İtalya halkının yüzde 70'i parlamenter sayısının azaltılmasına 'evet' dedi

İtalya halkının yüzde 70'i parlamenter sayısının azaltılmasına 'evet' dedi
TT

İtalya halkının yüzde 70'i parlamenter sayısının azaltılmasına 'evet' dedi

İtalya halkının yüzde 70'i parlamenter sayısının azaltılmasına 'evet' dedi

İtalya'da halk, parlamenter sayısının azaltılmasına yönelik yapılan anayasa değişikliği referandumuna yaklaşık yüzde 70 oranında “evet” dedi.
İtalya'da halk dün ve bugün düzenlenen referandumla İtalyan Parlamentosu'nun üst kanadı Senato'daki sandalye sayısının 315'ten 200'e, Temsilciler Meclisi'ndeki vekil sayısının da 630'dan 400'e düşürülmesini sağlayacak olan anayasal değişikliği için sandık başına gitmişti. İtalya İçişleri Bakanlığı verilerine göre yüzde 99'u açılan sandıklardan yüzde 69,60 oranında “evet”, yüzde 30,40 oranında ise “hayır” oyu çıktı. Korona virüs tedbirleri nedeniyle 2 güne yayılan referanduma katılımın yüzde 53,84 olduğu bildirildi.

500 milyon Euro tasarruf hedefleniyor
Parlamenter sayısının azaltılması, 2018 Genel Seçimlerinde en çok oy olan parti olan 5 Yıldız Hareketi'nin en önemli seçim vaatleri arasındaydı. Partinin eski lideri ve Dışişleri Bakanı Luigi di Maio sonucu “tarihi” olarak nitelendirdi. Parlamenter sayısının düşürülmesinin ardından 5 yıllık yasama döneminde devlet bütçesinden 500 milyon Euro tasarruf edilmesi bekleniyor.
İki kanatlı parlamentoda temsil oranı referandumun ardından 64 bin vatandaştan 101 bine yükseldi. Toplam 945 parlamenterin bulunduğu İtalya, Avrupa Birliği'nin (AB) en kalabalık temsilci sayısına sahip olan ülke konumundaydı.

Yerel ve bölgesel seçimler oy sayımı devam ediyor
İki gün süren seçimlerde aynı zamanda 7 bölge yönetimi ve 957 beldede ise belediye seçimleri de yapıldı. Oyların sayılmasına devam edilirken, Campania, Liguria ve Veneto Bölgesel Yönetim Başkanları Vincenzo De Luca, Giovanni Toti ve Luca Zaia görevlerine bir dönem daha devam etmeyi garantilediler. Puglia ve Toscana bölgelerinde merkez sol adayları kazanırken, 25 yıldır sol ittifakların yönetiminde olan Marche bölgesi merkez sağın yönetimine geçti.
Özerk Valle d'Aosta bölgesinde ise süren sayımlarda Lig Partisi seçimleri yüzde 20 ile 24 aralığındaki oy oranı ile önde götürüyor.



“Yükselen Aslan” operasyonu sadece taktiksel bir İsrail eyleminden daha fazlası

“Yükselen Aslan” operasyonu sadece taktiksel bir İsrail eyleminden daha fazlası
TT

“Yükselen Aslan” operasyonu sadece taktiksel bir İsrail eyleminden daha fazlası

“Yükselen Aslan” operasyonu sadece taktiksel bir İsrail eyleminden daha fazlası

Ahmet Mahir

İsrail, İran nükleer tesislerini, balistik füze bataryalarını ve önde gelen askeri komutanlarını hedef alan yoğun hava saldırıları düzenledi. Bu, iki ülke arasında geçen yıl tanık olunan doğrudan askeri çatışmaların ötesinde önemli bir tansiyon yükseltmeyi temsil ediyor.

Geçtiğimiz yılki karşılıklı saldırılar, vekiller veya yüksek nitelikli istihbarat operasyonları aracılığıyla yapılan saldırılardan doğrudan saldırılara doğru belirgin bir geçişi işaret ederken, her iki taraf da daha önce çatışmanın kapsamını sınırlı tutmaya dikkat etti. Bu yeni büyük ölçekli İsrail saldırıları dalgasının önemli bir stratejik boyutu var. İsrail'in tansiyonu kasıtlı olarak yükselttiğini ve İran askeri sistemine yıkıcı bir darbe indirmekte kararlı olduğunu yansıtıyor.

İsraillilere göre birkaç gün sürebilecek bu saldırılar, sadece taktiksel veya misilleme operasyonları değil, İran'a yüksek stratejik bir maliyet ödetmeyi ve askeri kapasitesini test etmeyi amaçlayan önleyici bir saldırı.

İsrail basınına göre, İsraillilerin “Yükselen Aslan” adını verdiği operasyonda vurulan İran hedefleri arasında İran Ordusu ve Devrim Muhafızları Ordusu komuta kademesi ile Kudüs Gücü Komutanı da yer alıyor.

İran medyası, altı İsrail hava saldırısından birinde İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı ve İran'ın en önde gelen askeri yetkililerinden biri olan Hüseyin Selami'nin öldürüldüğünü daha önce bildirmişti.

İsrail-İran basınının birbiri ile uyumlu haberleri, saldırıların ayrıca İran'ın nükleer programının başındaki yetkililer ile İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Ulusal Güvenlik Danışmanı Ali Şemhani'yi de hedef aldığından bahsetti.

Geçtiğimiz yılki karşılıklı saldırılar, vekiller veya yüksek nitelikli istihbarat operasyonları aracılığıyla yapılan saldırılardan doğrudan saldırılara doğru belirgin bir geçişi işaret ederken, her iki taraf da daha önce çatışmanın kapsamını sınırlı tutmaya dikkat etti. Bu yeni büyük ölçekli İsrail saldırıları dalgasının önemli bir stratejik boyutu var

İsrail medyasına göre, Kudüs Gücü Komutanı General İsmail Kaani'nin özel olarak hedef alınması, İran'ın yurt dışında ve bölgede nüfuzunu güçlendirmede, Hamas'ın Ekim 2023'teki saldırılarından bu yana ciddi ABD-İsrail askeri saldırılarına maruz kalan vekil ağını yönetmede kilit rol oynayan İran askeri birliğini zayıflatmayı amaçlayan bir adım.

Bu son askeri operasyon, İsrail'in İran'ın operasyonel etkinliğini zayıflatma ve koordineli askeri yanıtlar verme kabiliyetini sınırlama yaklaşımını yansıtıyor.

Binyamin Netanyahu liderliğindeki mevcut sağcı İsrail hükümetinin, Trump yönetimi ile İran arasında İran’ın nükleer programı konusunda olası bir anlaşmayla ilgili dolaylı görüşmelere rağmen bu adımı atmaya karar verdiği artık açık ve net.  Dahası Wall Street Journal da dahil olmak üzere Amerikan basınında Başkan Donald Trump'ın İsrail operasyonundan birkaç gün önce Netanyahu'yu şahsen arayıp, İran'a saldırmamasını istediği yönündeki haberlere rağmen bu operasyonu gerçekleştirdi.

İsrail, İran nükleer programı yetkililerini doğrudan hedef alarak ve bu son operasyonu düzenleyerek, Hamas saldırılarından sonra bölgedeki stratejik askeri misyonunu, Lübnan'daki İran'ın en büyük askeri vekili Hizbullah'ı önemli ölçüde zayıflattığı geleneksel savaşın ötesinde yeni bir seviyeye yükseltmeye çalışıyor gibi görünüyor.

İsrail bu sefer, İran askeri komutasının kafasını karıştırmaya ve Tahran'ın karar alma sürecinin merkezindeki nükleer faaliyetleri aksatmaya kararlı görünüyor. Amacı, sivil ihtiyaçların ötesine geçen uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin hızlanmasını önlemek. Zira İran'ın nükleer silah kullanımını yasaklayan dini fetvasına ve nükleer programının yalnızca sivil amaçlarla sınırlı olduğuna dair tekrarlanan güvencelerine rağmen, İsrail ve Batı'da programın askeri boyutlara ulaşabileceği yönündeki korkular büyüyor.

Bugün, İran'ın bölgedeki müttefik vekil ağının gerilemesiyle birlikte, temel çatışmanın doğrudan İsrail ve İran arasında yoğunlaşması muhtemel. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre bu, vekalet savaşının geleneksel dinamiklerini değiştirir ve daha geniş bölgesel gerilimi artırma riskini azaltır, ancak tamamen ortadan kaldırmaz.

Bu, İran-İsrail çatışmasında kritik bir aşama, çünkü her iki tarafın eylemleri yanlış değerlendirmeler ve stratejik yanlış hesaplar riski taşıyor ve bu da çatışmayı açıklanan sınırlarının ötesine taşıyabilir.

Kesin olan husus, bugün yaşanan çatışmanın son aylarda her iki tarafın da topyekûn bir savaşın yüksek maliyetinden kaçınmak ister gibi, orada burada paylaşılan kahramanlık anlatıları yoluyla yürütülen medya savaşı ve karşılıklı propaganda taktiklerinin ötesine geçmiş olduğudur.

Ancak, İsrail'in İran gibi bir devletin egemenliğine yönelik son askeri eylemleri şüphesiz salt politik ve medya söyleminin ötesine geçen tehlikeli bir gerilimi temsil ederken, İran'ın beklenen misilleme saldırısı ciddi bölgesel sonuçlara yol açabilir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.