Tunus’un yurt dışına kaçırılan paraları

Tunusun 1960 yılından bu yana toplam 60 milyar doları gasp edildi.

Tunus Merkez Bankası (Getty)
Tunus Merkez Bankası (Getty)
TT

Tunus’un yurt dışına kaçırılan paraları

Tunus Merkez Bankası (Getty)
Tunus Merkez Bankası (Getty)

Hamadi Muammeri
Tunus’un devrik Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve ailesi tarafından gasp edilen paranın miktarına ilişkin tahminlerde sürekli farklı meblağlar zikrediliyor. Tunus Merkez Bankası, 2015 yılının haziran ayında gasp edilmiş mülklerin ve paraların 10 ülkede olduğunu tespit ettiğini duyurmuştu.
Yurt dışına kaçırılan paraların değeri hakkında net veri yok. Ancak uzmanlar, Zeynel Abidin’in servetinin 5 milyar dolar olduğu tahmininde bulunuyorlar. Eşinin akrabalarının da yaklaşık 12 milyar dolara sahip olduğunu düşünülüyor.

Tunus’un 60 milyar doları gasp edildi
Global Financial Integrity (Küresel Finansal Dürüstlük Örgütü - GFI) 2019 yılında yayınladığı bir raporda, 1960 yılından beri Tunus’tan gasp edilen meblağın 60 milyar dolara ulaştığını ve bunun 20 milyar dolardan fazlasının Zeynel Abidin yönetimi sırasında gerçekleştiğini ortaya koydu.
Tunus’ta devrimden sonra ardı ardına iktidara gelen hükümetler, gasplara karışan kişilerin cezalandırılmasını öngören kararlar çıkarmasına rağmen söz konusu parayı geri almayı başaramadı. Peki, bu paraların yurt dışından geri alınmasını engelleyen neydi? Tunus halkının bu paraları geri alma hayali buhar olup uçtu mu?

Hukuki sorun
Tunus, Zeynel Abidin, eşi Leyla Trabelsi ve akrabaları da dahil olmak üzere 114 Tunuslu şahsiyetin mülklerine el koymak üzere 2011 yılında çıkarılan 15 sayılı kararname ile yurt dışında bulunan ve gayri meşru yollardan elde edilen gasp edilmiş paraları geri almak için ulusal bir komite kurdu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan eski Devlet Mülkleri Bakanı Mebruk Kurşid, ülkenin çalınan bu paraları alamamasının nedenleri hakkında yaptığı değerlendirmede sorunun uluslararası karmaşıklıkların yanı sıra temelde hukuki olduğunu söyledi. Çalınan paraları geri almak için oluşturulan komitenin eskiden Merkez Bankası’na bağlı olduğunu, belirten Kurşid daha sonra bunun 2016’dan itibaren bir başka kurula bağlandığını kaydetti.
Kurşid ‘Devlet İhtilaflarından Sorumlu’ kurulun sınırlı imkanları olduğunu ve bu paraları geri almak için mesleki ve yasal yeterliliğe sahip olmadığını, bunun yanı sıra gasp edilen para ile ilişkisi olan herkesin adli dosyaları bulunduğunu söyledi. Kişilerin haklarında mahkeme kararları çıkarıldığı için bu kurulun yetkilerine yargı tarafından itiraz edildiğini vurguladı.
Kurşid, 2011 yılında çıkarılan kararnamenin alelacele hazırlandığı için ‘Devlet İhtilaflarından Sorumlu’ kurulun bu dosyada yasal olarak görevinin tam olarak belli olmadığını söyledi. Hhızlı bir şekilde yeni bir kanun tasarısının hazırlanması gerektiğini belirtti. Kurşid “Yaşanan siyasi çekişmeler açısından Temsilciler Meclisi'ndeki mevcut durum, kanun tasarısının sonraki yıllara ertelenmesini gerektirebilir” değerlendirmesinde bulundu.

Bazı ülkeler iş birliği yapıyor bazıları ise yardım etmeyi reddediyor
Eski Devlet Mülkleri Bakanı, Tunus hükümetinin söz konusu dosyada iş birliği yapan bazı taraflardan paranın bir miktarını geri almak için çabaladığını ancak Fas, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Afrika ve Asya ülkelerinin yardım etmeyi kabul etmediğini kaydetti.
Kurşid, Zeynel Abidin’in eşinin yeğeni olan İmad Trabelsi’nin Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki hesaplarda parasının olduğunu itiraf etmesine rağmen bu ülkenin iş birliği yapmayı reddettiğine dikkat çekti.
Kurşid paraların olduğu hesapları dondurarak Tunus’un taleplerine olumlu dönüşler sağlayan ülkelerin de olduğunu ancak bu paraları geri almak için kesin mahkeme kararları gerektiğini vurguladı. Tunus yargısının kararlarının çoğunun gıyaben verilmesi dolayısıyla yurt dışında yürürlüğe konulmasının mümkün olmadığını söyledi.

Tunus bu parayı kaybedebilir
Kurşid, bugüne kadar elde edilen teknik ve yasal verilerin Tunus’un söz konusu paraları geri alma konusundaki çıkarına hizmet etmediğine dikkat çekti. Bu şartlar altında çalınan parayı geri almaktan söz etmenin siyasi bir pazarlık olduğunu bildirdi.
Tunus’un söz konusu paraları kaybetme olasılığına da dikkat çeken eski Devlet Mülkleri Bakanı, sanıklar kaçtığı için verilen cezaların hükümsüz olduğunu ve bu yüzden de Tunus’un bu paraları kaybedebileceğini belirtti. Bu konuda Tunus’a yardım etmesi için uluslararası topluma çağrıda bulundu.
Diğer taraftan Tunus Yüksek Yargı Konseyi (CSM) Başkanı Yusuf Buzaher yaptığı basın açıklamasında, yabancı ülkelerin Tunus’a söz konusu paraları geri alması için adil olmayan şartlar koştuğunu ve bu dosyalarda aranan kişileri sınır dışı etmeyi kabul etmediklerini söyledi. Buzaher bunun da paraların geri alma işleminin yavaş olmasının sebebine ışık tuttuğunu belirterek bu ülkelerin mahkemede gıyaben alınan kararları tanımadıklarını vurguladı.

İki uçağın ve iki yatın geri alınması
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Tunus, devrimin ardından geçen altı yıl içerisinde İsviçre’nin yardımıyla iki uçağın ve iki yatın yanı sıra 250 bin doları geçmeyen bir miktar parayı geri almayı başardı. İsviçre aynı zamanda Zeynel Abidin’in eşinin akrabalarından birinin elindeki 3 milyon doların bir kısmının da geri verilmesine katkıda bulundu. Buna ek olarak Lübnan’ın Zeynel Abidin’in eşinden haczettiği 28 milyon Tunus dinarı da geri alındı.

Cumhurbaşkanlığı Komitesi
Avrupa Birliği (AB), gasp edilen ve ülke dışına kaçırılan paraların dosyasına ilişkin özel bir komite oluşturan Tunus Cumhurbaşkanlığı ile arasındaki bir yazışmada paraların kullanımının dondurulmasının kaldırılması için son tarihin 2021 yılının ocak ayı olduğunu bildirdi.
Paraların geri alınmasına ilişkin dosya, adı karışanların Tunus’a iade edilmesi, adil bir şekilde yargılanmalarının sağlanması ve bunun ardından yabancı mahkemeler tarafından uygulanabilecek nihai mahkeme kararlarının verilmesi için bir dizi ülkeyi ve belli başlı finans kurumlarını bu konuda iş birliği yapmaya zorlamak için en üst düzeyde diplomatik bir teşviğe ihtiyaç duyuyor. Tunus konunun bu doğrultuda devam etmesi halinde varlıkların üzerindeki dondurma hakkının yasal süresi sona erdiğinde bu paraları kaybetmekten korkuyor.



Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
TT

Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)

Lübnan Ordusu bugün, Lübnan'ın güneyindeki el-Tayri-Bint Cebeli yolunda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) ait bir devriyeye saldıran altı kişinin yakalandığını duyurdu.

Ordu "X" platformunda yayınlanan bir açıklamasında, UNIFIL gücüne yönelik saldırıda bir UNIFIL aracının hasar gördüğünü, ancak personel arasında herhangi bir yaralanma bildirilmediğini ifade etti.

Ordu, UNIFIL'e yönelik herhangi bir saldırının ciddiyetini vurgulayarak, olaya karışanların cezalandırılmasında hiçbir hoşgörü ve müsamaha gösterilmeyeceğini belirtti.

Ayrıca, UNIFIL'in Litani Nehri'nin güneyinde bulunan bölgedeki temel rolünü, ordu ile yakın koordinasyonunu ve istikrarın yeniden sağlanmasına aktif katkısını vurguladı.

UNIFIL dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnan'daki devriyelerinden birine ateş açıldığını, ancak herhangi bir yaralanma bildirilmediğini duyurdu.

Bint Cubeyl yakınlarında devriye gezen üç motosikletli altı kişinin barış gücüne yaklaştığını ve içlerinden birinin aracın arkasına yaklaşık üç el ateş ettiğini açıkladı. Olayda yaralanan olmadı.


Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
TT

Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a geçişine olanak sağlamak için Refah sınır kapısını tek yönlü açacağı yönündeki açıklamalarından derin endişe duyduklarını belirtti.

Sekiz ülkenin dışişleri bakanları yaptıkları açıklamada, Filistin halkını topraklarından çıkarma girişimlerini tamamen reddettiklerini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Refah sınır kapısının her iki yönde de açılması, bölge sakinlerine hareket özgürlüğünün garanti altına alınması, Gazze Şeridi halkından hiçbirinin ayrılmaya zorlanmaması, aksine topraklarında kalmaları ve vatanlarının inşasına katılmaları için uygun koşulların yaratılması, istikrarın yeniden sağlanması ve insani koşulların iyileştirilmesine yönelik bütünleşik bir vizyonun oluşturulması planına tam bağlılık gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlar, Başkan Trump'ın bölgede barışı sağlama konusundaki kararlılığına ilişkin takdirlerini yineleyerek, güvenlik ve barışın sağlanması ve bölgesel istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması amacıyla, planının tüm yönleriyle, gecikme veya aksama olmaksızın uygulanmasının önemini vurguladılar.

Ateşkesin tam olarak sağlanması, sivillerin çektiği acılara son verilmesi, Gazze'ye insani yardımların kısıtlama veya engel olmaksızın ulaştırılmasının sağlanması, iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarına erken başlanması ve Filistin Yönetimi'nin sektördeki sorumluluklarını yeniden üstlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması ve böylece bölgede yeni bir güvenlik ve istikrar aşamasının başlatılması gerektiğini vurguladılar.

Bakanlar, ülkelerinin, Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı Kararı ve ilgili tüm Konsey kararlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak ve uluslararası hukuk kararları ve iki devletli çözüm ilkesi uyarınca adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için elverişli bir ortam sağlamak amacıyla Amerika ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiler. Bu, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları da dahil olmak üzere 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.