Fas’ın doğusundaki vatandaşlar neden Cezayir’in adetleri ve halk kültürü ile ilişkilendiriliyor?

Fas’ın doğusundaki Ucda kentinde düzenlenen Uluslararası Rai Festivali’nde ağırlanan Cezayirli sanatçılar (Sosyal medya siteleri)
Fas’ın doğusundaki Ucda kentinde düzenlenen Uluslararası Rai Festivali’nde ağırlanan Cezayirli sanatçılar (Sosyal medya siteleri)
TT

Fas’ın doğusundaki vatandaşlar neden Cezayir’in adetleri ve halk kültürü ile ilişkilendiriliyor?

Fas’ın doğusundaki Ucda kentinde düzenlenen Uluslararası Rai Festivali’nde ağırlanan Cezayirli sanatçılar (Sosyal medya siteleri)
Fas’ın doğusundaki Ucda kentinde düzenlenen Uluslararası Rai Festivali’nde ağırlanan Cezayirli sanatçılar (Sosyal medya siteleri)

İlham et-Talibi
Fas ve Cezayir’i ayıran sınır çiti, Fas’ın doğusunda bulunan Ucda kentindeki genç kuşağın Cezayir müziğine ait şarkıları söylemesine ve Cezayir ile aralarındaki ortak adetleri ve gelenekleri korumasına mani olamadı. Peki, Fas ve Cezayir halkları, aralarındaki siyasi çatışmalara rağmen bu birlik duygusunu nasıl korumayı başardı?

Ortak müzik
Fas uyruklu gazeteci yazar Milud Bevamama konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bizi Cezayirli kardeşlerimizle bir araya getiren şey mutfak kültürü, müzik, gelenek ve görenekler ve diğer pek çok alandaki ortak noktalarımız” ifadelerini kullandı.
Ucda kentinde yaşayan Bevamama “Mutfak kültürlerimiz büyük ölçüde birbirine benziyor. Cezayir’de meşhur olan yemekler Fas’ta da bulunuyor. İsimler biraz farklı olabiliyor ancak yemeğin içeriği aynı. Örneğin Bakbuka yemeği hem Ucda’da hem de Cezayir’de oldukça ünlü” dedi.
Independent Arabia’ya konuşan Bevamama “Müzik konusunda da ortak noktalar var. Başta buradaki müzik tarzına Bedevi müziği deniyordu ancak zamanla gelişip yeni müzik aletlerinin girmesi ile Rai adını aldı. Tıpkı Cezayir’de Genç Halid’in söylediği gibi Fas’ta da Rai sanatçıları tarafından Rai müziğinin şarkıları seslendiriliyor” dedi.

Sanatçıların kaçmasına yardım ediliyordu
Bevamama “Cezayir ve Fas sınırının açık olduğu zamanlarda Ucda kentindeki aileler Cezayirli şarkıcıları konser ve düğünlerinde şarkı söylemeye çağırırlardı. Aynı şey Cezayir için de geçerliydi” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Bevamama aynı bağlamda “Bazı zamanlar sınır kapıları kapatıldığında sanatçıların düğünlerde şarkı söylemesi için Cezayir’den kaçmalarına yardım ediliyor daha sonra ise Cezayir’e geri gönderiliyordu” ifadelerini kullandı.
Bevamama “Kıyafetler konusuna gelince Fas ve Cezayir’de de ortak olan geleneksel bir elbisemiz var. Sınır kapılarının kapatılmasına rağmen gelenek ve göreneklerimiz hala aynı” dedi.
Faslı yazar “Siyasi düzeyde Cezayir ile aramızdaki problemlere rağmen insani ilişkiler her zaman varlığını sürdürüyor. Ucda’da ailesi Cezayir’de olmayan tek bir kişi bile yok” dedi.

Cezayirli oyuncuların Fas’ın doğusundaki popülaritesi
Bevamama “Doğu bölgesinde festivaller düzenlendiği zaman Fas halkının gözünde büyük bir üne sahip oldukları için Cezayirli sanatçılara ve oyunculara davetler gönderiliyor. Aralarındaki bazı isimler Cezayirlilerden çok Faslılar tarafından biliniyor” dedi.
Bevamama “Sporda bile Mouloudia Oujda takımında Cezayirli bir oyuncu, menajer ya da teknik direktör olmaması mümkün değil. Aramızda büyük bir birliktelik var.  Hatta bazı Cezayirli aileler hala burada, Ucda’da, oturuyor. Bu ailelerin arasında Cezayir’in eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın ailesi ve Cezayir’deki bazı eski bakanların aileleri bulunuyor” dedi.

“Siyasi anlaşmazlık asla etkilemedi”
Faslı yazar “Sınırlar ve dikenli tellere aldırmaksızın Cezayirli kardeşlerimizle aramızda her zaman sıkı bir ilişki kurduğumuz için Fas’ın doğusundaki Cezayirli ailelerin varlığı siyasi anlaşmazlık yüzünden asla etkilenmedi” dedi.
Faslı yazar “Sınıra çit çekilmeden önce Cezayirli aileler Faslı ailelerin konserlerine ve düğünlerine geliyordu. Aynı şey Faslılar için de geçerliydi. Fas’ın doğusundaki Ahfir şehrinde yaşayan teyzesini ziyaret edip sinemaya giden ertesi gün de Cezayir'e dönen Cezayirli yazar Waciny Laredj gibi entelektüeller bile gelip giderdi. Pek çok Cezayirli entelektüelin Fas ile ortak ilişkileri var” dedi.
İki ülke arasındaki sınır kapılarının kapatılma kararı 1994 yılına dayanıyor. Söz konusu karar Marakeş’teki Asni adlı bir otele düzenlenen bombalı saldırının ardından alınmıştı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, olayın ardından merhum Fas Kralı 2. Hasan Cezayir vatandaşlarından vize talep etmeye başlamıştı. Buna karşılık Cezayir ise Fas ile olan kara sınır kapılarını kapatmıştı. Fas’ın Ucda kenti Cezayir’den yalnızca 10 dakikalık bir uzaklıkta bulunuyor.

“Sanatın büyüsü”
Kültürel Miras Araştırmacısı ve aynı zamanda sanatçı olan Ahmed et-Tantavi “Dünyadaki tüm sınır bölgelerinin komşu ülke ile ortak gelenek ve görenekleri bulunuyor. Es-Saidiyye kıyılarından Fekik’e kadar Fas ile Cezayir arasında Fransız sömürgesinin belirlediği bir sınır hattı var. Bu hat oluşturulmadan önce iki ülke arasında ortak aileler vardı” dedi.
Independent Arabia’ya demeç veren Tantavi “Fas’ın doğusundaki aileler buradan özgürce Cezayir’e seyahat ediyordu. Onları engelleyecek hiçbir şey yoktu. Sınırlar çizilmeden önce sadece bir kabile vardı. Bu yüzden Cezayir ve Fas’ta aynı geleneklere, göreneklere, kıyafetlere, düğün törenlerine ve müziğe rastlıyoruz” şeklinde konuşmalarını sürdürdü.
Tantavi “Örneğin Ucda’da bulunan Endülüs müziğinin Cezayir’e de yayılması gibi. Aslında siyasi ve idari sınırlarla ayrılmış tek bir aile oldukları için aynı sanatı icra ediyorlar” dedi.
Kültürel Miras Araştırmacısı ve aynı zamanda sanatçı olan Tantavi sözlerini şöyle sonlandırdı:  “Yarısı Cezayir’in batısında, diğer yarısı ise Fas’ın doğusunda kalan tek bir aile. Üzüldüğüm nokta ise bazı insanların bu siyasi tartışmalara müziği de dahil etmek istemesi.”
 



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.