Süha Arafat, Filistinli üst düzey yetkilileri skandallarını yayınlamakla tehdit ediyor

Süha Arafat’ın rahmetli eşi Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile 1995 yılından bir fotoğrafı. (AP)
Süha Arafat’ın rahmetli eşi Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile 1995 yılından bir fotoğrafı. (AP)
TT

Süha Arafat, Filistinli üst düzey yetkilileri skandallarını yayınlamakla tehdit ediyor

Süha Arafat’ın rahmetli eşi Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile 1995 yılından bir fotoğrafı. (AP)
Süha Arafat’ın rahmetli eşi Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile 1995 yılından bir fotoğrafı. (AP)

Filistin’in eski Devlet Başkanı merhum Yaser Arafat'ın dul eşi Süha Arafat, “İsrail ile yaptığı anlaşmanın ardından BAE’ye saldırmayı reddeden tutumum sebebiyle bana karşı karalama ve tehdit kampanyası başlatmak isteyenler” olarak tanımladığı Filistin yönetimindeki birçok üst düzey yetkiliyi “siyasi skandallarını” yayınlamakla tehdit etti.
Süha Arafat kendisine ve ailesine yönelik yürütülen karalama kampanyasının, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın etrafındaki çıkarcı bir grup tarafından düzenli bir şekilde yönetildiğinden emin olduğunu belirterek Ebu Mazen’in duruma müdahale etmesini istedi.
Arafat'ın İsrail resmi televizyonuna verdiği röportaj perşembe akşamı yayınlandı. Arafat, anlaşma karşısında Filistin yönetiminin resmi duruşu ile aynı fikirde olmadığını belirterek bunun “anlaşmazlık ne olursa olsun Arap kardeşliği arasındaki ilişkilere zarar verilmemesine yönelik Filistin ilkesini unutan hızlı ve öfkeli” bir tutum olduğunu söyledi.
BAE’ye karşı yapılan durmak bilmeyen saldırılarda “Kudüs’e ihanet” ve “Filistin halkı sırtından bıçaklandı” gibi eski sloganların kullanılmasından, BAE bayrağının ve Prens Muhammed bin Zayid’in fotoğraflarının yakılmasından hoşlanmadığını da sözlerine ekledi.
Süha Arafat, rahmetli eşi Yaser Arafat yaşasaydı böyle bir tutumda olmayacağına, eşinin bunun aksine Abu Dabi'ye giderek Prens Muhammed bin Zayid ile görüşerek kendisinden Filistin halkına yardım etmek için İsrail ile iyi ilişkilerini kullanmasını isteyeceğine inandığını söyledi.
Bu tutumu nedeniyle sosyal medyada sert saldırılara maruz kaldığını ifade eden Arafat ölüm tehditleri aldığını açıkladı.
Arafat kendisine yönelik karalama kampanyasını yöneten kişinin Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Özel Kalem Müdürü İntisar Ebu Amara olduğunu, halka hain olarak takdim edilmesi için talimatlar verdiğini öne sürdü.
Arafat, Ebu Mazen’den kendisini korumasını talep ettiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ebu Mazen onu sevdiğimi bilir ancak etrafındakiler kendisine yanlış bilgiler veriyorlar. Ben başka bir lidere başvurmadan önce bana koruma sağlamasını rica ediyorum.”
Arafat ayrıca aylık ödeneğinin kesilmesini sağlamak amacıyla yayınlanan ve milyonlar kazanmakla itham edilip itibarını lekeleyen söylentiler olduğunu belirtti. Kendisi ve kızı için ödenek aldığını ve bunun kocasının aylık 10 bin euro olan emeklilik maaşından ibaret olduğu söylentilerinin “entelektüel terörizm” olduğunu vurguladı.
Süha Arafat’ın BAE-İsrail anlaşması ile ilgili haberlerin yayınlanmasının ardından Instagram hesabı üzerinden BAE’ye karşı düşmanca tavır sergileyenler için Filistin halkı adına özür dilediği biliniyor.
Süha Arafat günler sonra Filistin’in Güney Kıbrıs Büyükelçisi olan kardeşi Ghabi al-Tawil’in BAE’ye karşıtı faaliyetler düzenlemekten kaçınma kararı sebebiyle Ramallah’a çağrıldığını paylaştı. Arafat kardeşinin tutuklanmasından veya işini kaybetmesinden kaygılandığını belirtti.
 “Yaser Arafat’ın ailesini yok etmek mi istiyorlar?” diye soran Süha Arafat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz onlardan daha güçlüyüz, Filistin yönetimindeki üst düzey yetkililer bana karşı kampanyalarını sürdürürlerse Yaser’in hatıralarında onlar hakkında yazdıklarını halka açıklayacağım ve cehennemin kapılarını açacağım. Bildiklerimin birazını yayınlamam yeterli. Filistin halkı önünde onları yakacağım.”



‘Çok daha tehlikeli’… Sinvar ve Nasrallah'ın İsrail ile karşı karşıya gelmesinde ne değişti?

New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)
New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)
TT

‘Çok daha tehlikeli’… Sinvar ve Nasrallah'ın İsrail ile karşı karşıya gelmesinde ne değişti?

New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)
New York’taki İsrail karşıtı gösterilerden (AFP)

Önde gelen bir Filistinli siyasetçi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Lübnan'ın ‘çok tehlikeli bir dönemeçle karşı karşıya olduğunu ve ateşkes koşullarını yerine getirmek için hızlı hareket etmesinin hükümetinin çıkarına olduğunu’ söyledi. Zira şu anda kendisine saldıran İsrail, Hamas lideri Yahya Sinvar'ın 7 Ekim'de Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlattığı ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın da ertesi gün ‘destek savaşını’ başlattığını duyurduğu zamankinden ‘çok daha tehlikeli’.

İsrail'in mevcut tehlikesinin çeşitli değişikliklerden kaynaklandığını ifade eden siyasetçi, Filistin cephesindeki değişikliklerin aşağıdaki gibi olduğunu açıkladı:

- İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail kurumlarını bir sınır savaşından ya da misilleme kampanyalarından tamamen farklı olan bir varoluş savaşı vermeye zorlamayı başardı.

- On yıllardır hâkim olan izlenim, İsrail'in ordusunu ve ekonomisini tüketen uzun savaşlar yapamayacağı ve askeri doktrininin hızlı ve kararlı savaşlar yürütmek üzerine kurulu olduğu yönündeydi.

- Sinvar da dahil olmak üzere pek çok kişi İsrail'in ordusunu Gazze Şeridi'ndeki karmaşık tüneller ağında, tüm pusular, tehlikeler ve kayıplarla birlikte savaşmaya gönderebileceğini asla hayal etmedi.

fvrgbthny

- İsrail'in Batı Şeria'daki çatışma ve saldırılarla birlikte Gazze Şeridi'nde yaşanacak uzun bir savaşın ekonomisine vereceği zararı göze almak istemediğine dair bir kanaat vardı.

- ABD'nin de İsrail'in bölgesel bir çatışmaya kapı açabilecek uzun bir savaş başlatmasına izin vermeyeceği izlenimi hakimdi. Bazıları İran topraklarında provokatif istihbarat operasyonları yürüten İsrail'in İran ile doğrudan bir çatışmanın eşiğine gelmekten kesinlikle kaçınacağına inanıyordu.

- Pek çok kişi Hamas'ın 7 Ekim'de aldığı çok sayıda esirin İsrail ordusunun günler ya da haftalar sürebilecek sert bir karşılık vermesinden, ardından ateşkes ilan edilmesinden ve esir değişimi için müzakerelerin başlamasından daha fazlasına neden olmayacağına inanıyordu.

- Hamas liderinin başlattığı operasyondan yaklaşık bir yıl sonra tablo farklı görünüyor: Gazze Şeridi'ndeki savaş devam ediyor, 40 binden fazla Filistinli öldürüldü ve Netanyahu savaşın maliyetine rağmen ateşkesten kaçınıyor.

Filistinli siyasetçi, Lübnan cephesinde çatışmayı daha tehlikeli ve önceki rauntlardan farklı kılan şu faktörleri sıraladı:

- Lübnan'daki ilk mesele Hizbullah'ın savaşı başlatan taraf olması ve Lübnan'daki durumu Gazze'deki durumla ilişkilendirmekte hızlı davranmasıdır.

- Güney Lübnan cephesinin harekete geçmesinden de anlaşılacağı üzere, bu savaşa girme kararı Lübnanlıların çoğunluğu, özellikle de Hizbullah çevresi dışındaki diğer topluluklardan gelenler tarafından desteklenmemişti.

- Hizbullah, Lübnan'daki ekonomik ve yaşamsal bozulmanın boyutlarını ve içerideki uygulamalar ile Suriye başta olmak üzere bölgedeki müdahaleler sonucunda kendisine karşı oluşan hassasiyetleri dikkate almadan ‘destek savaşı’ olarak adlandırdığı savaşı başlattı.

u7k8ı
İsrail'in dün (Perşembe) Lübnan'ın güneyindeki bir köye düzenlediği saldırıda öldürülen aile üyelerini defneden Lübnanlılar (AFP)

- Nasrallah'ın uzun bir savaşı ve İsrail'in bu büyüklükteki teknolojik üstünlüğünü beklemediği açık, ancak savaş uzadığında geri çekilemedi.

- Hizbullah, yakın bir tehlike durumunda İran'ı arkasına almasını bekliyordu ki İran, Batı yaptırımları ve nükleer programıyla ilgili hesapları nedeniyle şu ana kadar bunu yapmadı. İran, ABD'nin seçim hesapları içinde boğulduğu bir dönemde risk almak istemiyor gibi görünüyor.

- İsrail, Hizbullah'ın askeri aygıtına önemli bir hasar verdi, ancak Lübnan'a verilebilecek hasar daha ciddi. İsrail, Hizbullah'ın ‘angajman kuralları’ olarak kabul ettiği kuralları altüst etti ve örgüt Lübnan'daki savaşı varoluşsal bir savaşın parçası olarak görüyor.

- Zaman Lübnan'ın lehine işlemiyor.