Libyalı azınlıklar, siyasi çözüm için yapılan müzakerelerin ‘dışında bırakılmaktan’ şikayetçi

Başkanlık Konseyi, ‘Tebuların, Amaziglerin (Berberi) ve Tuareglerin haklarını ötekileştirmekle’ suçlandı

Geçtiğimiz hafta Fas'ın Bouznika şehrinde yapılan Libya-Libya Diyalogu toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Geçtiğimiz hafta Fas'ın Bouznika şehrinde yapılan Libya-Libya Diyalogu toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Libyalı azınlıklar, siyasi çözüm için yapılan müzakerelerin ‘dışında bırakılmaktan’ şikayetçi

Geçtiğimiz hafta Fas'ın Bouznika şehrinde yapılan Libya-Libya Diyalogu toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Geçtiğimiz hafta Fas'ın Bouznika şehrinde yapılan Libya-Libya Diyalogu toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)

Libya krizinin gerek ülke içinde gerek dışında her masaya yatırılışında gündeme, azınlıkların anavatanlarının kaderinin ele alındığı siyasi olaylarda ‘yer almamalarının’ nedenlerine ilişkin bir dizi soru işareti geliyor. Örneğin eski rejimin destekçilerinin iddia ettiği gibi, azınlıklar neden siyasi çözüm için yapılan müzakerelere davet edilmiyorlar?
Merkez binası başkent Trablus’ta bulunan Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Üyesi Salim Madi, bu soruya, “Bu, Libya toplumunun yerli oluşumlarının sürekli olarak ötekileştirilmesi politikasından kaynaklanıyor” cevabını verdi.
Libya’da siyaset sahnesinin önde gelen Amazig isimlerinden biri olan Madi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi’ne yapılan ‘Tebular, Amazigler (Berberi) ve Tuareglerin haklarını ötekileştirdiği’ suçlamalarıyla ilgili olarak, “Başkanlık Konseyi, ülkenin zenginliklerini aramak, paylaşmak, güç kazanmak ve devleti tamamen kontrol etmeyi hedefliyor” ifadelerini kullandı. Madi, ‘söz konusu ötekileştirmede en büyük payın Başkanlık Konseyi'ne ait olduğunu’ vurgulamadan önce Başkanlık Konseyi’nin yanı sıra DYK üyeleri ve temsilcileri ile milletvekillerini, ‘Tebuların, Amaziglerin (berberi) ve Tuareglerin haklarını ötekileştirmekle’ suçladı.
Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) da şu anda çözüm için sunulan fikirler veya öneriler hakkındaki görüşlerini öğrenmeye çalışmadığına’ işaret eden Madi, “Tıpkı Libya'nın çevresindeki diğer ülkelerde olduğu gibi Amaziglere veya diğer topluluklara herhangi bir konuda danışılmadı. Gelecekteki görüşmelerde veya toplantılarda da onlara danışılmasını beklemiyorum” ifadelerini kullandı.
Eski rejim döneminden bu yana Libya’da Amaziglerin haklarını savunmasıyla tanınan Madi, ülkede berberice konuşan Amaziglerin sayısının bir milyon civarında tahmin ediyor. Libya’da Amazig nüfus, genellikle Nafusa Dağları, Zuvare, Ucle, Sukta ve (batı) Trablus’ta yoğunlaşıyor. UNSMIL, Libya'daki tüm taraflarla iletişim kurmak ve onları devam eden siyasi sürece dahil etmek istiyor ve her yıl Amazig Yeni Yılı münasebetiyle Amazigleri kutluyor. ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard B. Norland, Haziran ayı ortalarında Amazig Yüksek Konseyi temsilcileriyle yaptığı görüşmede, ülkesinin, Birleşmiş Milletler’in (BM) Libya’daki tüm bileşenler arasında kapsamlı bir siyasi diyalog başlatılmasını teşvik etme çabalarına desteklediğini söyledi. Bununla birlikte ABD Büyükelçiliği tarafından Amazig diline çevrilen açıklamaya göre Norland, bu çabaların ‘ancak Amazigler, Tebular ve Tuaregler de dahil olmak üzere Libya'daki yerli ve etnik toplulukların tamamının katılımıyla başarılı ve meşru olabileceğini’ vurguladı.
Öte yandan Libya Şeyhler ve İleri Gelenler Yüksek Konseyi Basın Sorumlusu Ebu Bekir Süleyman Merdeme, Libya'da ‘nefret edilesi’ olarak nitelediği ötekileştirmenin, ‘merkezi sistem nedeniyle tüm Libyalıları etkileyen bir mesele haline geldiği ve artık sistematik veya belirli bir bileşene yönelik olmaktan da çıktığını’ söyledi.
Libya’nın güneyinde tanınan bir Tebu olan Merdeme, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, siyasi sürecin başarılı olmasını umduğunu, çünkü ancak siyasi süreçle seçimlere giden yolun açılabileceğini ifade etti.
Merdeme şöyle devam etti:
“Genel olarak diyalogu destekliyoruz ve Libya sorununa çözüm bulmak için kurulacak müzakere masasına hep birlikte oturmaktan ve hiçbir bileşenin dışarıda bırakılmamasından başka bir çözüm olmadığına inanıyoruz.”
Merdeme ayrıca ülkenin güneyinde yaşayanların, ülkenin doğusu ile batısı arasındaki mevcut çatışmadan ciddi şekilde etkilendiğinin de altını çizdi.
Libyalı insan hakları savunucusu Cafer el-Ensari ise Libya'daki azınlıklara karşı sistematik bir marjinalleştirme ve dışlama politikası olduğunu söyledi. Ensari, “Anavatanın kaderini belirleyebilecek olsalar bile, hiç kimse hiçbir toplantıda onlarla ciddi bir şekilde istişare etmeye istekli değil” ifadelerini kullandı.
Konuya ilişkin Şarku’l Avsat’a değerlendirmelerde bulunan ve kendisi de bir Tuereg olan Ensari, “Maalesef ülke yönetimi, Tuareglerin temsilcileri olarak sosyal örgütlerle temas kuruyorlar. Ancak bu örgütlerin şu anda çözüme ihtiyaç duyan sorunlarla ve hayati kararlarla ilgilenebilecek yeterli deneyime sahip olmadıkları söylenebilir” yorumunda bulundu. Ensari ayrıca halen birçok Tuareg çocuğun kimlik belgelerine sahip olmadığının da altını çizdi. Aynı şekilde Libya Tuareg Kabileleri Yüksek Meclis Başkanı Mevlaya Gideydi de ülkede onlarca yıldır kimlik belgeleri veya kimlik numaraları olmadan yaşayan çok sayıda Tuaregin olduğunu doğruladı.
Libya krizine gerçek çözüm ile ilgili yorumunda ise Ensari, “Libya krizinin çözümü, bazılarının düşündüğü gibi, sadece askeri çatışmaların sona ermesine bağlı değil. Bununla birlikte Libya toplumunda şu anda var olan tüm ırkçılık biçimlerinin de sona ermesi gerekiyor. Ancak bunun için herkes arasında bir uzlaşıya varılması gerekiyor” dedi.
Bun karşın UMH yaptığı açıklamada, Libya'daki sosyal bileşenler arasında ayrım yapmadığını ve ülkeyi herkesin çıkarına yönettiğini söyledi.



Gazze'de 27'si yardım arayan olmak üzere 60 Filistinli öldürüldü

Sarah Nuri, Deyr el-Belah'ta gıda takviyesi almak için bekleyen 10 kişiyle birlikte İsrail hava saldırısında ölen 13 yaşındaki kız kardeşi Sema'nın yasını tutuyor (AP)
Sarah Nuri, Deyr el-Belah'ta gıda takviyesi almak için bekleyen 10 kişiyle birlikte İsrail hava saldırısında ölen 13 yaşındaki kız kardeşi Sema'nın yasını tutuyor (AP)
TT

Gazze'de 27'si yardım arayan olmak üzere 60 Filistinli öldürüldü

Sarah Nuri, Deyr el-Belah'ta gıda takviyesi almak için bekleyen 10 kişiyle birlikte İsrail hava saldırısında ölen 13 yaşındaki kız kardeşi Sema'nın yasını tutuyor (AP)
Sarah Nuri, Deyr el-Belah'ta gıda takviyesi almak için bekleyen 10 kişiyle birlikte İsrail hava saldırısında ölen 13 yaşındaki kız kardeşi Sema'nın yasını tutuyor (AP)

Filistin medyası, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanında bugün şafak vaktinden beri ölenlerin sayısının, aralarında insani yardım bekleyen 27 kişi de olmak üzere 60 kişiye yükseldiğini bildirdi.

Daha önce tıbbi kaynaklar, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerine yönelik bombardımanında bugün 16 Filistinlinin hayatını kaybettiğini bildirmişti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin Haber Ajansı’ndan (WAFA) aktardığına göre “Gazze Şehri'nin batısını hedef alan bombardımanda bir anne ve üç çocuğunun şehit olduğunu” bildirirken, “şehrin doğusundaki el Tuffah mahallesinde bulunan Yafa Okulu yakınlarındaki bir evi hedef alan bombardımanda 4 kadının şehit olduğunu ve 10 vatandaşın da yaralandığını” kaydetti.

WAFA, “Gazze'nin doğusundaki Şeyh Rıdvan mahallesinde bir apartman dairesini hedef alan bombardımanda 2 vatandaşın şehit olduğunu” belirtirken, “işgal savaş uçaklarının Nuseyrat'ın batısındaki bir evi bombalaması sonucu bir kız çocuğunun şehit olduğunu ve çok sayıda yaralı” olduğunu duyurdu.

Yerel kaynaklar, “bir işgal uçağının Deyr el-Belah'taki mülteci kampında yerinden edilmiş insanların barındığı çadırları bombaladığını, bir vatandaşın, eşinin ve çocuklarının öldüğünü” bildirdi.

Ajansa göre: “Sivil savunma ve ambulans ekipleri Han Yunus'taki Şeyh Nasır bölgesinden 2 şehidin cesedini çıkardı ve Nasır Tıp Kompleksine nakletti.”