Macron’dan, Lübnanlı siyasi aktörlere ‘verdiğiniz sözleri yerine getirin’ çağrısı

Paris, Şii kanadın Maliye Bakanlığı ısrarını, hükümete hakim olmaya devam etme hırsı olarak görüyor

Macron'un geçtiğimiz ay Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından gerçekleştirdiği Lübnan ziyareti sırasında Avn, Berri ve Diyab ile yaptığı görüşmeden bir kare (AP)
Macron'un geçtiğimiz ay Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından gerçekleştirdiği Lübnan ziyareti sırasında Avn, Berri ve Diyab ile yaptığı görüşmeden bir kare (AP)
TT

Macron’dan, Lübnanlı siyasi aktörlere ‘verdiğiniz sözleri yerine getirin’ çağrısı

Macron'un geçtiğimiz ay Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından gerçekleştirdiği Lübnan ziyareti sırasında Avn, Berri ve Diyab ile yaptığı görüşmeden bir kare (AP)
Macron'un geçtiğimiz ay Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından gerçekleştirdiği Lübnan ziyareti sırasında Avn, Berri ve Diyab ile yaptığı görüşmeden bir kare (AP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a Lübnan'ı kurtarma görevinde başarılı olmak için hangi kartlara sahip olduğu sorulduğunda, açıkça “Siyasi güvenilirliğim” cevabını verdi. Macron tarafından Lübnan’da partilerden bağımsız, kotalardan uzak ve uzmanlardan oluşan bir ‘misyon hükümeti’ kurulması için belirlenen ilk sürenin bugün sona ermesiyle bu güvenilirlik tehlikeye girmiş gibi görünüyor. Paris, Lübnanlıların taleplerinin yanı sıra Lübnan İçin Uluslararası Destek Grubu’nun (ISG) ve Lübnan'ı içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmada önemli bir role sahip olacak uluslararası finans kuruluşlarının bağlı olduğu ilkeleri dikkate alacak şekilde ekonomik-mali-sosyal bir program hazırladı.
Mustafa Edib başkanlığındaki yeni hükümeti kurma süreci, gerek Şii İkilisi’nin (Hizbullah-Emel Hareketi) Maliye Bakanlığı’na yönelik ısrarı, gerek Cumhurbaşkanı'nın daha fazla sayıda bakanın olduğu bir hükümet kurulması isteği gerekse de diğer tarafların hükümete katılma ve hatta ‘yakınlaşma’ konusunda ‘isteksiz’ olduklarını açıklamaları nedeniyle önüne konulan engellerin yarattığı ‘darboğaza’ ulaşmış durumda. Fransa Cumhurbaşkanı’nın 6 Ağustos’ta ve 1 Eylül’de gerçekleştirdiği Lübnan ziyaretleri ile yarattığı siyasi dinamizm, Lübnan'ın siyasi koridorlarının labirentinde, bölgesel durumun karmaşıklığında ve Paris ile Tahran arasında açıkça yaşanan çekişmede kaybolup, gitti. Paris, temasları yoğunlaştırarak ve bir dizi fikir öne sürerek ‘havuç ve sopa’ politikasını devam ettirirken Cumhurbaşkanı’nı çok utanç verici bir duruma düşürdü.
Paris’in sabrı tükeniyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan üç gün önce yapılan açıklamada, Lübnan'da birinci önceliğin, ülkenin yeniden canlanması için gerekli reformları gerçekleştirecek bir hükümetin hızla kurulmasının olması gerektiği vurgulandı. Dün yapılan açıklamada ise iş, şu veya bu grup belirtmeden Lübnan siyasi çevrelerine,  Cumhurbaşkanı Macron'a verdikleri sözleri tutmaları gereğini hatırlatmaya gelmişti.
Reuters’ın haberine göre Fransa Cumhurbaşkanlığı’ndan bir yetkili yaptığı açıklamada, henüz hiçbir şey için geç olmadığını belirterek, “Herkes sorumluluklarını üstlenmeli ve nihayetinde Mustafa Edib'e durumun ciddiyetine uygun bir hükümet kurma fırsatı vererek Lübnan'ın çıkarına hareket etmelidir” ifadelerini kullandı. Başka bir deyişle Paris, Macron'un Lübnanlı siyasetçilere verdiği 15 günlük süreyi ‘kutsal’ olarak görmüyor. Önemli olanın Lübnan'ın içinde bulunduğu ‘tehlikeli durum’ ile başa çıkabilecek bir hükümetin kurulmasını sağlamak olduğunu düşünüyor. Elysee Sarayı (Fransa Cumhurbaşkanlığı konutu), siyasi liderlerin Lübnan'ın ‘kurtuluşu’ için sorumluluklarını yerine getirememelerinden ötürü duyduğu ‘üzüntüyü’ diplomatik bir dille ifade ediyor.
Başta Şii İkilisi’nin Maliye Bakanlığı konusundaki ısrarı olmak üzere hükümetin kurulmasının önündeki zorlukların üstesinden gelmek için Beyrut ile Paris arasında her düzeyde temaslar devam ederken Paris'e göre önemli olan Lübnan'ı kurtarma görevi için Maliye Bakanlığı’nın ya da başka bir bakanlığın mezhebi ile ilgili ‘hiçbir sorun’ yok. Buna karşın sorunun veya gerçek korku kaynağı, Şii İkilisi’nin isteklerine boyun eğmek, Fransız girişiminin temel ilkelerinden biri olan bakanlık kotalarından uzaklaşılması ilkesini çiğnemektir. Çünkü Lübnan’da kotalardan uzak bağımsız bir hükümetin kurulması, Paris ve uluslararası toplumun savunduğu reform projesinin temel yapı taşlarından biridir.
Bununla birlikte Paris, kotalar konusundaki ısrarın hükümet kararlarını kontrol etmeyi sürdürme hırsı olarak görüyor. Bu da reform planını bir tarafı kabul ederek yapmak anlamına geliyor. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Macron’un Lübnan’daki süreci takip eden ekibi, bir ‘anlaşmazlık hükümeti’ kurulmasının, Şii İkilisi veya başka herhangi bir tarafa karşı olmaktan ziyade üretken ve en geniş desteği alan uyumlu bir hükümet arayışında olan Mustafa Edib’in karşısındaki engellerin çoğalması anlamına geleceğini biliyor.
Fransız çevreleri, kurulacak hükümetin halkın, uluslararası toplumun ve finans kurumlarının güvenini kazanmak, Meclis’ten güvenoyu almak ve gerekli yasaları hızlı bir şekilde çıkarabilmek için kendisiyle işbirliği yapmaya ikna etmek gibi bir dizi ‘zorluğun’ beklediğini düşünüyorlar. Bununla birlikte hükümetin hayata geçirmesi gereken reform sürecini bir an önce başlatmanın da önündeki zorluklardan biri olduğu düşünen Fransız çevreler, bu açıdan hükümetin kurulmasını ‘bin millik bir yolcuğun ilk adımı’ görüyorlar.
Lübnan dosyasını takip eden Fransız ekip, sürecin başından bu yana ‘havuç ve sopa’ politikasını izledi. Havuç tarafında Macron, 2018 baharında yapılan Sedir (CEDRE) Konferansı’nın çıktılarını yineleyen yeni bir konferans aracılığıyla dostlarını, uluslararası toplumu ve finans kurumlarını harekete geçirme sözü verdi. Paris bu ek bir bonus olarak, 2007 yılının Temmuz ayında, Cell-Saint-Cloud kalesinde gerçekleşen ve o dönem Lübnan’da yaşanan siyasi gerilimi sonlandırmak için Lübnanlı siyasi aktörlerle yapılan konferans benzeri, Fransa’da düzenlenecek bir konferansa ülkenin ana siyasi partilerini davet etmeyi önerdi. Fransa ayrıca Lübnan'ı yalnız bırakmama, onun yanında yer alma ve bunun için bölgesel ve uluslararası bir güvenlik ağı sağlama sözü verdi.
Macron, Hizbullah'a ve eski bakanlara yaptırım uygulayan ABD'nin aksine Hizbullah'ın silah dosyasını tartışmaların dışında tuttu ve erken seçim çağrısı yapmaktan vazgeçti. Endişelerini ekonomik - mali - sosyal açıdan yeniden yapılanma dosyasıyla sınırlayarak siyasi dosyayı daha sonraki bir aşamaya bıraktı.
Kısacası Macron, Lübnanlı siyasi aktörlere verdiği sözleri yerine getirmek için ve onların da üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmelerini beklediği bir ‘sözleşme’ yapmayı önerdi. Ancak bu yaklaşım başarısız olursa, Paris, sindirme adı verilen diğer yolu, yani ‘engelleyicileri’ cezalandırma yöntemini de izlemeye hazır. Macron yaptığı uyarıda açık sözlü davrandı. Belki de bir bütün olarak Lübnan'a yönelik en güçlü ceza, Fransa'nın elini dosyadan çekmesi ve Lübnanlıları kendi kaderlerine ter etmesi olur. Soru şu; Fransızların yaptırım imasında bulunması, engelleyicilerin kolunu bükmeye yetecek mi, yoksa böyle bir adım onların daha da sert bir tutum sergilemesine ve Fransız girişimine karşı çıkmalarına mı neden olacak?



Pakistan, Hindistan tarafından fırlatılan 25 İsrail yapımı İHA’yı düşürdü

Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarındaki Muridke'de Hindistan hava saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma ekipleri (Reuters)
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarındaki Muridke'de Hindistan hava saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma ekipleri (Reuters)
TT

Pakistan, Hindistan tarafından fırlatılan 25 İsrail yapımı İHA’yı düşürdü

Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarındaki Muridke'de Hindistan hava saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma ekipleri (Reuters)
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarındaki Muridke'de Hindistan hava saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma ekipleri (Reuters)

Pakistan ordusu bugün yaptığı açıklamada, Yeni Delhi ile İslamabad arasında son yirmi yılın en ciddi askeri çatışmasının patlak vermesinin ardından, çarşamba akşamından bu yana Hindistan tarafından fırlatılan ‘25 İsrail yapımı insansız hava aracını (İHA)’ düşürdüğünü duyurdu.

Ordudan yapılan açıklamada, İHA’ların ‘teknik ve askeri yollarla’ engellendiği belirtildi.

Daha önce Pakistan ordusu çeşitli yerlerde 12 İHA’nın ‘etkisiz hale getirildiğini’ duyurmuş, bir sivilin hayatını kaybettiğini ve dört askerin yaralandığını kaydetmişti.

Pakistan Ordu Sözcüsü Ahmed Şerif Chaudhry “Dün gece Hindistan çeşitli yerlere İHA’lar göndererek bir başka saldırganlık eyleminde bulundu. Bunlardan biri Lahor yakınlarındaki bir askeri hedefe saldırı düzenlemeyi başardı” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir görgü tanığı, Hindistan'ın ülkenin çeşitli yerlerine düzenlediği saldırıların nükleer silahlara sahip iki komşu arasındaki askeri gerilimin artacağı korkusunu körüklemesinden bir gün sonra, bugün erken saatlerde Pakistan'ın doğusundaki Lahor kentinde bir patlama sesi duyulduğunu söyledi.

Patlamanın nedeni hakkında henüz bir açıklama yapılmadı.

Yerel polis yetkilisi Muhammed Rıdvan, bir İHA’nın Lahor'da askeri tesislerin de bulunduğu Walton yerleşim bölgesi yakınlarında düşürüldüğünü söyledi.

AP'ye göre yerel medya, Lahor'un başkenti olduğu Pencap eyaletindeki diğer iki şehirde de iki İHA’nın düşürüldüğünü bildirdi.

Hindistan, Pakistan'ı Keşmir'in Hindistan'a ait kısmında 26 kişinin ölümüne yol açan bir saldırıya karışmakla suçladıktan iki hafta sonra, dün sabah erken saatlerde Pakistan'daki ‘terörist altyapıyı’ vurduğunu açıkladı.

İslamabad suçlamaları reddetti ve füze saldırılarına karşılık verme sözü verdi. İslamabad ayrıca, Hindistan’a ait beş uçağı düşürdüğünü duyurdu. Pekin'deki Hindistan Büyükelçiliği savaş uçaklarının düşürüldüğüne dair haberleri ‘yanlış bilgilendirme’ olarak nitelendirdi.

Pakistan, daha sonraki sınır ötesi saldırılarda en az 31 sivilin hayatını kaybettiğini ve yaklaşık 50 kişinin yaralandığını açıklarken, Hindistan 13 Hintli sivilin yaşamını yitirdiğini ve 43 kişinin yaralandığını bildirdi.

Hindistanlı yetkililer sınırda yaşanan çatışmaların gece boyunca azaldığını söyledi.

Bu arada Pakistan şehirlerinin çoğunda hayat normale döndü ve öğrenciler derslere yeniden başladı. Ancak sınır eyaleti Pencap'ta hastaneler ve sivil savunma teşkilatları yüksek alarm durumunda kaldı.

Pakistan, Hindistan'ın saldırılarına karşılık verme sözü vermiş olsa da Savunma Bakanı Khavaja Muhammed Asıf dünNew York Times'a verdiği demeçte, ülkesinin gerilimi azaltmaya hazır olduğunu söyledi.