SDG: İran ve Esed’e bağlı güçler aşiret liderlerine suikast düzenliyor

Baguz ilçesinin girişi
Baguz ilçesinin girişi
TT

SDG: İran ve Esed’e bağlı güçler aşiret liderlerine suikast düzenliyor

Baguz ilçesinin girişi
Baguz ilçesinin girişi

Deyrizor Sivil Konseyi İç Güvenlik Güçleri Komutanı Beşşar es-Saab, İran milislerinin yolundan giden ve Deyrizor'daki Esed rejimine bağlı ordu güçlerinden talimat alan hücrelerin bölgeyi istikrarsızlaştırmayı hedeflediğini söyledi.
Bir basın açıklaması yapan Saab, “Suriye’de İran milislerini takip eden ve rejim güçlerinden emir alan hücreler var. Bu hücreler, bölgenin önde gelen isimlerine, aşiret liderlerine ve sivil yönetim çalışanlarına yönelik suikast, bombalı saldırı ve tehdit gibi terör eylemleri gerçekleştiriyorlar” ifadelerini kullandı. İç Güvenlik Güçleri’nin bu tür suçlarla ilgili çeşitli teşebbüsleri engellediğini ve olaya karışan kişi ve grupları tutukladığını ifade eden Saab,  faillerin takip edildiğini ve soruşturmaların tamamlandığını belirtti. Deyrizor'daki Sivil Konsey'de görevli olanların ve güvenlik kanadındaki askerlerin büyük çoğunluğunun ‘bölgeden olduğunu’ vurgulayan Saab, son dönemde basında İranlı komutanların, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile savaşmak ve SDG’yi Deyrizor'un doğu kırsalından sürmek amacıyla bir ‘aşiretler’ ordusu oluşturmak için geçtiğimiz hafta Halep'te bir dizi aşiret lideri ile görüştüklerine dair bilgiler haberleştirildiğini belirtti.
Saab bu açıklamaları, son olarak dün bir saldırının daha gerçekleştiği bildirilen Suriye’nin doğusundaki kötüleşen güvenlik durumu bağlamında yaparken Deyrizor'un doğu kırsalındaki Baguz ilçesinde bulunan Sivil Konsey merkez binasının kimliği belirsiz kişilerce silahlı ve el bombalı saldırıya uğradığı, saldırıda, bina bekçisini yaralandığı ve binada ağır maddi hasar oluştuğu bildirildi.
 İki gün önce de Basira ilçesinde kimliği belirsiz silahlı kişiler, Sivil Konsey’e çalışanları binayı kapatmaya zorlamak amacıyla silahlı saldırı düzenlediler. Aynı şekilde önceki gün Basira Sivil Konseyi’ne bağlı ‘Kadın Evi’ binasına maskeli ve silahlı kişilerce düzenlenen bombalı saldırıda, bina hasar gördü. Bununla birlikte geçtiğimiz pazar günü, Hecin ilçesindeki Daru’ş-Şifa Hastanesi yakınlarında bomba yüklü bir motosikletin havaya uçurulmasıyla gerçekleştirilen saldırıda Halk Konseyi Başkanı yaralandı. Yine Deyrizor'un doğu kırsalında kimliği belirsiz silahlı kişilerin, bölgenin önde gelen üç Arap aşiret liderlerine suikast düzenlemesinin ardından bölgede huzursuzluk yaşanmaya başladı. Son suikastta Akidet Aşireti liderlerinden Mutşir el-Hammud ve şoförü öldürülürken yine aynı aşiretin liderlerinden İbrahim el-Halil bu ayın başlarında kendisine düzenlenen suikasttan yaralı kurtuldu. Aynı dönemde, Deyrizor’ın doğu kırsalındaki Cedid Akidet köyünde, kimliği belirsiz silahlı kişiler, SDG’ye ait bir askeri karakola saldırdılar.
Öte yandan yüzlerce Deyrizor sakini, bölgede kötüleşen güvenlik durumunu protesto etmek amacıyla sokağa döküldüler. Göstericiler, SDG tarafından alıkonulan onlarca tutuklunun serbest bırakılmasını talep ettiler. Göstericilerin sosyal medya siteleri üzerinden yaptıkları paylaşımlara ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) aktardığı bilgilere göre Deyrizor’un doğu kırsalındaki Ebu Hamam köyü sakinleri, tutuklu olan Arap Şaitat Aşireti üyelerinin serbest bırakmaları için Uluslararası Koalisyon ve SDG’ye çağrıda bulundular. Göstericiler, protesto hareketi sırasında lastik yakarak köyün ana girişini kapattılar.
SOHR’a göre SDG’nin dün yaptığı bir açıklamayla, bu ay Uluslararası Koalisyon güçlerinin eşlik ettiği güvenlik operasyonları kapsamında yapılan tutuklamaların ardından bölgedeki aşiret liderlerinin arabuluculuğuyla Deyrizor sakinlerinden onlarca tutuklunun serbest bırakıldığını duyurdu. Haber sitesi ‘Deyrizor 24’ sosyal paylaşım sitesi Facebook hesabından, Şiheyl beldesinden aynı aşirete mensup 5 sivilin ve Garaniç beldesinden, yaklaşık iki yıldır tutuklu bulunan bir sivilin, et-Tabiyye Cezire beldesinden de bir sivilin daha serbest bırakıldığını kaydetti.
Ziban, Şiheyl ve Sur ilçelerinden Arap aşiret liderleri ve önde gelenler, bu ayın ortalarında el-Ömer Petrol Sahası’nda ABD’li askeri yetkililer ve SDG liderleri ile bir araya gelerek sahadaki gelişmeleri ele alırken tüm sivil tutukluların serbest bırakılmasını, hayat şartlarının iyileştirilmesini ve bölgedeki güven ortamını bozanlarını ifşa edilmesini talep ettiler.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.