İzzeddin Ebu Ayşe
İsrail, Gazze sınırında yaklaşık 1 aydır devam eden tırmanışı çeşitli yollarla sonlandırmaya çalışırken, Arap arabuluculuğunun sakinliğe ulaşacak bir anlaşmaya ulaşamaması sonrasında Hamas’a da uzun bir süredir sakinlik sağlamak için baskı yapıyor.
Sınır, silahlı gruplar ve İsrail arasında karşılıklı saldırılara tanık oluyor. Gazze Şeridi’ne komşu sınırlar ve yerleşim yerleri boyunca füzeler ve yanan balonlar havalanırken, İsrail ise 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi’ni kontrol eden Hamas’ın askeri alanlarını ve gözlem noktalarını bombalayarak yanıt veriyor.
Hamas’a karşı şikayet
İsrail’in son dönemde benimsediği baskı yöntemlerinden biri olarak İsrail insan hakları örgütü Shurat Hadin (sivil toplum kuruluşu), Hamas’a dava açtı. Kuruluş, mevcut süre zarfında Gazze’ye komşu bölgelerdeki halka zarar vermesi ve daha önce de terör operasyonları yürütmesi dolayısıyla İsrailli taraflara maddi tazminat ödemesini talep etti.
Shurat Hadin’in, İsrail Genel Güvenlik Servisi (Şin Bet) ile iyi bir ilişkisi olduğu ve ondan istihbarat raporları sağladığı biliniyor. Çalışmaları ise İsrail’i gayri meşrulaştırmak isteyen herkesin ekonomik açıdan boykot edilmesi fikrine odaklanmış durumda. Aynı şekilde Filistinlileri, üzerlerindeki en önemli baskı aracı olarak ekonomik açıdan kuşatmaya çalışıyor.
Uluslararası meseleler için yerel olarak çalışıyor
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde yer alan verilere göre Kudüs’teki İsrail mahkemesi, kuruluşun yönetici Avukat Nitsana Darshan-Leitner’den Filistin yönetimi ve Hamas Hareketi’nin ‘2014 yılında el-Halil şehrinde 3 yerleşimcinin öldürülmesiyle bağlantılı olarak yarım milyar şekelden fazla (yaklaşık 154 milyon ABD doları) ödemesini’ talep eden bir dava dosyası teslim aldı.
İsrail işlerinde araştırmacı Ahed Fervane, İsrail insan hakları kuruluşunun yerel ve uluslararası bir vizyonla çalıştığını belirtti. Fervane, durumun, yerel mahkemelerde davanın gündeme getirilmesinin, karar verildikten sonra davanın Uluslararası Adalet ve Ceza Mahkemeleri dahil olmak üzere uluslararası forumlara aktaracağı anlamına geldiğini ifade etti.
Gazze’ye para transferini engelleme
Üç bölüme ayrılan davanın detaylarıyla ilgili olarak İsrailli kuruluşun avukatları, ilk olarak Filistin yönetimine, Hamas’ın kontrolünde olması dolayısıyla Gazze Şeridi’ne yapılacak tüm finansal transferleri durdurma çağrısı yaptı. Avukatlar, zira Gazze’de ikamet edenlere fon ödenmeye devam edilmesinin terörü daha da teşvik ettiğini belirtti. Kuruluşun müdürü, Gazze Şeridi’ne komşu yerleşim alanlarına bir aydan uzun bir süredir yanan balon gönderildiğini ve bunların ağır hasarlara yol açtığını kaydetti.
Filistin yönetimi, Gazze’de çalışan personellerin maaşlarını ödüyor. Fervane, İsrailli kuruluşun halk üzerindeki ekonomiyi sıkılaştırmaya çalıştığını söylerken, Gazze’de yaşayan herkesin Hamas’a bağlı olduğuna dikkati çekti. Bu çerçevede İsrail ve uluslararası mahkemelerin Batı Şeria’dan Gazze Şeridi’ne yapılan transferleri kalıcı olarak durdurma kararı alması halinde bu durumun, meseleyi daha da karmaşık hale getireceğini vurguladı.
Hamas’ın mal varlıklarını takip
Davanın ikinci bölümü, hareket liderlerini 2014 yılında el-Halil’de öldürülen üç Yahudi yerleşimcinin ailelerine 154 milyon dolar tazminat ödemeye çağırıyor. 6 yıl aradan sonra kuruluşun avukatları, dosyanın hukuki çalışmasını tamamladı. Avukatlar, Gush Etzionb yerleşim biriminin kuzeyindeki Alon Shvut kavşağından Naftali Frenkel, Gilad Shaer ve Eyal Yifrah’ın kaçırılması olayında Hamas unsurlarının parmağının olduğunu savunuyor. Söz konusu 3 isim, kaçırılmalarından 18 gün sonra el-Halil’in kuzeyindeki Halhul köyünde ölü olarak bulunmuştu.
Fervane, “İsrail, Hamas’ı bu miktarı doğrudan ödemeye ya da uluslararası mahkemelere başvurarak bunu kabul etmeye, kararı uygulamaya ve Hamas’ın malını takip edip belirlenen miktarı kesmeye zorlayabilir” dedi.
Ahed Fervane’ye göre İsrail, Filistin yönetiminde olduğu gibi veya kontrol ettiği bankalardaki liderlerin finansal varlıklarına el konulması yoluyla hareketin yararına Gazze Şeridi’ne giren vergi gelirlerinden mahkemenin kararlaştırdığı tutarı tazminat olarak düşebilir.
Fervane, en olası seçeneğin, dünyanın ülkelerinde Hamas’ın malını takip etmek, fon kaynaklarını kuşatmak veya en azından üç aile için kararlaştırılan tazminatı sağlamak için davanın Uluslararası Adalet Divanı’na taşınması olduğunu belirtti.
Yanan balonlar
Hamas’a karşı açılan davanın üçüncü bölümüyle ilgili olarak insan hakları kuruluşu, hareketi, üç gün içerisinde 250’den fazla yangına yol açan yanan balonların fırlatılması sonucunda Gazze Şeridi’ne komşu İsrail yerleşim alanlarına büyük zararlar vermekle, geniş tarım alanlarını yok etmekle suçladı. Kuruluş, füze saldırılarının da hala devam ettiğini, Gazze Şeridi yakınlarındaki sakinlere zarar verdiğini, bu nedenle de Hamas’ın maddi olarak zararı tazmin etmesi gerektiğini ifade etti.
Analizlere göre İsrail’in yanan balonlarla ilgili olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurması, İsrail’in suçları dosyasının açılmamasına neden olabilir. Fervane, Hamas’ın İsrail’e karşı suç işlediğine dair kamuoyunun dikkatini dağıtmasının mümkün olduğuna inanıyor.
Hamas hileyi reddediyor
Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı tarafından, İsrail’in işgal edilmiş topraklara yönelik suçlarına karşı soruşturma açılması kararının verilmesi, mahkemenin izni ve bu konuda ABD ve uluslararası baskıya maruz kalması sonucunda ertelenmişti. Ancak durumun, Filistin topraklarının kendi yetki alanına girdiği kabul edilmişti.
Öte yandan Hamas liderlerinden Muşir el-Mısri, sakinliğin sağlanması için hareket üzerine İsrail tarafından büyük bir baskı yapıldığını söylerken, son olarak ise bu davanın ortaya koyulduğunu kaydetti. Hareketin iki seçenekle karşı karşıya olduğunu ifade eden Mısri, açık bir tırmanışa işaret ederek, Gazze üzerindeki kuşatmanın kaldırılması ya da yerleşimcilerin sığınaklara girmesi seçeneklerine dikkati çekti.
Mısri, İsrail’in esas olarak Filistin davasını ve sabitlerini savunduğu önceki olaylara ilişkin olarak Hamas’ı kuşatamayacağını söyledi.
Yahudi yerleşimcilerin ailelerine tazminat hususunda ise Mısri, hareketin fonlarına hiçbir şekilde el koyulamayacağını ve Hamas’ın Filistinli çocukları öldüren işgalcilere ödeme yapmasının zor olduğunu vurguladı. Muşir el-Mısri, hareketin kendini savunmak için birkaç yasal yolu olduğunu da belirtti.