Geçiş Konseyi üyesi Şarku’l Avsat’a konuştu: Riyad Anlaşması’nı uygulamak için iki madde kaldı

Geniş Konseyi’nde müzakere işleri birimi üyesi Enis el-Şerefi
Geniş Konseyi’nde müzakere işleri birimi üyesi Enis el-Şerefi
TT

Geçiş Konseyi üyesi Şarku’l Avsat’a konuştu: Riyad Anlaşması’nı uygulamak için iki madde kaldı

Geniş Konseyi’nde müzakere işleri birimi üyesi Enis el-Şerefi
Geniş Konseyi’nde müzakere işleri birimi üyesi Enis el-Şerefi

Geçiş Konseyi’nde müzakere işleri birimi üyesi Enis el-Şerefi, Geçiş Konseyi’nin, geçtiğimiz Salı günü ‘müzakere işleri birimi başkanı ve Büyükelçi Muhammed Al Cabir arasında gerçekleştirilen ve vatandaşların çıkarına olan bir dizi meselenin ele alındığı toplantı’ da dahil olmak üzere Suudi Arabistan tarafıyla çok sayıda toplantı düzenlediğini açıkladı.
Şerefi, telefon görüşmesi aracılığıyla Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, daha önce sunulan ve iki tarafın ‘hükümet ve geçiş konseyi’ olarak kabul ettiği, ateşkes de dahil 4’ü uygulanmış 6 temel noktayı içeren hızlandırma mekanizması noktalarının, ‘ateşkesin devam ettiğine, Geçiş Konseyi’nin özerk yönetimden vazgeçtiği yönündeki ilanına, başbakanının görevlendirilmesine, Aden’e vali ve emniyet müdürünün atanmasına’ işaret ettiğini belirtti. Bu çerçevede mekanizmadan iki noktanın henüz uygulanmadığı, ‘hükümeti kurmak ve ilan etmek, güçleri ayırmak ve onları Abyan’dan cephelere nakletmek’ de dahil, uygulamaya yönelik çalışmaların sürdüğü belirtildi.
Şerefi, anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak için kalan iki maddenin uygulanmasının tamamlanması sonrasında Riyad Anlaşması’nın diğer hükümlerinin de uygulanacağını aktardı. Temmuz ayı sonlarında üzerinde uzlaşı sağlanan mekanizmanın hükümetin kurulması, Abyan’daki güçlerin bölünmesi, diğer cephelere nakledilmesi, askeri güçlerin Aden’den transferi ve bu iki noktanın uygulanması da dahil bu 6 noktaya dayandığına dikkati çekti.
Enis el-Şerefi, söz konusu 6 maddenin Aden ve Abyan’ın etrafında döndüğünü söylerken, Riyad Anlaşması’nın geri kalan hükümlerinin uygulanmasının ‘birleşik bir müzakere heyetinin oluşturulması, ayrıca Yüksek Ekonomik Konsey, Merkezi Kontrol ve Muhasebe Teşkilatı, Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’nda temsil edilen ekonomik kurumların reformunun yanı sıra’ Şebve, Hadramut ve el-Mahra’daki diğer bölgelere devredileceğini belirtti.
Nihai bir anlaşmaya varmak için gerekli süre hakkında konuşan yetkili, “Hükümetin oluşumu, günümüzün en büyük ikilemidir. Bu, hükümetin koridorlarında kendi otoritelerine ve etkilerine bağlı siyasi güçlerin varlığından kaynaklanıyor ve geri kalan maddelerin tamamlanmasının karşısına engeller koyuyor. Bu ikilem sona erdiğinde, hükümetin geri kalanının en hızlı zamanda uygulanması ve Riyad Anlaşması’nın tüm maddelerinin uygulanması kolay olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Anlaşmazlığı sona erdirme atmosferine ilişkin olarak Şerefi, “Atmosfer büyük ölçüde cesaret verici. 6 maddenin uygulanmasında herkes, tüm tarafları tatmin edecek nihai bir çözüme ulaşmak için yanıt veriyor” dedi. Enis el-Şerefi, ismini zikretmediği bazı güçlerin mevcut olduğunu söylerken, bunların meşru hükümette olduğunu, bir krize tanık olduklarını, kaos yaratmaya ve bu atmosferi bozmaya çalıştıklarını ifade etti. Şerefi ayrıca, çabaların uyumluluğunun ve bu engellerin üstesinden gelebilecek tüm tarafların birliğinin önemli olduğuna dikkati çekti.
Suudi Arabistan’ın olumlu rolü hakkında da konuşan Şerefi, “Suudi Arabistan’ın çeşitli alanlarda her zaman olumlu rolü olmuştur. Desteği siyasi, askeri ve ekonomik olmak üzere her düzeyi kapsar. Her yönden bölgesel şartlara ve onu çevreleyen sorunlara rağmen mümkün olduğu kadar çaba sarf eder. Her düzeydeki rolü olumludur ve dengeyi sağlamaya çalışır” dedi.
Enis el-Şerefi, “Buradan Yemen ve çevresini kurtarmak için Arap projesi olduğunu teyit ediyoruz. Ancak aynı zamanda biri diğerine zarar vermesin ya da etkilemesin diye, Suudi Arabistan’ın önderliği doğrultusunda güney ve Arap ulusal projelerini çok dikkatli şekilde ilerleteceğiz” ifadelerini kullandı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24