İkinci el araç ticareti profesyonelleşiyor

İkinci el araç ticareti profesyonelleşiyor
TT

İkinci el araç ticareti profesyonelleşiyor

İkinci el araç ticareti profesyonelleşiyor

İkinci el araç alım satımına getirilen “Yetki Belgesi” zorunluluğuyla birlikte dolandırıcılığın büyük ölçüde önleneceğini belirten otomobil satıcıları, yeni düzenlemelerin sektöre profesyonellik katacağını vurguladılar.
İkinci el araç alım satımına yönelik hazırlanan yeni düzenlemeler geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlandı. Düzenlemeye göre ikinci el araç ticareti yapan vatandaşların satışlara devam edebilmeleri için Ticaret İl Müdürlüklerinden “Yetki Belgesi” alması zorunlu hale getirildi. Ayrıca satışı yapılacak araçlara belli bir süre kilometre garantisi verilmesi ve ekspertiz raporları hakkında da düzenlemeler yapıldı. Yeni çıkarılan yönetmelik sonucunda, her yıl milyonlarca satış yapılan ikinci el araç sektöründe, dolandırıcılığın önüne geçilerek, araçların kayıtlı işletmeler üzerinden satılması sağlanacak.

“Bu işin merdiven altı olmaktan çıkmasını ve profesyonelleşmesini sağlayacak”
Yeni yönetmeliğin ikinci el araç sektörüne profesyonellik getireceğini söyleyen Eskişehir Oto Galericileri Yardımlaşma Derneği (ESGAD) Başkanı Haluk Olcay, kayıt dışı işlemlerin son bulacağını söyledi. Belgeye sahip olmak isteyen satıcıların belli şartlara sahip olması gerektiğinin altını çizen Olcay, “13 Şubat 2018 tarihinde ikinci el motorlu kara taşıt ticaretini düzenleyen bir yönetmelik yayınlandı. 15 Ağustos 2020 tarihinde de bu yönetmelik güncellendi. Bu yönetmelik öncelikle kayıt dışı işlemlerle mücadele için hazırlandı. İkinci el araç ticareti yapan arkadaşlarımızın hepsinin bir mesleki yeterlilik belgesi sahibi olması gerekiyor artık. Daha sonra da Ticaret İl Müdürlüklerinden yetki belgesi alarak ticarete devam edecekler. Ancak bu aşamada artık mekânsal olarak birtakım zorluklar var. Bu ticaret hangi şartlar altında, kaç metrekare alanda yapılabilir bunlar düzenlenmiş durumda. Yönetmelikle birlikte 8 yaşına kadar olan araçlara 3 ay ve 5 bin kilometre olmak üzere garanti verme zorunluluğu getirildi. Aynı zamanda ekspertiz şirketlerinin de yükleri artırılmış durumda. Yönetmelik, artık bu işin merdiven altı olmaktan çıkıp, eski deyişle galericilik tabirinin ortadan kalkmasını ve alanın profesyonelleşmesini sağlayacak. Biz de yönetmeliğin bu şekilde çıkmasından mutluyuz” şeklinde konuştu.

“İkinci el otomobil sektöründe büyük bir kayıt dışılık söz konusu”
İkinci el araç sektöründe her yıl milyonlarca kayıtsız araç satışının yapıldığını ifade eden Haluk Olcay, konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Bu yönetmelikte büyük bir mutabakat söz konusu. 2009 yılında başlayan uzun bir çalışmanın sonucunda bu yönetmelik çıktı. Meslektaşlarımızın çok büyük bir çoğunluğu bu yönetmeliği destekliyorlar. Satışların kayıt altına girmesi bizim önceliğimiz, çünkü ikinci el otomobil sektöründe büyük bir kayıt dışılık söz konusu. Bunu rakamlara dökersek 2019 yılında ikinci el kara motorlu taşıt ticareti 7 buçuk milyon adetle gerçekleşti. 2020’de bu rakamın 8 buçuk milyonu bulmasını bekliyoruz ancak kayıtlı işletmelerin sadece 2 milyon bandına ulaştığını görüyoruz. Dolayısıyla 5 milyonun üzerinde bir kayıt dışılık söz konusu. Devletimiz de bu kayıt dışılığın farkında. Bu yönetmelik artık bu işi yapanların hakkını vereceği bir döneme sokmuş oldu bizi.”

“Vergi mükellefi olmayanlar bu işi yapamayacaklar”
Mesleki yeterlilik belgesi almak için sınava giren ikinci el araç satıcısı Mustafa Ekimci, vergi mükellefi olmayanların sektörde yer alamayacağını belirtti. Yapılan düzenlemelerin sektörün gelişmesi açısından önemli olduğuna değinen Ekimci, “Mesleki yeterlilik sınavına bugün girdim. Bu yönetmelik bizler için çok iyi oldu. Bundan sonraki süreçte 1 Eylül itibariyle belgesi olmayanlar, bizim gibi dükkânı olmayan ya da vergi mükellefi olmayanlar bu işi yapamayacaklar. Piyasada bu işi yapanlar kayıt dışı yapıyorlardı. Bunların önüne geçilmiş oldu. Bizim için bu işi gerçekten yapan ve yapmayan belli olacağı için iyi olacak” ifadelerini kullandı.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe