Libya’nın güneyi DEAŞ için nasıl güvenliği sığınağa dönüştü?

Sebha’da öldürülen DEAŞ’ın sözde emirinin eşine ait pasaport (LUO)
Sebha’da öldürülen DEAŞ’ın sözde emirinin eşine ait pasaport (LUO)
TT

Libya’nın güneyi DEAŞ için nasıl güvenliği sığınağa dönüştü?

Sebha’da öldürülen DEAŞ’ın sözde emirinin eşine ait pasaport (LUO)
Sebha’da öldürülen DEAŞ’ın sözde emirinin eşine ait pasaport (LUO)

Libya’da bazı şehirlerde yaşanan gergin durumdan istifade eden radikal gruplar, ülkenin güneyinde savaşın etkileriyle meşgul olan güvenlik güçlerinden uzak, sınırların açık ve uçsuz bucaksız çölün olduğu yerde konuşlandı.
Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’ndan (LUO) bir kaynak, Taraghin şehrinde yaşadığını söyleyerek, “Terörist gruplar, yaklaşık dört yıl önce Sirte’den kovulduklarından beri geniş çöllere sızdı ve yerleşti. Bu grupların bazı uzak bölgelerde, Arap ve Asya ülkelerinden üyelerini Libya’da cihat bahanesi altında toplamak için kullandıkları terör cepheleri var” dedi.
İsminin açıklanmaması koşuluyla Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, konuya dair şu açıklamasını şöyle sürdürdü;
“ABD Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) Libya’nın güney çöllerinde başlattığı operasyonlar, bu unsurların izlenmesi ve hareketlerinin sınırlandırılmasına büyük katkıda bulundu. Ancak işler yolunda gittiğinde faaliyetlerine devam edecekler. LUO’nun Sebha şehrinin batısında başlattığı operasyon ve DEAŞ’ın sözde Libya emiri Ebu Abdullah’ın öldürülmesi Sirte’de sözde devlet kurma hayalleri yerine Sebha’da nüfuzunu yeniden kazanmanın mümkün olduğunu düşünen örgütün geleceği üzerinde büyük etkisi olacak.”
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı ‘Bunyan el-Marsus Operasyonu’ güçleri, yaklaşık iki yıl Sirte’de DEAŞ ile savaştı.
UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac, 17 Aralık 2016’da şehrin DEAŞ’tan kurtarıldığını ancak örgüt kalıntılarının güneye kaçtığını ve yeniden konuşlanmayı başardıklarını söyledi.
Askeri devriyeler ve görgü tanıklarına göre, geçtiğimiz ay birçok unsur şehirlere girmeden Um el-Aranib bölgesine hareket etti.
LOU Sözcüsü Tuğgeneral Ahmed el-Mismari, söz konusu bilgileri doğrulayarak, bu DEAŞ kalıntılarının Çadlı paralı askerler tarafından desteklendiğini söyledi.
Mismari dün düzenlediği basın toplantısında ise, 116. Piyade Taburu’nun Sebha şehrindeki Abdulkafi semtinde bir terör hücresine karşı yürüttüğü 7 saatlik operasyonunun detaylarını açıkladı.
LUO Sözcüsü, DEAŞ unsurları ile yaşanan çatışmada örgütün sözde emiri Ebu Abdullah’ın yanı sıra 8 teröristin öldürüldüğünü ve iki kadının yakalandığını bildirdi.
Mismari, söz konusu kadınlardan ilkinin çatışmada öldürülen terörist Osman el-Abbar’ın eşi 1980 Bingazi doğumlu Sana Abdulhadi Salem, diğerinin ise sözde emir Ebu Abdullah’ın eşi Mısır vatandaşı Necla Mahmud Afifi Hüseyin olduğunu belirtti.
Tuğgeneral Ahmed el-Mismari, “Yürütülen soruşturmalarda, DEAŞ’ın sözde emiri Ebu Abdullah’ın gerçek ismi öğrenilemedi. Eşi dahi bilmiyor. Söz konusu kadının Ensar Beytu’l Makdis örgütüne bağlı eski kocasından çocukları Mustafa ve Abdullah Mısır’da hapiste” dedi.
Söz konusu çatışmada öldürülenler arasında 1990 doğumlu Muhammed Mahir Şaravi isimli Mısırlı bir unsurun olduğunu dile getiren Mismari, “İki Libya, üç Suudi Arabistan, bir Mısır, bir Sudan, bir Nijerya ve bir Fildişi Sahili vatandaşı dahil olmak üzere diğer teröristler yakalandı” şeklinde bilgi verdi.
LUO Ahlaki Rehberlik Dairesi Başkanı Halid El Mahcub ise, operasyon yapılan terör hücresinin, kadın kıyafetleri giymek ve etrafındakileri aile oldukları konusunda kandırmak da dahil olmak üzere tüm yöntemleri kullandığını söyledi.
Mahcup, güneydeki vatandaşlardan terörist grupların akınına açık olan Libya sınırlarını yakından takip etmelerini de istedi.
Libya’nın Ubari kasabasından avukat Ramazan Bukarim Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Bu gruplar Libya’nın bir cihat ülkesi olduğunu düşünüyor ve kendi aralarında buraya gitme çağrısında bulunuyorlar. Bu saldırılar nedeniyle gerçekten sıkıntı yaşıyoruz. Güvenlik ve askeri kurumlar başta olmak üzere devlet kurumlarını birleştirmekten başka önümüzde çözüm yok” şeklinde konuştu.
Bukarim, “Güney şehirlerindeki bazı vatandaşlar bu gruplara mensup unsurları izliyor ancak onları koruyacak herhangi bir güvenlik gücü olmadığından geceleri evlerine saldırılacağından ve daha önce olduğu gibi kaçırılmaktan veya öldürülmekten korkarak güvenlik güçlerine bilgi veremiyor” dedi.
Radikal unsurlar daha önce güneydeki bölgelere saldırarak vatandaşları kaçırdı ve misilleme operasyonlarında birçok kişiyi öldürdü.
Sebha’nın 70 kilometre güneyinde bulunan Gadduva beldesinde DEAŞ unsurlarının geçtiğimiz hafta düzenlediği saldırı püskürtüldü ve 3 unsur öldürüldü.



Avrupa’nın en büyük füze üreticisi, Gazze’de çocukların öldürülmesinden kâr elde ediyor

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Avrupa’nın en büyük füze üreticisi, Gazze’de çocukların öldürülmesinden kâr elde ediyor

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)

Avrupa'nın en büyük füze üreticisi MBDA, Gazze’de çocukların ölümüne yol açan bombalarda kullanılan parçaları İsrail'e tedarik ediyor.

Guardian ve bağımsız gazetecilik kuruluşu Disclose’la Follow the Money’nin ortak araştırmasında, MBDA’nın ABD’deki fabrikası aracılığıyla İsrail’e GBU-39 bombaları için kanat sistemleri sağladığı tespit edildi. 

MBDA, ABD’nin Alabama eyaletindeki fabrikasında ürettiği “Diamond Back” isimli kanatları, Boeing yapımı GBU-39 bombalarına takılmak üzere temin ediyor. Bu bileşenler, İsrail’e ABD'nin askeri yardımı kapsamında gönderilen binlerce bombada kullanılıyor. 

Fransa merkezli firma, İtalyan Leonardo, Hollandalı Airbus ve Britanyalı BAE Systems’ın ortaklığından oluşuyor. Şirketin gelirleri, Birleşik Krallık’taki MBDA UK aracılığıyla Fransa’daki ana firmaya aktarılıyor. 2024’te MBDA grubu, hissedarlarına toplamda 350 milyon sterlin (yaklaşık 19 trilyon TL) temettü dağıttı.

Analize göre GBU-39 bombaları Gazze’de en az 24 saldırıda kullandı. Bu saldırılarda 100’den fazlası çocuk olmak üzere en az 500 kişi öldürüldü. Saldırıların 16’sında okullar hedef alınırken, diğerlerinde kamplar, evler ve camiler vuruldu. 

Avustralya merkezli Silahlanma Araştırma Hizmetleri’nden (ARES) Trevor Ball, GBU-39 bombalarının okul ve sığınak gibi yerleri vurmak için sıkça kullanıldığını söylüyor. Bunun kanat sistemleri üzerindeki yazılardan ve kuyruk parçalarından tespit edilebildiğini belirtiyor. 

Britanya merkezli Silah Ticaretine Karşı Kampanya (CAAT) grubundan Sam Perlo-Freeman da “MBDA, İsrail’in silahlandırılmasından kâr ediyor” diyor.

MBDA'nın Guardian’a gönderdiği açıklamada, şirketin ABD'deki faaliyetlerini veya İsrail'e satılan ekipmanlara parça tedarikini durdurma planına ilişkin bilgi verilmedi. Açıklamada, “şirketi yasadışı uygulamalara dahil edebilecek faaliyetler yasaktır” dendi.

BAE Systems ve Airbus, MBDA'nın yanıtına ekleme yapmadı. Leonardo, “askeri teçhizat ihracatıyla ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemelere her zaman tam olarak uyulduğunu” savundu. Boeing, soruları ABD Dışişleri Bakanlığı’na yönlendirdi, bakanlığın açıklamasında Washington’ın İsrail'in kendini savunma hakkını desteklediği belirtildi. 

Independent Türkçe, Guardian, France 24