Koronavirüs aşısı güvenliğinin, dağıtımın hızlandırılması yolunda feda edilmesinden endişe duyuluyor

Koronavirüs aşısı güvenliğinin, dağıtımın hızlandırılması yolunda feda edilmesinden endişe duyuluyor
TT

Koronavirüs aşısı güvenliğinin, dağıtımın hızlandırılması yolunda feda edilmesinden endişe duyuluyor

Koronavirüs aşısı güvenliğinin, dağıtımın hızlandırılması yolunda feda edilmesinden endişe duyuluyor

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Kovid-19 aşısı bulma yolunda ‘hızlı adımlar atılması’ konusunda endişeleniyor. WHO Sözcüsü Margaret Harris, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “WHO, Kovid-19 aşısı geliştirmekte acele edildiği taktirde, güvenli ve etkili olduğu kanıtlanmamış bir aşıyı asla onaylamayacaktır” dedi. WHO’nun koronavirüs salgını krizi yönetiminde gösterdiği performans hakkında birçok gözleme rağmen, Mısır’daki Zagazig Üniversitesi yaygın hastalıklar profesörü Muhammed Semir de aşı üretim ve dağıtımı aşamalarında acele edilmemesi noktasında uyarıyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Semir, “Koronavirüs aşılarında yeterince hesaplanmayan herhangi bir yan etki, insanların diğer aşılara olan güvenini zayıflatabilir ve hastalıkları aşılar sayesinde kontrol altına almak için yüzlerce yıldır gösterilen çabalar kaybedilebilir” ifadelerini kullandı.
1955'te çocuk felci aşısının acele ile üretilmesi, Cutter Laboratories şirketinin ürettiği aşının kullanıldığı 200 bin çocuk arasından onlarca Amerikalı çocuğun ölümüne yol açmıştı. Nitekim aşı, üretimde yapılan hata nedeniyle, çocuk felcine neden olan canlı poliomyelit virüsü içeriyordu. Bu korkunç olayın endişelendirdiği bilim adamları, bazı ülkelerin aşı üretimi konusunda iyimserlik vurgusunda bulunması nedeniyle, aşı güvenliğinin aceleye kurban gideceğinden korkuyor.
WHO Sözcüsü Margaret Harris açıklamasında, “Gerçekçi zaman çizelgesi açısından, gelecek yıl ortalarına kadar yaygın bir aşılama görmeyi beklemiyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Diğer yandan, Avustralya Başbakanı Scott Morrison hükümeti ise, en kısa zamanda bazı Avustralyalıların şuanda üçüncü klinik deneme aşamasından geçmekte olan Oxford Üniversitesi aşısı yaptıracağını öne sürdü. Aynı zamanda Ocak 2021’de ülkeye 3,8 milyon doz aşı sevkiyatının beklendiğini bildirdi.
ABC’nin haberine göre, bu bildiri karşısında şaşırdığını ifade eden Westmead Enstitüsü Kurucu Direktörü ve aşı uzmanı Tony Cunningham, “Bu, denemelerin üçüncü aşamasına 27 Temmuz'da başlayan Oxford aşısının, en az bir ila iki yıl sürmesi gereken bu aşamayı yalnızca 6 ayda geçeceği anlamına geliyor. Aşının etkinliği ve güvenliğinin bu kadar kısa bir süre içinde incelenmesi, alışılmadık bir yaklaşımdır. Bu nedenle hükümetin aşının üçüncü aşamadan geçerek halka dağıtıldığına emin olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan Washington ise aşıyı söz konusu dönemden de önce, bilhassa 3 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesinde kullanmak istiyor. Hastanelerinin aşının üçüncü aşamalarına dahil olduğu Washington resmi sonuçları beklemezken ABD sağlık yetkilileri ise eyalet hükümetlerinden Kasım ayı başlarında kapsamlı aşı dağıtımına hazırlık yapmalarını talep etti. ABD medyasında resmi belgelerden alıntılandığına göre, ABD Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) Direktörü Dr. Robert Redfield, aşı dağıtım merkezlerinin 1 Kasım 2020'ye kadar tam faaliyete geçmesini istiyor.
ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) Başkanı Stephen Hahn’ın Financial Times gazetesi ile gerçekleştirdiği ve 3 Eylül’de yayınlanan röportaj ise bu belgelerin gerçekliğini doğruladı. Nitekim Hahn, FDA’nın klinik denemelerin üçüncü aşaması tamamlanmadan önce acil kullanım için lisans vermeyi veya bir Kovid-19 aşısını onaylamayı düşünebileceğini ifade etmişti.
Nitekim bu hızlandırılmış adımlar, bilim adamlarının ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin aşı dağıtımına 3 Kasım'daki başkanlık seçimleri öncesinde başlamak için acele ettiği korkularını artırdı.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Başkanı ve koronavirüs salgını kriz yönetimi üyesi Dr. Anthony Fauci, daha önceki açıklamalarında, Kovid-19 aşısını etkinliği ve güvenliği onaylanmadan almakta acele etmemek gerektiği uyarısında bulunmuştu. Reuters’ın 25 Ağustos tarihli haberine göre Fauci, “Bu şekilde hareket etmek, diğer aşı geliştirme çabalarına zarar verebilir” ifadelerine başvurmuştu. 



İran Cumhurbaşkanı, Zengezur Koridoru projesine yönelik eleştirileri yumuşattı

Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, dün kabine toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilere konuşurken (İran Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, dün kabine toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilere konuşurken (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

İran Cumhurbaşkanı, Zengezur Koridoru projesine yönelik eleştirileri yumuşattı

Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, dün kabine toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilere konuşurken (İran Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, dün kabine toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilere konuşurken (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney'in baş danışmanlarının Azerbaycan ve Ermenistan arasında ABD’nin katılımıyla Kafkasya’da hassas öneme sahip bir koridorun inşasını engelleme tehdidinde bulunmasının ardından koridora ilişkin ülkesinde yükselen öfkeli eleştirileri yumuşattı.

ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz cuma günü, Ermenistan'ın güneyinden geçen ve Azerbaycan'ın kendi toprağı olan Nahçıvan'a ve oradan da Türkiye'ye doğrudan erişimini sağlayacak ‘Uluslararası Barış ve Refah Yolu’ projesini duyurdu. Projeye göre ABD, Beyaz Saray'ın enerji ve diğer kaynakların ihracatını artıracağını söylediği bu koridorun geliştirme haklarını münhasıran elde edecek.

İranlı yetkililer, milletvekilleri ve etkili medya kuruluşları tarafından yöneltilen eleştirilerden uzak durmaya çalıştığı izlenimini veren Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan kabine toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında, “Haberlerde anlatıldığı gibi olmadığını söylemeliyim. Dışişleri Bakanı'nın belirttiği gibi, İslam Cumhuriyeti'nin talepleri dikkate alınmıştır” ifadelerini kullandı.

Pezeşkiyan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bölgesel bütünlüğün korunması, Avrupa ile bağlantımızın sağlanması ve (rejimin önceliklerinden biri olarak) İran'ın kuzeye açılan yolunun kapatılmaması dikkate alındı.”

Bununla birlikte Pezeşkiyan, “Tek endişe, bir Amerikan şirketinin Ermeni bir şirketle iş birliği yaparak bu projeyi gerçekleştirmeyi planlamasıdır” dedi.

Daha sonraki açıklamalarında Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Tahran'ın Erivan ve Bakü ile tekrar tekrar görüşmeler yaptığını, Ermenistanlı mevkidaşı ile telefonla görüşeceğini, ardından da Başbakan Nikol Paşinyan ile görüşeceğini belirtti. Ayrıca, Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı'nın önümüzdeki salı günü Tahran'ı ziyaret edeceğini duyurdu.

Arakçi, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Her iki tarafla da kesintisiz temas halindeyiz ve Zengezur bölgesi ve gündeme gelen konularla ilgili tutumumuz gayet açık. Ermenistan ile Azerbaycan arasında sağlanacak her türlü barışı memnuniyetle karşılıyoruz. Daha önce de iki ülke arasındaki barış sürecinde iş birliği ve yardım yapmaya hazır olduğumuzu açıklamıştık” ifadelerini kullandı.

İran'ın bölgedeki tüm ülkelerin tam egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklediğini ve uluslararası sınırlarda herhangi bir değişikliği reddettiğini söyleyen Arakçi, Ermenistan ve Azerbaycan tarafından yapılan ortak açıklamanın bu üç ilkeyi içerdiğini belirterek, egemenliğe saygı, toprak bütünlüğüne saygı ve sınırların değiştirilmesini reddetme ilkelerinin İran’ın tutumuyla tamamen uyumlu olduğunu vurguladı.

Arakçi, bölgede bir koridor kurulması konusunun tamamen terk edildiğini ve şu anda tartışılan konunun Ermenistan toprakları üzerinden geçen, Ermenistan'ın egemenliği ve yargı yetkisi altında olan ve edinilen bilgilere göre Ermenistan'da kayıtlı ve Ermenistan yasalarına göre çalışan bir Amerikan şirketi ile bir Ermeni şirketinin oluşturduğu bir koalisyon tarafından uygulanacak bir geçiş yolu olduğunu açıkladı.

İran'ın bölgedeki herhangi bir yabancı varlığa karşı uyarısını yineleyen Arakçi, bunun barış ve istikrar üzerinde olumsuz sonuçları olabileceğini vurguladı.

Arakçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdiye kadar ilkelerimize saygı gösterildi, ancak bir Amerikan şirketinin olası varlığı endişe verici. Danışmaya ve gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.”

İranlı yetkililer ve milletvekilleri, daha önce yaptıkları açıklamalarda Zengezur Koridoru projesinin geçici bir mesele olarak değerlendirilemeyeceğini, sınır güvenliği ve bölgesel egemenlikle ilgili kırmızı bir çizgi olduğunu belirtmişlerdi. Ayrıca özel şirketler kisvesi altında olsa bile ABD’nin varlığının bölgesel istikrar için bir tehdit oluşturduğunu ve Kafkasya ve Orta Doğu'da yeni krizlerin kapısını açabileceğini belirterek, bunun sonuçlarıyla başa çıkmak için Rusya ve Türkiye ile diplomatik harekete geçilmesi ve üçlü koordinasyon sağlanması çağrısında bulundular.