Sudanlılar iç savaşları sona erdiren bir barış anlaşması imzaladı: Kim ne dedi?

Salva Kiir, Burhan, Hamduk ve Hamideti dün Juba'da imzalanan anlaşmanın ardından katılımcı heyetlerle birlikte kameralara poz verdiler. (Reuters)
Salva Kiir, Burhan, Hamduk ve Hamideti dün Juba'da imzalanan anlaşmanın ardından katılımcı heyetlerle birlikte kameralara poz verdiler. (Reuters)
TT

Sudanlılar iç savaşları sona erdiren bir barış anlaşması imzaladı: Kim ne dedi?

Salva Kiir, Burhan, Hamduk ve Hamideti dün Juba'da imzalanan anlaşmanın ardından katılımcı heyetlerle birlikte kameralara poz verdiler. (Reuters)
Salva Kiir, Burhan, Hamduk ve Hamideti dün Juba'da imzalanan anlaşmanın ardından katılımcı heyetlerle birlikte kameralara poz verdiler. (Reuters)

Sudanlılar; Darfur, Güney Kordofan ve Mavi Nil'de milyonlarca kişinin insanın yerinden olmasına, binlercesinin de yaşamını yitirmesine neden olan ve on yıllardır devam eden iç savaşları son erdirmesi beklenen bir barış anlaşması imzaladılar. Söz konusu anlaşmayla Ömer Beşir'in 30 yıl süren iktidarı sırasında ülkenin birçok bölgesini etkisi altına alan ‘tarihi haksızlıkların ve marjinalleştirmenin’ üstesinden gelinmesi umuluyor.
Anlaşma, Suudi Arabistan Krallığı ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) tam bir barış sağlanana kadar Sudan halkının yanında yer alma sözü verdiği bir zamanda yapıldı.
Dün Güney Sudan'ın başkenti Juba'da imzalanan anlaşma, Abdulaziz el-Helu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ile en önemli silahlı hareketler arasında yer alan Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi’ni içermiyor.
Sudanlı taraflar arasında imzalanan barış anlaşması törenine, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan, Başbakan Abdullah Hamduk ve Sudanlı taraflar arasında arabulucu olma sıfatıyla imza atan Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit katıldı.
Darfur bölgesiyle ilgili olan, iktidar ve servet paylaşımının yanı sıra güvenlik düzenlemelerini de içeren anlaşma, Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), Adalet ve Eşitlik Partisi Başkanı Cibril İbrahim, Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Arko Minavi ve diğer grupların temsilcileri tarafından imzalandı. Güney Kordofan ve Mavi Nil bölgeleriyle ilgili olan, kapsamlı ulusal meselelerinin çözümlerinin yanı sıra silahlı hareketlerin orduyla entegrasyonunu içeren anlaşma, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi Başkanı Malik Akar tarafından imzalandı.

Hamduk: Tarihi bir gün
Başbakan Abdullah Hamduk, barış anlaşmasının imzalandığı günü ‘tarihi bir gün’ olarak nitelendirdi ve anlaşmaları ‘yeni Sudan devletini inşa etmek için güçlü bir yapı taşı’ haline getirme sözü verdi. “Barış, savaşan veya çatışan taraflar arasında bir müzakere değil; bilakis vatan ve devrim söz konusu olduğunda eşit ortaklar olan taraflar arasındaki şeffaf ve derin bir tartışmadır” ifadesini kullanan Hamduk, imzaların atılmasıyla birlikte uzun ve zorlu bir yolun kapısının açıldığını, anlaşmalar bütünüyle uygulanana kadar bu yolu birlikte yürüyeceklerini söyledi.
Başbakan Hamduk, Abdulaziz el-Helu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) ile Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi’ne barış sürecine katılmaları çağrısında bulunarak, onları beklediklerini ifade etti. Konuşmasının sonunda Sudan halkını selamlayan Abdullah Hamduk, bu anlaşmaların dosyalar içerisindeki birer kağıt parçası olmadığını; bilakis Sudanlıların hep beraber yüklendikleri bir emanet olduğunu vurguladı.

Burhan: Doğru yol
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan, anlaşmaları silahlı kuvvetler ve Sudan halkı arasında bir taahhüt olarak değerlendirdi. Ayrıca barışın, Sudanlıların geçiş döneminin yükümlülüklerini yerine getirmedeki mevcut kritik aşamayı geçmesini sağlayacak bir unsur olduğunu ifade eden Burhan, “Bugün şunu söyleyebiliriz: Vatanı inşa etmek için doğru yere ayak bastık. Barış anlaşmasının ülkemizi savaş ve çatışma döngüsünden çıkaracağından eminiz” ifadelerini kullandı.

Salva Kiir Mayardit’in desteği
Juba müzakerelerine arabuluculuk eden Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit, anlaşmanın uygulanması için destek olma, barış ve iş birliğini teşvik etme sözü verdi. Ayrıca uluslararası toplumdan anlaşmanın uygulanması için Sudanlılara siyasi ve diplomatik destek vermesi çağrısında bulundu.

Hamideti: Yeni doğum
Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), bu anlaşmanın ülke için ‘yeni bir doğum’ olduğu değerlendirmesinde bulundu. Ayrıca Darfur, Nuba Dağları, Mavi Nil ve Sudan'ın dört bir yanındaki çatışma bölgelerindeki kadınların, gençlerin ve yaşlıların fedakarlıklarına övgüde bulunarak, “Bu dönemde parlak bir geleceğe doğru yol almak için geçmiş başarısızlıklardan ve hatalardan kurtulmamız gerekiyor” ifadesini kullandı.
Hamideti, Abdulaziz Helu liderliğindeki SPLM-N ve Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ile görüşmelere yeniden başlama hususunda istekli olduklarını dile getirdi, dost ve kardeş ülkelere bu süreçteki desteklerinden ötürü teşekkürlerini iletti. Özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Çad ve Güney Sudan’a oynadıkları rollerden ötürü övgüde bulundu. Barış için dostların, kardeşlerin ve uluslararası toplumun desteğinin gerekli olduğunun altını çizerek BAE’nin bu anlaşmanın uygulanmasını destekleme taahhüdünün barış sürecinin geleceği konusunda kendilerine bir güven verdiğini söyledi.

İbrahim: Eksiksiz çözümler
Adalet ve Eşitlik Partisi Başkanı Cibril İbrahim de anlaşmanın ‘kapsamlı ve krizin kökenine hitap eden bir anlaşma’ olduğu değerlendirmesinde bulunarak ülkenin geniş alanlarındaki savaş ve çatışmaları sona erdirecek çözümlerin ortaya konulduğunu söyledi. İbrahim, “Müzakere süreci kolay olmadı. Fakat barış taraflarının güçlü iradesi ve arabuluculuk çabaları imkansızı mümkün kıldı. Asıl görev şimdi başlıyor. Barış konusunda ortaya koyduğumuz bu güçlü iradeyi bir kez daha gerçekleştireceğimize eminim” dedi.
Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Arko Minavi, anlaşmanın geçiş aşamasını başarıyla tamamlamak üzere en büyük sosyopolitik güçleri birleştirmeye yönelik ‘tarihi bir fırsat’ olduğunu ifade etti. Bu anlaşmanın Sudan'ın dış dünyaya ve bölgedeki kardeş ülkelere açılmasına katkı sağlayacağını ifade eden Akar, artık savaşın sona erdiğini ve anlaşmayı uygulamaya başlamaya hazır olduklarını kaydetti.
Diğer taraftan Suudi Büyükelçisi Ali bin Hasan Cafer, barış anlaşmasının ‘Sudan halkı için tarihi bir an’ olduğunu söyledi ve Suudi Arabistan Krallığı’nın tebriklerini iletti. Suudi Arabistan Krallığı’nın Sudan Dostları Konferansı'nda hazırladığı Riyad Bildirisi’nin Sudan'daki kardeşler arasında barışı teşvik etmek adına siyasi bir mesaj olduğunu belirten Cafer, barış sağlanana kadar ülkesinin ‘Sudan halkının yanında olacağını’ söyledi.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Büyükelçisi ise Sudanlıların ‘tarihi bir başarının’ altına imza attıklarını ifade ederek, yeni bir dönemin başlangıcından dolayı tebriklerini iletti. Büyükelçi, Güney Sudan Devlet Başkanı ve arabulucu ekibe, Sudanlı taraflar arasındaki müzakerelere ev sahipliği yaptıkları için ülkesi adına teşekkür etti.
Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Usame Şeltut da barış anlaşmasının imzalanmasını Sudan tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak nitelendirdi. Ayrıca Kahire’nin Devrimci Cephe’yi birleştirmedeki rolüne ve hükümet ile arabulucu ekiple olan sürekli temaslarına atıfta bulundu. Şeltut, SPLM-N ve Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi’ni barış sürecine katılmaya davet etti.

Barış protokolleri
Taraflar arasında imzalanan barış protokollerinde, ‘Güney Kordofan ve Mavi Nil'e özerklik tanınması, her iki bölgedeki servetin yüzde 40'ının 10 yıllık bir süre için bu bölgelere tahsis edilmesi ve yasama ve dini özgürlüklerini sürdürme haklarının güvence altına alınması’ kararlaştırıldı. Anlaşmaya göre silahlı mücadele güçleri, 5 federal bakan, 3 Egemenlik Konseyi üyesi ve 300 kişiden oluşan yasama konseyinde 75 milletvekili bulundurma hakkı elde etti. Ayrıca silahlı mücadele güçlerinin orduya entegre edilmesi ve çatışma bölgelerinin yeniden inşası için 10 yıl süreyle 7 milyar dolar tahsis edilmesi kararlaştırıldı.



Nasrallah suikastına ilişkin yeni detaylar

Hizbullah destekçileri, geçtiğimiz kasım ayında eski Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürüldüğü yerde toplandı (Reuters)
Hizbullah destekçileri, geçtiğimiz kasım ayında eski Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürüldüğü yerde toplandı (Reuters)
TT

Nasrallah suikastına ilişkin yeni detaylar

Hizbullah destekçileri, geçtiğimiz kasım ayında eski Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürüldüğü yerde toplandı (Reuters)
Hizbullah destekçileri, geçtiğimiz kasım ayında eski Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürüldüğü yerde toplandı (Reuters)

İsrail basını, geçtiğimiz eylül ayında eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'a düzenlenen suikastla ilgili yeni bilgiler yayınladı. Söz konusu bilgilere göre Amerikalılar operasyondan haberdar olduklarında çok öfkelenirken ‘İsrail'in kendilerini aptal yerine koyduğunu’ söylediler, fakat operasyonu engellemeye çalışmadılar. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun uzun süre tereddüt ettiği, ancak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki konuşmasını bitirdiği anda gerçekleşen operasyonu onayladığı aktarıldı.

Bu haberlerin sonuncusu pazar akşamı yayınlandı. Habere göre İsrail'in eski Washington Büyükelçisi Mike Herzog, Nasrallah'a suikast düzenleme kararının medyada duyulup krize yol açmaması için İsrail hükümetinin ABD yönetimini bilgilendirmesini tavsiye etti. Ancak İsrail'in İbranice yayın yapan resmi televizyonu Kan 11 haberinde, Netanyahu'nun önce Amerikalıları bilgilendirmeye karşı çıktığı, ancak ardından ordu komutanları ile dönemin Savunma Bakanı Yoav Galant'ın ısrarı üzerine geri adım attığı belirtildi.

Kararı dönemin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan'a bildirmek istediğini, ancak Sullivan’ın telefonuna geri dönmediğini belirten Herzog, Sullivan’ın bunu dakikalar sonra öğrendiğinde ise çok öfkelenerek, “Nasrallah'a suikast düzenlemeye hazırlandığınız bir dönemde Lübnan'la ateşkes girişimi ilan etmemize izin vererek bizi garip ve küçük düşürücü bir duruma soktunuz, hatta bizi aptal yerine koydunuz” dediğini aktardı.

Ancak bu açıklama operasyon gerçekleştirildikten sonra yapıldığı için çok geç kalmış gibi görünüyor. Operasyon gerçekleşmeden önce operasyondan haberdar olan ilk ABD'li yetkili dönemin Savunma Bakanı Lloyd Austin idi. Gallant, bunu ona söylemiş ve o da çok öfkelenmişti.

O dönemde Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Dan Shapiro'ya göre bu görüşmeyi diplomatik kelimelerle anlatmak zor.

Gallant ise İsrail'in Kanal 13 televizyonuna olayı şu şekilde anlattı:

“Austin'i aradım ve ona ‘Nasrallah'a suikast düzenleyeceğiz’ dedim. O da bana ‘Ne zaman?’ diye sordu. Ona 15 dakika sonra olacağını söyledim. Bundan hoşlanmadı ve öfkeyle, ‘Bu suikastla bölgesel bir savaş başlatabilirsiniz’ dedi. Ben de ona ‘Sayın Savunma Bakanı, bu adam binlerce İsrailliyi ve yüzlerce Amerikalıyı öldürdü’ dedim. Sonra bana ‘Nasrallah’ın orada olacağından emin misiniz?’ diye sordu. Ben de onun orada olacağına dair çok ama çok yüksek derecede inancımız olduğunu söyledim.”

Kanal 13 televizyonuna göre Hizbullah'ın karargâhı yerin 14 katında bulunuyordu. Kanal, İsrail istihbaratının 2006 yılındaki İkinci Lübnan Savaşı'ndan bu yana Nasrallah'a suikast planı hazırladığı, ancak daha büyük bir savaşın fitilini tetiklememek için bunu ertelediği önceki haberleri hatırlattı.

9op00
Netanyahu BM Genel Kurul’da konuşurken (Reuters)

Ancak geçtiğimiz eylül ayı sonlarında Nasrallah'ın diğer yetkililerle birlikte karargâhtaki bir toplantıya katılma niyetinde olduğuna dair istihbarat alındı. Şarku’l Avsat’ın Fransız Le Parisien gazetesinden aktardığına göre, bu istihbaratın kaynakları arasında yer alan İranlı bir casusun Nasrallah'ın Lübnan'daki Kudüs Gücü Komutan Yardımcısı Tuğgeneral Abbas Nilfuruşan ile Beyrut banliyölerine ulaştığı ve Hizbullah'ın Hava Birlik Komutanı Muhammed Hüseyin Sarur’un cenazesine katıldıktan sonra banliyölere, özellikle de Haret Hareyk'e gittikleri bilgisini İsrail'e ilettiğini yazdı.

Gazete İsrail ordusunun toplantıdan sadece dört saat önce haberdar olduğunu söylese de İsrail merkezli Kan 11 televizyonu istihbaratın günler öncesinden alındığını, dolayısıyla suikast emrinin İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, Mossad Şefi Dudi Barnea, Şin Bet Şefi Ronen Bar ve Savunma Bakanı Galant da dahil olmak üzere dönemin tüm güvenlik birimleri başkanları tarafından müzakere edilmiş ve karara bağlanmış olduğunu bildirdi.

Ancak Netanyahu, bunu düşünme süresi istedi. Gallant, Netanyahu'ya birkaç kez yaklaşarak bunun hayatta bir kez ele geçecek bir fırsat olduğunu söylediğini, fakat Netanyahu’nun suikasta izin vermeyi reddettiğini anlattı. Konuşmak için New York uçağına binene kadar Netanyahu’nun peşinden gittiğini belirten Gallant, uçağa vardığında Netanyahu'nun suikasta onay verdiğini, ancak suikastın BM Genel Kurul konuşmasını bitirdikten sonra yapılmasını şart koştuğunu aktardı.

Konuşma New York saatiyle akşam 18.00’da yapılacaktı. Bu yüzden Netanyahu, suikastın saat 18.30'da gerçekleşmesini istedi, Gallant'la dakikalar konusunda pazarlık yaptı. Sonunda 18.20'de tam da Netanyahu’nun kürsüden indiği dakika üzerinde anlaştılar. Askeri sekreteri, Netanyahu’ya üzerinde tek bir kelime, ‘tamamlandı’ yazılı bir kâğıt uzattı.