Sudan ve Çad arasında dengeli ilişki fırsatı

İki ülke arasındaki sorunların başında, aynı aşiretlerin geçişken sınırlar tarafından bölünmesi geliyor

Çad Cumhurbaşkanı İdris Debi ile Ömer el-Beşir arasında gergin bir ilişki vardı. (Reuters)
Çad Cumhurbaşkanı İdris Debi ile Ömer el-Beşir arasında gergin bir ilişki vardı. (Reuters)
TT

Sudan ve Çad arasında dengeli ilişki fırsatı

Çad Cumhurbaşkanı İdris Debi ile Ömer el-Beşir arasında gergin bir ilişki vardı. (Reuters)
Çad Cumhurbaşkanı İdris Debi ile Ömer el-Beşir arasında gergin bir ilişki vardı. (Reuters)

Muna Abdulfettah
Çad Cumhurbaşkanı İdris Debi 2019 Şubat ayında Fransa’nın doğrudan desteğiyle maruz kaldığı askeri darbeyi atlatabildi. Eski Fransız sömürgesinin Sudan’la ilişkileri Fransa’nın bölgesel politikalarından bağımsız değil. Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan 20 Ağustos’ta komşu ülke Çad’a resmi ziyarette bulundu. 2019 Haziran ayında ilk ziyaretini gerçekleştiren Burhan’ın amacı, Sudan Geçiş Hükümetinin iki ülke arasındaki sınırların güvenliğine yönelik kaygılarını aktarmak. Bilindiği üzere 2003’teki Darfur Krizinden bu yana, iki ülke de birbirlerini, iç güvenliklerini tehdit etmekle suçluyor. Ömer el-Beşir rejiminin yıkılmasının ardından Sudan-Çad ilişkileri iyileştirme göstermiş olsa da, Çad hala iki ülke sınırlarında yayılan ‘kabile kartını’ elinde tutuyor.

Çalkantılı ilişkiler
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre, iki ülke arasındaki ihtilaflar,  Cumhurbaşkanı İdris Debi zamanında başlamadı. Debi, 1989'da eski Cumhurbaşkanı Hüseyin Habri yönetimine karşı bir askeri darbe girişiminde bulunmuş, başarısız olması üzerine Sudan’a sığınmıştı. Bu olay yaşanmadan önce Cumhurbaşkanı Habri, Hartum’u, kendisine muhalif silahlı örgütleri barındırmakla suçlamıştı. Habri’nin devrilmesi ve 1990’da İdris Debi’nin başa geçmesine rağmen iki ülke arasındaki gerginlik sona ermiş değil. İlk olarak Çad Sudan’ı, 2004’te sınır kasabası Tina’ya saldırmakla itham etti. Buna karşılık Sudan, Çad’ın Darfur Savaşına müdahil olduğu suçlamasında bulundu. Her ne kadar iki ülke arasında güvenlik ve diyalog anlaşması imzalanmış olsa da, karşılıklı güvensizlik devam ediyor.
İdris Debi ile devrik lider Ömer el-Beşir’in arası da, zaman zaman dozu farklı olsa da gergindi. İki ülke de birbirini komplo kurmak ve terör örgütlerini desteklemekle itham ediyordu. Hatta bir ara konsolosluklar karşılıklı olarak kapatıldı ve diplomatik ilişkiler sekteye uğradı. Taraflar Mekke’de 2007 Mayısında bir anlaşmaya varmıştı, ancak kısa bir süre sonra Çad’ın Sudan sınırındaki isyancılara operasyon düzenlemesi ilişkileri yeniden gerdi. Sudan Çad’ı sınırlarını ihlal etmekle suçladı ve Birleşmiş Milletlere şikâyet etti. Bölgedeki ülkelerin arabuluculuğu sonucu taraflar altıncı anlaşmayı, Dakar’da 14 Mart 2008’de, Senegal Cumhurbaşkanı Abdullah Vad’in gözetiminde imzaladı. İslam İşbirliği Zirvesinin akabinde, BM Genel Sekreteri Ban Ki moon’un da iştirak ettiği anlaşmada, iki ülke arasındaki sınırlarda kontrollerin arttırılması ve her iki ülkenin ‘isyancı gruplara’ yönelik desteğini çekmesi öngörülmüştü. Ayrıca anlaşmanın takibi için de,  bölge ülkelerinden yetkililerin yer aldığı bir komisyon oluşturulması kararlaştırılmıştı. Bu komisyona esas arabulucu olan Senegal liderlik emekteydi, Libya, Kongo, Gabon, Eritre ve Afrika Birliği’nden de temsilciler iştirak etmekteydi. Ancak Dakar Anlaşması da tarafların siyasi irade göstermemesi nedeniyle sonuçsuz kaldı. Taraflar birbirini suçlamaya devam etti ve muhalif grupları geniş sınır bölgelerinde desteklemeyi sürdürdü. Sudan kendisine yönelik yaptırımlarda, Batı ile iyi ilişkileri olan Çad’ın da dahli olduğunu savunuyordu.

Sınır krizi ve güvenlik yakınlaşması
Tarihler 2010’u gösterdiğinde, Çad ve Sudan bir kez daha müzakere masasında buluştu. Yapılan anlaşmada, iki ülke askerlerinin sınır bölgelerinde ortak devriye gezmelerine ve birbirlerine karşı isyancı hareketleri desteklememe taahhüdünde bulunuldu. Ortak devriye için bir takvim belirlenmesi ve iki ülke kuvvet komutanlarının altı ayda bir toplantı gerçekleştirmesi kararlaştırıldı. Nitekim Mayıs 2011'de Hartum’da düzenlenen zirvede, sınırların ortak askeri devriye ile korunması anlaşması hayata geçirilmiş oldu. Daha sonra Çad müttefiki Orta Afrika Cumhuriyeti de bu anlaşmaya dahil oldu. İki ülke sınırlarını koruyan ordu birlikleri, aynı zamanda isyancı hareketlerin sınırlardan geçişine büyük ölçüde engel oldu. Anlaşmanın yapıldığı yıl Orta Afrika Cumhuriyetindeki darbe girişimi, Çad açısından güney sınırında güvenlik zaafı oluşması anlamına geliyordu.
Sudan ile Çad arasındaki sınırların durumu, iki ülkenin ilişkilerini doğrudan etkiliyor. Şöyle ki; sınırın iki yanına yayılmış olan kabileler arasında ‘barış’ hâkim ise, iki ülke arasında da sorun olmuyor. Ancak kabileler arasında bir çatışma olma durumunda ya da iki ülkede iç isyan yaşanması durumunda, sınırlar arası geçişler büyük sorunlara neden oluyor. Normalde silahlı hareketler, sınırın iki tarafında da kendilerini koruyabilecek ya da barındırabilecek kabileler bulabiliyor. Sudan-Çad ilişkilerinin, güvenlik-sosyolojik ve ekonomik boyutları bulunmakta. Güvenlik sorunu, sınırların iyi korunamamasından ya da ülkelerden birinin diğer ülkenin terörist olarak nitelendirdiği hareketleri desteklemesinden kaynaklanıyor. Ekonomik ihtilaf boyutu ise, iki ülkenin de tartışmalı sınır bölgelerinde yer alan tarım arazilerinin kendi mülkiyetinde olduğu iddiasında bulunmasından mütevellit. Sınırın her iki yanında yayılmış olan, daha doğrusu sınırlar tarafından bölünmüş olan kabileler ise sosyolojik sorunların yaşanmasına olanak veriyor.

Gergin bir bölge
Sudan için Çad, bölgedeki şiddeti emen bir kalkan mesabesindedir. Darfur Krizine rağmen Çad, Sudan’ın doğu sınırlarını büyük ölçüde korumayı başarmıştır. Cumhurbaşkanı İdris Debi, Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki çatışma ortamında, Sudan ve Çad’ın güney sınırlarını koruyamamış olsa, insan kaçakçıları, silah tüccarları ve çeteler bu bölgede daha rahat hareket edebilecekti. Ki bu da; Çad ve Sudan’ın ciddi güvenlik sorunları yaşamasına neden olacaktı. Neyse ki Libya’daki çatışmalar, Çad-Libya sınırının çok uzağında yaşanıyor, aksi takdirde bu sınırlarda da başka güvenlik ihlalleri olacaktı. Çad batı sınırlarında ise, Nijer ve Nijerya’dan sızma girişiminde bulunan terör örgütlerine karşı teyakkuz halinde olmak durumunda. Çad geçtiğimiz Nisan ayında, Nijer ve Nijerya’ya Boko Haram örgütü ile mücadelelerinde destek olmak amacıyla asker göndermişti. Aynı zamanda İdris Debi, 23 Mart’ta Boko Haram örgütünün 100’den fazla ordu mensubunu öldürmesinin intikamı olarak, Buheyra bölgesinde, Buma Öfkesi olarak adlandırdığı büyük bir operasyon başlatmıştı.
Gergin bir bölgede muhtelif tehlikelerle yüzleşen Çad yönetimi ile Sudan Egemenlik Konseyi’nin ilişkisi olumlu olarak değerlendiriliyor. Sudan’da Ömer el-Beşir yönetiminin devrilmesinin ardından, iki ülkede de ilişkilerinde yeni bir sayfa açma eğilimi gözleniyor. Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı General Muhammed Hamdan’ın, Cumhurbaşkanı İdris Debi ile yakın kişisel ilişkileri bulunuyor. Aynı zamanda Avrupa Birliği ile yasadışı göçün önüne geçilmesi için koordine halinde çalışılıyor. Fransa, bölgede eski sömürgesi Çad ile ilişkilerini oldukça yakın tutuyor. Yakın dönemde Fransız ordusu defalarca Çad yönetimini ayakta tutmak için askeri müdahalede bulundu. En son ordu içindeki bir oluşum Debi’yi devirmek istediğinde, el yazısıyla yazdığı mektupla destek istemiş, Fransa da ‘terörist saldırı’ olarak nitelediği darbeyi bastırmak için ordusunu Çad’a göndermişti.



İsrail ateşkes anlaşmasını ‘ihlal ederek’ Lübnan'ın doğusuna hava saldırısı düzenledi

Lübnan'ın el-Hıyam kasabasında yıkılmış bir caminin yanından geçen insanlar (Reuters)
Lübnan'ın el-Hıyam kasabasında yıkılmış bir caminin yanından geçen insanlar (Reuters)
TT

İsrail ateşkes anlaşmasını ‘ihlal ederek’ Lübnan'ın doğusuna hava saldırısı düzenledi

Lübnan'ın el-Hıyam kasabasında yıkılmış bir caminin yanından geçen insanlar (Reuters)
Lübnan'ın el-Hıyam kasabasında yıkılmış bir caminin yanından geçen insanlar (Reuters)

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA), İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki ateşkes anlaşmasını ihlal eden bir İsrail hava saldırısının bugün şafak vakti Lübnan'ın doğusundaki Baalbek bölgesini hedef aldığını bildirdi.

Ajans, Baalbek'in batısındaki Litani Nehri kıyısına yakın Tarya ovasında bir evi hedef alan hava saldırısında ‘can kaybı’ yaşanmadığını belirtti.

AFP'ye isminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırının ‘02:40'ta Tarya ovasında Hizbullah'a ait olduğu düşünülen depoların hedef alınarak’ gerçekleştirildiğini söyledi.

İsrail ordusu ile Hizbullah arasındaki ateşkes anlaşması 27 Kasım günü şafak vakti yürürlüğe girdi. Ancak her iki taraf da ateşkesi ihlal etmekle suçlanıyor. İki taraf, Ekim 2023'te İsrail'in Gazze Şeridi'ne açtığı savaşın ardından sınır ötesi bombardımana başladı. Yaklaşık bir yıl sonra Tel Aviv, 23 Eylül'den itibaren Lübnan'a yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak Hizbullah'ın güney ve doğu Lübnan'daki kalelerini ve Beyrut'un güney banliyösünü hedef aldı. İsrail ordusu 30 Eylül'de Güney Lübnan'ın sınır bölgelerinde kara operasyonlarına başladı.

Ateşkes anlaşması uyarınca, ateşkesin uygulanmasını ve her iki tarafın olası ihlallerini izlemek üzere Fransa, ABD, Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü’nden (UNIFIL) oluşan bir denetleme komitesi kuruldu ve Lübnanlı yetkililere ihlalleri durdurması için İsrail'e baskı yapmaları çağrısında bulunuldu.

İsrail ordusu pazar günü yaptığı açıklamada, ‘Lübnan ile İsrail arasındaki ateşkes ve anlaşmalar doğrultusunda silah depolama tesislerini’ imha ettiğini bildirdi.

Lübnan Başbakanı Necib Mikati pazartesi günü Güney Lübnan'a yaptığı bir tur sırasında el-Hıyam kasabasından yaptığı açıklamada, “Ordunun görevlerini tam olarak yerine getirebilmesi için izleme komitesi tam rolünü oynamalı ve tüm ihlalleri durdurması için İsrailli düşmana baskı yapmalıdır” dedi.

Aynı gün UNIFIL de ‘İsrail ordusunun süratle geri çekilmesi’ çağrısında bulundu.

Ateşkes anlaşması uyarınca Lübnan ordusu ve UNIFIL Güney Lübnan'daki konuşlanmalarını güçlendirecek ve İsrail ordusu 60 gün içinde geri çekilecek.

Lübnan Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, İsrail'in ateşkes anlaşmasını defalarca ihlal etmesini şiddetle protesto ederek, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne bir şikâyet dilekçesi sunduğunu duyurdu.