Cezayir'de erken seçimler “anayasa reformunu” tamamlayacak

Gazeteci Halid Drareni’nin hapsedilmesi protesto etmek için, dün (Pazartesi) başkent Cezayir’in merkezinde gazetecilerin düzenlediği yürüyüşten bir kare (DPA)
Gazeteci Halid Drareni’nin hapsedilmesi protesto etmek için, dün (Pazartesi) başkent Cezayir’in merkezinde gazetecilerin düzenlediği yürüyüşten bir kare (DPA)
TT

Cezayir'de erken seçimler “anayasa reformunu” tamamlayacak

Gazeteci Halid Drareni’nin hapsedilmesi protesto etmek için, dün (Pazartesi) başkent Cezayir’in merkezinde gazetecilerin düzenlediği yürüyüşten bir kare (DPA)
Gazeteci Halid Drareni’nin hapsedilmesi protesto etmek için, dün (Pazartesi) başkent Cezayir’in merkezinde gazetecilerin düzenlediği yürüyüşten bir kare (DPA)

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, erken yasama seçimlerinin yılsonundan önce düzenlenmesi hususundaki istekliliğini ifade etti. Cumhurbaşkanına yakın çevreler, “Tebbun’un bu yaklaşımını, 1 Kasım 2020’de oylamaya sunulacak olan “anayasa değişikliğinin doğal bir sonucu olarak gördüklerini” ifade ettiler.
Mevcut parlamento, önceki Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika (1999-2019) döneminde ülke yönetiminde bulunan ve yolsuzluk suçlamasıyla hapiste tutulan tüm liderler aleyhinde “iktidar partilerinin çıkarları için yalan dolan üreten” yapı olarak tanımlanıyor. Başkan Tebbun önceki gece devlet televizyonunda iki yerli gazeteciye verdiği röportajda, yeni anayasanın kabulünden sonra seçimlere gidileceğinin sözünü verdi.
Aralık 2019’da seçilerek göreve gelen Tebbun, önceki Başkan Buteflika’yı istifa etmek zorunda bırakan protestolara cevap vermek için siyasi ve ekonomik reformlar uygulayacağını vadetmişti.
Cumhurbaşkanı Tebbun, anayasanın, “halkın seçtiği seçilmişlere yetki verdiğini” belirterek, “eğer halk değişiklik istiyorsa, daha önce hüküm süren belirsizliklerin içinde kalmamanın tam zamanıdır” ifadelerine yer verdi. 
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyaları sırasında Tebbun, Buteflika yönetiminin uygulamalarını kırmak için “Yeni Cezayir” sloganıyla ortaya çıkmıştı. Ancak, muhalifleri ve Halk Hareketi aktivistlerinin büyük bir kısmı, Buteflika hükümetinde bakan olarak görev yaptığı gerekçesiyle Tebbun’u “önceki yönetimin uzantısı” olarak görüyor.
Tebbun verdiği röportajda, anayasa taslağı üzerinde referandum çağrısında bulunarak, “Cezayir devletinin bir ailenin hakimiyetini uygulayan grupların hizmetinde değil de, daha etik ve halkın hizmetinde olması için Cezayirli kadın ve erkeklerin anayasa referandumuna katılmasını istiyoruz” ifadelerine yer verdi. Tebbun ayrıca, “verdiğimiz sözleri yerine getirmeliyiz ve anayasa referandumundan sonra seçim yasasını gözden geçireceğiz. Yılsonundan önce seçilmiş kurumlara ulaşacağımızı umuyoruz. Ancak özellikle sağlık şartları olmak üzere tüm koşulları dikkate almalıyız” sözleriyle eklemede bulundu.
Tebbun, “izleyecekleri yolu tayin edecek tek merciinin halk olduğunu” vurgulayarak, “baştan sonra şeffaflık ilkesinin pekiştirilmesi ve ilgili tüm kesimlerin hesap verebilirliğini sağlanması gerektiğini” ifade etti. Bu konuyla ilgili olarak, “Cumhurbaşkanlığı kurumunda mali denetim yapılmasıyla ilgili herhangi bir sorunum yok” ifadelerine yer verdi.
Tebbun, “Sınır Tanımayan Gazeteciler” gözlemcisi Halid Drareni’nin iki yıl hapis cezasına çarptırılması meselesiyle ilgili olarak “gazetecilere yönelik ihlal” olayları hakkında konuşmayı reddetti. Bu konuyla ilgili bir soruya verdiği cevapta, “İfade özgürlüğünün sınırları yok. Ancak, gazeteciler ve idari çalışanlar dahil olmak üzere herkes için geçerli yasalar bulunuyor. Daha önceki bir konuşmamda ifade özgürlüğü konusuna değinmiş ve ‘dünyada bize benzeyen ülkelerden herhangi birinde 180 tane gazetesi ve 8 bin 500 gazetecisi olan başka bir ülke var mı?’ sorusunu sormuştum. Ayrıca, söz konusu gazetelerin baskı kağıtları devlet tarafından destekleniyor ve bu gazeteler hükümet duyurularından yararlanıyorlar. Ancak her şeyin sonunda, tüm bu imkanlardan yararlanan gazetelerde yayınlanan tüm yazılar kamu güvenliğini aşağılayıcı nitelikte. Buna rağmen söz konusu gazetelere dokunulmadı, ekonomik ve ticari herhangi bir yaptırıma da maruz bırakılmadı” ifadelerine yer verdi.
Cumhurbaşkanı Tebbun, “Sınır Tanımayan Gazeteciler” örgütü genel sekreterinin, örgüt muhabiri Drareni ile birlikte uluslararası bir dayanışma kampanyası başlatması sebebiyle “Cezayir’in istikrarını baltalamaya çalışmakla suçladı. Cezayir makamları, iki gazete ve bir internet sitesine ve bunlardan birine bağlı olan bir radyo kanalına, devlet yetkililerine karşı kullandıkları uygunsuz üslupları ve genel olarak hükümet meseleleriyle ilgili aşırı görüşleri sebebiyle 6 ay aydan beridir yayın yasağı uyguluyor.
Tebbun, Gazeteci Drareni ile ilgili bir soruya verdiği cevapta, “gazetecilik sektörüyle alakası olmayan bir şahısın ve bu şahsın çalıştığını iddia ettiği kanala bağlayan resmi bir belgenin bulunmadığı bir dava üzerinden, bir ülkede ifade özgürlüğünün olmadığını şeklinde hüküm verilemez.” ifadelerine yer verdi.
Hükümet, Drareni’yi Cezayir yasaları tarafından yasaklanmış olan “yurtdışından para almakla” suçluyor. Drareni’yi savunanlar ise, Cezayir ve Afrika’daki olaylar hakkında yorum yapmak için Fransız televizyonu “TV5Monde’nin” siyasi programına müdahalede bulunması karşılığında kanaldan küçük miktarda para aldığını doğruladı. Yetkililer Drareni’nin geçen haftaki duruşması sırasında yalanladığı mesleki faaliyeti yüzünden değil de, muhalif bir aktivist olması gerekçesiyle yargılandığını vurgulamaya çalışıyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.