ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon, Deyrizor Konseyi ile bölge istikrarını ve çocukların silah altına alınmasını görüştü

El Ömer Petrol Sahası’nda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) düzenlediği askeri mezuniyet töreni (Şarku’l Avsat)
El Ömer Petrol Sahası’nda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) düzenlediği askeri mezuniyet töreni (Şarku’l Avsat)
TT

ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon, Deyrizor Konseyi ile bölge istikrarını ve çocukların silah altına alınmasını görüştü

El Ömer Petrol Sahası’nda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) düzenlediği askeri mezuniyet töreni (Şarku’l Avsat)
El Ömer Petrol Sahası’nda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) düzenlediği askeri mezuniyet töreni (Şarku’l Avsat)

ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyondan bir heyet dün El Ömer Petrol Sahası’nda Deyrizor Sivil Konseyi Başkanlığı ile toplantı düzenledi. Görüşme, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG), geçen yılın ortalarında küçük yaşta çocukların silah altına alınmasını önleme ve bu tür durumları rapor etme konusunda Birleşmiş Milletler (BM) ile yaptığı ikili anlaşma uyarınca verdiği taahhütlerin uygulanması kapsamında sivil şikayetler ortak mekanizma oluşturduklarını duyurduğu bir dönemde gerçekleşti. Görüşmede, Suriye’nin doğusunda yer alan Deyrizor kentinin doğu kırsalındaki şehir ve kasabalarda sahadaki gelişmeler ve bu bölgelerde istikrarın ve hizmetlerin geliştirilmesi ele alındı.
Deyrizor Sivil Konseyi Başkanı Gassan el-Yusuf, basına yaptığı açıklamada, Uluslararası Koalisyondan bir heyetle görüştüklerini belirterek, toplantıda güney kırsalındaki mevcut güvenlik ve hizmet durumları ve güvenlik ile hizmetlerin güçlendirilmesi amacıyla bölge istikrarını geliştirecek projeleri destekleme ve geliştirmenin yollarına odaklandıklarını aktardı. Uluslararası Koalisyon liderlerinin bölgede Özerk Yönetim’i her düzeyde destekleme ve ortak koordinasyon ve çalışma yürütme taahhüdünde bulunduğunu kaydeden Yusuf, “Konsey, güvenliği sağlamak, altyapıyı yeniden onarmak, ekonomi çarkını döndürmek ve geçim krizini hafifletmek için çalışıyor. Biz, halkın ve aşiretlerin güvenliğin sağlanması, bölgede hizmetleri iyileştirilmesi gibi meşru taleplerinin yanındayız” ifadelerini kullandı.
Suriye’nin doğusundaki Deyrizor kırsalı, son olarak Arap aşiret şeyhi ve liderlerine uzanan bir dizi suikastlara sahne oldu. Akabinde suikastların faillerinin bulunması, tutukluların serbest bırakılması, ekonomik ve hizmet koşullarının iyileştirilmesi talepleriyle çok sayıda ilçe ve kasabada gösteriler patlak verdi. Yusuf, “SDG geçen Cumartesi 18 tutuklunun yer aldığı bir grubu serbest bıraktı. Bu, Arap aşiret şeyhi ve liderlerinin faillerinin bulunması iddiasıyla Ziban, Şuheyl ve Tayyane beldelerinde çıkan ve aralarında terör örgütü DEAŞ üyeliği şüphesiyle tutuklananların serbest bırakıldığı üçüncü gruptu” dedi.
Esed rejimi düzenli ordusunu ve İranlı milisleri bölge istikrarını sarsma ve kaos yaratmakla suçlayan Yusuf, “Deyrizor petrol ve doğal kaynaklar açısından zengin olduğu için stratejik bir öneme sahip. Bu nedenle hükümet güçleri, İranlı milisler ve Türkiye rejimiyle bağlantılı çevreler gibi dış güçlerin ilgi ve hırslarının odak notasıdır. Bu taraflar bölgedeki gruplarını harekete geçiriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Sivil şikayetler için ortak mekanizma
Reşit olmayan genç erkek ve kız çocuklarının askerlik hizmetine alınmasını önlemekle ilgili olarak Özerk Yönetim ve SDG, çocukların silahlı çatışmalarda kullanılmasını durdurmak amacıyla sivil şikayetler için ortak mekanizma oluşturdu. Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Hamid el-Mehbaş, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Bu, sivil şikayetler için ortak bir mekanizma içeriyor. Mekanizma, vatandaşlara, ailelere, kanaat önderlerine ve aktif insani yardım kuruluşlarına, genç erkek ve kız çocuklarının ordu saflarına alınmasıyla ilgili her türlü durumu şikâyet etmelerine imkân sağlıyor” dedi. Mehbaş, mekanizma aracılığıyla çocukların İç Güvenlik Güçleri’nin saflarına alınmasıyla ilgili durumları da bildirmenin mümkün olduğuna dikkat çekti.
Mehbaş, “Özerk Yönetim’in ve askeri güçleri, BM ile imzalanan aksiyon planında açıkça yer aldığı üzere, Suriye'deki silahlı çatışmalardan etkilenenler başta olmak üzere çocukların hakları ve korunması ile ilgili geçerli uluslararası hukuki norm ve standartlarını onayladığını ve bunlara bağlı olduğunu teyit ediyor” dedi.
Şikâyet mekanizmasının özellikle çocukların korunmasıyla ilgili diğer konularda fiili tedbirlerin alınması hususunda hukuki bir çerçeve sunduğuna işaret eden Mehbaş, “Buna çözümler üretmek amacıyla, mekanizma öncelikli olarak çocukların silah altına alınması ve kullanılmalarını ve çocukların korunmasıyla ilgili diğer meseleleri kapsayacak. Bu mekanizma gelecekte Çocuk Koruma Komitesi’nin kurulmasına hukuki zemin hazırlayacak” ifadesini kullandı.
Mehbaş, Askeri Kuvvetler Komutanlığı’nın çocuk haklarını ihlal edenleri uluslararası standartlara göre sorgulama taahhüdünde bulunduğunu belirterek, buna komutanların da dahil olduğunu ve hiçbir koşul altında çocuk haklarının ihlal edilmesinin sürmesine izin vermeyeceklerini vurguladı. Mehbaş, açıklamasının sonunda, “Şikâyet mekanizmasının temel amacı, çocuk haklarıyla ilgili ihlalleri bildiren raporları zamanında, yetkin ve şeffaf bir şekilde incelemektir. Sonuçlara dayanarak, bir daha tekrarlanmasını önlemek için koruyucu ve düzeltici tedbirler alacağız” diye konuştu.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, geçen yıl Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar Özel Temsilcisi Virginia Gamba ile yaptığı görüşmede çocukların silah altına alınmasını yasaklayan ve çatışmalardan korunmasını öngören aksiyon planını imzaladı. Abdi, imzaladığı aksiyon planıyla 18 yaşın altındaki çocukların silah altına alınması veya çatışmalarda kullanılmasına karşı önleyici tedbirler alma yükümlülüğünü taahhüt etti.



İsrail saldırılarının ardından Hamas “gizlilik politikasını” devreye soktu

İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesinin ardından İran'da İsrail karşıtı protestolar düzenlenmişti (Reuters)
İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesinin ardından İran'da İsrail karşıtı protestolar düzenlenmişti (Reuters)
TT

İsrail saldırılarının ardından Hamas “gizlilik politikasını” devreye soktu

İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesinin ardından İran'da İsrail karşıtı protestolar düzenlenmişti (Reuters)
İsmail Haniye'nin Tahran'da öldürülmesinin ardından İran'da İsrail karşıtı protestolar düzenlenmişti (Reuters)

İsrail ordusunun örgüt liderlerini öldürmesinin ardından Hamas, üst kademedeki yetkililerin kimliklerini gizli tutuyor.

İsrail ordusunun geçen yılki saldırılarında Hamas lideri İsmail Haniye, onun yerine geçen Yahya Sinvar ve örgütün silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın komutanı Muhammed Dayf öldürülmüştü.

Fransız haber ajansı AFP’nin analizinde, art arda gelen kayıpların ardından Hamas’ın “gizlilik politikasıyla” hareket ederek üst kademeye getirilen kişilerin kimliklerini açıklamadığını yazıyor.

İzzeddin Kassam Tugayları, 7 Ekim 2023’te Aksa Tufanı saldırısını düzenleyerek Gazze savaşının fitilini ateşlemişti. Kimliğinin açıklanmaması şartıyla ajansa konuşan bir Hamas yetkilisi, “İzzeddin Kassam Tugayları komutanının adı gizli tutulacak” diyor.

Diğer yandan Dayf’ın yerine Yahya Sinvar’ın küçük kardeşi Muhammed Sinvar’ın geçtiği düşünülüyor.

Fransız üniversitesi Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Enstitüsü’nden (INALCO) Laetitia Bucaille, Hamas savaşçılarının Yahya Sinvar’ı “kahraman” olarak gördüğüne dikkat çekerek, Muhammed’in eski lidere kan bağının yanı sıra savaş deneyimi nedeniyle İzzeddin Kassam Tugayları’nın başına getirilmiş olabileceğini söylüyor.

Adının açıklanmaması kaydıyla konuşan bir Hamas yetkilisiyse, Siyasi Büro’nün örgütün “yürütme kolu” gibi çalıştığını, alınan kararları oyladığını ve harekete geçtiğini anlatıyor. Siyasi Büro üyeliğine, Şura Konseyi tarafından karar verildiğini de sözlerine ekliyor.

AFP’nin analizinde, Hizbullah’ın aksine Hamas’ın “karizmatik liderliğe” dayalı bir hareket olmadığı, örgütün “kolektif bir gücü elinde tutmak istediği” değerlendirmesi paylaşılıyor.

Gazze’nin savaş sonrası yönetimi de Hamas’ın akıbetini şekillendirecek sorunlardan biri. İsrail ve ABD, Gazze Şeridi’nin Hamas tarafından yönetilmesine karşı çıkıyor ve yetkinin, El Fetih’in kontrolündeki Filistin Ulusal Yönetimi’nden “yeniden yapılandırılmış” bir kadroya verilmesini istiyor.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Soufan Merkezi’nin martta yayımladığı bir raporda, Gazze’nin geleceği konusunda Hamas’ın ihtilaf yaşadığı savunulmuş, örgütün sürgündeki siyasi liderlerinin askeri kanatla arasının açıldığı iddia edilmişti.

Öte yandan Gazze’de 25 Mart’ta Hamas karşıtı gösteriler düzenlenmişti. Yaklaşık bir hafta süren küçük çaplı protestolarda, “Hamas defol” ve “Savaşı durdurdun” sloganlarıyla yürüyüş yapılmıştı. Örgüt, protestolara müdahale etmezken, eylemlerin arkasında İsrail ve Filistin Ulusal Yönetimi’nin olabileceğini savunmuş, protestoları körükleyenlerin “cezalandırılacağını” bildirmişti.

2006'daki Filistin seçimlerini kazanan Hamas'ın El Fetih'le çıkan çatışmaların ardından Gazze Şeridi'nde yönetimi ele geçirdiği 2007'den bu yana, iki hareket arasında büyük bir siyasi bölünmüşlük yaşanıyor. 

O dönemden bu yana Gazze Şeridi, Hamas'ın, işgal altındaki Batı Şeria ise Filistin Yönetimi'nin kontrolünde.

Independent Türkçe, AFP, Times of Israel