Jimi Hendrix’in ölümü: Cevaplanmamış sorular

Kız arkadaşı ve rodiler uyuşturucuları olay yerinden kaldırırken dahi gitarist saatlerce baygın mıydı? Birisi, o ölene dek üstüne şarap mı boşalttı? Ölmesini isteyenler mi vardı? Suçlu sevgilisi miydi? Mark Beaumont yeni kitabında delilleri inceliyor

ABD'li müzisyen, saykodelik rock'la cazı buluşturan tarzıyla ve unutulmaz gitar sololarıyla rock tarihinin efsanevi isimleri arasında yerini aldı (AFP)
ABD'li müzisyen, saykodelik rock'la cazı buluşturan tarzıyla ve unutulmaz gitar sololarıyla rock tarihinin efsanevi isimleri arasında yerini aldı (AFP)
TT

Jimi Hendrix’in ölümü: Cevaplanmamış sorular

ABD'li müzisyen, saykodelik rock'la cazı buluşturan tarzıyla ve unutulmaz gitar sololarıyla rock tarihinin efsanevi isimleri arasında yerini aldı (AFP)
ABD'li müzisyen, saykodelik rock'la cazı buluşturan tarzıyla ve unutulmaz gitar sololarıyla rock tarihinin efsanevi isimleri arasında yerini aldı (AFP)

Kaybedilen saatler ve ortadan yok olan uyuşturucular. Mafya borçları ve CIA’in ölüm listeleri. Polis gözetimi ve şüpheli tanıklıklar. Her süperstar trajedisi sorulara ve komplo teorilerine yol açar ama kötü ünlü 27’ler kulübüne 50 yıl önce bugün (18 Eylül) katılan Jimi Hendrix’in ölümü hâlâ tartışmalara boğulmuş durumda: Ona yakın bazı isimler ölümünün intihar, bazıları korkunç bir kaza olduğunu, bazıları da onun yeraltı dünyasından figürler ya da gizli servis ajanları tarafından öldürüldüğünü iddia etmekte. 18 Eylül 1970’te yaşanan olaylar sonsuza dek kafa karıştıran kızıl bir pusun içinde kaldı.
Şüphe götürmeyen şeyse onun üstün yeteneği. 1970’e kadar, Hendrix’in üç stüdyo albümü olan Are You Experienced (1967), Axis: Bold as Love (1968) ve Electric Ladyland (1968) Seattle doğumlu gitar kahramanını sadece 4 yıllık bir zaman diliminde 1960’ların karşı kültür döneminde merkezi ve etkili bir figür olarak konumlandırmıştı. Pek çok taklitçisi havalı maço bir stili, onun şık ‘dandy’ estetiğine tercih etse de Hendrix’in ham kentsel cazın saykodelik ve funkla buluştuğu, Cream’in sesini kesen şimşekten bir ok gibi gitar çalışıyla dolu plakları gelecek olan hard rock’ın potasıydı. Onun totemik, çatışmacı şovmenlik becerisi (Woodstock’taki savaşta yara almış “Star Spangled Banner” ve Monterey’deki yanan gitar gibi) o dönemin bazı dönüm noktalarını oluşturdu.
Aynı zamanda, 1970 yazının sonlarında onu tehlikeli bir değişime sürükleyen hazcılık ve aşırılık eğilimleri bulunuyordu. Çok sayıda kız arkadaşı vardı, uyuşturucu kullanma kapasitesi dile düşmüştü, ruh hali özellikle de çok içtiği zaman öngörülemez ve şiddetliydi. Sorunlar peşini bırakmadı. Önceki yıl, New York’taki bir gece kulübünde uyuşturucu alırken alt düzeydeki mafya tarafından kaçırılmış ve yalnızca çete liderinin emirleriyle zarar görmeden serbest bırakılmıştı. Jimi Hendrix Experience grubunun dağılmasıyla birlikte büyük festival şovları uyuşturucu kullanımıyla gölgelendi. Sağlığı bozuldu. Hendrix’i tükenmişliğin eşiğine getirene dek çalıştıran ve gitaristin mali durumunun kaydını en iyi ihtimalle şeffaf olmayan bir şekilde tutan kontrolcü ve çete bağlantılı menajeri Michael Jeffery’le iş ilişkisi çöküşün eşiğindeydi. Arkadaşlarına ve gazetecilere kendisini amaçsız hissettiğini, izlendiğini ve etrafındaki kimseye güvenemeyeceğini söylüyordu.
Kadercilik hissi çökmüştü. 1969’da Fas’a yaptığı bir yolculukta, bir falcı tarot falı bakarken ölüm kartını çektiğinde, Hendrix bu tahmini ciddiye aldı. Bir arkadaşına, “30 yaşından önce öleceğim” dedi. Son yılında kalan aylarını saymaya başladı ve ölümünden iki gün önce, Eric Burdon’un grubu War’da planlanan şekilde konuk sanatçı olarak çalamayacak kadar alkollüyken, Sharon Lawrence isimli gazeteci arkadaşıyla Ronnie Scott’un Soho’daki caz kulübünde karşılaştı ve ona “Ölmek üzereyim” dedi.
Son haftaları bir çılgınlık ve talihsizlik düğümüydü. Isle of Wight Festival’daki 600 bin  kişilik güçlü kalabalık onun son gerçek efsanevi performansını yakaladığı için şanslıydı çünkü bundan sonraki Avrupa turu devamlı bir keskin düşüştü. İsveç’in Göteborg kentine bir gösteri için gelen Hendrix, önceki yıl bir Stockholm şovundan sonra oğlu James’in babasının Jimi olduğu konusunda ısrar eden eski öğrenci Eva Sundquist tarafından karşılandı. (Bu Hendrix’e yönelik ikinci babalık iddiasıydı.) O geceki şov tam bir karmaşaydı. Kafayı bulan Hendrix solo performansın ortasında şarkıları unutuyordu ve diğer şarkılara savruluyordu. Danimarka’daki bir sonraki konserinde ateşten muzdaripti, sahneye çıkmasına Danimarkalı model ve oyuncu olan yeni nişanlısı Kirsten Nefer’in yardım etmesi gerekmişti ve sadece üç şarkı çalabilmişti. 6 Eylül’de Almanya’daki Fehmarn Adası’nda bulunan Open Air Love&Peace Festivali’ndeki son gösterisi hiç de aşk dolu ve barışçıl değildi. Bir fırtına, Hendrix’in bir önceki gece planlanan zamanda çalmasını engelledi. Sonunda sahneye çıktığı zaman yuhalandı ve onunla dalga geçildi. Setinin sonunda, yakan ve yağmalayan bir taşkınlıkla Hells Angels güvenliği, sahneye ateşe vermek için saldırdı ve bir rodiyi bacağından vurdu.
Londra’ya dönüp kalan randevularını iptal eden Hendrix çevresindeki destek ağının çöktüğünü hızla gördü. Nefer’in film setine geri dönmesi gerekiyordu. Woodstock ve 1970 turunda Hendrix’le beraber çalan başlıca koruyucusu basçı Billy Cox Göteborg şovunda LSD katılmış kokteyl içmişti, zehirlendiğine dair paranoyak sanrılar görüyordu ve Amerika’ya geri uçtu. Yeni bir Hendrix kitabı olan Wild Thing: The Short, Spellbinding Life of Jimi Hendrix (Vahşi Şey: Jimi Hendrix’in Kısa ve Büyüleyici Hayatı) adlı biyografinin yazarı Philip Norman “Eğer Billy Cox onun etrafında olsaydı, bunların hiçbiri yaşanmazdı” diyor. “Kendini tüketmişti ve Avrupa genelinde yaptığı bu korkunç turdan dolayı tamamen yıprandı.” 
Hendrix, Londra’da ilişkilerini keserek oradan oraya savruldu. Arkadaşları ve eski aşkları onu solgun, zayıf ve yorgun bir şekilde King’s Road’da alışveriş yaparken, sanat filmine giderken, sahneye son kez çıkarken (Ronnie Scott’ın kulübünde Burdon’ın War’ıyla ikinci denemesinde) ya da gizlice Jeffrey’le sözleşmesinden kendisini en iyi şekilde nasıl kurtarabileceğini tartışırken gördü. Ama Nefer’in yokluğunda son üç gününün büyük kısmını önceki yıl Düsseldorf’da ve Londra’da kısa kaçamaklar yaşadığı 25 yaşındaki eski Alman buz patencisi Monika Dannemann’la geçirdi. Daha sonra Danneman, birbirlerine derinden aşık olduklarını ve evlilik planlarının yolda olduğunu iddia edecekti. 
Norman “O, hayranlık duyduğu nesneye gerçekten zarar verebilecek takıntılı bir hayran gibi görünüyordu” diyor. “Hendrix’le nişanlı olduğu ve onun hayatının aşkı olduğu iddiası gayet sorgulanabilir görünüyordu.”
Hendrix, Notting Hill’deki bohem Samarkand Hotel’de küçük daire tarzı bir oda tutan Dannemann’ı Londra’da kendisini görmesi için davet etmişti. Dannemann, Hendrix’in son günlerini Samarkand’da cennet gibi romantizmle, yazılarla, resimlerle ve birbirlerine yaptıkları sonsuz aşk yeminleriyle çevrili olarak tanımlayacaktı. Son yaratıcı eseri “The Story of Life” adlı kader çizgisini öne çıkaran şiiri burada bestelendi: “Hayatın hikayesi göz açıp kapamaktan daha hızlıdır.”
Diğerleri daha sert bir resim çiziyor. 17 Eylül’de, Hendrix’in hayatta olduğu son gün, çift Muhafazakar Parti Milletvekili Arthur Vere Harvey’in sigortacı oğlu Philip Harvey tarafından trafikte rastlantı sonucu görüldü ve Harvey’in iyi döşenmiş dairesine içki içmek için davet edildi. Burada Dannemann, Harvey’nin iki flörtöz kadın arkadaşına ilgi göstermeye başlayan Hendrix’i avluda yarım saat boyunca azarladı. Samarkand’da gece geç saatteki yemekten sonra, 01.45’te Dannemann, Hendrix’i müzik yayıncısı Pete Kameron’ın evindeki bir partiye götürdü. Dannemann davetli değildi (Hendrix’in diğer kız arkadaşlarından birisi, Devon Wilson, orada olacaktı) ve gece 3’te onu almaya geldiğinde Dannemann “onu rahat bırakması için” pencereden azarlandı. 
Takip eden saatler, neredeyse tüm görgü tanıklarının ifadelerinin zamanla değişmesiyle konuya dair gerçeklerin unutulup gitmesi sonucu gizemini koruyor. Dannemann’a göre, o ve Hendrix Samarkand’a geri döndüler ve 07.15’e kadar uyanık kalıp konuştular ya da diğer ifadelere göre tartışmaya devam ettiler. Önceki aylarda uyumak için sıkça mücadele etmiş, bazen günlerce uyuyamamış Hendrix, Kameron’un partisinde “brown bomber” (kahverengi bombacı) denen bir amfetamin hapı kullanmıştı ve Dannemann’a alabileceği sakinleştiricisi olup olmadığını sormuştu. 
O da her tableti paten kariyerini engelleyen sakatlığını hafifletmek için iki doz içeren Vesparax adlı güçlü Alman uyku hapını Hendrix’e verdi. Hendrix’in kaç tablet aldığı bilinmiyor. Folk şarkıcısı arkadaşı Buzzy Linhart’a göre ölümünden bir gün önce Hendrix günlerce uyanık kalmaktan şikâyet etmişti ve New York’taki bir doktor onun bu tür ilaçlara toleransını düşünerek sıradan uyku haplarından üç doz almasını tavsiye etmişti. Çok daha güçlü Vesparax’ın üç ya da dört çift dozu onun zayıflamış durumunda tehlikeli olurdu. Dannemann 9 tane almış olabileceğine inanıyordu. 
Dannemann’ın ertesi sabahla ilgili zamanlamalar ve olaylarla ilgili öyküsü geçen yıllarda bir düzineden fazla kez değişti ve tutarsızlıkla delik deşik edildi. Bazılarına göre sabah 9 civarında, bazılarında 10.20’de veya 11’e doğru uyandı. En genel kabul gören beyanında Hendrix’i “uyurken” bulup sigara için dışarı çıktı. Döndüğünde ağzının etrafında kusmuk olduğunu fark etti ve onu uyandıramadı.
Dannemann, Hendrix’in Harley Sokağı’ndaki doktorunun numarasını bulma umuduyla, geceyi Eric Burdon’la Hotel Russell’da geçiren arkadaşı Alvenia Bridges’i aradı. Bridges, Hendrix’in bayıldığını ve kustuğunu söyleyen Dannemann’ın kendini kaybetmiş durumda olduğunu iddia edecekti. Boğulmasını önlemek için onu ters çevirmesini tavsiye etti ancak Dannemann bunu yapmayı beceremedi. Burdon’ın hikayesi de zamanla değişecekti ancak o Dannemann’ın, Bridges’i aradıktan sonra sigara almak için dışarı çıktığını, odayı dolduran uyuşturucu teçhizatlarından endişelendiği ve Hendrix’in hastane yatağında kelepçeli şekilde iyi hissederek uyanıp kızmasından korktuğu için ikinci telefon görüşmesinde ambulansı araması için ikna edilmesi gerektiğini çeşitli şekillerde iddia etti.
Sonunda ambulans 11.18’de çağrıldı; Samarkand’a, Dannemann’ın kalktığını iddia ettiği en erken saatten iki saat sonra 11.27’de ulaştı. Aradaki sürenin detayları en iyi ihtimalle karmaşık. Burdon olay yerine bazı beyanlarına göre Hendrix hâlâ oradayken, bazılarındaysa ambulans tam ayrılırken gitti. Hendrix’in uzun süreli kız arkadaşı ve Foxy Lady şarkısının ilham kaynağı Kathy Etchingham’a “Oraya vardığım zaman… Sanırım Jimi’yi yatakta gördüm” dedi. “Bilirsin, bakmak istemedim. Dağınıklığa bakmak istemedim. Daha önce orada olmalıydık. Gitarları dışarı çıkardık. Uyuşturucuları oradan dışarı çıkardık…” 
Bir noktada ya ambulans varmadan ya da öğleden sonra polis Dannemann’la görüşmeye gelmeden önce Burdon, çeşitli sahne görevlileri ve yardımcıların da dahil olduğu bir grup Samarkand’da bir temizlik yaptı. Terry “The Pill (Hap)” Slater, kamuya açık bir bahçeye uyuşturucuları gömerken polis tarafından filme alındı. (Bir sonraki gün onlar için geri döndüğünde, kayıplardı.) Bu durum, temizliğin günün ilerleyen saatlerinde, polisin Samarkand’ı potansiyel bir suç mahalli olarak belirlemesinden sonra gerçekleşmiş olabileceğine işaret ediyor. Yine de Etchingham’ın Through Gypsy Eyes (Çingene Gözlerinden)  kitabına göre, Slater Hendrix’i yatakta “bitkin” gördüğünü hatırladı ve Burdon’ın kendisinin Samarkand’a arabaların üstünde hala sabah çiyi varken geldiğine dair iddiası Philip Norman’ın Burdon ve arkadaşlarının daireyi ambulansı çağırmadan önce, Hendrix’e hâlâ yardım edilebilecekken temizlediklerine inanmasına neden oldu.
Norman, “Çok güzel bir pastırma yazıydı bu yüzden bu sabahın erken saatlerinde, şafakta olurdu” diyor. “Kayıtların gösterdiği gibi sabah 11’e kadar ambulans çağrılmadı. İnsanların bodrum katındaki bu otel odasına gitmesiyle onun ambulansla hastaneye götürülmesi arasında birkaç kayıp saat vardı. Yeniden hayata döndürülüp kurtarılabileceği gayet açık olan birkaç saat geçti. Bunun yerine orada uyuşturucudan kurtulan ve ona yardım etmek için hiçbir şey yapmayıp etrafında panikleyen insanlar vardı.”
Hendrix’i tedavi eden sağlık ekiplerinin bile raporlarında çelişkiler vardı. Ambulans ekibi daireyi boş, Hendrix’i tepkisiz bulduklarını; boğazının kusmukla tamamen tıkandığını bildirdi. Ekipten Reginald Jones, Etchingham’a “Onu canlandırmaya çalıştık ama yapamadık” dedi. “Kusmuk tamamen kurumuştu. Uzun bir süredir orada yatıyor olmalıydı. Kalp atışı yoktu. Rengi maviydi, nefes almıyordu ve ışığa ya da acıya tepki vermiyordu.” 
Bununla birlikte, 1993’te eski bir Sussex polis şefi Dennis Care tarafından yürütülen gayriresmi bir soruşturma, Hendrix’in St Mary Abbot‘s (doğrudan morga gönderilmek yerine yeniden canlandırma odasına aceleyle götürüldüğü) hastanesine gelişinde, zar zor da olsa hâlâ hayatta olabileceğini ya da ambulansta öldüğünü öne sürdü. O gün Hendrix’e bakan nöbetçi asistan doktor Dr. John Bannister, onun saatlerdir ölü olduğuna inanıyordu ama her tarafının kırmızı şarapla kaplı olduğunu iddia edecekti. Bannister’ın şu sözleri 2009’da The Times’da alıntılandı: “Üzerindeki şarap miktarı sıra dışıydı. Sadece saçı ve gömleği değil ciğerleri ve midesi de tümüyle şarapla doluydu. İçinden çıkarmaya çalıştık ve kabarmaya devam etti. Gerçekten büyük miktarda kırmızı şarapla boğulmuştu.”
Hendrix’in otopsisi, sol akciğerinde 400 ml “serbest sıvı” olduğunu bildirmesine rağmen ciğerlerinde ya da midesinde şaraptan bahsetmedi ve kan dolaşımında az miktarda alkol olduğunu belirtti. Ölüm raporunda, “uyku hapı zehirlenmesinden dolayı kusmuk teneffüsü” ölüm nedeni olarak gösterildi. Ama Hendrix’in ölümüne dair neredeyse her açıklamanın tutarsız doğasıyla birleşen bu tür detaylar, hayali cinayet ve suikast planı teorilerinin kök salmasına yol açtı. Muhakkak, haklı nedenleri olan bazı insanlar ve kurumlar vardı. FBI’ın ilham veren siyahi figürleri etkisiz hale getirmek için tasarlanan Cointelpro (Karşı İstihbarat Programı) operasyonunun Hendrix hakkında dosyaları vardı ve ismi CIA tarafından MHCHAOS adı verilen bir izleme programının parçası olarak Amerika’nın en yıkıcı figürleri arasında listelenmişti.
Norman, “Erkek kardeşine (Leon) göre Hendrix, 11 Eylül’den sonraki Usame bin Ladin’le aynı seviyedeki bir listedeydi” diyor. “1970’lerin başında, aşırı paranoyanın yaşandığı bir zamanda tehdit olarak gördükleri insanları toplamak ve kamplara koymak için bu acil durum planları varken, Hendrix’in Amerikan hükümeti tarafından tehdit olarak görülüp öldürülmüş olabileceğine dair inandırıcı sebepler vardı. O, Kara Panterler gibi radikal siyahi gruplarla ilişki kurmaya başlamıştı… ve bu hükümeti ya da CIA’i çılgına çevirirdi çünkü onun beyaz dinleyiciler üzerinde büyük etkisi vardı.”
Yeraltı dünyasından tetikçilerin hikayeleri de ortaya çıktı. 1975’te Dannemann bir röportajda, Hendrix’in gangsterler tarafından öldürüldüğünü iddia etti. Biyografi yazarı Caesar Glebbeek’e “Zehirlendiğine ve gerçekten öldürüldüğüne inanıyorum” dedi. “Bütün bunların arkasında gerçekten bir şeyler ve bütün bu şeylerin arkasında çok güçlü bir grup var. Bence bu mafya.” Daha sonra 2009’da The Animals’a bir defa rodilik yapan James “Tappy” Wright, Jeffery’nin 1973’te bir uçak kazasında ölmeden önce, Jimi’nin kiralık katil tarafından öldürüldüğünü kendisine sarhoşken itiraf ettiğini iddia eden bir anı yayımladı. Wright’ın doğruladığı üzere menajerin mafyaya 45 bin dolar borcu vardı ve Hendrix’in onunla bağlarını koparmaya hazırlanmasından korktuğu için Hendrix adına imzaladığı 2 milyon dolarlık hayat sigortası poliçesinden para kazanmaya çalışmaktan başka çaresi kalmamıştı. Wright’ın açıklamasına göre, Jeffrey o gece onu boğması için kuzeyden bazı kötü adamları tuttuğunu itiraf etti. 
Norman “Bunun gerçekten aslı astarı yok çünkü o asıl menajerlik sözleşmesi sona erdikten sonra da bu korkunç menajere bağlı kalmaya devam edecekti” diyor. Aslında Jeffrey, Hendrix’in 1970’li yıllardaki albüm avanslarından ve gelirlerinden önemli miktarda para kazanmaya devam edecekti ve Hendrix’in ABD’li menajeri Bob Levine’e göre aslında onun plak şirketi Warner Brothers tarafından alınan sigorta tazminatından hiçbir zaman tek kuruş kazanmadı.
2011’de Levine, musicradar.com’a Wright’ın kitabını satmak için hikâyeyi uydurduğunu özel olarak itiraf ettiğini söyledi. “Jimi Hendrix öldürülmedi. Her şey koca bir yalan. Tappy’ye ‘Bu hikâyeyi uydurarak ne yapıyorsun? Yani kitaplarını satmak istiyorsun. Neden böyle yalanları basmak zorundasın?’ dedim. O da bana dedi ki ‘Peki, kim bana karşı çıkacak? Herkes öldü, herkes gitti. Chas Chandler (Hendrix’in eş menajeri), Michael Jeffery, Mitch Mitchell (Jimi Hendrix Experience’ın bateristi), Noel Redding (Experience gitaristi). Hepsi gitti. Kimse yazdıklarımı sorgulayamaz.’”
Kırmızı şarabın varlığına dair mevcut en uygun açıklama 2005’te Jimi Hendrix: The Man, the Magic, the Truth (Jimi Hendrix: Adam, Büyü, Gerçek)  kitabını yazan Sharon Lawrance’dan geldi. 1996’daki bir telefon konuşmasında doğrudan Dannemann’a Hendrix’in boğazına şarap döküp dökmediğini sormuştu. Dannemann’ın cevabının “Her şey dağınıktı. O darmadağınıktı. Yardımcı olacağını düşündüm” olduğunu iddia etti. Lawrance, Hendrix’in ölümünün intihar olduğuna ikna olmuştu. 
Diğer yandan Norman bunun trajediye dönüşen bir kafa karışıklığı ve tedbirsizlik vakası olduğuna inanıyor. “Kazara çok fazla hap kullanmanın ve ona yardım edilebileceği zaman yardım edilmemesinin daha olağan bir açıklama olduğunu düşünüyorum” diyor. “Sanırım aklı yerinde değildi. Kafası güzel değildi ve pek sarhoş da değildi ama sadece biraz kafası karışmıştı ve aldığını sandığı dozun iki katını aldı. Uzun zaman sonra başka bir uzman, Hendrix’in aldığı tek dozun bile onun işini bitirebileceği kadar perişan durumda olduğunu söyledi çünkü sağlık durumu çok kötüydü... O zamanlar fiziksel olarak tamamen bitkin durumdaydı ve Londra ona sözde değer veren ve ona karşı bir tür sorumluluğu olan insanlarla doluydu. Ancak hiçbiri onu bu önlenebilir trajik ölümden kurtaracak gibi görünmüyordu.”
Dannemann’ın 1996’daki intiharıyla, Hendrix’in son saatlerine dair gerçekler onu büyük ihtimalle mezara kadar takip etti. Hendrix’in kendisi gibi ölümü de bir bilmece; rock’n roll kültürünün söylentilerle, rivayetlerle, yalanlarla ve efsanelerle gölgelenmiş erişilmez bir özü olarak kaldı. Ama onun cevheri, ihtişamı, tutkusu, meydan okuması ve ustalığı en iyi müziği günümüze dek getiriyor ve ona ilham veriyor. Bu anlamda, o hâlâ orada bir yerlerde gökyüzünü öpüyor.
Wild Thing: The Short, Spellbinding Life of Jimi Hendrix (Vahşi Şey: Jimi Hendrix'in Kısa ve Büyüleyici Hayatı) çıktı

 



Robotlar neden hayvanlardan hızlı koşamıyor?

Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)
Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)
TT

Robotlar neden hayvanlardan hızlı koşamıyor?

Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)
Robotlar, hız ve çeviklikte hayvanları henüz yakalayamadı (Unsplash)

Bilim insanları, onlarca yıldır çeşitli çalışmalar yapsa da henüz bir hayvan kadar iyi koşabilen bir robot tasarlayamadı. 

Hakemli dergi Science Robotics'te 24 Nisan'da yayımlanan çalışmaya göre bu hedefe ulaşmak yakın zamanda mümkün olmayabilir. 

Çalışmada, hayvanların robotlara kıyasla daha iyi performans sergilemesinin temel nedeninin, biyolojik bileşenlerle robotlarda kullanılan mekanik parçalar arasındaki farktan kaynaklanmadığı belirtildi.

Bilim insanlarına göre hayvanlar, uzuvlarını ve kaslarını çok daha uyumlu şekilde kullanıyor. Sisteme bütünlüklü bakıldığındaysa robotlar bu açıdan halen geride.

Araştırmada bulgulara dair şu ifadelere yer verildi: 

Küçük istisnalar dışında mühendislikle üretilen alt sistemler, biyolojik eşdeğerlerinden daha iyi performansa sahip. Hatta bazı örneklerde çok daha ileri seviyede oldukları görülüyor. Ancak hayvanlarla robotları, tüm sistemi göz önünde bulundurarak hareket açısından karşılaştırırsanız, hayvanlar inanılmaz bir konumda. Robotlarsa onları henüz yakalayamadı.

Diğer yandan bilim insanları, hayvanların evrimleştiği milyonlarca yıllık süreçle robotik teknolojisinin geliştirilmesi için harcanan vakit karşılaştırıldığında, aslında teknolojik açıdan çok hızlı ilerleme kaydedildiğini belirtti. 

Kanada'daki Simon Fraser Üniversitesi'nden Max Donelan da şunları söyledi: 

Bir antilop engebeli arazide binlerce kilometrelik göç yolunu tamamlayabilir, bir dağ keçisi uçuruma tırmanabilir ve hamamböcekleri bir bacağını kaybetse de yavaşlamadan hareketi sürdürebilir. Bu dayanıklılık, çeviklik ve sağlamlık gibi özelliklere sahip hiçbir robotumuz yok.

Independent Türkçe, Science Daily, Electronicsforu


Tip 1 diyabete yol açtığı düşünülen gen mutasyonu ilk defa incelendi

Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)
Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)
TT

Tip 1 diyabete yol açtığı düşünülen gen mutasyonu ilk defa incelendi

Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)
Kronik bir hastalık olan tip 1 diyabet, her yaşta ortaya çıkabiliyor (Pexels)

Dünyada sadece iki kardeşte görülen gen mutasyonu, tip 1 diyabetin önlenmesinin anahtarı olabilir. 

Otoimmün bir hastalık olan tip 1 diyabet, bağışıklık sisteminin pankreastaki insülin üreten beta hücrelerine saldırarak normal insülin üretimini durduruyor. Bu hastalıktan muzdarip kişilerin kan şekerini kontrol altında tutmak için yaşamları boyunca insülin iğnesi yaptırması gerekiyor.

Yeni araştırmayı yürüten bilim insanları bugüne kadar iki kardeş dışında kimsede rastlanmayan bir gen mutasyonunun bu hastalığa yol açabileceğini düşünüyor. Sözkonusu mutasyon PD-L1 adlı proteini kodlayan gende gerçekleşiyor.

Araştırmacılar, çalışma yürütüldüğü sırada 10 ve 11 yaşındaki iki çocuğun hayatlarının ilk birkaç haftasında tip 1 diyabete yakalandığını belirtiyor. Journal of Experimental Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada bu mutasyonun PD-L1'in düzgün çalışmasını engellediği kaydedildi.

Bu protein ve reseptörü PD-1, bağışıklık sistemini kontrol altında tutan bir tür güvenlik sistemi işlevi gördüğünden ve işlevlerini engelleyen kanser tedavileri diyabete yol açabildiğinden PD-L1, tip 1 diyabetin başlamasını durdurmada çok önemli görünüyor.

Ancak çocukların bağışıklık sisteminin, bu proteinle reseptörün sağladığı güvenlik mekanizması olmadan da düzgün çalıştığını gözlemleyen bilim insanları şoke oldu. Araştırmacılar PD-1'e bağlanan başka bir protein olan PD-L2'nin, PL-D1 görevini yerine getirmediğinde devreye girdiğini düşünüyor. 

Araştırmacılar PL-D1 proteini tip 1 diyabetin önlenmesinde kilit rol oynarken, diğer bağışıklık sistemi işlevlerinin çoğunun normal şekilde çalışmasını sağlamada pek önem arz etmediği sonucuna vardı. 

King's College London'dan immünolog Timothy Tree ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Artık otoimmün diyabeti önlemede kritik rol oynayan farklı hücre tipleri arasındaki iletişimi çözmemiz gerekiyor" diyor.

Bu bulgu, tip 1 diyabet gibi otoimmün diyabetlerin nasıl geliştiğine dair bilgilerimizi arttırıyor. Gelecekte diyabeti önleyebilecek tedavilerde yeni bir muhtemel hedefin önünü açıyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Science Daily, Journal of Experimental Medicine


Tavukların duygularını ibikleriyle gösterdiği saptandı

Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)
Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)
TT

Tavukların duygularını ibikleriyle gösterdiği saptandı

Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)
Soldaki gibi dinlenen tavuklar daha açık tonlar sergilerken yakalanma gibi negatif tecrübelerde kıpkırmızı kesildiler (INRAE/Bertin&Arnould)

Hayvanlarda, özellikle de kuşlardaki duyguları çalışmak hem zor hem de nadir görülen bir araştırma konusu. 

Mavi sarı Macaw papağanlarının ciltlerinin kızarması hakkında yapılan bir araştırmanın ayak izlerini takip eden Fransa Ulusal Fransız Tarımsal Araştırma Kurumu (INRAE) ekibinin tercihiyse kümes hayvanları oldu. 

Sussex tavuğunu odağına alan araştırmada, bu kuşlarda da benzer bir durumun görülüp görülmediğine bakıldı. 

Loire Vadisi'ndeki 363 metrekarelik bir bahçede yaşayan 6 adet 3-4 aylık Sussex tavuğu gözlemlendi. Üç haftalık süre boyunca filme de alınan hayvanların çok lezzetli yemlerle beslenmek ve yakalanmak gibi değişik durumlara verdiği tepkiler incelendi. 

Seçilen 18 bin fotoğraf bir görsel yazılımıyla analiz edildi ve uçamayan kuşların ibiklerinin ne kadar kızardığı ölçüldü.

Sonuçlar, tavukların derilerinin renginin duygusal durumlarına göre değiştiğini ortaya koydu.

Örneğin un kurduyla beslendiklerinde biraz kızarırlarken yakalanma gibi negatif deneyimlerde kıpkırmızı kesildiler. 

Dinlenirken ten renklerinin çok daha açık renklere çaldığı görüldü. 

Bu sonuçlardan yola çıkan bilim insanlar, hayvan-insan etkileşimine de baktı. 5 haftalık bir periyotta 13 Sussex tavuğunun bir insana nasıl alıştığı incelendi. 

Böylesi bir hazırlık sürecine tabi tutulmayan bir başka 13 tavukluk grup bu kişiyle karşılaştığında ibiklerinin kızardığı görüldü. Diğerleriyse sükunet ve ten renklerini korudu.

Araştırma makalesini Applied Animal Behaviour Science adlı bilimsel dergide yayımlayan bilim insanları, bu hayvanların özellikle kendi aralarındaki sosyal etkileşimin incelenmesi gerektiğini belirtiyor.

Independent Türkçe, Phys.org, INRAE


Kolon kanseri uyarısı: İki vücut tipinde risk yüksek

Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)
Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)
TT

Kolon kanseri uyarısı: İki vücut tipinde risk yüksek

Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)
Kolon kanseri, dünya genelinde kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada yer alıyor (Pixabay)

Karın bölgesinde aşırı yağlanma olan uzun boylu kişiler ve obezlerin kolon (kalın bağırsak) kanserine daha fazla yakalandığı bulundu. 

Aşırı kilonun bu kanser riskini artırdığı önceki çalışmalarda görülse de farklı yağlanma türlerinin etkisi saptanmamıştı. 

Birleşik Krallık (BK) Biobank'ten 329 bin 828 kişinin sağlık verisinin incelendiği yeni araştırmada katılımcılar vücut tiplerine göre 4 gruba ayrıldı: vücut genelinde obez; yağlanmanın vücuda yayıldığı uzun boylular; karın bölgesinde yağlanma olan uzun boylular; daha kısa ve kilolu ama kalça ve bel ölçüsü daha düşük olanlar. Katılımcıların 3 bin 728'i kolon kanseriydi.

Obezitenin vücudun genelinde görüldüğü ilk grubun kolon kanserine yakalanma riskinin diğerlerine göre yüzde 10 daha fazla olduğu kaydedildi. Abdominal obezite sınıfına giren üçüncü gruptaki riskse yüzde 12'ydi. Bu vücut tipine sahip kadınların bu kansere yakalanma ihtimali de erkeklerden yüzde 18 daha yüksek çıktı. 

Science Advances adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmanın yazarları, yağın vücutta biriktiği bölgenin vücut kitle indeksinden daha önemli olduğunu söylüyor. Boy ve kilo üzerinden hesaplanan vücut kitle indeksi, tahmini yağ miktarını göstererek kişinin ideal kilosuna ne kadar yakın olduğunu anlamaya yarıyor. 

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'ndan Heinz Freisling, ortak yazarı olduğu araştırma hakkında "Vücut kitle indeksi veya vücuttaki yağ dağılımı (örneğin bel çevresi) gibi vücudun yağlılığını ölçerken en çok kullanılan göstergelerin, sağlıksız kiloya bağlı kanser riskini göz ardı ettiğini düşünüyoruz" diyor. 

Bu göstergeler kullanışlı olsalar da yakın vücut kitle indeksine sahip ama farklı vücut tipindeki bireyleri aynı kategoride gruplandırıyor. Diğer yandan aynı vücut kitle indeksine sahip kişilerin kanser risklerinin çok farklı olabileceğini biliyoruz.

BK Biobank'den 460 bin 198 kişinin genetik verilerini inceleyen bilim insanları 3 bin 414 genetik varyant tespit etti. Araştırmacılar bu sayede iki vücut tipindeki kanser riskinin yüksek olmasında genlerin oynadığı rolü tespit etti. 

Freisling "Genel olarak daha obez bir vücut şeklinin belirli beyin bölgelerinde aşırı ifade edilen genlerle; daha uzun boylu ve abdominal obez vücut şeklininse esasen yağ dokusunda aşırı ifade edilen genlerle ilişkili olduğunu bulduk" diyor:

Açıkçası bu, sindirim sağlığının en azından kısmen beyin ve yağ dokusundan kaynaklanabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Medical News Today, News Medical, Newseek, Science Advances


Amazon Prime'ın yeni dizisinin başarısının sırrı ne?

Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)
Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)
TT

Amazon Prime'ın yeni dizisinin başarısının sırrı ne?

Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)
Fallout, nükleer kıyamet sonrasında Los Angeles'ta nükleer imha sonrasında kendilerini radyasyondan, mutantlardan ve haydutlardan korumak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda insanların hikayesini anlatıyor (Amazon Prime Video)

Fallout 4 oyuncuları uzun zamandır beklenen dev güncellemenin PlayStation 5 ve Xbox Series X/S'te yayımlanmasıyla çılgına dönerken Amazon Prime Video da uyarlama dizisi Fallout'un başarısını kutluyor.

Oyuna ilgiyi de ateşledi

10 Nisan'da gösterime giren dizi yayın platformunda büyük bir hit haline gelirken oyuna yönelik ilginin de yeniden alevlenmesini sağladı.

Video oyunlarının televizyon ve dizi uyarlamaları eğlence sektöründe uzun süre kara bir leke olarak kalsa da son yıllarda başarılı uyarlamalara imza atılıyor.

Örneğin Kirpi Sonic (Sonic the Hedgehog) ve Süper Mario Kardeşler Filmi (The Super Mario Bros. Movie) gibi filmler, oyun uyarlamalarının beyazperdede ne kadar popüler olabileceğini kanıtladı. 

HBO'nun sevilen video oyunundan uyarladığı The Last of Us da tek bir günde 8 milyondan fazla izleyiciyi ekran başına toplamayı başardı.

Ancak 2018 yapımı Lara Croft: Tomb Raider, gişede orta düzeyde bir başarı elde etse de oyuncular tarafından beğenilmedi. 

Paramount'un bir başka popüler video oyunu serisine dayandırdığı dizi Halo da ne hayranlara ne de izleyicilere istediklerini verdi.

"Her olay oyunların evreninde de meydana geldi"

Uzun yıllardır Halo ve Fallout oynayan Lewis White, Fallout'un başarısının sırrını Daily Mail'a açıkladı. White, Fallout yazarlarının kaynak malzemeye çok sadık kaldığını söyledi.

"Fallout'un ilk sezonu, video oyunlarının genel 'düzeni' içinde yer alacak şekilde oluşturuldu" diyen White ekledi: 

Bu, dizide meydana gelen her olayın aynı zamanda oyunların evreninde de meydana geldiği anlamına geliyor.

"Amazon'un Fallout'u, kaynak malzemesine epey sadık kaldı" diyen White sözlerini şöyle sürdürdü: 

Halo ise bunu yapmamaya karar verdi.

"Sadık hayranlar bile bağ kuramıyor"

White, Halo hakkında özellikle sert konuştu ve oyunun ikonik kahramanı Master Chief'in tasvirinin bile dizide çok farklı olduğunu vurguladı.

Dizi, oyunların sadık hayranlarıyla bile bağ kurmakta zorlanıyor.

Buna karşılık Fallout dizisi, oyunlara yeni bir ilgi yaratıyor ve hayranlara oyunları yeniden oynamaları için ilham veriyor.

8 bölümlük dizi, milyonlarca yeni izleyiciyi yeni bir evrenle tanıştırıyor.

Eleştirmenlerin övgü yağmuruna tuttuğu Fallout, ikinci sezon onayını da aldı. Fallout aynı zamanda Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri (The Lord of the Rings: The Rings of Power) beri en çok izlenen Prime Video dizisi oldu.
Independent Türkçe, Daily Mail, TheVerge


Russell Crowe yine şeytan çıkarıyor: Yeni korkunun fragmanı yayında

The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
TT

Russell Crowe yine şeytan çıkarıyor: Yeni korkunun fragmanı yayında

The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)
The Exorcism, son iki yılda Crowe'un rol aldığı şeytan çıkarma temalı ikinci film (Vertical)

Başrollerini Russell Crowe ve Ryan Simpkins'in paylaştığı doğaüstü korku filmi The Exorcism'in ilk fragmanı yayımlandı. 

Sorunlu bir aktörü canlandırıyor

The Exorcism'de Crowe, "doğaüstü bir korku filmi çekerken aklını yitirmeye başlayan sorunlu bir aktör olan Anthony Miller" rolünde izleyicilerin karşısına çıkıyor.

Arasının açık olduğu kızı Lee ise, babasının geçmişteki bağımlılıklarına geri dönüp dönmediğini merak ederken işinde problem yaşıyor olabileceğinden şüpheleniyor.

Filmin diğer oyuncuları arasında James Cameron'ın milyar dolarlık serisi Avatar'ın yıldızı Sam Worthington'ın yanı sıra Chloe Bailey, Adam Goldberg ve David Hyde Pierce yer alıyor. 

Yönetmen koltuğunda oturan Joshua John Miller, M.A. Fortin'le birlikte senaryoyu kaleme aldı.

The Exorcism, Miller ve Fortin'in 2015 yapımı korku komedisi The Final Girls'ün ardından ikinci uzun metrajlı filmi.

İkili aynı zamanda, sevgilisini öldüren kartel için çalışmaya zorlanan Teresa'nın hikayesini anlatan suç draması Queen of the South'un da yaratıcısı. 

Crowe geçen yıl da şeytan çıkarma temalı Şeytanın Düşmanı'nda (The Pope's Exorcist) rol almıştı. 60 yaşındaki aktör filmde, Vatikan'ın baş şeytan kovucusu olarak görev yapan rahip Gabriele Amorth'u canlandırmıştı. Julius Avery'nin yönettiği film, dünya çapında yaklaşık 77 milyon dolar hasılat elde etmişti.

The Exorcism'in 7 Haziran'da vizyona girmesi bekleniyor.

Independent Türkçe, Variety, Deadline


Hibrit beyin üreten bilim insanları bir ilke imza attı

Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)
Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)
TT

Hibrit beyin üreten bilim insanları bir ilke imza attı

Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)
Farenin beynindeki sıçan hücreleri (kırmızılar) hayvanın koku almasını sağladı (Ben Throesch)

Bilim insanları bir kısmı fare bir kısmı sıçandan oluşan beyin üretti. Bu "hibrit beyin" sayesinde ilk defa bir hayvan, başka bir hayvanın kaybettiği duyusunun çalışmasını sağladı. 

Fare embriyolarına sıçan hücrelerinin eklenmesiyle üretilen bu beyni taşıyan fareler, koku alabilmek için sıçanların hücrelerinden faydalandı.

Daha önce gelişme aşamasında veya bu süreci tamamlamış fare ve sıçanların beynine nöronların enjekte edilmesiyle hibrit beyin üretilmişti. Ancak Columbia Üniversitesi'nden araştırmacılar bunların düzgün çalışmaması nedeniyle hücreleri daha erken bir dönemde ekledi.

Farelerin döllenmesinden sonraki birkaç saat içinde hücrelerin hızla bölündüğü blastokist aşamasında sıçan kök hücrelerini yerleştiren araştırmacılar bu sayede iki hayvanın hücrelerinin birlikte büyüyüp kaynaşmasını sağladı. 

Normalde sıçanların beyni daha yavaş gelişse de fare embriyosuna konan bu hücreler, ev sahibi hayvanın gelişimine ayak uydurmayı başardı.  

Cell adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmayı yürüten Kristin Baldwin, "Sıçan hücrelerini, fare beyninin neredeyse tamamında görmek bizim için epey şaşırtıcıydı" diyor.

Araştırmacılar daha sonra kokuyla ilgili bilgilerden sorumlu nöronları devre dışı bırakılan veya ortadan kaldırılan iki ayrı deney faresi yetiştirdi. Hibrit beyne sahip bu farelerin, sıçan hücreleri sayesinde koku almayı başardığı gözlemlendi. Baldwin şöyle diyor: 

Bütün  fare kafeslerine bir kurabiye sakladık ve sıçan nöronlarıyla onu bulabildiklerini görünce çok şaşırdık.

Öte yandan nöronların ortadan kaldırılmadığı, sadece çalışmaz hale getirildiği fareler diğerleri kadar başarılı olamadı. "Bu, yedek nöronlar eklemenin tak-çalıştır şeklinde işlemediğini gösteriyor" diyen Baldwin şöyle ekliyor: 

Çalışan bir ikame istiyorsanız, orada öylece duran işlevsiz nöronları temizlemeniz gerekebilir. Bazı nörodejeneratif hastalıklarda ve otizmle şizofreni gibi bazı nörogelişimsel bozukluklarda bu durum sözkonusu olabilir.

Araştırmacıların karşılaştığı temel zorluk, sıçan hücrelerinin farklı farelerde rasgele dağılmasıydı. Enjekte edilen hücrelerin, belli bir hücre tipine dönüşmesi için halihazırda çalışan bilim insanları bu sayede daha net sonuçlar elde etmeyi ve insanların hastalıklarını daha iyi anlamayı umuyor. 

Independent Türkçe, Science Daily, New Atlas, Cell


Zombi geyik hastalığı insanlara mı sıçradı?

Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)
Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)
TT

Zombi geyik hastalığı insanlara mı sıçradı?

Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)
Her yaştan geyiğe bulaşabilen zombi geyik hastalığı, bazı hayvanları belirtiler görülmeden öldürebiliyor (AFP)

Araştırmacılar zombi geyik hastalığının insanlara sıçradığından şüpheleniyor. Bundan muzdarip geyiklerin etini yedikten sonra hayatını kaybeden iki kişinin ölümü bu düşünceye yol açtı.

Diğer adı kronik zayıflama hastalığı olan bu rahatsızlığın insanlara bulaştığı bir vakaya daha önce rastlanmamıştı. Sinir sistemini hedef alan bu tarz hastalıklar, prion denen proteinlerin beyinde anormal şekilde birikmesi sonucu ortaya çıkıyor. 

Sığırlardaki deli dana ve insanlardaki Creutzfeldt Jakob, prion hastalıklar arasında yer alıyor. Prionların beyin dokusunda yayılması demansa benzer belirtiler yaratıyor fakat hastalık daha hızlı ilerliyor. Henüz tedavisi bulunmayan Creutzfeldt Jakob hastalığı, genellikle bir yıl içinde ölümle sonuçlanıyor.

Neurology adlı bilimsel dergide yayımlanan raporda araştırmacılar kronik zayıflama hastalığı taşıyan geyiklerin etini 2022'de yiyen 72 yaşındaki bir adamın kafa karışıklığı ve saldırganlık içeren davranışları aniden göstermeye başlamasından kısa süre sonra hayatını kaybettiğini aktarıyor. 

Aynı geyik grubundaki hayvanların etini yiyen başka birinin de kısa süre sonra benzer belirtileri göstererek hayatını kaybettiğini söyleyen araştırmacılar ikinci hastanın otopsi sonuçlarının Creutzfeldt Jakob hastalığından öldüğünü ortaya koyduğunu belirtiyor. Bu vakanın gerçekleştiği yılı raporda yazmayan araştırmacılar, hastanın belirtileri gösterdikten bir ay sonra hayatını kaybettiğini ifade ediyor.

Araştırmacılar neden-sonuç ilişkisi doğrulanmasa da bu raporun hastalığı taşıyan hayvanları yemenin yarattığı risklere yönelik daha fazla inceleme yapılması gerekliliğine dikkat çektiğini söylüyor. 

Deli dana hastalığı diye bilinen bovin süngerimsi ensefalopati bulaşmış sığırların etinin yenmesi de uzun zamandır insanlardaki Creutzfeldt Jakob hastalığının ortaya çıkmasıyla ilişkilendiriliyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'ne göre zombi geyik hastalığı ABD'nin 32, Kanada'nın 4 eyaletindeki yabanda ve çiftliklerde yaşayan geyik, Kanada geyiği ve sığınlarda görülüyor. 

Tedavisi ve aşısı olmayan hastalığın hayvanlar arasında kolayca yayıldığı gözlemlenirken uzmanlar zombi geyik hastalığının kan ya da tükürük gibi vücut sıvılarıyla doğrudan temas veya bunların çevreye bulaşması yoluyla hastalığın taşındığını düşünüyor.

Independent Türkçe, Science Alert, CBS News, ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri, Neurology


Simpsonlar'ın yapımcısı dizideki şok ölüm için hayranlardan özür diledi

Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)
Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)
TT

Simpsonlar'ın yapımcısı dizideki şok ölüm için hayranlardan özür diledi

Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)
Matt Groening'in yarattığı sitcom, Homer Simpson ve ailesinin Springfield kasabasındaki macaralarını konu alıyor (FX)

Simpsonlar'ın (The Simpsons) yönetici yapımcısı, son sezonun 15. bölümü olan Cremains of the Day'de, kurgusal kasaba Springfield'da uzun süredir yaşayan bir karakterin şaşırtıcı derecede duygusal vedasını ele aldı.

Dizinin hayranları neye uğradığını şaşırdı

Halen yayımlanmakta olan 35. sezonun 15. bölümünde, Moe'nun Barı'nın müdavimi Larry Dalrymple'ın ölümü, hem izleyicileri hem de Homer ve arkadaşlarını şoke etti.

Bu bölümde, Dan Castellaneta'nın seslendirdiği Homer ve trajediyle bir araya gelen arkadaşları, Larry'nin son dileğini yerine getirmek üzere bir yolculuğa çıktı.

21 Nisan'da gösterime giren bölümü John Frink kaleme aldı ve Gabriel DeFrancesco yönetti.

Larry dizide arka planda yer alan bir karakterdi ve 1989'da ekranlara gelen ilk sezonda ortaya çıkmıştı. Çoğunlukla Moe'nun Barı'nda Homer Simpson ve arkadaşlarının yanında görünen Larry, ara sıra bir ya da iki replik söylüyordu.

Yapımcı Tim Long, Larry'nin ölümüne verilen şaşırtıcı tepki hakkında TMZ'ye konuştu. 

Ölümün izleyicileri etkilemesini istemiş

Uzun soluklu animasyon sitcom'un ortak yapımcısı Long, yaptığı açıklamada yaratıcı ekibin, Larry Dalrymple'ın ölümünün izleyicileri çok etkilemesini istediğini itiraf etti. 

Long ayrıca Larry'nin ölümü için hayranlardan özür diledi ama izleyicilerin etkilendiğini görmenin kendisini rahatlattığını da söyledi:

Çünkü bu dizinin hâlâ sevildiğini gösteriyor.

Long, Larry'nin rolünün küçüklüğünün önemli olmadığını söyleyerek, Simpsonlar'daki karakterlerin pek sık ölmediğini hatırlattı. 

Bu yüzden karakterler öldüğünde büyük bir olay oluyor.

Long, dizinin hayranlarına korkmamalarını söyleyerek ekledi:

Sonuçta Barney ya da Moe gibi önemli bir karakteri öldürmedik!

Independent Türkçe, TMZ, ScreenRant 


Yapay zeka Microsoft'a büyük kâr getirdi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Yapay zeka Microsoft'a büyük kâr getirdi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Büyük teknoloji firmalarının üç aylık döneme ilişkin perşembe günü yaptığı mali açıklamalar karışık bir tablo çizdi: Microsoft, yapay zeka yeteneklerine yaptığı güçlü yatırımların ardından analist tahminlerini aşan büyük bir gelir artışı bildirirken, Meta'nın hisseleri bu hafta kendi yapay zeka yatırımlarını duyurmasının ardından darbe aldı.

ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI'la ortaklık kurduktan sonra yapay zeka alanında lider haline gelen Microsoft, imzası niteliğindeki ofis hizmetlerine oyunun kurallarını değiştiren yapay zekayı ekleyerek Copilot'u oluşturdu. Copilot, toplantıları yazıya dökebilen, e-posta gönderebilen ve elektronik çizelge hazırlayabilen bir yapay zeka asistan.

Washington merkezli teknoloji firması, bu çeyrekte gelirlerinin bir önceki yıla göre yüzde 17 artarak 61,9 milyar dolara yükseldiğini, net gelirinin yüzde 20 arttığını ve yapay zekanın Azure bulut hizmetlerine yönelik talebin bu çeyrekte yüzde 31 artmasına katkı sunduğunu bildirdi.

D.A. Davidson'dan yazılım analisti Gil Luria, The Wall Street Journal'a, "Yapay zekada lider oldular" diye konuştu. 

Yapay zekadan gerçekten gelir elde edebilen tek şirket onlar.

Diğer teknoloji firmaları da benzer şekilde cesaret verici raporlar yayımladı.

Snapchat'in arkasındaki şirket olan Snap'in hisseleri, firmanın bir önceki yıla göre yüzde 21'lik bir gelir artışı açıklayarak piyasa beklentilerini aşmasının ardından perşembe günü genişletilmiş işlemlerde yüzde 27 kadar fırladı.

2021'de Apple cihazlarında reklamları hedefleme kabiliyetini sınırlayan büyük bir değişiklikle mücadele eden şirket, son üç çeyrektir gelirlerini artırıyor.

Google'ın ana şirketi Alphabet'te de durum benzer şekilde iyimserdi ve bu çeyrekte gelirlerin geçen yılın bu dönemine kıyasla yüzde 15 artarak 80,5 milyar dolara ulaştığını bildirdi. Şirket ayrıca ilk üç aylık nakit temettüsünü ve 70 milyar dolarlık hisse geri alımını açıkladı.

CEO Sundar Pichai kazanç duyurusunun yanı sıra yaptığı açıklamada, "Yapay zeka araştırma ve altyapısındaki liderliğimiz ve küresel ürün ayak izimiz, bizi bir sonraki yapay zeka inovasyonu dalgası için iyi bir konuma getiriyor" dedi.

Facebook ve Instagram'ın ana şirketi Meta'daysa işler daha karmaşıktı.

Çarşamba günü ilk çeyrek kazançlarını açıklayan şirket, ilk çeyrek kârının bir önceki yıla göre iki kattan fazla arttığını ve gelirin yüzde 27 yükseldiğini açıkladı.

Ancak, yapay zeka yatırımlarını 5 milyar dolar kadar artırma planları piyasayı ürkütmüş gibi görünüyor ve Meta'nın hisse fiyatı çarşamba ve perşembe günleri boyunca düşerek teknoloji hisselerinde daha büyük bir satışa yol açtı.

Independent Türkçe