TikTok’un akıbeti belirsizliğini koruyor

TikTok uygulamasının sahibi ByteDance, Microsoft’un satın alma teklifinin kabul edilmediğini duyurdu. (AP)
TikTok uygulamasının sahibi ByteDance, Microsoft’un satın alma teklifinin kabul edilmediğini duyurdu. (AP)
TT

TikTok’un akıbeti belirsizliğini koruyor

TikTok uygulamasının sahibi ByteDance, Microsoft’un satın alma teklifinin kabul edilmediğini duyurdu. (AP)
TikTok uygulamasının sahibi ByteDance, Microsoft’un satın alma teklifinin kabul edilmediğini duyurdu. (AP)

Yazılım devi Microsoft, ABD Başkanı’nın TikTok’a verdiği sürenin dolmasına saatler kala yaptığı açıklamada, Çin dijital platformunu satın alma teklifinin ByteDance tarafından reddedildiğini bildirdi. Bu gelişme, ByteDance’in TikTok için Oracle ile ortaklığının yolunu açtı.
Wall Street Journal’ın konuyla ilgili kaynaklara dayandırdığı haberine göre Oracle, TikTok’un ABD’deki ‘güvenilir teknik ortağı’ olmaya çok yakın. Ancak doğrudan bir satış söz konusu değil. Diğer yandan, TikTok ve Oracle, AFP’ye yaptıkları açıklamalarda konun detayına ilişkin bilgi vermekten kaçındılar. Konuyla ilgili kaynakların Reuters’a aktardıklarına göre TikTok'u satmaktan vazgeçerek Oracle şirketi ile ortaklık kurmayı değerlendiren ByteDance, bu hamleyle hem Çin hükümetinin onayını almayı hem de ABD yaptırımlarından kaçınmayı hedefliyor. Kaynakların bildirdiğine göre Oracle, önerilen anlaşma kapsamında ByteDance'in hem teknoloji ortağı olacak hem de ABD’deki Tiktok kullanıcıları verilerini yönetecek. Oracle aynı zamanda TikTok'un ABD varlıklarından hisse alma yolunda pazarlık yapıyor. Diğer yandan Beyaz Saray ise bu konuda yorum yapmıyor.
Microsoft, pazartesi sabahı yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“ByteDance yönetimi bize yolladığı bildiride TikTok’un ABD operasyonlarını Microsoft’a satmayacaklarını duyurdu. Teklifimizin ulusal güvenlik menfaatlerini koruyacak olması nedeniyle TikTok kullanıcılarının yararına olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda güvenlik, gizlilik, online güvenlik ve yanlış bilgi ile mücadele konularında en üst düzey standardı yakalamak için hizmetlerimizde değişikliğe gitmiştik.”
Redmond merkezli grup ağustos ayı başlarında yaptığı açıklamada, ABD’de yasaklanma tehdidi altındaki TikTok uygulamasının ABD operasyonlarını satın almakla ilgilendiğini açıklamıştı.
Söz konusu uygulamayı Çin için casusluk yapmakla suçlayan Trump, ByteDance'i ABD’deki TikTok operasyonlarını satmaya zorlayacak imzalar atmıştı. Olası anlaşmanın büyük bir kısmının ABD hazinesine aktarılması talebinde bulunması ise ciddi eleştirilere yol açmıştı.
TikTok’un ABD kolunun bir ABD’li şirkete satışının 20 Eylül’e kadar gerçekleşmesi gerektiği, aksi takdirde ülkedeki uygulamanın 29 Eylül’e kadar yasaklanacağı bildirilmişti. Trump, kendi adına son tarihi 15 Eylül Salı günü olarak belirlemiş uygulama ise buna itiraz etmek için ABD hükümetine karşı şikayette bulunmuştu.
Walmart perakende grubu ağustos sonunda, TikTok’un satın alınmasını müzakere etmek için Microsoft ile iş birliği yaptığını doğrulamıştı. Ancak iki Amerikan devi arasındaki bu ortaklık yeterli olmadı.
Uygulamanın ABD’dekilere ek olarak Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'daki operasyonlar da görüşüldü. Wedbush Securities analisti Daniel Ives konuyla ilgili açıklamasında şunları aktardı:
“Microsoft'un TikTok'u Çin hükümeti ve ByteDance'in asla taviz vermek istemediği ana algoritmik yazılımıyla birlikte satın almak istediğine inanıyoruz. Birkaç hafta önce ihracat yasalarının değişmesi ve Pekin'den onay alma zorunluluğu olması göz önüne alındığında TikTok'un ABD’de sayılı günleri kalmış olabilir.”
Çin Ticaret Bakanlığı, 2008'den bu yana ilk kez ağustos ayı sonunda, ihracat kısıtlamaları veya yasaklarına tabi teknolojiler listesinde değişikliğe gitmişti. Listedeki ürünler arasında TikTok'un başarısına katkı sağlayan yapay zeka teknolojileri de (veri işlemleri, içerik önerileri gibi) yer alıyor. Uygulamadaki videoların kişilerin iletişim içerisinde oldukları listeye göre değil de tercihlerine göre ekranlarına düşmesi de bunlardan biriydi.
Oracle ile TikTok arasında herhangi bir anlaşmaya varılsa dahi bunun Çin merkezli sosyal ağın satışını içermeyeceğini belirten Ives’in açıklamasının devamında şu ifadeler yer aldı:
“Oracle, teknik bir ortak olabilir. Son dakikada değişiklik yaşanmadığı müddetçe Beyaz Saray'ın verdiği mühlet sona ererken ByteDance’i belki de ABD'deki TikTok hizmetinin askıya alınacağı karanlık günler bekliyor.”
ByteDance pazartesi günü yaptığı açıklamada, Çin’in yeni çıkardığı kurallara özen gösterdiğini, yani yetkililerden ihracat lisansı alacağını bildirdi. South China Morning Post gazetesinin söz konusu şirketler arasındaki müzakerelere yakın bir kaynaktan alıntılayarak yaptığı habere göre şirket, herhangi bir satış veya tasfiye sürecinde TikTok uygulamasının algoritmik sistemini satmayacağını veya devretmeyeceğini bildirdi.
Bloomberg’in gazeteden aktardığına göre şirket, ABD’deki varlıklarını satışa çıkardığı sırada sosyal medya programının kaynak kodunu vermemeyi şart koşacak. Ancak şirketin ABD’deki teknoloji ekibi yeni bir algoritma geliştirmekte özgür olacak.
TikTok'un ABD’deki akıbeti diplomatik bir mesele olmanın yanı sıra ekonomik ve toplumsal düzeyde de ciddi soruları gündeme getiriyor.
Gençler arasında revaçta olan TikTok uygulaması dünya çapında 2 milyar indirme sayısını aştı. Uygulamanın en az 200 ülkede popüler olduğu doğrulanmış durumda. ABD’de her ay 100 milyon kişinin bu sosyal ağı kullandığı, bunlardan 50 milyon kullanıcının ise uygulamaya günlük olarak girdiği biliniyor. Bu da 2018 Ocak ayına nazaran yüzde 800 artış yaşandığına işaret ediyor.



Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters


Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
TT

Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'a saldırıları çok daha önceden planlamış.

Washington Post'un aktardığına göre Trump ve Netanyahu, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları şubatta yaptıkları ilk görüşmede planlamaya başladı.

Beyaz Saray'da gerçekleştirilen toplantıda Netanyahu'nun Trump'a 4 seçenek sunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında İsrail ordusunun tek başına saldırı düzenlemesi, ABD'nin asgari yardımda bulunması, tam işbirliğiyle harekat yapılması ya da ABD'nin saldırıyı yönetmesi yer alıyordu.

Haberde, Trump'ın ilk etapta İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik sürece şans vermeyi tercih ettiği belirtiliyor. Washington ve Tahran, nükleer program ve uranyum zenginleştirme konularıyla ilgili bu yıl birçok görüşme düzenlemişti.

Diğer yandan bu süreçte İsrail ve ABD'nin muhtemel saldırı planlarını gizlice hazırlamaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.

ABD ve İsrail'in İran'ı hazırlıksız yakalamak için medyaya yanıltıcı bilgiler servis ettiği de ortaya çıktı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir yetkili şunları söylüyor:

Netanyahu'nun Witkoff veya Trump'la fikir ayrılığı yaşadığına dair haberlerin hiçbiri doğru değildi. Ancak böyle bir genel algının yaratılması iyi oldu. Bu sayede birçok kişi fark etmeden planlamalara devam ettik.

Haberde, Mossad'ın operasyon için 100'den fazla İranlıyı devşirip silahlandırdığı aktarılıyor. Bu kişilerin bir kısmı İsrail'de özel eğitimden geçirilmiş.

Ajanlara belirli görevler verildiği ancak bunların İran'ın nükleer ve balistik füze programına yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğu söylenmedi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "Narnia Operasyonu" adı verdiği harekatta Tahran'da Mossad'a ait drone rampaları ve çeşitli askeri düzenekler kurulduğu da ortaya çıkmıştı.

İran ve İsrail arasında Gazze savaşı nedeniyle tırmanan gerginlik haziranda sıcak çatışmaya dönüşmüştü. İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı.

Washington Post, çatışmalar sürerken Trump yönetiminin Tahran'a gizli bir teklif götürdüğünü de yazıyor. 15 Haziran'da iletilen teklifte, İran'ın Ortadoğu'daki milislere desteğini kesmesi ve uranyum zenginleştirme tesislerini kapatması istendi. Bunun karşılığında Washington tüm yaptırımların kaldırılacağını söyledi.

Ancak kaynaklar, ABD'nin Katar aracılığıyla İran'a gönderdiği teklifin reddedildiğini söylüyor. Bunun ardından Trump'ın İsrail'in yanında savaşa katılmaya karar verdiği aktarılıyor.

Çatışmalarda ABD'ye ait bombardıman uçakları İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

Saldırılarda İran, İsrail'e 500 balistik füze ve binden fazla drone göndermişti. İsrail'de 32 kişi yaşamını kaybetmiş, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştı. İran'da ise binden fazla kişi ölmüş, 4 bini aşkın kişi yaralanmıştı. 

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, Times of Israel