Guantanamo'daki duruşmalara iki askeri hakim atandı

Uzun süredir devam eden duruşmalarda görev alan askeri hakim Albay Stephen Keane, Guantanamo’daki bir grup subayın önünde konuşma yaptı. (New York Times)
Uzun süredir devam eden duruşmalarda görev alan askeri hakim Albay Stephen Keane, Guantanamo’daki bir grup subayın önünde konuşma yaptı. (New York Times)
TT

Guantanamo'daki duruşmalara iki askeri hakim atandı

Uzun süredir devam eden duruşmalarda görev alan askeri hakim Albay Stephen Keane, Guantanamo’daki bir grup subayın önünde konuşma yaptı. (New York Times)
Uzun süredir devam eden duruşmalarda görev alan askeri hakim Albay Stephen Keane, Guantanamo’daki bir grup subayın önünde konuşma yaptı. (New York Times)

Önceki gün ABD Deniz Piyade Kolordusu’ndan Albay Stephen F. Keane, 11 Eylül 2001 saldırılarını planlamakla suçlanan ve idam cezasına çarptırıldıktan sonra Küba’daki Guantanamo Körfezi Hapishanesi’nde tutulan Halid Şeyh Muhammed ve diğer zanlının uzun süredir devam eden yargılamalarına askeri hakim olarak tayin edildi.
Halihazırda, ABD’nin beş eyaletini içine alan “Batı Sahili” bölgesindeki Deniz Piyade Kolordusu'nun askeri başyargıcı olan Keane, Kalifornia eyaletindeki “Camp Pendleton” askeri bölge dairesi hakimi olarak görev yapıyor. Albay Keane “Camp Pendleton’da” Güvenlik ve Acil Durum Hizmetleri Şefi olarak görev yaptığı dönemde 38 bin askeri personeli ve 30 bin ziyaretçiyi içinde barındıran 125 bin metre karelik geniş tesiste yangınla mücadeleden sorumluydu.
Askeri Yargı Komisyonları Başyargıcı Albay Douglas Watkins’in verdiği atama kararı, koronavirüs salgını sürecinde askıya alınan davada, duruşma öncesi yargılamaların yeniden başlamasının önündeki engeli de kaldırdı.
Hava Kuvvetleri’nde görev yapan eski yargıç Albay W. Shane Cohen mart ayında ani bir biçimde davadan çekileceğini ve ailevi sebeplerden dolayı bu yaz emekliye ayrılacağını duyurmuştu.
Albay Cohen’in davadan çekilmesi, koronavirüs salgınının yol açtığı seyahat kısıtlamasının yanı sıra, duruşma programlarının aksamasına ve önümüzdeki yıl Guantanamo’da başlaması planlanan nihai duruşmaların iptal edilmesine neden oldu.
Halid Şeyh saldırıların azmettiricisi ve organizatörü olmakla suçlanırken diğer dört sanık New York, Pennsylvania ve Pentagon binasında yaklaşık 3 bin kişinin ölümüne yol açan 11 Eylül 2001 saldırılarında ticari yolcu uçağını kaçıran 19 kişiye finansman sağlama, işe alma, eğitim verme ve seyahatlerine yardım etmekle suçlanıyor.
Guantanamo’daki davada şubat ayından bu yana herhangi bir duruşma yapılmadı. Duruşmalarda aksamalar aslında kısmen, ABD yönetiminin askeri üsteki yaklaşık 6 bin çalışanının sağlığını korumak için üsse yeni gelenleri iki haftalık karmaşık bir karantina uygulamasına tabi tutmasından kaynaklanıyor.
Duruşmaları başlatmakta istekli olan savcılar; avukatlar, tercümanlar, mahkeme muhabirleri, baş yargıç ve diğer personel de dahil olmak üzere 50’nin üzerinde kişiyi iki hafta ila 45 gün arasında bir süreyle mahkemeye sevk etmek için yapısal bir plan ohazırladı.
11 Eylül Davası’na bakan Albay Watkins, duruşmaların yapılması talebini ekim ayına kadar erteledi. Kompleks içinde bulunan treylerlerde iki haftalık karantinaya tabi tutulmaları için yargıçların ve avukatların 31 Ekim’de üsse götürmek üzere savcılıktan gelen yeni öneriyi kabul edip etmeme kararı büyük olasılıkla yine Albay Keane’nin kararına kalıyor. Duruşmalar Şükran Günü tatilinde de devam edecek ve 23 Aralık’ta sona erecek.
Yeni hakimler ve muhtemel bir çıkar çatışması nedeniyle hakime itirazda bulunma fırsatı yakalayan savcılar, savunma ve savcılık avukatları tarafından askeri komisyonlarda sorgulanıyorlar. Savunma avukatları, davaya kısa bir süre başkanlık etmiş olan eski Deniz Piyadeleri hakimi olan Albay Keith A. Parrella’yı davadan çekmeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Zira kendisi, Guantanamo’daki 11 Eylül davası için tayin edilen iki savcının da dahil olduğu Adalet Bakanlığı Ulusal Güvenlik Dairesi’nde başsavcı olarak 1 yıllık misyonunu tamamlamıştı.
Albay Keane de kısa bir süre önce 2012-2013 yıllarında aldığı görevini tamamladı. Askeri özgeçmişine dayanan rapora göre Keane, Bronx, New York ve Spring Heights ve New Jersey’de büyüdü. 1989’da Deniz Piyadeleri Kolordu’suna katıldı. 1994’te Arizona Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra subay oldu.
Raporda ayrıca Albay Keane’in 2002 yılında William&Mary Hukuk Fakültesi’nden mezun olduğubelirtildi. Keane, 11 Eylül saldırıların meydana geldiği sırada henüz öğrenciydi.
Albay Keane’in özgeçmişi bir savunma avukatı olarak deneyim sahibi olmadığını gösteriyor. Ancak, Quantico Deniz Üsleri Hukuk Fakültesi’nde, Virginia ve Kuzey California’daki “Camp Legon’da” yaz dönemleri de dahil olmak üzere Deniz Kuvvetleri Savcılığı yaptığı süre boyunca dört farklı davaya baktı.
 Baktığı en meşhur davalardan biri, Mahmudiye bölgesine yakın bir mevkide Iraklı vatandaşları öldürmekle suçlanan bir asteğmenin 2005 yılında yargılanmasıydı. Başsavcı'nın bu duruşmada delilleri kontrol etmesi bir hafta aldı. Ardından 2. Deniz Tümeni Komutanı, tam bir askeri yargılamaya devam etmemeyi tercih etti.
Albay Keane, 2009 yılında binbaşı rütbesiyle başladığı ve üç yıl süren bir önceki görevini yerine getirdiği Deniz Piyadeleri'e bu defa yargıç olarak ikinci kez tayin edildi.



Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
TT

İsrail Batı Şeria'yı işgal ederken askerlerine karşı iki saldırı düzenlendi

Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)
Dün, Batı Şeria'nın Nablus kentinde tutuklu Filistinli Abdulkerim Sunbur'un evi İsrail güçleri tarafından havaya uçuruldu (AFP)

İşgalci İsrail güçleri, Ramallah ve El Halil'de askerlerin ezilip bıçaklandığı peş peşe iki saldırıya uğradı. Olaylar, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki şehirlere düzenlediği baskınlara ve saldırılara misilleme olarak görüldü.

Dün, bir Filistinli Ramallah yakınlarında iki İsrail askerine saldırdı ve onları bıçaklamaya çalıştı. Ancak hafif yaralanan askerler onu vurarak öldürdü.

Bıçaklama girişimi, bir Filistinlinin Batı Şeria'nın güneyindeki Kiryat Arba Yahudi yerleşim birimi yakınlarında bir kadın askeri ezip kaçtığı başka bir saldırından birkaç saat sonra gerçekleşti. Filistinli, El Halil’de yapılan kovalamacanın ardından işgalci İsrail askerleri tarafından öldürüldü.

İsrail televizyonu Kanal 12, Filistinlilerin saldırılarının, İsrail ordusunun Batı Şeria'nın kuzeyinde yürüttüğü Beş Taş Operasyonu’nun başlamasının ardından gerçekleştiğini söyledi. İsrail ordusu, geçtiğimiz hafta başlayan operasyonunu genişleterek Tubas'ın yanı sıra Kabatiya'ya baskı düzenledi ve sokağa çıkma yasağı uyguladı.

İsrail güçleri, Nablus'un batısındaki Zevata'da Filistinli tutuklu Abdulkerim Sunbur'un evini havaya uçururken, işgalci İsrail ordusunun buldozerleri Tubas'ın kuzeyindeki Akabe beldesinde tutuklu Eymen Necah Ganam'ın evini yıktı. İşgal İsrail güçleri Beytullahim’de iki evi daha yıktı.

Filistinli Esirler Kulübü tarafından dün yapılan açıklamada, İşgalci İsrail güçlerinin 7 Ekim 2023'ten bu yana Kudüs dahil Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde 21 kişiyi tutukladığını açıkladı.


Kolombiya Devlet Başkanı Petro’dan ABD Başkanı Trump'a uyarı: Kaplanı uyandırmayın! Bize saldırmak savaş ilanı demektir!

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
TT

Kolombiya Devlet Başkanı Petro’dan ABD Başkanı Trump'a uyarı: Kaplanı uyandırmayın! Bize saldırmak savaş ilanı demektir!

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)
Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro (AP)

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro, Bogota ile Washington arasında gerilimi tırmandıran sözlü savaş çerçevesinde dün ABD Başkanı Donald Trump'ı ülkesinin egemenliğini tehdit etmemesi konusunda uyardı.

Trump, dün Washington'da düzenlenen bir ABD yönetimi toplantısında uyuşturucu ile ilgili suçlarla mücadele kapsamında Kolombiya'ya saldırı olasılığın işaret ederek “Kolombiya'nın kokain ürettiğini duydum. Kokain fabrikaları var, tamam mı? Sonra da bize kokainlerini satıyorlar... Sadece Venezuela değil, bunu yapan ve ülkemizde satan herkes saldırıların hedefi olacak” dedi.

Trump'ın açıklamalarına yanıt olarak, onu Kolombiya'yı ziyaret etmeye davet eden Petro, ‘kokainin ABD’ye ulaşmasını önlemek için günde dokuz uyuşturucu laboratuvarının imha edildiğini’ görmesini istedi. Petro, sosyal medya platformu X'te yaptığı bir paylaşımda, 2022 yılında göreve geldiğinden bu yana ‘füzeler kullanmadan’ 18 bin 400 laboratuvarı imha ettiğini belirtti.

Kolombiya Devlet Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Benimle gelin, size her 40 dakikada bir laboratuvarı nasıl yok ettiğimizi öğreteyim, ama egemenliğimizi tehdit etmeyin, çünkü kaplanı uyandıracaksınız. Egemenliğimize saldırmak, savaş ilan etmek demektir. İki yüzyıldır süren diplomatik ilişkileri bozmayın!”

Petro şöyle devam etti:

"Zaten itibarımı lekelediniz. Bu yolda devam etmeyin. Binlerce ton kokainin Kuzey Amerika'daki tüketicilere ulaşmasını engellemeye katkıda bulunan bir ülke varsa, o da Kolombiya'dır.”

Bogota ile Washington arasındaki ilişkiler son zamanlarda önemli ölçüde kötüleşti. ABD yönetimi, Petro'yu uyuşturucu çetelerine karşı yeterince sert davranmamakla suçlayarak