Mısır, Nefertiti’nin büstünü Almanya’dan geri istiyor

Berlin Müzesi'ndeki Nefertiti’nin büstü (AFP)
Berlin Müzesi'ndeki Nefertiti’nin büstü (AFP)
TT

Mısır, Nefertiti’nin büstünü Almanya’dan geri istiyor

Berlin Müzesi'ndeki Nefertiti’nin büstü (AFP)
Berlin Müzesi'ndeki Nefertiti’nin büstü (AFP)

Mısır, ülkenin dört bir yanındaki müzelerinde on binlerce nadir esere ev sahipliği yapmasına rağmen Antik Mısır Kraliçesi Nefertiti'nin büstünü Almanya'dan geri almak için uzun süredir özel bir çaba gösteriyor. Ancak Mısır’ın bu hayali, Mısırlı yetkililerin büstün yakın zamanda geri alınabileceğine dair iyimser yaklaşmamasının yanı sıra, Almanya’nın da esere karşı güçlü bağlılığı nedeniyle gerçekleşmesi uzak bir ihtimal olarak görülüyor.
Mısır Turizm ve Tarihi Eserler Bakanı Dr. Halid el-Anani, önceki gün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Nefertiti'nin büstü yaklaşık 107 yıl önce yasadışı bir şekilde Mısır'dan çıkarıldı. Almanlar ona sıkı sıkı sarıldı çünkü o eşsiz bir heykel parçası. 19. yüzyılda Mısır’daki on binlerce eser  yurtdışına yasadışı bir şekilde yani kaçakçılıkla götürüldü. Bunların Mısır'a iade edilmesi için çalışmalar sürüyor.”
Bakan Anani, Almanya'ya yaptığı ziyarette, Mısır’ın yasadışı yollarla Mısır'dan çıkarılan beş eseri Berlin'den geri almayı başardığını duyurdu.
Fotoğrafları tren istasyonlarını, caddeleri ve meydanları doldurduğu için Almanya'nın her yerinde geniş bir üne sahip olan Nefertiti’nin büstü, eski Mısır medeniyetine ait olmasına rağmen Alman kültürünün bir parçası haline geldi. Mısırlı tarihi eser uzmanlarına göre bu durum eserin geri alınmasını zorlaştırıyor.
Tarihi Eserler Müzesi İskenderiye Ofisi Müdürü Dr. Hüseyin Abdülbasir Şarku’l Avsat’a konuyla alakalı şu açıklamalarda bulundu:
“Alman halkı ve Berlin Müzesi ziyaretçileri Nefertiti heykelinin büstüne kafayı takmış durumda ve onu müzenin en önemli parçası olarak görüyorlar. Çünkü olağanüstü bir görüntüsü ve diğer eserlerden farklı bir çekiciliği var. Nefertiti büstünün Berlin Müzesi'nden çıkmasının müzenin zarafetinin ve öneminin büyük bir kısmını kaybetmesi anlamına geleceğini düşünüyorlar. Çünkü Nefertiti'nin büstü müzenin en ünlü koleksiyonlarından biri. Tıpkı Paris'teki Louvre Müzesi'nin en ünlü koleksiyonlarından biri olan Mısırlı yazarın heykeli ve The British Museum’daki Rosetta Taşı gibi.”
Kraliçe Nefertiti, eşi Firavun Akhenaton ile MÖ 1336'dan 1353'e kadar yani 18. hanedanlık döneminde yönetime katıldı, kocasının ölümünden sonra ise genç kral Tutankamon'un tahtını elinde tuttu.
Abdulbasir açıklamasında, “Heykel, 1912'de Kahire'nin güneyindeki el-Minya vilayetindeki Amarna bölgesindeki kazılarda büstü keşfeden Alman arkeolog Ludwig Borchardt'ın aldatması sonucu Mısır'dan sahtekarlık yoluyla çıkarıldı. Borchardt, büstün alçı taşından yapıldığını ve değersiz olduğunu belirterek Almanya'ya kaçırabilmek için eşsiz özelliklerini gizledi” dedi.
Ancak Almanya, “Nefertiti'nin büstünün ve diğer bazı keşiflerin, o dönemde Mısır Eski Eserler Servisi için Orta Mısır Müfettişi Gustave Lefebvre'in onayı ile Alman ekibine verildiğini” öne sürüyor. Berlin'deki Neues Müzesi’nin internet sitesindeki bilgilere göre, “Alman iş insanı James Simons, Amarna'daki kazı çalışmaları için ana finansördü. Bu nedenle Nefertiti'nin büstü de dahil olmak üzere keşfedilen parçalar mülküne devredildi ve o da onları Alman yetkililere verdi.”
Almanya’nin iddialarını reddeden Abdulbasir, "Nefertiti'nin büstünün geri alınmasının ve Büyük Mısır Müzesi'ndeki altından yapılan Firavun Tutankamon'un büstünün yanında   sergilenmesinin önemine" atıfta bulunarak, bu amaçla görevlendirilen bakanlık heyetinin büstün Mısır’a iade edilmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. “Bazılarının düşündüğü gibi büstün Mısır'a geri getirilmesinin imkansız olmadığını” belirten Abdulbasir, Almanyanın reddederek büstü sahiplenmesine rağmen bunun Mısır'ın hakkı olduğunu ve medeniyetinin sembollerinden vazgeçilmez bir parça olduğunu ifade etti.
Mısır arkeolojisi uzmanı Dr. Zahi Hawas, daha önceki basın açıklamalarında, "Gerçek değeri bir çamur tabakasıyla kaplanarak gizlenen ve bu yolla kaçırılan büstün Almanya'dan geri alınmasının gerekliliğini" vurguladı. Havas geçen yıl, 2009 yılından beri Berlin Müzesi'nde sergilenen büstün iadesi için Mısırlı uzmanlardan oluşan bir komitenin kurulduğunu duyurmuştu.
Eski Mısır Tarihi Eserler Bakanı Dr. Memduh Dimati’nin 2016'da Cezayir Kitap Fuarı'nda "Nefertiti'nin büstü yasal bir şekilde ülkeden çıkarıldı ve artık Almanlara ait. Tekrar geri almak zor" şeklindeki açıklamaları büyük bir tartışmaya yol açmıştı.
Mısırlı arkeologlar, bu eşsiz parçanın Mısırlıların imza toplayarak UNESCO'ya göndermesi ya da Almanlara taraf yabancı heyetlerin karşısında durarak halkın baskısı ile  kurtarılabileceğini belirterek, Nefertiti’nin büstünün tarihi öneminin yanı sıra ekonomik önemi hakkında da halkı bilgilendirmenin gerektiğini ifade ettiler.
Almanya'nın Kahire Büyükelçisi Julius Georg Luy'in Şubat 2017'de dile getirdiği gibi Alman yetkililerin son yıllardaki açıklamaları, Nefertiti büstünün Mısır'a iade edilmesine ilişkin tutumlarının değişmediğini doğruladı. Büyükelçi Luy, Mısır Tarihi Eserler Bakanı ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Bakan’ın Nefertiti'nin büstünün iadesi için onu ikna edemediğini, Nefertiti'nin büstünün Almanya'da çok popüler olduğunu" belirtmişti.
Bakan Anani konuyla alakalı açıklamasında, “Uluslararası hukuk Mısır'ın yurtdışına kaçırılan eserlerini geri almasını engelliyor. Çünkü UNESCO sözleşmesinde tarihi eserler için tapu belgesinin iade şartı olarak sunulmasını gerektiren bir madde söz konusu. Bu, devletin keşfettiği ancak daha sonra çalınan kayıtlı eserlerinin kolayca iade edilebileceği anlamına geliyor. Ancak devlete ait olduğuna dair kaydedilerek numaralandırılmayan eserlerin geri alınması çok zor" ifadelerini kullandı.
Almanya, Nisan 2019'da Mısır'dan kaçak olarak getirilen eserlerin iade edilmesi konusunda Mısır ile işbirliği yaptı. Buna göre Almanya, 2011'de Mısır’da çıkan olaylarının ardından çalınarak kaçak olarak Mısır dışına kaçırılan 8 eseri Mısır'a iade etti. Aynı yılın Ekim ayında Mısır, 2018'de satışa çıkarılan Mısır’a ait tarihi bir atlası Almanya'nın başkenti Berlin'deki bir müzayede evinde büyük bir meblağ karşılığında Almanya'dan geri aldı.



Suriye İçişleri Bakanlığı, DEAŞ hücresine yönelik güvenlik operasyonunda bir kişinin öldürüldüğünü ve 8 kişinin yakalandığını duyurdu

DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)
DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye İçişleri Bakanlığı, DEAŞ hücresine yönelik güvenlik operasyonunda bir kişinin öldürüldüğünü ve 8 kişinin yakalandığını duyurdu

DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)
DEAŞ saldırısının ardından Palmira'da gerçekleştirilen güvenlik operasyonundan (Arşiv- İçişleri Bakanlığı)

Suriye yetkilileri dün, güçlerinin ülkenin kuzeyindeki güvenlik güçlerine yönelik pazar günkü ölümcül saldırıyla bağlantılı olara,k DEAŞ'la bağlantılı bir hücrenin liderini öldürdüğünü ve 8 kişinin de yakalandığını açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, operasyonun "DEAŞ terör örgütüne bağlı bir terör hücresini hedef aldığını" ve "hücrenin 8 üyesinin tamamının yakalanmasıyla sonuçlandığını, dokuzuncu üye olan hücre liderinin ise baskın sırasında etkisiz hale getirildiğini" belirtti.

Bakanlık, ilk operasyondan elde edilen bilgilere dayanarak ikinci bir güvenlik operasyonu daha düzenlendiğini bildirdi. Her iki operasyonda da patlayıcı kemerler, susturucular, M-D füzeleri ve makineli tüfekler ele geçirildi.

İçişleri Bakanlığı, hedef alınan grubun İdlib ve Halep vilayetlerinde güvenlik ve askeri devriyeleri hedef alan çeşitli terör saldırılarından sorumlu olduğunu belirtti.

Bu operasyon, Suriye İçişleri Bakanlığı'na göre, pazar günü İdlib kırsalında bir otoyol devriyesine düzenlenen ve 4 İç Güvenlik Kuvvetleri mensubunun öldüğü, birinin yaralandığı saldırının ardından geldi.

Resmi haber ajansı SANA, silahlı kişilerin, devriye ekibi vilayetin güney kesimindeki Maaret el-Numan yolunda görevini yerine getirirken ateş açtığını bildirdi.

Cihatçı grupları izleyen SITE İstihbarat Grubu'na göre, DEAŞ daha sonra saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Bu olay, Washington ve Şam'a göre, Suriye'nin merkezindeki Palmira'da ortak bir askeri konvoyun hedef alınmasından ve üç Amerikalının (iki asker ve bir sivil tercüman) öldürülmesinden, ABD ve Suriye güçlerinin ise yaralanmasından birkaç gün sonra gerçekleşti.


Gazze dosyasında yeni temaslar: Hamas yeni bir müzakere turu istiyor

Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)
TT

Gazze dosyasında yeni temaslar: Hamas yeni bir müzakere turu istiyor

Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze şehrindeki Şati mülteci kampında İsrail bombardımanı sonucu kısmen yıkılan bir evin enkazı arasında kurbanları arıyor (Reuters)

ABD’nin, İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği ve Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın önde gelen isimlerinden Raid Saad’ı hedef alan son operasyona ilişkin açıklamaları, Hamas’ı ikna etmedi. Hareket, Washington’un saldırıdan haberdar olup olmadığı ve bunun ateşkesi ihlal sayılıp sayılmayacağı konularında yapılan değerlendirmeleri yeterli bulmadı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas kaynakları, ABD açıklamalarındaki çelişkilerin saldırının sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını ifade etti. Hareketin üst düzey kadrolarının, ABD’nin Gazze’de ateşkese yönelik ihlalleri sürekli gerekçelendirerek İsrail’e siyasi alan açtığı değerlendirmesinde bulunduğu kaydedildi.

gfe
Gazze Şehri sahilindeki yerinden edilmiş insanlar kampında bir kadın ve çocuk çadırlarının önünde duruyor. (AP)

Buna rağmen Hamas’ın, önümüzdeki dönemde Mısır ya da Katar’da dolaylı bir müzakere turu düzenlenmesi için çaba gösterdiği belirtildi. Kaynaklar, Gazze’deki durum ve ikinci aşamaya geçiş sürecinin sorunsuz ilerlemesini temin etmeye yönelik olarak arabulucularla temasların sürdüğünü aktardı.

Kaynaklara göre, arabulucular ile Hamas liderliği arasındaki görüşmeler, kimi zaman doğrudan toplantılar, kimi zaman da telefon temasları yoluyla devam ediyor. Kahire, Doha ve İstanbul’da ikili ya da üçlü formatlarda toplantılar yapıldığı, bazı görüşmelerin tek bir arabulucu tarafıyla gerçekleştirildiği, tüm sürecin ise arabulucular arasında tam bir koordinasyonla yürütüldüğü kaydedildi.

Açıklamalarda, İsrail ve ABD’den temsilcilerin de katılımıyla dolaylı bir müzakere turu düzenlenmesine yönelik açık bir arayış bulunduğu vurgulandı. Bunun, Başkan Donald Trump yönetiminin İsrail üzerinde baskı kurmasına ve istikrarı hedefleyen planının ilerletilmesine katkı sağlayabileceği ifade edildi.

rgty
 Gazze Şehri sahilinde, Filistinliler son günlerde yağan şiddetli yağmurlar nedeniyle hasar gören çadırlarını onarmaya çalışıyor (AP)

Kaynaklar, temasların yalnızca “direnişin silahı” meselesine odaklanmadığını; yeniden imar, “ertesi gün” senaryosu kapsamında Gazze’nin yönetimi ve teknokratlar komitesinin görevleri, Refah Sınır Kapısı’nın açılması, kuşatmanın tamamen kaldırılması, Gazze’den çekilme, uluslararası güç dosyası gibi başlıkların da ele alındığını belirtti. Hamas liderliğinin Gazze dışına çıkarılması konusunun ise yapılan görüşmelerin gündeminde olmadığı ve olmayacağı vurgulandı.

Mevcut temasların müzakerelerde bir durgunluk anlamına gelmediğini kaydeden kaynaklar, Gazze’ye ilişkin temel dosyaların geleceğine dair pek çok fikrin taraflar arasında paylaşıldığını, Hamas ile Filistinli gruplar arasında da sürekli iç temasların sürdüğünü söyledi. Kahire’de yakın dönemde bir ulusal diyalog toplantısı düzenlenmesi için çabaların arttığı, ay sonu ya da gelecek ay başında daha geniş kapsamlı hareketlilik beklendiği ifade edildi.

“Hamas, ikinci aşamaya ilişkin ABD’den yeni bir adım mı bekliyor?” sorusuna yanıt veren kaynaklar, ABD temaslarının sürekli olduğunu ve Trump yönetimi tarafından arabulucular aracılığıyla, mevcut görüşmelerin başarısını garanti altına almaya yönelik mesajlar iletildiğini aktardı. Bu kapsamda, direnişin silahları, uluslararası güç ve Gazze’nin yönetimi gibi dosyaları kolaylaştırabilecek fikir ve önerilerin ele alındığı belirtildi.

Kaynaklar, Hamas’ın Filistinli gruplarla mutabakat içinde, “adil” olan ve Filistinlilere geleceklerine dair açık haklar tanıyan tüm önerilere açık olduğunu vurguladı. Bu çerçevede, herhangi bir tarafın “manda” ya da başka bir işgal biçimi dayatmasına izin verilmemesi, İsrail’in tek taraflı şekilde aktivist ve liderleri hedef almasının önüne geçilmesi, ateşkes kurallarının yeniden dayatılmaması ve çekilme sürecinin tamamlanmasının engellenmemesi gerektiği ifade edildi.

dd
Gazze Şehri sahilinde, son birkaç gündür yağan şiddetli yağmurlar nedeniyle hasar gören çadırlarının arasında Filistinliler duruyor (AP)

Öte yandan, eski BM Ortadoğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un, Trump’ın ilerleyen dönemde açıklaması beklenen “Barış Konseyi”nin yürütme kurulunun başına getirileceği iddialarına da değinen kaynaklar, Hamas liderliğine bu yönde doğrulanmış bir bilginin ulaşmadığını söyledi. Tony Blair’in görevden dışlanmasının ardından birçok ismin gündeme geldiğini belirten kaynaklar, Hamas’ın 2017-2019 yılları arasında kuşatma ve “Büyük Dönüş Yürüyüşleri” döneminde Mladenov ile Gazze içinde ve dışında temaslar yürüttüğünü, taleplerini iyi bildiğini kaydetti. Ulusal, Arap, İslami ve uluslararası mutabakat sağlanması ve Filistinlilerin haklarının gözetilmesi koşuluyla, Hamas’ın Mladenov ile çalışmasına itirazı olmadığı ifade edildi.

Hamas’ın, ABD yönetiminin silah konusundaki yaklaşımını değiştirebileceği beklentisine dayandığı, bu kapsamda silahların kullanılmasının dondurulması ya da zarar görmeden, üzerinde uzlaşılan bir tarafa devredilmesi gibi önerilerin gündeme geldiği belirtildi.

Bu beklentinin, ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinde Ortadoğu’nun “uzun süreli askeri taahhüt” değil “ortaklık alanı” olarak tanımlanmasına dayandığı ifade edildi. Kaynaklar, Trump dönemindeki ABD’nin, etkili ortaklar olabildikleri takdirde rakiplerine de alan tanıyabileceği ve Washington’un kimin yönettiğinden ziyade işlevsel ortaklıkla ilgilendiği değerlendirmesini yaptı.

Hamas kaynakları, hareketin Filistin davasına hizmet edecek şekilde herkesle çalışmaya açık olduğunu ve şu aşamada bölgedeki ilişkilerini genişletmeye odaklandığını sözlerine ekledi.


Sel, soğuk ve abluka: Gazze’de insani felaket derinleşiyor

Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
TT

Sel, soğuk ve abluka: Gazze’de insani felaket derinleşiyor

Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)
Şiddetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel sularının içinde kalmış bir arabayı iten yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Gazze Şeridi bugün yerinden edilmiş halkın acılarını daha da artıran yeni bir felaket yaşadı. Şiddetli yağışlar, bölgedeki en büyük hastaneyi ve binlerce Filistinlinin kaldığı çadırları sular altında bırakırken, dün akşam saatlerinden bu yana etkili olan fırtına nedeniyle yüzlerce çadır da yerinden sökülerek savruldu.

6ju
Şiddetli yağmurların ardından Gazze şehrinde sel suları içinde yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Sel felaketi, Gazze’nin yalnızca birkaç gün önce, 14 Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 53 bin çadırın zarar görüp sular altında kalmasına yol açan Byron adlı kutup kökenli alçak basınç sisteminin etkisinden çıkmasının ardından yaşandı. Gelişmeler, zaten ağır olan insani krizi daha da derinleştirirken, milyonlarca sivili yeni risklerle karşı karşıya bırakıyor.

En büyük hastane sular altında kaldı ve sağlık hizmetleri aksadı

Medya organlarının aktardığına göre, yağmur suları Gazze kentindeki Şifa Tıp Kompleksi’nin bazı bölümlerine, özellikle de acil servis bölümüne sızdı. Bu durum, devam eden saldırılar ve sağlık koşullarındaki ciddi bozulma ortamında yaralı ve hastaların kurtarılması açısından hayati öneme sahip olan bu birimde faaliyetlerin neredeyse tamamen durmasına yol açtı.

cdfgrth
Gazze şehrindeki şiddetli yağmurların ardından sel sularının içinden geçmeye çalışan bir araç (AFP)

Şihab Haber Ajansı’na konuşan görgü tanıkları, suların hastanenin koridorlarına ve muayene odalarına dolduğunu, tıbbi personelin ise elektrik kesintileri ve felaketle başa çıkmak için gerekli imkânlardaki ciddi yetersizlikler nedeniyle hastaları daha güvenli alanlara taşımaya çalıştığını aktardı.

sa
Gazze şehrinde bir aracın kasasında seyahat eden Filistinli bir aile (AP)

Şifa Tıp Kompleksi, Gazze Şeridi’nin en büyük hastanesi konumunda bulunuyor. İsrail’in yürüttüğü imha savaşı sırasında ağır yıkıma uğrayan hastanenin bazı binaları, Sağlık Bakanlığı tarafından son iki ayda onarılmaya çalışıldı. Ancak hasarın büyüklüğü ve imkân yetersizliği, özellikle işgalin tıbbi malzeme ve ilaç girişini engellemesi nedeniyle, hastanenin normal şekilde yeniden faaliyete geçmesini zorlaştırıyor.

defrgt
Gazze şehrindeki bir çadır kampının önünde yağan yağmur altında koşturan çocuklar (AP)

Yerinden edilmiş insanların çadırlarındaki trajedi tekrarlanıyor

Yerinden edilmiş kişilerin durumu iyi değil. Şiddetli yağışlar, Gazze’nin farklı bölgelerinde yüzlerce çadırın sular altında kalmasına, bazılarının ise savrulmasına yol açtı. Özellikle alçak kesimler, geniş su ve çamur birikintilerine dönüşerek yaşam koşullarını daha da zorlaştırdı.

dfe
Gazze şehrinde su basmış bir çadırda bulunan yerinden edilmiş bir Filistinli kadın (Reuters)

Gazze’de yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının sular altında kalmasıyla yaşanan trajedi yeniden tekrarlandı. Yağmur suları, kentin farklı noktalarında çadırları ve sokakları kapladı.

Yüz binlerce yerinden edilmiş kişi, soğuktan ve sel sularından koruma sağlamayan yıpranmış çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Kışlık malzemeler ve ısınma imkânlarının neredeyse tamamen yokluğu, insani krizi daha da ağırlaştırıyor.

sdefr
Gazze şehrinde sular altında kalmış bir sokakta yürüyen yerinden edilmiş bir Filistinli (Reuters)

Gazze kentindeki Şeyh Rıdvan Mahallesi’nde, Ebu’l Kumsan ailesine ait bir ev, daha önceki bombardımanlarda zarar gören temellerinin şiddetli yağışlarla su altında kalması sonucu çöktü. Kentin güneybatısındaki Tel el-Heva Mahallesi’nde ise alçak basınç sistemine eşlik eden şiddetli rüzgârlar nedeniyle bir duvarın bir çadırın üzerine yıkılması sonucu çok sayıda yerinden edilmiş kişi yaralandı.

sxadfr
Gazze şehrinde yerinden edilmiş Filistinlilerin kaldığı bir çadır kampından (AFP)

Hamas ve uluslararası toplumdan uyarılar

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, yeni bir alçak basınç sisteminin gelmesiyle insani felaketin daha da kötüleştiğini belirterek, yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının hava koşullarından koruma sağlamadığını vurguladı.

sdfrgt
Gazze şehrindeki bir hırdavatçı dükkanında yağmurdan korunurken yemek ısıtan Filistinliler (AP)

Kasım, barınmaya uygun malzemelerin Gazze’ye sokulması yönündeki önceki uyarıların uluslararası toplumdan hiçbir karşılık bulmadığını ve İsrail’in uyguladığı ablukayı kırmakta aciz kalındığını söyledi. Ayrıca, savaşın durdurulmasına ilişkin anlaşmanın arabulucuları ve garantör ülkelerinin yanı sıra Arap Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT), Gazze halkını kaçınılmaz bir felaketten kurtarmak için acilen harekete geçme çağrısında bulundu.

xcdf
Gazze şehrindeki bir sokakta yürüyen Filistinliler (AP)

Sağlık Bakanlığı yetkilileri, şiddetli yağışların bir bebeğin dondurucu soğuk nedeniyle hayatını kaybetmesine yol açtığını, ayrıca yerinden edilmiş ailelerin barındığı yüzlerce çadırın sular altında kaldığını bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki hükümet medya ofisi, 12 kişinin öldüğünü veya kaybolduğunu, en az 13 binanın çöktüğünü ve 27 bin çadırın sular altında kaldığını bildirdi.

asd
Gazze şehrinde savaşta hasar görmüş binalarla dolu bir sokakta yürüyen Filistinliler (AP)

Yerinden edilmiş insanlar ve yeni çadırlara duyulan ihtiyaç

Birleşmiş Milletler (BM) ve Filistinli yetkililer, Gazze’de yaklaşık 1,5 milyon yerinden edilmiş kişi için en az 300 bin yeni çadıra ihtiyaç bulunduğunu bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise 4 binden fazla kişinin yüksek risk taşıyan kıyı bölgelerinde yaşadığını, bunlardan bininin denizden gelen şiddetli dalgalardan doğrudan etkilendiğini açıkladı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), inşaat ve barınma malzemelerinin girişinin engellenmesi nedeniyle yüz binlerce yerinden edilmiş kişinin boğulma riskiyle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. Örgüt ayrıca, özellikle molozlarla dolu alçak bölgelerde, kanalizasyon ve atık yönetiminin yokluğu nedeniyle hastalıkların yayılma tehlikesine dikkat çekti. Bu alanlarda yaklaşık 795 bin kişinin sel riski altında yaşadığı belirtildi.