İngiltere, Kovid-19 aşıları için 'Human Challenge’ deneylerine ev sahipliği yapacak

Johnson & Johnson tek doz aşılama yapılmasını hedefleyen potansiyel aşısının üçüncü aşamasını başlattı

İngiltere Başbakanı Boris Johnson İngiltere Başbakanı, aşı geliştirme çalışmaları hakkında bilgi edinmek üzere Oxford Üniversitesi’ndeki bir laboratuvarı ziyaret etti (AFP)
İngiltere Başbakanı Boris Johnson İngiltere Başbakanı, aşı geliştirme çalışmaları hakkında bilgi edinmek üzere Oxford Üniversitesi’ndeki bir laboratuvarı ziyaret etti (AFP)
TT

İngiltere, Kovid-19 aşıları için 'Human Challenge’ deneylerine ev sahipliği yapacak

İngiltere Başbakanı Boris Johnson İngiltere Başbakanı, aşı geliştirme çalışmaları hakkında bilgi edinmek üzere Oxford Üniversitesi’ndeki bir laboratuvarı ziyaret etti (AFP)
İngiltere Başbakanı Boris Johnson İngiltere Başbakanı, aşı geliştirme çalışmaları hakkında bilgi edinmek üzere Oxford Üniversitesi’ndeki bir laboratuvarı ziyaret etti (AFP)

İngiltere koronavirüs aşılarının etkinliğini değerlendirmek üzere gönüllü olarak katılan sağlıklı insanların aşılandıktan sonra bilinçli olarak virüse maruz bırakılmasını esas alan klinik deneylere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Dün Financial Times gazetesinde yayınlanan raporda hükümet tarafından finanse edilen projenin katılımcıları ile ilgili olarak testlerin Londra’daki bir karantina merkezinde Ocak ayında başlaması bekleniyor.
Gazete, ilk olarak gönüllü kişilerin potansiyel aşı ile aşılanacağı ve ardından virüsten belli bir doz enjekte edileceğini ifade etti. Ancak bu projede test edilecek aşının ismi hakkında bilgi verilmedi.
Diğer taraftan ABD merkezli Johnson & Johnson şirketi Kovid-19’a karşı bir aşı geliştirme denemeleri kapsamında 60 bin kadar gönüllüye doz vermeye başladı. ABD tarafından yürütülen ilk büyük aşılama süreci testinde, yalnızca bir doz aşılamanın ardından başarılı olunması hedefleniyor.
Bloomberg haber ajansı Johnson & Johnson şirketinin, ABD’de Kovid-19’a karşı bir aşı geliştirmeye çalışan ve klinik testlerin son aşamasına geçen dördüncü şirket olduğunu aktardı. Testlere kayıt yaptıranların sayısı beklendiği gibi devam ederse, deneyden yıl sonuna kadar sonuç alınabilecek. Johnson & Johnson şirketinin Baş Bilim Sorumlusu Paul Stoffels’e göre bu, aşının etkili olduğu kanıtlandığı takdirde şirketin önümüzdeki yılın başlarında acil durum izni almasına imkan tanıyacak.
Stoffels verdiği röportajda “Tek bir dozun verilmesi salgın ile mücadelede son derece etkili bir yol olabilir çünkü etkisi daha hızlı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Alman haber ajansı DPA’nın aktardığı habere göre şirketin hisseleri New York'ta yüzde 3,2 oranında artış gösterdi.
Stoffels testlerin son aşamasının başlatılması kararının, insanlar üzerinde yapılan testlerin verilerine dayandığını, verilere göre tek dozun güvenli olduğunu ve güçlü bir bağışıklık tepkisi uyandırdığını söyledi.



ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

ABD elçisi Tom Barrack Lübnan konusunda konuştu: Trump'ın sabrının da bir sınırı var

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack (AFP)

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan'da kendi ifadesiyle ‘Başkan Trump'ın sabrına bağlı’ sınırlı bir zaman dilimi olduğunu vurguladı.

Barrack, New York'ta düzenlediği ve Şarku’l Avsat'ın da davet edildiği basın toplantısında şunları söyledi: “Trump sabrıyla tanınsa da bu sabır sınırsız değil. Lübnan'ı çok seviyor ve belki de Dwight Eisenhower'dan bu yana hiçbir ABD başkanı bu sevgiyi göstermemiştir. Bu ülkeye yönelik samimi takdirlerini ifade etti. Ancak Lübnanlılar harekete geçmeli. Bu fırsatı değerlendirmek zorundalar. Aramızda bir etkileşim var, bu nedenle zaman zaman biraz hayal kırıklığına uğrasam da iyimserim.”

Hizbullah'ın silahları konusunda Barrack, kabine içinde ve üç başkan (Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı) arasında bir uzlaşmaya varılırsa ve Hizbullah ağır silahlarını yavaş yavaş bırakmayı kabul ederse bunun bir başlangıç olacağını söyledi. Barrack sözlerini şöyle sürdürdü: “Lübnan'da herkes hafif silahlar taşıyor ama burada söz konusu olan İsrail'i etkileyebilecek silahlar. Bu desteklenmesi gereken bir süreç ve Lübnan ordusunun silah toplama işini yapabilmesi için güçlendirilmesi gerekiyor. Sorun şu ki orduya bir süredir ödeme yapılmıyor ve bu da engellerden biri. Tüm bu unsurların aynı anda gerçekleşmesi gerekiyor. Lübnanlılar arasında büyük saygı gören Lübnan ordusunun silahların nasıl iade edileceği ve bir iç savaşa yol açmadan nasıl toplanacağı konusunda Hizbullah ile yumuşak bir müzakere yürütmesi için güçlendirilmesi lazım. Çünkü bu silahlar yeraltı garajlarında, mahzenlerde ve evlerin altında saklanıyor.”

Barrack, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahlarıyla ilgili olarak gecikmesinin sebebinin iç savaş korkusu olduğuna inanıyor.

ABD elçisi, Suriye ile İsrail arasındaki herhangi bir normalleşmenin doğal olarak Lübnan, İsrail, Irak ve nihayetinde İsrail arasında da normalleşmeyi gerektireceğini belirtti. Barrack, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, İsrail'in düşman olmadığını ve mevcut sorunlara çözüm bulmak için İsrail'le görüşmeye ve müzakereye açık olduğunu söylerken tutumunda netti. Bu süreç diğer komşu ülkelerde olduğu gibi kademeli adımlarla başlayacak” ifadelerini kullandı.

Barrack, “Başkan Trump'ın İran'ın bombalanmasına verdiği destek gibi attığı cesur adımlar kısa vadeli de olsa bir fırsatı temsil ediyor. Çünkü İran, Hamas, Hizbullah ve Husiler şu anda geçici bir geri çekilme durumunda. Geri kalan ülkelerin kendilerini yeniden tanımlama şansı var” dedi ve kararın kendilerine bağlı olduğunu vurguladı. Barrack, “Bu adımların zaten atılmakta olduğuna ve herkesin bu yönde ilerlemek için sorumlulukla hareket ettiğine inanıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.