İkinci el araç alacaklar dikkat, 10 güne kadar yeniden zam geliyor

İkinci el araç alacaklar dikkat, 10 güne kadar yeniden zam geliyor
TT

İkinci el araç alacaklar dikkat, 10 güne kadar yeniden zam geliyor

İkinci el araç alacaklar dikkat, 10 güne kadar yeniden zam geliyor

Türkiye'de son dönemde en çok tartışılan konu ÖTV artışı ile birlikte ikinci el fiyatları da arttı. Galericiler ise ikinci el araç fiyatlarının 10 güne kadar yeniden yükselişe geçeceğini tahmin ediyor.
Çin’in Wuhan kasabasında ortaya çıkan korona virüs olarak bilinen Covid-19 otomobil piyasasına da damga vurdu. Covid-19 tüm sektörlerde olduğu gibi otomobil piyasasını da olumsuz etkilemeye devam ediyor. Uzun süredir yükselişte olan ikinci el araç fiyatları da ÖTV düzenlemesi ile yeniden yükselişe geçti. Bayilerde 400 bin liralık sıfır otomobilin liste fiyatı ise 500 bin liraya kadar arttığı belirtildi.

"Fiyatlar yükseldi"
10 güne kadar ikinci el araç fiyatlarına yeniden yükseliş beklediklerini belirten galerici Mustafa Üzer, “Önümüzdeki günlerde 1 hafta 10 güne kadar araç fiyatlarında yükseliş bekliyoruz. Sıfırlarda bayiler 400 bin liralık araca 500 bin lira yazdılar liste fiyatına ama bu ikinci ele daha yansımadı. Şöyle bir gerçek var fiyatlar yükseldi” dedi.

"Sıfır araba yok"
İkinci el araç satışlarında fırsatçılık yapmaya çalışanların da olduğunu dile getiren Üzer, “Normal satmak için acil ihtiyacı olan var. Ama şöyle de bakıyoruz yüzde 70 herkes araba satmaya başladı. Satan almaya başlıyor. Böyle bir ek kazanç sağlamaya çalışan çok fazla. Bu araba fiyatları niye çıktı? Yurt dışından araba gelmediği için. Ülkemizde olan araba sayısı belli fabrikalar üretim yapmıyor. Araba da herkesin bir ihtiyacı. Sıfır yok zaten adam gidiyor 6 ay zaman veriyorlar. Bayilerde sıfır araba yok. O yüzden düşeceğini hiç zannetmiyorum talebimiz çok fazla” diye konuştu.

"Herkes bu mesleği yapmanın derdinde"
Araba fiyatlarının düşmesini beklemediklerini anlatan Üzer, “Dışarıdan gemilerle arabalara gelene kadar biz düşme şansı beklemiyoruz. Fiyatlar çıkıyor. Herkes galeriden almama derdinde biniciden alma derdinde. Binici dediğiniz insanların yüzde 80’i bu ticareti yapıyor. Bizler yasal yapıyoruz. Garanti kapsamındayız. Bir sorun olursa sattığınız arabada bir şey olursa biz buradayız. Dışarıdan aldığınız insanlar sizi ertesi gün tanımazlar. Arabaları galericiden almaya özen gösterelim. Herkes bu mesleği yapmanın derdinde herkes mesleğini yapsın. Sattığımız her arabaya garanti veririm” şeklinde konuştu.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe