Fransa’nın Lübnan girişimi ABD-İran çatışmasının ablukasında

Avn ve Edib arasındaki gerçekleşen bir görüşme. (NNA)
Avn ve Edib arasındaki gerçekleşen bir görüşme. (NNA)
TT

Fransa’nın Lübnan girişimi ABD-İran çatışmasının ablukasında

Avn ve Edib arasındaki gerçekleşen bir görüşme. (NNA)
Avn ve Edib arasındaki gerçekleşen bir görüşme. (NNA)

Lübnan’da yeni hükümetin kurulmasında yer alan siyasi güçler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ülkedeki mali ve ekonomik çöküşü durdurmak ve finansal iyileşmenin önünü açacak koşulları sağlamak için başlattığı kurtarma girişiminin çıkmaza girdiğine ikna olmuş durumdalar. Bu da Macron tarafından hükümetin kurulması için belirlenen ve iki kez uzatılan sürenin sona ermesiyle hükümeti kurmakla görevlendirilen Mustafa Edib’in nasıl bir tercih yapacağının sorgulannmasına yol açtı. Fransa ile Lübnan arasında hükümetin kurulması için yapılan görüşmeleri yakından takip eden kaynaklara göre Macron, Lübnan’ı Washington ile Tahran arasında bir siyasi çatışma sahası olmaktan kurtarmak için çabalamasına ve ekonomik krizlerinin üstesinden gelmesi için hem Lübnan’da hem de Lübnan dışında çeşitli taraflarla temaslar kurmasına rağmen herhangi bir ilerleme kaydedemedi. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Macron'un girişimini 3 Kasım'daki ABD başkanlık seçimleri yapılana kadar Washington ile Tahran arasında her türlü siyasi çatışma olasılığını göz önünde bulunduran uluslararası arenada başarılı kılmak için yeşil ışık yaktığı bir zamanda uzaklaşmak istediği iç sahnenin güçsüz ve takatsiz olmasına bağladılar.
Kaynaklar şu an Edib’in önünde iki seçenek bulunduğuna işaret ettiler. Bunlardan ilki Fransız girişimine yeniden saygı duyulmasını sağlayacak bir fark yaratmanın güç olmasına rağmen kısa bir sonra Macron’dan kendisi adına yeniden bir uzatma isteyebilecek olan Cumhurbaşkanı Michel Avn'a hükümeti zamanında kurmadığı için özür dileyip görevi bıraktığını söyleyen bir mektup yazması. İkincisi ise Edib, özellikle Lübnan Anayasası’nda, atanan başbakan adayının hükümetini kurması için son tarih belirten bir maddenin bulunmaması nedeniyle ve Lübnan Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai tarafından sürekli olarak ifade edilen, hükümetin kurulması için baskı yapan halkın ruh haliyle çeliştiği için hükümeti kurma görevini sürdürürken duraksamaya başvurabilir.
Hizbullah'ın parlamentodaki siyasi kanadı Direnişe Vefa Bloğu Genel Başkanı Muhammed Raad, Maliye Bakanlığı da dahil olmak üzere bakanlıkların dağıtımında değişiklik ilkesinin benimsenmesi durumunda Şii İkilisi’nin (Hizbullah-Emel Hareketi) kaygı ve korkularının neler olduğunu öğrenmek isteyenlerin Cumhurbaşkanı Avn'ın cumartesi günü verdiği resepsiyonunda kendisine büyük ilgi gösterdiklerini söyledi. Hükümetin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla bu endişeleri gidermeye çalışacağına söz veren Raad ancak son sözü Meclis Başkanı Nebih Berri ve Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın söyleyeceğini vurguladı.
Şii İkilisi’nin Macron'un tutumundaki değişikliğe ilişkin şüphelerini dile getirdiği ve bunların özellikle Washington'dan olmak üzere kendisine uygulanan uluslararası baskıdan kaynaklandığı görüşünde olan kaynaklar, Washington ile Tahran arasındaki çatışmanın ABD başkanlık seçimlerinin ardından aralarındaki müzakerelerin yeniden başlamasına kadar bir çeşit ‘halat çekme oyunu’ olacağını vurguladılar. Hükümetin kurulmasını kolaylaştırma konusundaki isteksizlikleri nedeniyle Macron'un girişimini ablukaya alan ağır tartışmalara yol açabileceğini aktardılar.
Diğer yandan Edib’in hükümeti kuramadığı için her af dileyerek görevi bırakma olasılığı ile ilgili olarak Avn’ın özrünü sunmasını geciktirecek bir müdahalede bulunması bekleniyor.
Edib’in Şii İkilisi ile savaşa girmeyeceğine inanan kaynaklar buna gerekçe olarak gerçek bir hükümet kurması halinde Şii bakanlara istifalarını sunmaları için baskı yapacağını gösterdiler.
Kaynaklar “Peki, Şii İkilisi, Edib’in hükümetin kurulması için meclisteki bloklarla gerçekleştirdiği istişare görüşmelerinin dışında tutuldukları için görevi bırakmasında ısrar edelerse Avn çatışmacı bir hükümet kurabilecek isimlere hükümeti kurma görevini verir mi?” sorusuna Avn’ın Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamanın hemen ardından Lübnan'a uluslararası camia ve Arap ülkeleri tarafından uygulanan ablukanın dozu arttığı için böyle bir adım atmadığı cevabını verdiler.
Kaynaklara göre Avn'ın ilk seçeneği, hükümeti kurmayı kolaylaştıracak istişarelerin başlaması için bir tarih belirlememek olabilir. Çünkü bu seçeneği koruma altına alması halinde uluslararası toplumla sorun yaşamak istemiyor. Sonuç olarak istifa eden Hassan Diyab hükümeti, ABD başkanlık seçimlerine kadar hükümet işlerini yürütecek. Hizbullah da Tahran adına bunun olmasını istiyor.
Bununla birlikte, Lübnan’daki mevcut durum, Beyrut Limanı’ndaki patlamadan zarar gören bölgenin yeniden inşasının ötesinde sosyal güvenliği tehdit eden ve başta ordu olmak üzere sorumluluğun güvenlik güçlerinin omuzlarına yüklendiği felaketle ilgili sorunlarla mücadele etmesi beklenen geçici hükümetin işlerini yapmasına izin vermiyor.
Beyrut'un büyük bir bölümünü etkileyen felaketten hemen sonra istifa eden hükümetin herhangi bir çaba göstermekten kaçındığını ve hiç var olmamış gibi hareket etmeye devam ettiği hesaba katılmıyor bile. Aksi takdirde neden bakanlıklar enkazı kaldırma, etkilenen bölgeleri inceleme, su ve elektrik ağlarını tamir etme görevlerini yerine getirmek için bir Bakanlar Kurulu toplantısı yapmasın ki? Hükümet, tüm sorumluluğu felaketin etkileriyle ilgilenen ve Beyrut’un birçok yerine asker konuşlandıran ordunun omuzlarına yüklemiş durumda. Ordu, Beyrut limanı da dahil olmak üzere patlamadan etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunmak, limandaki enkazı kaldırmak, yolları açmak, özel ve kamu mallarını hırsızlıktan korumak gibi görevleri yerine getiriyor.
Bu bölgede konuşlandırılan ve aralarında rütbeli subayların da olduğu asker sayısının yaklaşık 10 bin olduğu tahmin edilirken, istifa eden hükümet uzun süreli iznini kullanmaya devam ediyor. Ordu, Lübnan’ın tüm illerinde güvenliği sağlamak amacıyla asker konuşlandırırken ordu yönetimi, bir kurtarma hükümeti kurulamaması durumunda yaşanabilecek kriz dönemine şimdiden hazırlık yapıyor. Buna göre sorun Şii İkilisi’nin Maliye Bakanlığı koltuğunun kendilerinde kalması ısrarı değil, uluslararası arenanın radarına halen takılmamış olsa da Macron'a dayatılan ve kurtarma girişimini boşa çıkaran ABD-İran ablukasındaydı.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.