"Kaybedersem İsrail'in başı büyük belada" diyen Trump, Amerikalı Yahudileri üstü kapalı tehdit etti

Trump daha önce katıldığı bazı Amerikalı Yahudi kuruluşların etkinliklerinde de destek talebini dile getirmişti (Reuters)
Trump daha önce katıldığı bazı Amerikalı Yahudi kuruluşların etkinliklerinde de destek talebini dile getirmişti (Reuters)
TT

"Kaybedersem İsrail'in başı büyük belada" diyen Trump, Amerikalı Yahudileri üstü kapalı tehdit etti

Trump daha önce katıldığı bazı Amerikalı Yahudi kuruluşların etkinliklerinde de destek talebini dile getirmişti (Reuters)
Trump daha önce katıldığı bazı Amerikalı Yahudi kuruluşların etkinliklerinde de destek talebini dile getirmişti (Reuters)

İsrail'le Arap dünyasını barıştırma yönünde hamlelerde bulunan ABD Başkanı Donald Trump, kendi ülkesindeki Amerikalı Yahudi toplumunu da bu tabloda seçim malzemesi haline getirme çabaları nedeniyle tepki çekiyor.
Times of Israel'in ulaştığı telefon kayıtlarına göre bir kez daha "Amerikalı Yahudilerinin İsrail'e sadakatine" dair imada bulunan Trump, İbrani takvimine göre yılbaşını simgeleyen Roş Aşana öncesi Amerikalı Yahudi liderleri arayarak oy istedi.
Haberde Trump'ın 20 dakikalık telefon görüşmesinde kendi ülkesinin vatandaşı bu isimlere "Sizi gerçekten takdir ediyoruz… Sizin ülkenizi de seviyoruz" dediği belirtildi.
Bu sözler Trump'ın geçmişte yaptığı açıklamalarla Amerikalı Yahudilerinin İsrail'e sadık olduğu yönündeki imalarını akıllara getirdi. ABD Başkanı iki yıl önce Beyaz Saray'da düzenlediği Hanuka kutlamasında da benzer ifadeler kullanmıştı.
İsrail gazetesi, Trump'ın bu tarz çıkışlarının "Yahudilerin yüzyıllardır şüpheyle karşılanmasına neden olan antisemitik söylentileri hatırlatan çifte sadakat suçlamasını barındırdığını" aktardı.

"Kushner İsrail için inanılmaz bir lider"
ABD Başkanı, İsrail'in Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasında imzalanan anlaşmada kilit rol üstlenen damadı Jared Kushner'la kızının ve torunlarının Yahudi olmasından da övgüyle bahsetti.
Trump, Kushner için "İsrail için inanılmaz bir lider" ifadesini kullanırken, konuşmaya dahil olan Kushner da "Samimiyetle söylüyorum, tarihte Yahudi halkı için Donald Trump'tan daha büyük bir başkan yoktur" dedi.
Beyaz Saray etkinlikleriyle Trump'ın ikinci kez seçilmek için yürüttüğü kampanyalar arasındaki çizgi gitgide bulanıklaşırken, ABD Başkanı'nın telefonun diğer ucundaki muhataplarını kendisi için propaganda yapmaya zorladığı ve kasım ayında yeniden başkan seçilmemesi halinde İsrail'in zarar göreceğini öne sürdüğü de belirtildi.
Trump, "Şunu söylemeliyim ki 3 Kasım açısından ne yaparsanız yapın çok önemli olacak çünkü seçimi kaybedersek İsrail'in başı büyük belada" ifadesini kullandı.
Habere göre görüşmede Büyük Amerikalı Yahudi Kuruluşları Konferansı Başkanı Arthur Stark, Hamas ve Hizbullah gibi grupları desteklediğini öne sürdüğü İran ve Türkiye gibi ülkeler karşısında İsrail'e yardım etmeye dair Trump'ın planlarını sordu. ABD Başkanı'nın yanıtı "Cumhuriyetçilere oy verin" oldu.
Trump, "Bu, İsrail'in hayatı ve güvenliği açısından gerçekten çok önemli bir an. Diğer taraf seçimi kazanırsa her şey mümkün. Bana göre tamamen başka bir hikaye olacak, tam tersi olacak" dedi.

"Biz, İsrail için Ortadoğu'dayız"
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun itirazlarına rağmen selefi Barack Obama'nın imzaladığı İran'la nükleer anlaşmadan çekilmesinden de bahseden Trump, "Bibi'nin ona (Obama) gidip İran'la anlaşma imzalamasın diye yalvardığını hatırlıyorum. Ama o yaptı ve ben de o anlaşmayı bitirdim" dedi.
Görüştüğü Yahudi liderlere ellerinden bu seçimde daha fazlasının gelebileceğini söyleyen Trump, "İsrail için, Yahudi halkından daha fazla destek almamız gerekiyor. 3 Kasım'da iyi iş çıkarmamız gerekiyor. Herkesi oraya getirebileceğinizi umuyorum. Aksi halde yaptığımız her şey mahvolabilir ve biz de bunu istemeyiz" diye konuştu.   
İsrail için yaptıklarını sıralarken bu ülkeye yılda 4,2 milyar dolar (yaklaşık 32 milyar TL) vererek görünüşe bakılırsa selefi Obama'nın 3,8 milyar dolarlık desteğini de geride bıraktığını söyleyen Trump, kendi ülkesinin ulusal çıkarlarını bir kenara bırakarak "Biz, İsrail için Ortadoğu'dayız" ifadesini kullandı.
Trump'ın bu açıklamalarına Biden'ın kampanya ekibinden tepki geldi.
Demokrat adayın Yahudi seçmenlerle ilgili çalışma ekibinin başında yer alan Aaron Keyak şunları söyledi:
"Trump'ın antisemitik kalıplara girmekten kendini alıkoyamaması, başlı başına rahatsız edici ve tehlikeli. Ancak ne yazık ki şaşırtıcı değil. Nazileri ve diğer ırkçılar için "çok iyi insanlar" demesinden, Amerikalı Yahudilerinin bir şekilde ABD'ye daha az sadık insanlar olduklarını defalarca öne sürmesine kadar yaşananlarda Trump'ın destekçilerinin sessiz kalması şaşırtıcı. Özellikle de toplumumuzdakilerin… Trump bizlere ‘Sizin ülkenizi de seviyoruz' dediğinde neyi kastettiğini gayet iyi anlıyoruz. Antisemitikler de böyle yapıyor."

Yahudi seçmenler hangi adayı tercih ediyor?
Bu arada Jewish Telegraphic Agency'nin haberine göre Yahudi Seçmen Enstitüsü'nün pazartesi günü paylaştığı son anket, ABD'de Yahudi seçmenlerin yüzde 67'sinin Demokrat aday Joe Biden'ı, yüzde 30'ununsa Trump'ı desteklediğini işaret etti. Araştırmaya katılan Yahudi seçmenler arasında Trump'ın başkanlık performansını onayların oranı da yüzde 30'da kaldı.
Diğer taraftan Florida başta olmak üzere salıncak eyaletlerde Yahudi seçmenlerin tercihinin başa baş geçecek bir yarışta önemli olabileceği belirtilirken, Trump'ın seçim hesabını bu ihtimal üzerine kurduğu da kaydedildi.
Trump 2016 seçimlerinde Yahudi seçmenlerin oylarının yüzde 24'ünü, Demokrat rakibi Hillary Clinton ise yüzde 71'ini almıştı.
 
Independent Türkçe, Times of Israel, Jewish Telegraphic Agency



Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.


Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak
TT

Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak

Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.

Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.

Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.

Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.

Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.


Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
TT

Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)

Afganistan’daki Taliban yönetimi, iki ülke arasında günler önce yeniden alevlenen sınır çatışmalarının ardından, Pakistan’a yönelik dolaylı güvence mesajlarını yoğunlaştırdı. Kabil, kırılgan ateşkesi koruma çabalarının sürdüğü bir dönemde hem dinî hem de siyasi bir dizi taahhüdü arka arkaya açıkladı.

Başbakan Ahund ve üst düzey isimlerin katıldığı, binden fazla din adamını bir araya getiren toplantıda yayımlanan fetva, Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı kullanılmayacağını ilan etti. Siyasi–fiqhî bildiri, sınır ötesi çatışmalara müdahil olanlara karşı yaptırım uygulanacağını vurguladı.

Bildirinin ardından Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki, hükümetin fetvadaki taahhütlere “tam bağlılık” göstereceğini açıkladı. Açıklama, Pakistan içini hedef alan ve sorumluluğu başta Pakistan Talibanı (TTP) olmak üzere çeşitli gruplara atfedilen saldırıların ardından yükselen gerilimi yatıştırma girişimi olarak değerlendirildi.

Sınırdaki son saldırıda, salı günü Afganistan sınırına yakın Kurram bölgesindeki bir güvenlik noktasının hedef alınması sonucu 6 Pakistan askeri hayatını kaybetmişti. İslamabad, saldırıların Afgan topraklarını kullanan silahlı gruplarca planlandığını savunurken, Kabil bu iddiaları reddediyor ve TTP ile operasyonel bağları olmadığını öne sürüyor.

dfgt
3 Aralık 2025'te Afganistan sınırında düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Pakistanlı güvenlik görevlileri için düzenlenen cenaze töreninden bir kare (AFP)

Din adamları kurultayının sonunda yayımlanan bildiride, Afgan hükümetinin ülke topraklarının hiçbir devlete karşı kullanılmaması taahhüdünü “şer’î bir sorumluluk” olarak üstlendiği belirtildi. Açıklamada, bu taahhüdü ihlal edenlerin asi sayılacağı ve gerekli işlemlerin uygulanacağı ifade edildi.

Bildiride, ülke egemenliğini savunmanın dinî bir görev olduğu vurgulanırken, aynı zamanda “Afgan topraklarının başka herhangi bir devlete zarar vermek için kullanılmasının caiz olmadığı” yeniden teyit edildi. Ayrıca Afgan vatandaşlarının sınır ötesindeki askerî faaliyetlere katılmak üzere ülke dışına gitmesinin yasak olduğu, bunu yapanların “muhalif ve asi” kabul edileceği kaydedildi.

Toplantıda Başbakan Ahund’un yanı sıra Yüksek Mahkeme Başkanı, İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Bakanı, Yükseköğrenim Bakanı ve diğer üst düzey isimlerin bulunması, Taliban yönetiminin Pakistan’a hem dinî hem de siyasi nitelikte çift katmanlı güvence sunma çabasının işareti olarak değerlendirildi. Kabil yönetimi, özellikle sınır aşan silahlı gruplar konusunda artan uluslararası baskıyla karşı karşıya.

hyju
Afganlar, 6 Aralık 2025'te Pakistan güçleriyle sınır çatışmalarında öldürülen bir adam için yas tutuyor (AFP)

Dışişleri Bakanı Muttaki, devlet medyasına yaptığı açıklamada, ülke genelindeki din alimlerinin “İslami düzenin korunmasına yönelik birleşik fetvalarını” yenilediklerini belirterek, Afganistan’ın hiçbir ülkeye zarar verecek bir faaliyete izin vermeyeceğini yineledi. Muttaki, “Bu, alimlerin tavsiyesidir ve tüm Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken bir görevdir” dedi.

Muttaki, fetvayı ihlal ederek sınır ötesi faaliyetlerde bulunanlara karşı Afgan yönetiminin gerekli adımları atma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Bu ifade, TTP’ye katılan Afgan unsurlara yönelik üstü kapalı bir mesaj olarak değerlendirildi.

Açıklamasının sonunda “birlik ve fitneden uzak durma” çağrısı yapan Muttaki, Afgan halkının tarih boyunca din alimlerinin fetvalarına uyduğunu ve bugün de bu çizginin sürdürüleceğini belirtti.

Gözlemcilere göre fetva, siyasi bildiri ve resmî açıklamaların tamamı, son haftalarda tırmanan saldırılar nedeniyle artan Pakistan tepkisini yatıştırmaya ve Kabil’in güvenlik taahhütlerine bağlılık gösterdiğini ispatlamaya yönelik koordineli bir çabanın parçası niteliğinde. Geçen cuma yaşanan ve 4 kişinin ölümüne yol açan sınır çatışması, iki ülke arasındaki gerilimi yeniden tırmandırmıştı.