Cezayir’den Türkiye’ye ziyaret

Çavuşoğlu, Bukadum’u Ankara’da ağırladı. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı Bilgi Ofisi)
Çavuşoğlu, Bukadum’u Ankara’da ağırladı. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı Bilgi Ofisi)
TT

Cezayir’den Türkiye’ye ziyaret

Çavuşoğlu, Bukadum’u Ankara’da ağırladı. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı Bilgi Ofisi)
Çavuşoğlu, Bukadum’u Ankara’da ağırladı. (Cezayir Dışişleri Bakanlığı Bilgi Ofisi)

Atıf Katadre
Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum, 1 Eylül Salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Libya’daki çatışmayı durdurma planı doğrultusunda meydana gelen gelişmeleri ele aldı. Cezayir, Libyalılar arasında kapsayıcı bir diyalog yoluyla ‘siyasi süreci harekete geçirme’ planının tamamlanmasına olanak sağlayacak şekilde Libya topraklarındaki ‘her türlü gerginliği azaltma’ meselesi için Ankara’ya yöneldi. Cezayir, Libya’daki son gelişmeleri, ‘yıllardır devam eden iç savaş senaryosuna son vermek için tarihi bir fırsat’ olarak nitelendirdi.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı, 1 Eylül’de Bukadum ile gerçekleşen görüşmenin fotoğrafını yayınladı. Cezayir Dışişleri Bakanlığı, görüşmenin ardından Erdoğan ‘Libya ve Mali’deki bölgesel durumun’ ele alındığını içeren bir bildiri yayınladı. Bildiride, “Cezayir, diyalog ve siyasi çözüm tercihine desteğini yineledi” ifadelerine yer verildi.
Bukadum, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile de bir araya geldi. Görüşmelerde ortak öneme sahip bölgesel ve uluslararası meseleler hususunda siyasi diyalogu sürdürme fırsatına odaklandığı ifade edildi.

Son fırsat
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Bukadum’un ziyaretine yakın kaynaklar, Cezayir Dışişleri Bakanı’nın ağustos ayının sonundan bu yana mevcut olan sakinliğe katkıda bulunmak için Ankara’daki yetkililere talepte bulunmak ve Libya meselesini kapsamlı bir şekilde görüşmek üzere Türkiye’ye geldiğini belirttiler. Cezayir, birkaç gün önce ilan edilen ateşkes kararının ‘Libya için tarihi bir fırsat’ olduğunu bildirirken bunun son fırsat olabileceğine dikkat çekti.
Kaynaklar, ‘Libya meselesinin, Cezayir ordusunun 2011’den bu yana ülkenin doğu sınırlarındaki çabalarına büyük bir yük getirdiği’ yaklaşımı ve Suriye’deki senaryonun Libya’da da tekrar etmemesi gerekliliği çerçevesinde adımlar attığını kaydetti.
Cezayir Dışişleri Bakanlığı kendisini, Libyalıların kendi iradeleri dışında hiçbir hesap yapmadan Libya- Libya diyalogu sürecini takip etmek için ülke topraklarındaki “hasım başkentler” arasında bir garantör ve arabulucu olarak sunuyor. Cezayir’in tavrı, Cezayir Yüksek Güvenlik Konseyi içerisinde fikir birliğine, Libya’daki güvenlik durumuna ve askeri gerginliğe bir an önce son verilmesi gerektiğini doğrulayan askeri kurumların raporlarına dayanıyor.
Cezayir, son askeri darbenin ardından Mali’de yaşanan gerginliğin kendisini hem Mali hem de Libya ile yaklaşık iki bin kilometreye kadar uzanan sınır hatlarında çifte güvenlik sorunlarının önüne attığına inanıyor.
Bukadum, Türk mevkidaşı ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında Cezayir’in Mali’deki gerginliği takip ettiğini ve gelecekte yaşanacak olası gelişmeleri yakından izlediğini kaydetti Mali’de kısa ve uzun vadede dönüşümlerin olduğunu belirten Cezayirli yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mali’nin istikrarı bizim için çok önemli. 40 binden fazla vatandaş, mevcut endişeler ışığında sınır bölgelerinde bekliyor. Cezayir’in Mali ve Libya ile sınırları var. Diğer yandan Kuzey Afrika ülkelerini tehdit eden büyük bir göç de söz konusu.”

Gerginliği azaltma
Emekli Cezayirli Subay Ahmed Karuş, Cezayir’in konumuna ve Libya’daki ateşkese dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cezayir, Libya barış planını Türkiye dahil tüm taraflar için bir barış tacı olarak sunuyor. İçinde bulunduğumuz dönemde Mısır tarafı da dahil herkeste bir oyalanma hali var. Ateşkes 2 ay önce ilan edilmiş değil, Libya’da patlak veren savaşın sonuçları herkes tarafından fark edildikten sonra ilan edildi. Ateşkesin uzun bir süre devam etmesini bekliyorum. Bu süre de diplomasi için kullanılmalıdır.”
Cezayir, Tebbun yönetiminin ilk bölgesel adımlarını temsilen Libyalı taraflar arasında diyalog turlarına ev sahipliği yapmayı hedefliyor. Cezayir Cumhurbaşkanı, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde ‘savaşı durdurma kararını ve Libya krizinin siyasi çözümünü’ memnuniyetle karşıladığını ifade etti.
Bu çerçevede Dışişleri Bakanlığı’na göre görüşmede Tebbun, kardeş Libya halkıyla olan tarihi ve coğrafi bağlar doğrutusunda akan kanı durdurmak ve krizin tehlikelerini azaltmak için çatışmanın başından bu yana tüm bölgesel ve uluslararası düzeylerde hareket etmeye çalıştıklarını belirtti. Diyalog turlarına ev sahipliği yapma isteğini ortaya koydu. Bakan ayrıca Cezayir’in bu yılın başlarında ‘Libya’da barış için’ düzenlenen Berlin Konferansı’nda Libyalılar arasında kapsamlı bir diyalogu benimsemeye hazır olduklarını belirttiğine dikkat çekti.
Cezayir’den yapılan ve çatışan tarafların yayınladığı bildirileri memnuniyetle karşıladıkları dile getirilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Cezayir, Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac ve Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih tarafından tüm Libya topraklarında ateşkes sağlanması ve krize son verecek kapsamlı bir diyalog yoluyla siyasi sürecin harekete geçirilmesi için yapılan açıklamaları memnuniyetle karşılıyor.”

Cezayir’in güvenliği tehlikede
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Vafi Boşmah duruma dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cezayir, Ankara’ya bir değil iki meseleyle gitti. Libya ve Mali’deki gerilim Cezayir ulusal güvenliğini derinlemesine sarsarken, Bukadum’un bugün göç kriziyle ilgili söyledikleri de özellikle Avrupa topluluğuna ve Berlin Konferansı taraflarına Libya’daki iç yakınlaşma yolunu desteklemek için bir mesajdır.”



Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
TT

Gazze savaşı nedeniyle gerginliğin arttığı bir ortamda Merz ilk ziyaretini gerçekleştirmek üzere İsrail'e geldi

Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)
Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Tel Aviv Havalimanı'na varış anı (DPA)

İsrail gazetesi Yediot Aharonot’un internet sitesi Ynet, dün yayımladığı haberinde Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in görevine başladıktan sonraki ilk resmi ziyaretini İsrail’e gerçekleştireceğini bildirdi.

Habere göre Merz, bugün (pazar) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Öte yandan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, X platformundaki paylaşımında Almanya’yı İsrail için ‘önemli bir ortak’ olarak niteledi. Saar, iki ülke ilişkilerinin sürekli geliştiğini belirterek Merz’in ziyaretinin bu ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacağını ifade etti.

Saar ayrıca, Almanya’nın geçen hafta ilk kez kendi topraklarında İsrail’e ait Arrow balistik füze savunma sistemi bataryası konuşlandırdığını hatırlattı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in İsrail’e yaptığı ilk ziyarette, Berlin’in Gazze Şeridi’ndeki İsrail saldırılarına ve işgal altındaki Batı Şeria’daki şiddete yönelik son dönemdeki itirazlarına rağmen iki ülke arasındaki ‘özel’ ilişkiyi güçlendirmeyi hedeflediği bildirildi.

Merz, Ürdün’ün Akabe kentinde Kral 2. Abdullah ile yaptığı iki saatlik kısa görüşmenin ardından İsrail’e geçti. Şansölyenin bugün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesi planlanıyor.

Ziyaret, Gazze Şeridi’nde savaşın başlamasından bu yana iki yılı aşkın süredir uluslararası alanda yalnızlık yaşayan Netanyahu açısından dikkate değer bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Savaşa ve yarattığı sonuçlara rağmen Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille cuma günü yaptığı açıklamada, ‘Almanya-İsrail ilişkilerinin sağlam, yakın ve güvene dayalı’ olduğunu vurguladı.

Almanya, İsrail’e güçlü destek veriyor ve bunu Nazi dönemindeki Yahudi soykırımı nedeniyle taşıdığı tarihi sorumlulukla açıklıyor. Merz’in bugün, Nazi Almanya’sı tarafından öldürülen Yahudi kurbanların anısını yaşatan Yad Vashem Anma Merkezi’ni ziyaret etmesi bekleniyor.

Bununla birlikte Berlin, Gazze Şeridi’ndeki insani durumun ağırlaşmasıyla birlikte son aylarda İsrail’e yönelik söylemini sertleştirdi.

Geçtiğimiz ağustos ayında Merz, İsrail’in kuşatma altındaki ve büyük ölçüde yıkıma uğramış Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına tepki olarak, Almanya’nın İsrail’e silah ihracatına kısmi kısıtlama getirme kararı almış ve bu adım ülkede siyasi tartışmaya yol açmıştı.

‘Söylem farklılığı’

Hükümet Sözcü Yardımcısı Sebastian Hille, iki ülke arasındaki ‘söylem farklılığına’ dikkat çekti.

Şansölye ile İsrail Başbakanı’nın bugün Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki ay önce yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasına geçiş için yürütülen çabaları ele alması bekleniyor.

Bu anlaşma, İsrail ile Hamas’ın neredeyse her gün karşılıklı ihlal suçlamaları yöneltmesi nedeniyle hâlâ kırılgan. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın savaşın sona erdirilmesi ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasını öngören planının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin soru işaretlerini artırıyor.

Hille cuma günü, ‘yerleşimci şiddetinde büyük artış’ yaşandığını belirterek, bu durumu tekrardan kınadı ve İsrail hükümetine ‘yerleşim inşasını durdurma’ çağrısını yineledi.

Geçtiğimiz ağustos ayında açıklanan silah ihracatı kısıtlaması, Netanyahu hükümetinden sert tepki çekmişti. İsrail yönetimi, geleneksel müttefiki Almanya’yı bu adımla ‘Hamas terörünü ödüllendirmekle’ suçlamıştı.

Şansölye Merz’in, kararını İsrail Başbakanı’na telefonla bildirmesi sırasında ‘tartışmanın alevlendiği’ bildirildi.

Ancak Alman solunun radikal kanadındaki Die Linke partisine bağlı Rosa Luxemburg Vakfı’nın Tel Aviv Ofisi Direktörü Gil Shohat, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, bunun iki lider arasındaki ‘söylemsel bir ayrışmadan’ öteye gitmediğini söyledi.

Öte yandan Alman ordusunun çarşamba günü İsrail dışında ilk kez konuşlandırılan Arrow füze savunma sisteminin ilk bölümünü faaliyete geçirmesi, Almanya’nın uzun vadeli güvenliği açısından İsrail’e duyduğu bağımlılığın boyutunu ortaya koydu.

Berlin ayrıca son dönemde, insansız hava araçlarına (İHA) karşı savunmasını güçlendirmesi konusunda İsrail’den aldığı desteğe dikkat çekti.

Yüksek beklentiler

Almanya’nın Eurovision Şarkı Yarışması’na İsrail’in katılımına onay vermesi, perşembe günü alınan kararla ülkede geniş destek görürken, bazı diğer ülkelerde boykot çağrılarını tetikledi.

Gil Shohat, Almanya Şansölyesi’nin Gazze’de savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlediği şüphesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Binyamin Netanyahu’yu ziyaret etmesini, ‘normalleşmemesi gereken bir durumda olumsuz bir normalleşme işareti’ olarak değerlendirdi.

Friedrich Merz, şubat ayı sonunda parlamentoyu kazandıktan hemen sonra yaptığı açıklamada, UCM’nin hakkındaki yakalama kararına rağmen Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret edebileceğini söylemişti.

Ancak Şansölyelik makamı daha sonra bu meselenin ‘şu anda gündemde olmadığını’ bildirdi.

Konrad Adenauer Vakfı’nın Kudüs Ofisi Direktörü Michael Rimmel ise AFP’ye yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun Berlin’den ‘sürekli bir destek işareti’ beklediğini ve kendisinin şu anda ‘yüksek beklentilere’ sahip olduğunu söyledi.

Öte yandan Rimmel’e göre Berlin’in son aylarda yaptığı çağrılar, Donald Trump’ın ‘daha güçlü etkisi’ karşısında sınırlı kalıyor. Rimmel, Trump’ın Gazze’de ateşkes sağlanması için İsrail’i baskı altına alabilen ‘tek aktör’ olduğunu belirtti.


ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
TT

ABD Savaş Bakanı: Tıpkı diğerleri gibi nükleer silah testleri yapacağız

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth (Reuters)

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, dün akşamı yaptığı açıklamada, ABD'nin nükleer silahlar ve bunların fırlatma sistemleri üzerinde "tıpkı herkes gibi" testler yapacağını duyurdu; bu açıklama açıkça Rusya'ya atıfta bulunuyordu.

Kaliforniya'daki bir savunma forumunda konuşan Hegseth, ABD'nin Tayvan ile ilgili mevcut durumu değiştirmeye çalışmadığını da belirtti.

Bakanlığının, Başkan Donald Trump'ın Pasifik bölgesinde güçlü bir konumdan müzakere edebilmesini sağlamak için çalışacağını belirten Hegseth, ABD yönetiminin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerinin savunma bütçelerini artırmaları konusunda iyimser olduğunu kaydetti.

ABD Savunma Bakanı, İsrail, Güney Kore, Polonya ve Almanya'yı "ideal müttefikler" arasında sayarken, kolektif savunma konusunda harekete geçmeyen müttefiklerin vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacağını vurguladı.


İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
TT

İsrail Cumhurbaşkanı: Trump'ın Netanyahu'ya af talebine saygı duyuyorum, ancak biz egemen bir devletiz

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ekim ayında Ben Gurion Havalimanı'nda ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un arasında, (AP)

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ABD Başkanı Donald Trump'ın Başbakan Binyamin Netanyahu'nun yolsuzluk davasında affedilmesi gerektiği yönündeki görüşüne saygı duyduğunu söyledi, ancak "İsrail egemen bir devlettir" diyerek ülkenin hukuk sistemine saygı duyduğunu vurguladı.

Herzog, Politico haber sitesine verdiği demeçte, "Herkes, önleyici bir affın davanın esasına göre değerlendirilmesi gerektiğini anlıyor" dedi.

Şarku'l Avsat'ın The Times of Israel'den aktardığına göre şöyle devam etti: "İncelenmesi gereken birçok konu var. Bir yandan kanun önünde tam eşitlik, diğer yandan her bir davanın kendine özgü koşulları."

Trump'ın Netanyahu için tekrar tekrar yaptığı af çağrılarına atıfta bulunarak, "Başkan Trump'ın dostluğuna ve görüşüne saygı duyuyorum" ifadesini kullandı.

Sözlerini şöyle tamamladı: "Çünkü Gazze'deki rehinelerimizi geri getirmesini istediğimiz ve bu rehineleri geri getirmek ve BM Güvenlik Konseyi kararını geçirmek için cesurca muazzam bir adım atan aynı Başkan Trump'tır. Ancak İsrail elbette egemen bir devlettir ve İsrail hukuk sistemine ve gerekliliklerine tam saygı duyuyoruz."

Trump, ekim ayında İsrail'e yaptığı ziyarette, Kudüs'teki parlamentoda yaptığı konuşmada Herzog'u başbakanı affetmeye çağırdı. Netanyahu, 2019'dan beri iş adamlarından yaklaşık 700 bin şekel (211.832 dolar) değerinde hediye aldığı iddiaları da dahil olmak üzere, üç davayla karşı karşıya. İsrail cumhurbaşkanının büyük ölçüde törensel bir rol üstlenmesine rağmen, Herzog istisnai durumlarda cezai suçlardan hüküm giymiş kişileri affetme yetkisine sahip.

2020'de başlayan Netanyahu'nun davası hâlâ devam ediyor ve tüm suçlamalardan masum olduğunu savunuyor. Başbakan davayı, sol tarafından demokratik olarak seçilmiş bir sağcı lideri devirmek için düzenlenen siyasi amaçlı cadı avı olarak nitelendirdi.

Netanyahu geçtiğimiz ayın sonunda, yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talep etti ve cezai sürecin İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini ve af talebinin, ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

Ülkenin kuruluşundan bu yana İsrail'de en uzun süre başbakanlık yapan Netanyahu, uzun süredir rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını reddediyor.