması beklenen dünya insan hakları raporunda, Almanya, İngiltere ve Fransa'da “insan haklarının geçen yıl kötüleştiğini” ifade etti.

Raporda Fransa ile ilgili olarak “ifade özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar olduğuna dair güvenilir bilgiler” yer aldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre raporda antisemitik eylemlerin artması da kınandı.

Washington, Birleşik Krallık'ta çocukları daha iyi korumayı amaçlayan yeni bir internet güvenliği yasası hakkında endişelerini dile getirdi.

Geçen hafta, ismini açıklamak istemeyen üst düzey bir ABD'li yetkili, ABD hükümetinin “siyasi veya dini belirli seslerin sansürlenmesi veya marjinalleştirilmesi olarak gördüğümüz konular hakkında ortaklarımız ve müttefiklerimizle açık müzakereler yapmayı” planladığını doğruladı.

Dünyadaki insan hakları durumunu ortaya koyan bu yıllık rapor, birçok hükümetin tepkisini çekiyor.

Kongre'nin talebi üzerine hazırlanan rapor, birçok uzman tarafından referans olarak kabul ediliyor.

Demokrat Başkan Joe Biden'ın önceki yönetimi döneminde hazırlanan raporun bir kısmı, Dışişleri Bakanlığı tarafından Trump yönetiminin önceliklerini içerecek şekilde değiştirildi ve yeniden yapılandırıldı. Bu öncelikler arasında, çeşitlilik programlarını veya kürtajı destekleyen politikalara karşı çıkmak yer alıyor.

Raporda, “Bu yılki raporlar, sahada ve ortaklar tarafından daha yararlı ve erişilebilir olması ve temel yasal yetkiye daha iyi yanıt vermesi ve yönetim kararlarıyla uyumlu olması için basitleştirildi” denildi.

Demokrat muhalefet milletvekilleri ve sivil toplum örgütleri, raporun Trump'ın politikalarıyla uyumlu olduğu ve dünya çapındaki insan hakları ihlallerinin gerçek resmini yansıtmadığı konusunda endişelerini dile getirdiler.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Trump yönetiminin yakın müttefiki El Salvador konusunda "ciddi insan hakları ihlallerine işaret eden güvenilir bir bilgiye sahip olmadığını" iddia ediyor. Bu ülke, halkı terörize eden çetelere karşı yürüttüğü amansız mücadele ve terörle mücadele merkezi nedeniyle, özellikle sivil toplum kuruluşları tarafından eleştiriliyor.

Buna karşılık, ABD hükümeti, ilişkilerinin son derece gergin olduğu iki ülke olan Güney Afrika ve Brezilya'yı eleştirdi.

Washington, "Güney Afrika'daki insan hakları durumunun son bir yılda önemli ölçüde kötüleştiğini" belirterek, Pretorya'nın "ülkedeki etnik azınlıkların haklarını ihlal ederek, mülklere el koyma konusunda endişe verici bir adım attığını" değerlendirdi.

Brezilya'ya gelince, ABD Dışişleri Bakanlığı, “mahkemelerin ifade özgürlüğünü ve demokratik diyaloğu, demokrasiye zararlı gördüğü, elektronik içeriğe erişimi kısıtlayarak aşırı ve orantısız aldığı önlemleri” kınadı.

ABD Hazine Bakanlığı'nın, mevcut Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva'ya karşı darbe girişiminde bulunmaktan yargılanan eski Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro'ya karşı "sansür ve zulmün mimarı" olarak bilinen Brezilya Yüksek Mahkemesi Yargıcı Alexandre de Moraes'e yaptırım uygulaması dikkat çekici.

Şubat ayında, ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Münih Güvenlik Konferansı'nın açılışında Avrupa'da “ifade özgürlüğünün gerilediğini” belirtti. De Vance, "Avrupa ile ilgili olarak beni en çok endişelendiren tehdit Rusya, Çin veya başka bir dış güç değil, iç tehdit. Avrupa bazı temel değerlerinden uzaklaşıyor” ifadelerini kullandı.

J.D. Vance, “İngiltere ve Avrupa'nın çeşitli yerlerinde ifade özgürlüğünün gerilediğinden korkuyorum" şeklinde konuştu.