Cezayir’de yeni anayasa Meclis’teki İslamcıların koalisyonuna son verdi

Cezayir’in başkentinde bulunan Meclis binası (AFP)
Cezayir’in başkentinde bulunan Meclis binası (AFP)
TT

Cezayir’de yeni anayasa Meclis’teki İslamcıların koalisyonuna son verdi

Cezayir’in başkentinde bulunan Meclis binası (AFP)
Cezayir’in başkentinde bulunan Meclis binası (AFP)

Atıf Kudadere
Cezayir Meclisi’nde kapalı oturumda yeni anayasa belgesiyle ilgili yapılan tartışmalar, 3 İslamcı parti arasında 3 yıldan bu yana devam eden koalisyona son verdi. Adalet ve Kalkınma Cephesi, anayasa belgesinin ‘Cephe’nin seçenekleriyle’ çeliştiği gerekçesiyle Meclis’te yapılan kapalı toplantıyı ve belgenin oylamaya sunulduğu oturumu boykot ederken, koalisyon ortağı ve Meclis Başkanlığı’nı yürüten Ulusal Bina Hareketi ise bu boykota eşlik etmedi.
İslamcı partilerin pozisyonları, belgenin görüşüldüğü ve 3 gün süren (Salı-Perşembe) oturumlarda birbiriyle çelişti. 2017’de Adalet, Kalkınma ve İnşa İçin Birlik ismiyle kurulan koalisyonun içindeki ihtilaf, anayasa belgesiyle gün yüzüne çıktı.
Aralarında 3 İslamcı partinin bulunduğu 5 partinin boykotuna rağmen anayasa belgesi Meclis’te çoğunluğun oylarıyla kabul edildi. Belgeye ‘evet’ oyu veren partiler arasında, meclisteki çoğu sandalyeleri elinde tutan Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Ulusal Demokratik Topluluk Partisi’nin yanı sıra İslamcı partilerden Ulusal Bina Hareketi, Umut için Birlik Partisi, Müstakbel Cephesi ve Ahrar Cephesi yer alıyor.
Belgenin oylandığı oturumu boykot eden partilerin isimleri şöyle: Adalet ve Kalkınma Cephesi, Barış Toplumu Hareketi, Sosyalist Güçler Cephesi, Nahda Hareketi, Kültür ve Demokrasi İçin Birlik Partisi.

Birlik bozuldu
Meclis Hukuk İşleri Komitesi’nin Çarşamba günü yaptığı görüşmelerde, Adalet ve Kalkınma Cephesi’nin de aralarında yer aldığı üç İslami partiyi bir araya getiren Birliğin Başkanı, Başbakan Abdulaziz Cerrad, önünde yaptığı konuşmada anayasa belgesi hakkında olumlu ifadeler kullandıktan sonra, Adalet ve Kalkınma Cephesi Milletvekili Hudr bin Hilaf, belgeyi desteklemediklerine dair sert bir açıklama yaptı. Hilaf, Birlik Başkanı’nın yaptığı açıklamanın Adalet ve Kalkınma Cephesi’ni temsil etmediğini söyleyerek, “Biz Adalet ve Kalkınma Cephesi vekilleri olarak Meclis grubundaki hiçbir milletvekiliyle Hukuk Komitesi’nin anayasa taslağı görüşmeleri düzenlediği toplantıda bizim adımıza konuşması veya bizi temsil etmesi için müzakere etmedik. Bu toplantıda kim bizim adımıza konuşmuşsa bizi kesinlikle temsil etmiyor ve onu böyle bir şeyle görevlendirmedik bilakis bunu yapmaması için onu men ettik. Onun davranışını ve söylediklerini reddediyoruz. Bu açıklamayı halka sunacağız çünkü Cezayir devletinin temel belgesi tartışılmadan veya milletvekillerinin değişiklikleri olmadan geçirildi. Bununla uzaktan ya da yakından ilgilenmiyoruz” dedi.
Hilaf, açıklamasında Meclis Hukuk İşleri Komitesi’nin kapalı toplantılarda belgeyi tartışmasını eleştirerek, bu tartışmaların kamuoyuna açık bir şekilde yapılması gerektiğini belirtti. Ancak Komite, oy verme işleminin el kaldırarak yapılmasına izin vermiş ve vekiller bu doğrultuda ‘evet’ ya da ‘hayır’ oyları kullanmıştı.
Hilaf, konuşmasında ayrıca Adalet, Kalkınma ve İnşa İçin Birlik Başkanı Tamrat Naci’nin, Cezayir Cumurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un önerdiği belgenin kamu görevleri, özgürlük ve temel haklara ilişkin maddeleri hakkında açıkça sarf ettiği olumlu sözlerin Adalet ve Kalkınma Cephesi’ni temsil etmediğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı ve Meclis’in rolü
Siyasal Bilgiler Profesörü Nureddin Şarşali, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı, Meclis’in makam sahibi olma konusunda karıştığı skandallar sebebiyle sanki kasıtlı bir şekilde Meclis’in anayasayı tartışma rolünü azalttı. Böylece Meclis’in kamuoyu önünde tartışmadan oy kullanmasını sağlayan net bir yasal formül uyguladı. Cumhurbaşkanlığı, dönüm noktası olan halk referandumunun Meclis’in rolünü de tümüyle yerine getireceği görüşünde” dedi.
Şarşali, “Yandaş partiler halen gözü kapalı bir şekilde geleneklerine sadık kalıyorlar. Ancak İslamcı partiler boş sandalye politikasını reddetme kuralına adına yeniden sorular soruyor. Bu akım Meclis’te bulunuyor ve aynı zamanda kendi varlığının meşruiyetine meydan okuyor. Meclis Başkanı ve Ulusal Bina Hareketi Milletvekili Süleyman Şanin de bu akımdan geliyor. Şanin, anayasa belgesini görüşme oturumunun açılış konuşmasında tamamen belgenin lehine sözler kullandı” diye konuştu.

Aktif boykot
Cezayir hükümet sözcüsü ve İletişim Bakanı Ammar Belhimer, 16 Eylül Çarşamba gününden itibaren anayasa belgesi için “halk tartışmasının” önünü açtı. Halk tartışmasından kasıt, halk referandumudur. Zira söz konusu tarihte Cumhurbaşkanı Tebbun’un anayasa belgesinin referanduma sunulması için anayasa referandumu için Kasım ayının başında kurtuluş devriminin yıldönümünde oluşturulan heyete çağrıda bulunması bekleniyor.
Cezayir Cumhurbaşkanlığı, anayasa belgesiyle ilgili partiler, sivil toplum kuruluşları ve ulusal şahsiyetlerden aldığı bir teklif tablosunu yayınladı. Bin 253 sayfa tabloda toplam 5 bin 18 teklif sayısı yer alıyor.
Hükümete yakın kaynaklar, anayasa taslağını sahada tanıtması için binlerce sivil toplum kuruluşuna ruhsat verilmesini beklerken, toplantı izni alamayan partilerin ise "aktif boykota" başvurabileceğini yani referandumda "hayır" oyu verilmesini destekleyebileceklerini belirtiyorlar.

İtiraz kampanyası
Cezayir Cumhurbaşkanı’nın kolektif hareketlerden sorumlu danışmanı Nezih Bermedan, yeni kurallar çerçevesinde sivil toplum kuruluşlarını yeniden aktif hale getirme konusunda bir kampanyaya öncülük ediyor. Gözlemcilere göre bu kampanyanın merkezinde Cumhurbaşkanı Tebbun’un sivil toplum kuruluşlarının başta Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Ulusal Demokratik Topluluk Partisi’nin yandaş partilerin yerini alma isteği bulunuyor.
İslamcı partilerin referanduma karşı ‘hayır’ kampanyası mı yürüteceği yoksa boykot mu yapacağı bilinmiyor. Barış Toplumu Hareketi Partisi’nin Meclis’teki tartışma oturumunu boykot kararına rağmen, referanduma destek verme kapısını kapatmadı. Bu konudaki tavrının yapılması beklenen istişare konseyinde netleşmesi bekleniyor. Hareket’ten yapılan açıklamada, anayasa değişikliğini öngören yasa taslağının Ulusal Halk Meclisi’ne sunulduğu oturumun takip edildiği ancak taslağın şekil ve usul konusunda çekincelerin olduğu belirtildi. Ancak Hareket’in taslağın genel oturumda oylanmasıyla ilgilenmediği kaydedildi.
Bu kararın “anayasa belgesi üzerindeki tartışma ve incelemeler için verilen zamanın yeterli olmadığı, anayasanın taşıdığı yüksek önemin anayasanın geçirilme hızıyla uyuşmadığı” gerekçesiyle alındığı belirtilen açıklamada, Hareket’in ilgili kurumlar tarafından verilecek nihai karar doğrultusunda anayasa için yapılacak referandumun tarihiyle ilgili olduğu vurgulandı.
 



Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
TT

Refah Sınır Kapısı ve cephe hattı Gazze meselesini körüklüyor

2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)
2023 yılının Kasım ayında Refah Sınır Kapısı’nın Gazze Şeridi tarafındaki Filistinliler (AFP)

Refah Sınır Kapısı’nın açılması konusunda Mısır ile İsrail arasında çıkan anlaşmazlık ve aynı cephede Hamas üyesi olduğu sanılan unsurların İsrail güçlerine düzenlediği saldırı, Gazze'de gerginliği yeniden alevlendirdi.

Mısır dün, İsrail'in ‘Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafından sadece çıkış için açılması konusunda bir anlaşmaya varıldığı’ iddiasını yalanladı. Mısırlı bir yetkili, “Sınır kapısı, eğer anlaşma sağlanırsa, geçiş noktası ABD Başkanı Donald Trump'ın barış planına çerçevesinde her iki yönde de giriş ve çıkış için açılacak” dedi. İsrail hükümetinin Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü, sınır kapısının ‘önümüzdeki günlerde, yalnızca Gazze sakinlerinin Mısır'a çıkması için’ açılacağını bildirdi.

Öte yandan sahada silahlı unsurlar, Refah Sınır Kapısı’nda konuşlu İsrail güçlerine tanksavar füzeleriyle saldırdı.

Bir diğer gelişmede, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki iktidar koalisyonu, Filistin devleti kurulmasını öngören Trump’ın Gazze’deki savaşı sona erdirme planını desteklemekten kaçınmak için, muhalefetin dün İsrail parlamentosu Knesset'te önerdiği oylamayı boykot etti.


Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
TT

Petrol zengini Babnusa'dan sonra HDK’nin yeni hedefi Kadugli mi, el-Ubeyd mi?

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) Kordofan eyaletindeki el-Ubeyd şehrine düzenlediği saldırının yol açtığı yıkım (Sosyal medya)

İki yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) geçtiğimiz pazartesi günü, Orta Sudan’daki Batı Kordofan eyaletinin merkezi Babnusa şehrinde, Sudan ordusunun son kalesi olan 22. Piyade Tugayı üzerinde ‘tam kontrol’ sağladığını duyurdu. Bu arada bazı askeri uzmanlar, petrol zenginliği ve süt ürünleri üretimi ile tanınan stratejik şehrin düşmesinin, kuzey ve güneydeki diğer bölgelere yönelik yeni saha kazanımları için bir sıçrama noktası haline gelebileceğini öngörüyor. Olayın üzerinden iki gün geçmesine rağmen Sudan ordusundan resmi bir açıklama gelmezken, orduya yakın platformlarda, şehirdeki birliklerin aynı eyaletteki Heglig bölgesine çekildiği iddiaları paylaşıldı.

Kordofan şehirleri sallantıda

Kordofan’daki büyük şehirler, HDK’nin baskılarının artmasıyla sallantıda. Sudan ordusunun elinde sadece, Batı Kordofan’da Nuhud ve Babnusa’nın düşmesinin ardından Kuzey Kordofan eyaletinin el-Ubeyd ve Um Ruvabe şehirleri ile Batı Kordofan’daki petrol zengini Heglig kaldı. Güney Kordofan eyaletinde ise ordu Kadugli ve Deleng’i kontrol ederken, HDK ed-Dubeybat’ta hakimiyet kurmuş durumda. Diğer yandan HDK’nin müttefiki olan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin Abdulaziz el-Hilu kanadı, Güney Kordofan’daki Nuba Dağları’ndaki Kauda şehrini kontrol ediyor.

Babnusa’nın önemi

Batı Kordofan eyaletinde, Doğu Darfur sınırına yakın konumda bulunan Babnusa, başkent Hartum’a yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Sudan demiryolu ağının en önemli kavşaklarından biri olan şehir, ülkenin batısı ile doğusu ve kuzeyini birbirine bağlıyor. Babnusa, Sudan’ın önde gelen süt fabrikalarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra petrol zenginliği ile ekonomik açıdan stratejik bir şehir olarak kabul ediliyor.

dfvg
El-Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) eline geçmesinin ardından şehirden kaçmak zorunda kalan yerlerinden edilmiş Sudanlılar, 26 Ekim 2025 (AFP)

HDK, Babnusa’nın düşüşünün ardından izleyeceği net stratejiyi henüz açıklamamış olsa da, eski Sudan ordusu askerleri olası senaryolar üzerinde değerlendirmelerde bulundu. İsminin açıklanmasını istemeyen eski bir Sudan ordusu subayı, Babnusa’nın hem askeri hem de coğrafi açıdan büyük öneme sahip olduğunu, düşmesinin savaşın gidişatında kritik bir dönüm noktası oluşturabileceğini ve bunun, Güney Kordofan’ın başkenti Kadugli, Deleng ve ordunun hâlâ kontrolünde tuttuğu diğer bölgelerin ele geçirilmesine kapı açabileceğini belirtti. Subay, “HDK, Kuzey Kordofan eyaletinin başkenti el-Ubeyd’i öncelikli askeri hedefleri arasına almış ve sürekli saldırılar düzenlemeye devam etmiştir. Kuvvetlerini stratejik noktalara yaymaları, şehre yönelik bir saldırının her an gerçekleşebileceğini gösteriyor” dedi.

HDK ateşkese uymadı

Kaynak, HDK’nin tek taraflı bir ateşkes ilan etmiş olmasına rağmen buna uymadığını ve 22. Piyade Tugayı’na bağlı askerlerin mevzilerine yönelik saldırılarına devam ederek şehri ele geçirdiğini belirtti. Bu durum, grubun askeri hedeflerinin henüz tamamlanmadığını ortaya koyuyor.

Askeri uzmanlara göre HDK’nin bu bölgeyi ele geçirmesi, ona daha fazla askeri operasyon için iyi bir üs sağlıyor. Uzmanlar, kuvvetlerin müttefiki olan Abdulaziz el-Hilu liderliğindeki Halk Kurtuluş Hareketi’ni destekleyerek, Güney Kordofan eyaletinin başkenti Kadugli’yi ele geçirmeye çalışmasının muhtemel olduğunu belirtiyor. Bu, ordunun eyaletteki önemli bazı kasabaları ele geçirmesinin ardından gelen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sudan ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve sözcüsü Tümgeneral Muhammed Beşir Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Babnusa’nın HDK’nin eline geçmesinin beklenen bir gelişme olduğunu ve kenti kontrol eden tarafın operasyonel manevra alanını büyük ölçüde genişleteceğini söyledi. Süleyman, “Babnusa, petrol zenginliğiyle ekonomik açıdan önemli bir eyalette yer alıyor. Ayrıca demografik yapısı, HDK’nin sosyal tabanlarını oluşturuyor. Bu durum, onlara siyasi bir boyut kazandırıyor; özellikle Darfur bölgesi ile bağlantılı olarak kontrol alanlarını genişletmek ve Kordofan’da savaşçılar için lojistik destek sağlamak amacıyla bir tür geçici yönetim oluşturma stratejisi izliyorlar” ifadelerini kullandı.

efrf
El-Faşir'den gelen Sudanlı mülteciler, Tine Mülteci Kampı (Reuters)

Süleyman, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirmesinin, ordunun Kuzey Kordofan eyaletindeki operasyonel ilerleyişine karşı onu daha avantajlı bir askeri konuma getirdiğini, buna rağmen ordunun el-Ubeyd’in batısı ve Nuba Dağları’nda elde ettiği zaferlerin önemini koruduğunu belirtti.

Ordu neye ihtiyaç duyuyor?

Süleyman, ordunun Kuzey ve Batı Kordofan’daki tüm cephelerde operasyonları yönetebilmesi için doğru planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Bunun, kuvvetler, lojistik destek ve yedeklerin sağlanması gibi büyük askeri kaynakları gerektirdiğini ifade ederek, “Operasyonel başarısızlığa yer yok. Stratejik hedef, Darfur’un yeniden kontrolünü sağlamak” dedi.

Eski asker, HDK’nin Babnusa’yı ele geçirerek başarmayı hedeflediği askeri amaçların başında, Sudan ordusunu Batı Kordofan’daki sosyal tabanlarından uzaklaştırmak olduğunu söyledi.

Süleyman, “Bu bölgeyi kontrol etmek HDK’ye, operasyonlarında asker ve teçhizat tedarikini sürdürme imkânı sunuyor, böylece daha fazla toprak kazanabiliyor, aynı zamanda Darfur’u güvence altına alıyor ve stratejik öneme sahip el-Ubeyd şehrine yönelik operasyonlarını geliştirebiliyor” dedi.

Süleyman ayrıca, HDK’nin kenti ele geçirme çabasının, askeri ve siyasi olarak konumunu güçlendirme, kara hakimiyetini genişletme ve böylece daha güçlü bir müzakere pozisyonu elde etme amacı taşıdığını vurguladı. Bu çerçevede, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın dahil olduğu Dörtlü’nün Sudan’da üç aylık bir insani ateşkes sağlama çabaları da devam ediyor.


Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze halkı, savaşın neden olduğu yıkımın ardından kültürel mirasını korumak için zamanla yarışıyor

Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze şehrinde yaşanan savaş sırasında İsrail bombardımanı sonucu hasar gören Büyük Ömer Camii'nin iç restorasyon çalışmaları sırasında çekilmiş bir fotoğraf, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde 70 bin kişinin hayatını kaybetmesi, çok sayıda kişinin yaralanması, yüz binlerce insanın yerinden edilmesi ve neredeyse bütün mahallelerin yok olmasının ardından, yeniden inşa artık hayal gücünü zorlayan, neredeyse tasavvur edilemez bir görev haline geldi.

Buna rağmen, bölgede en değerli tarihi yapılar arasında yer alıp ağır hasar gören az sayıdaki noktada, işçiler şimdiden çalışmaya başladı. Amaç, geçmişten geriye kalan az sayıdaki kalıntıyı toprak altından çıkarmak.

Bu alanlar arasında, Gazze’nin eski kent merkezinde bulunan ve savaş sırasında İsrail güçlerinin hedef aldığı en önemli kültürel miras olan Büyük Ömer Camii de bulunuyor. İsrail ordusu, avlularının altında savaşçılar tarafından kullanılan bir tünel bulunduğunu öne sürerek yapıyı bombaladığını açıklamıştı. Filistinliler ise böyle bir tünelin varlığını reddediyor ve saldırının Gazze’nin dini ve kültürel mirasını yok etmeye yönelik olduğunu savunuyor.

dfrgt
Gazze şehrinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin içindeki enkazı temizleyen bir işçi, 17 Kasım 2025 (Reuters)

Batı Şeria’daki Beytüllahim’de bulunan Miras Koruma Merkezi’nde mimar ve kültürel miras uzmanı olarak görev yapan ve şu anda savaşta zarar gören alanları kurtarmak için Gazze’de çalışan Hammude ed-Dehdar, İsrail’in bu yapıların yıkımının Filistin tarihini silebileceğini düşünerek ‘yanıldığını’ söyledi.

Dehdar, Gazze’de Reuters’a yaptığı açıklamada, bu yapıların kadim bir halkın ortak hafızasını temsil ettiğini belirterek, “Bu miras, korunması ve savunulması için ortak çaba gerektiren bir bellektir” dedi.

İsrail ordusu ise Hamas hedeflerine yönelik her saldırının, bu tür alanları tehlikeye atabilecek olması nedeniyle sıkı bir onay sürecinden geçtiğini açıkladı.

fgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “İsrail ordusu, kültürel miras alanları ile tarihi ve kültürel önemi bulunan mekânlara azami hassasiyetle yaklaşmaktadır. Bu alanlar ve sivillerin zarar görmesini en aza indirmek, saldırı planlamasında temel bir önceliktir” ifadeleri yer aldı.

Zamansız hikayeler

Nüfusunun büyük bölümü, bugün İsrail sınırları içinde kalan şehir ve köylerden zorla göç ettirilmiş mülteciler ya da onların çocuklarından oluşan Gazze Şeridi’nde, Büyük Ömer Camii, Gazze halkını kendi kültürel mirasına ve Ortadoğu’nun zengin mimari tarihine bağlayan temel unsurlardan biriydi.

Halk arasında anlatılan geleneksel hikâyelere göre Samson’un onu esir alanların üzerine tapınağı yıktığı yer olduğu söylenen bu alan, İslam’ın 7. yüzyılda Halife Ömer bin Hattab döneminde Akdeniz’e ulaşmasından önce bir Bizans kilisesine de ev sahipliği yapıyordu. Bölge İslam hâkimiyetine girdikten sonra yapı camiye dönüştürüldü.

Sonraki yüzyıllar boyunca yapı; Memlükler, Haçlılar ve Osmanlılar tarafından pek çok kez yeniden şekillendirildi ve Orta Çağ’da bölgenin mimari harikalarından biri olarak ün kazandı.

Caminin minaresi, Gazze siluetinin en belirgin unsurlarından biriydi. Cemaat, kubbeli tavanlar altında ve cilalı taşlarla döşeli avlularda ibadet eder; namazın ardından caminin görkemli cephesinin önünden geçerek kapılarından dışarı çıkar ve eski kentin çevresindeki çarşı sokaklarına doğru akardı.

frgt
Gazze şehrinde savaş sırasında hasar gören tarihi Paşa Sarayı'nda restorasyon çalışmaları yürüten işçiler, 11 Kasım 2025 (Reuters)

Yakındaki Kayseriyye Çarşısı, dükkânlarıyla ünlüydü; esnafı ve komşuları, âşıkların düğün takılarından kıskanç kayınvalidelerin hikâyelerine uzanan unutulmaz öyküler anlatırdı. Bugün bunlardan geriye neredeyse hiçbir iz kalmadı.

Ağır hasar gören bir diğer yapı da 13. yüzyıla uzanan tarihi Paşa Sarayı oldu. Bir müzeye ev sahipliği yapan yapının sergilediği eserler artık kayıp.

Dehdar, kültür ve miras söz konusu olduğunda bunun yalnızca eski bir bina ya da tarihi taşlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Her taş bir hikâye anlatır” dedi.

Filistin’in Batı Şeria merkezli Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı Müsteşarı Cihad Yasin ise Filistinli yetkililer ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) tarihi alanların restorasyonu için üç aşamalı bir plan hazırladığını, ilk maliyetin 133 milyon dolar olarak öngörüldüğünü belirtti.

Yasin, önceliğin çökme riski taşıyan yapıların hızlı müdahaleyle desteklenmesi olduğunu söyledi. Ancak beyaz çimento ve alçı sıkıntısı yaşandığını, Gazze’deki kaynakların sınırlı olduğunu ve restorasyon malzemelerinin fiyatlarının ciddi şekilde arttığını ifade etti.

sdfgt
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta İsrail hava saldırıları sırasında hasar gören, kısmen yıkılmış Berkuk Kalesi, 16 Kasım 2025 (Reuters)

Gazze Şeridi’nde kültürel mirasın yıkımı, evlerini ve geçim kaynaklarını kaybetmiş yaslı aileler arasında bile ayrı bir acı yaratmaya devam ediyor.

Münzir Ebu Asi, küçük kızı Kenzi’nin Büyük Ömer Camii’nin vurulduğunu duyunca hissettiği derin üzüntü nedeniyle onu teselli etmek zorunda kaldığını söyledi.

Ebu Asi, “Küçük kızım Kenzi çok üzüldü. Camiye saldırı haberini duyduğumuzda biz de şaşırdık; neden böyle bir şey yapıldı?” dedi.

Sözlerini sürdüren Ebu Asi, Paşa Sarayı’nın da bombalanmasının ardından artık kesin bir kanaate vardıklarını belirterek, “Bu işgalin, Filistin kimliğini yok etmek, her türlü Filistin eserini silmek istediği artık bizim için kesinleşti” ifadesini kullandı.