Kral Selman: Ortadoğu’da barış bölge halkları arasında bir arada yaşamak için stratejik bir seçenek haline geldi

BM Genel Kurulu’nun 75. oturumunda yayınlanan Kral Selman’ın videosu (AFP)
BM Genel Kurulu’nun 75. oturumunda yayınlanan Kral Selman’ın videosu (AFP)
TT

Kral Selman: Ortadoğu’da barış bölge halkları arasında bir arada yaşamak için stratejik bir seçenek haline geldi

BM Genel Kurulu’nun 75. oturumunda yayınlanan Kral Selman’ın videosu (AFP)
BM Genel Kurulu’nun 75. oturumunda yayınlanan Kral Selman’ın videosu (AFP)

Suudi Arabistan, dünyanın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve bunun sağlık, insani ve ekonomik etkileri gibi ortak zorluklarla yüzleşmek için el ele vermesi gerektiğinin altını çizerek, G20 dönem başkanı olarak salgın ve etkileriyle başa çıkmada uluslararası çabaları ilerletmeye devam ettiğini bildirdi.
Bununla birlikte uluslararası kanun ve normlara saygılı, çevresinde sürekli güvenlik, istikrar ve refah arayışında, çatışmalara siyasi çözüm isteyen ve radikalizmin tüm tezahürleriyle mücadeleye dayalı bölgesel ve uluslararası politika anlayışını vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun video konferans aracılığıyla düzenlenen 75. oturumunda Kral Selman bin Abdulaziz’in mesajlarının yer aldığı video yayınlandı.
BM 75. Genel Kurul Başkanlığı’na seçilen Volkan Bozkır’ı tebrik edip başarılar dileyerek söze başlayan Kral Selman’ın BM 75. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın tam metni şöyle;
“Bugün sizlere mesajın ülkesinden, vahyin doğum yerinden ve Müslümanların kıblesinden hitap ediyorum.
Dünyamızın karşı karşıya olduğu istisnai ortak zorluklar karşısında dünya ülkeleri ve halkları arasında bir arada yaşama, barış, ılımlılık ve dayanışma çağrısında bulunduğumuz gerçek İslam dinimiz, Arap kültürümüz ve ortak insani değerlerimizin öğretilerine dayandığımız bir mesajı iletiyorum.
Bugün dünyamız, koronavirüs salgını ve onun sağlık, insani ve ekonomik etkileri gibi insanlığın ortak zorluklarıyla yüzleşme noktasında hepimizin acil el ele vermesi gerektiğini gösteren büyük bir zorlukla karşı karşıya.
Suudi Arabistan, G20 dönem başkanı olarak, bu salgınla mücadele etmenin yanı sıra insani ve ekonomik etkisini sınırlamak için küresel çabaları koordine etme konusunda geçtiğimiz Mart ayında liderler düzeyinde bir zirve düzenleyerek uluslararası çabaları koordine etti.
Zirve sırasında Suudi Arabistan, salgınla mücadele, hazırlıklı olma ve acil durumlara yanıt verme çabalarını desteklemek için 500 milyon dolarlık destekte bulundu.
Aynı zamanda şu anda salgınla başa çıkmak ve etkilerini ele almak için uluslararası müdahale çabalarını ilerletmeye devam ediyor.
Suudi Arabistan, insani yardım ve kalkınma yardımı alanındaki en büyük bağışçılardan biri ve son 30 yılda 81 ülkenin yararlandığı 86 milyar dolardan fazla insani yardım sağladı. Bu yardım sağlama çabalarında kimseyi siyasi, etnik veya dini gerekçelerle ayırt etmedi.
Suudi Arabistan, bu örgütün kuruluşundan bu yana uluslararası barış ve güvenliği sağlamak isteyen ülkelerin ön saflarında yer almış, çatışmalara arabuluculuk yapmış ve barışçıl çözümlere ulaşmak, onlardan kaçınmaya çalışmak, güvenliği, istikrarı, büyümeyi ve refahı desteklemek için her zaman çalışmış ve çaba göstermiştir.
Bununla birlikte, Ortadoğu halkı güvenlik ve istikrarını tehdit eden büyük güvenlik ve siyasi zorluklara maruz kaldı ve bunu halen de yaşamaktadır.
Bölgemiz, halkların büyüme, refah ve barış özlemlerini göz ardı ederek, bölge ülkelerinin bugünü ve geleceğini yeniden biçimlendirmek için politika ve yönelimlerini empoze etmeye çalışan radikal güçlerden onlarca yıldır acı çekiyor.
Suudi Arabistan’da öncü bir ekonomiye sahip olmakla birlikte insanlığın ve medeniyetinin yükselişine etkin bir şekilde katkıda bulunan bir toplum olma hedefiyle 2030 Vizyonu ile geleceğe giden bir yol seçtik.
Ülkemiz İran’a barış için elini uzattı ve geçtiğimiz on yıllar boyunca ona olumlu ve açık bir şekilde hitap etti.
Birkaç kez iyi komşuluk ilişkileri ve karşılıklı saygı inşa etmenin yollarını tartışmak için liderlerini ağırladı ve İran’ın nükleer programını ele almak için uluslararası çabaları memnuniyetle karşıladı.
Fakat tüm dünya, İran rejiminin yayılmacı faaliyetlerini artırma, terör ağları kurma, terörizmi kullanma, İran halkının yetenekleri ve zenginliklerini, yalnızca kaos, radikalizm ve mezhepçilikle sonuçlanan yayılmacı projelerine ulaşmak için harcadığını tekrar tekrar gördü.
İran rejimi, bu agresif yaklaşım bağlamında geçtiğimiz yıl uluslararası yasaları açıkça ihlal ederek, uluslararası barış ve güvenliğe saldırarak, küresel ekonominin istikrarı ve küresel pazarlara petrol arzının güvenliğini umursamayan bir şekilde Suudi Arabistan’daki petrol tesislerini hedef aldı.
Vekilleri aracılığıyla da, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2216 ve 2231 kararlarını açıkça ihlal ederek, sayısı 300’ü aşan balistik füze ve 400’den fazla silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile Suudi Arabistan’ı hedef almaya devam ediyor.
İran rejimiyle yaşadığımız deneyimler, bize kısmi çözümler ve yatıştırma girişimlerinin uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehditleri durdurmadığını öğretti.
İran rejiminin kitle imha silahları arayışına, balistik füze programını geliştirmesine, diğer ülkelerin içişlerine müdahalesine ve terör sponsorluğuna karşı kapsamlı bir çözüm ve sağlam bir uluslararası duruş olmalıdır.
İran rejiminin desteklediği Husi milislerin meşru otoriteye darbe yaparak Yemen’e müdahalesi, kardeş Yemen halkının siyasi, ekonomik ve insani bir kriz yaşamasına yol açtı ve bölge ülkeleri ve küresel ekonomi için hayati önem taşıyan su yollarının güvenliği için de bir tehdit kaynağı oldu.
Buna ek olarak milisler, Yemen halkına insani yardım ulaştırılmasını ve Yemen’de siyasi çözüme ulaşmak için her türlü çabayı da engelledi.
Suudi Arabistan’ın, ulusal güvenliğini savunmaktan geri kalmayacağını, tam egemenliğini ve İran hegemonyasından bağımsızlığını geri kazanana kadar kardeş Yemen halkını terk etmeyeceğini ve insani destek sağlamaya devam edeceğini bir kez daha vurguluyoruz.
Körfez inisiyatifi, kapsamlı Yemen ulusal diyaloğunun sonuçları ve 2216 sayılı BMGK kararı uyarınca BM Yemen Özel Temsilcisi’nin yürüttüğü çabalara desteğimizi de sürdüreceğiz.
Terör ve aşırılık yanlısı ideoloji tüm dünyanın karşı karşıya olduğu büyük bir meydan okumadır.
Uluslararası koalisyonun çabalarıyla DEAŞ’ın Irak ve Suriye’de hezimete uğratılması ve Yemen’de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun Yemen’deki DEAŞ ve El-Kaide’ye önemli darbeler vurması gibi geçtiğimiz birkaç yıl içinde, radikal örgütlerle mücadelede önemli başarılar elde etmeyi birlikte başardık.
Terör ve radikalizme karşı savaşımızda başarıya ulaşmak için bu zorlukla terörün finansmanı ve radikal ideolojle mücadeleyi ele alan kapsamlı bir şekilde yüzleşerek ortak çabalarımızın yoğunlaştırılması gerekir.
Suudi Arabistan, bu zorluğun üstesinden gelmek için ortak çabaları desteklemeye katkıda bulunan bir takım uluslararası kurumu desteklemiştir.
BM Uluslararası Terörle Mücadele Merkezi’ne 110 milyon dolarlık destek sağlayan Suudi Arabistan, ‘İtidal’ Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi’ni kurdu.
Suudi Arabistan aynı zamanda, Uluslararası Terörün Finansmanı ile Mücadele Merkezi’ne de ev sahipliği yapmaktadır.
Suudi Arabistan’da İslam dünyasındaki konumumuza dayanarak, hoşgörülü İslami inancımızı terör örgütleri ve radikal grupların tahrif etme girişimlerinden korumak olan özel ve tarihi bir sorumluluk üstleniyoruz.
Tek bir insan canının öldürülmesini tüm insanları öldürme suçuna eşit kılan İslam, terör ve radikal güçler tarafından kendi adına işlenen tüm iğrenç suç ve zulümlerden şüphesiz ki beridir.
Terörist ve radikal örgütler, mezhep ayrılıklarının ortaya çıkması ve yayılması, devlet kurumlarının zayıflığı ve çöküşü için verimli bir ortam buluyor.
Teröre karşı savaşı kazanmak istiyorsak, terörizm ve mezhepçiliğe destek veren devletlere karşı kayıtsız kalmamalı ve çoğu zaman radikal fikirlerini sahte siyasi sloganlarla örtmeye çalışan, ulus ötesi radikal ideolojileri destekleyen ülkelere karşı durmalıyız.
Ortadoğu’da barış stratejik seçimimizdir ve görevimiz, bölgenin tüm halkları arasında barış, istikrar, refah ve bir arada yaşamanın hakim olduğu parlak bir geleceğe ulaşmak için birlikte çalışmak için hiçbir çabadan kaçınmamaktır.
Barış sürecini ilerletmeye yönelik tüm çabaları destekleyen Suudi Arabistan, 1981’den beri barış girişimleri önermektedir.
Arap Barış İnisiyatifi, Arap-İsrail çatışmasına kapsamlı ve adil bir çözümün temellerini içerdiği gibi kardeş Filistin halkının, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız devletlerinin kurulması başta olmak üzere meşru haklarını elde etmesini de sağlayacak.
Mevcut ABD yönetiminin adil ve kapsamlı bir anlaşmaya varmak için Filistin ve İsrail’i müzakere masasına oturtarak Ortadoğu’ya barış getirme çabalarını da destekliyoruz.
Libya’daki gelişmeleri kaygıyla takip ederken, Libya'nın birlik ve bütünlüğünü korumak için tüm Libyalı kardeşleri müzakere masasına oturmaya ve birlikte durmaya çağırıyor, Libya’daki dış müdahaleyi kınıyoruz.
Suriye’de de barışçıl çözümü, milis ve paralı askerlerin çıkışını ve Suriye toprağının birliğinin korunmasını destekliyoruz.
Beyrut Limanı’ndaki patlama nedeniyle insani bir felaket yaşayan kardeş Lübnan halkının da yanındayız.
Bu olay, İran’a bağlı Hizbullah terör grubunun anayasal devlet kurumlarının bozulmasına yol açan, Lübnan’daki karar alma sürecine silah zoruyla hakim olmasının bir sonucudur.
Kardeş Lübnan halkının arzuladığı güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması için bu terörist partinin silahsızlandırılması gerekiyor.
Bu platformdan, iklim değişikliği, yoksulluk, organize suçla mücadele, salgın hastalıkların yayılması gibi insanlığın karşılaştığı büyük zorluklarla yüzleşmek ve gelecek nesillerin güvenlik ve istikrar içinde yaşayacağı parlak bir gelecek için çabaları yoğunlaştırmak ve ortak uluslararası eylem için çağrıda bulunuyoruz.
Sayın Başkan’a teşekkürlerimle.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.”



Katar arabuluculuğunun "dar siyasi çıkarlar için" istismar edildiğini belirtiyor

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani
TT

Katar arabuluculuğunun "dar siyasi çıkarlar için" istismar edildiğini belirtiyor

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman es-Sani

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdul Rahman Al Sani dün (Çarşamba), ülkesinin İsrail ile "Hamas" hareketi arasında yürüttüğü arabuluculuğun "dar siyasi çıkarlar için" istismar edildiğini söyledi. Al Sani, Katar'a, arabuluculuğun rolü konusunda kapsamlı bir değerlendirme yapması çağrısında bulundu.

Arap Dünyası Haber Ajansı'nın (AWP) haberine göre Katar Başbakanı, mevcut arabuluculuğu değerlendirme aşamasının, "kabul edilemez sömürü ve istismar söz konusu olduğu için" tarafların arabuluculuğa nasıl dahil olacaklarının değerlendirilmesini içerdiğini belirtti.

Al Sani, "Bazı siyasetçilerin seçim kampanyaları uğruna Katar'ın rolüne hakaret ederek siyasi tekliflerde bulunmaları var." ifadelerini kullandı.

Şeyh Muhammed bin Abdul Rahman Al Sani, Katar'ın rolüne olan bağlılığını teyit ederken, "Bu rolün ve müzakerelere yapıcı bir şekilde katkıda bulunabilme yeteneğimizin sınırları var" şeklinde konuştu.


Rapor: İngiliz BAE Systems, darbe ya da insan hakları ihlalleri yapılan ülkelere silah satıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Rapor: İngiliz BAE Systems, darbe ya da insan hakları ihlalleri yapılan ülkelere silah satıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İngiltere merkezli Silahlı Şiddete Karşı Eylem (Action on Armed Violence-AOAV) adlı kuruluşun Direktörü Iain Overton, İngiliz savunma şirketi BAE Systems'in silah sattığı ülkelerin 9'unda darbe yapıldığını, 13'ünde insan hakları ihlallerinin bulunduğunu, 29'unda ise silahların sivillere karşı kullanıldığını ifade etti.

Overton, BAE Systems'in ürettiği askeri ürün ve parçaların insan hakları ihlalleri tespit edilen ülkeler ile darbe yapılan ülkelere satışına ilişkin detayların yer aldığı "BAE Systems dünyanın neredeyse yarısının silahlanmasına nasıl yardımcı oldu?" raporunu AA muhabirine değerlendirdi.

BAE Systems ürünlerine ilişkin kesinleşmiş resmi satışlar ve basına yansıyan "rapor edilmiş" satışlar bulunduğunu kaydeden Overton, 29 ülkede BAE Systems ürünlerinin sivillere yönelik saldırılarda kullanıldığını kaydetti.

Suudi Arabistan'ın kullandığı BAE Systems ürünlerinin Yemen'de çok sayıda sivil ölümüne sebep olduğunu, Gazze'de ise İsrail tarafından kullanıldığını anlatan Overton, "BAE Systems'in, son 10 yılda darbe yapılan 17 ülkenin 9'una satış yaptığı kesin ya da rapor edilmiş. Burada soru, insan hakları endişelerimizin bu satışlarda göz önünde bulundurulup bulundurulmadığı. BAE Systems bulundurulduğunu iddia ediyor." dedi.

Sivil ölümlerinin yaşandığı birçok olayda da BAE Systems ürünlerinin kullanıldığı yönünde kanıtlar bulunduğunun altını çizen Overton, İngiltere hükümetinin insan hakları ihlalleri endişelerini rapor ettiği birçok ülkeye de satış yapıldığını kaydetti.

Overton, "İnsan hakları ihlali rapor edilmiş yaklaşık 30 ülkenin neredeyse 10'unda BAE Systems silahları bulunduğu tespit edildi." diye konuştu.

İngiltere hükümetinin insan hakları ihlalleri konusundaki endişesine rağmen şirketin silah satışlarını durdurmadığını da kaydeden Overton, "Bu ülkelere silah satışı, İngiliz hükümetinin, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütünün kanıtlarına rağmen şu an hala devam edebilir." ifadelerini kullandı.

- "İngiliz hükümeti insan hakları, darbeler ve sivil ölümlerini göz ardı ediyor"

Overton, İsrail'e silah satışlarının Uluslararası Adalet Divanında İsrail aleyhine yürütülen soykırım davası ve diğer yasal süreçlerin konusu olabileceğine de işaret ederek, "BAE Systems, doğrudan Howitzer toplarının satışını yapıyor. Ayrıca İsrail'e de satılan F-35'leri üreten konsorsiyumun da bir parçası. Bu silahlar, uluslararası insancıl hukukun doğrudan ihlali ve soykırım dahil her türlü iddianın bulunduğu durumda açıkça kullanılıyor." değerlendirmesini yaptı.

İngiltere'nin bu ticarete, çeşitli anlaşmalarla izin vermemesi gerekirken bunu sürdürmesini de değerlendiren Overton şunları söyledi:

Bu durum, yalnızca Silah Ticareti Anlaşması'nın ihlali değil, İsrail'in soykırımdan suçlu bulunması halinde başka yasal süreçlerin de kapısını aralayabilir. Bu raporda İsrail’in soykırıma karıştığını iddia etmiyoruz. Ancak İsrail'in angajman kurallarının oldukça eksik olduğunu ve Gazze'deki angajmanı sonucunda çok sayıda sivilin öldürüldüğünü kesinlikle biliyoruz.

İngiliz hükümetinin BAE Systems'e neden ihracat izinleri verdiğinin sorulması gerektiğine işaret eden Overton, "Şu anda İngiliz hükümeti İsrail veya Suudi Arabistan gibi yerlere silah ihracatını askıya almıyor. Dolayısıyla bu raporun amacı, İngiliz hükümetinin ihracat lisanslarıyla ilgili kararlarının BAE Systems örneğiyle ne kadar sorunlu olduğunu, yolsuzluk, insan hakları ihlalleri, darbeler ve sivillerin doğrudan hedef alınmasını göz ardı ederek dünyanın yarısına silah sattığını göstermek." ifadelerini kullandı.

Overton, "Uluslararası silah ticaretini kontrol eden mekanizmalar işliyor mu? İsrail'in BAE Systems gibi gruplardan silahlandırılmasını engelleyecek bir şey var mı?" diye sorarken, ABD ve İngiltere'nin İsrail'e silah ihracatının devam etmesine istekli olduğunu söyledi.

AOAV'nin 2013'ten beri çalışmalar yaptığını ve bu sürede sivil yerleşimleri ve sivilleri doğrudan hedef alan 29 ülkeye BAE Systems'in silah satışı yaptığını kaydeden Overton, F-35'lerin de uluslararası insancıl hukukun ihlalinde kullanılabileceği endişesini dile getirdi.

Overton, bu konuyu araştıracak ve denetleyecek bir mekanizma bulunmadığına da işaret etti.

- 7 Ekim'den sonra hisseler yüzde 12 değer kazandı

AOAV'nin 6 aylık çalışması sonucu hazırlanan rapora göre BAE Systems dünyanın yüzde 48'ine tekabül eden 93 ülkeye silah ve savunma sanayisi ürünleri satıyor.

Bu ülkelerin 81'iyle kesinleşmiş ilişkisi bulunan şirketin 12 ülkeyle yaptığı ticaret ise basın ya da çeşitli ticari anlaşmalar yoluyla "rapor edilmiş" satış olarak geçiyor.

Şirket, dünyanın en büyük ordularına satış yaparken, BAE Systems müşterilerinin yüzde 55'i Uluslararası Şeffaflık Örgütünün Yolsuzluk Algılama Endeksi'nde 100 üzerinden 50'nin altında puan aldı.

Son 10 yılda darbe ya da darbe girişimi gerçekleşen 17 ülkenin 9'una silah sattığı kesinleşen ya da rapor edilen BAE Systems, İngiliz Dışişleri'nin insan hakları konusunda izlemeye aldığı 32 ülkeden 13'üne de satış yaptı.

Şirketin satış yaptığı resmi olarak bilinen 81 ülkeden 29'u ise son 10 yılda silahlarını sivillere karşı kullandı. Bu kullanımlardan 44 bin 103 kişi etkilenirken 24 bin 19 kişi öldü.

Savunma sanayisi ürünlerinin toplamda 6 bin 292 kere sivillere yönelik kullanıldığı kaydedilen raporda, BAE Systems ürünlerinin ne ölçüde kullanıldığına ilişkin ise bilgi bulunmadığı bilgisi yer aldı.

İsrail'in Gazze saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023'ten sonra BAE Systems hisselerinde yüzde 12'lik artış kaydedildi.


İki Kutsal Caminin Hizmetkarı ve Veliaht Prens, Tahliye Günü münasebetiyle Suriye Devlet Başkanı’nı kutladı

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı ve Veliaht Prens, Tahliye Günü münasebetiyle Suriye Devlet Başkanı’nı kutladı

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

İki Kutsal Caminin Hizmetkarı Kral Selman bin Abdulaziz, Tahliye Günü münasebetiyle Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e bir tebrik telgrafı gönderdi.

Kral Selman, Esed'e sağlık ve mutluluk, Suriye hükümeti ve halkına da daha fazla ilerleme ve refah için en içten tebriklerini ve en iyi dileklerini iletti.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman da Tahliye Günü münasebetiyle Esed'e bir tebrik telgrafı gönderdi.

Veliaht Prens, Suriye hükümeti ve halkına daha fazla ilerleme ve refah dileyerek Esed’e sağlık ve mutluluk dileklerini iletti.


Suudi Arabistan yapay zekâ stratejileri geliştiren ilk ülkeler arasında yer alıyor

Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)
Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)
TT

Suudi Arabistan yapay zekâ stratejileri geliştiren ilk ülkeler arasında yer alıyor

Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)
Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA)

Politika yapıcıların, araştırmacıların ve sektör profesyonellerinin yapay zekânın mevcut durumunu ve gelecekteki eğilimleri daha iyi anlamaları için kapsamlı bir kaynak olan ve kısa süre önce yayınlanan Stanford Üniversitesi Uluslararası Yapay Zekâ 2024 Endeksi'ne göre Suudi Arabistan, dünyada ulusal yapay zekâ stratejisi geliştiren ilk ülkeler arasında yer aldı.

Bu ileri seviye, Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu (SDAIA) Başkanı Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın rehberliği ve desteği altında, veri ve yapay zekâ teknolojilerinden yararlanma, bu etkili ve derin teknolojileri insanlığın yararına kullanma ve yapay zekâ alanında uluslararası iş birliğini destekleyen küresel bir çerçeve oluşturma çabasıyla paralellik gösteriyor.

Suudi Arabistan’ın veri ve yapay zekâ alanında ulaştığı bu seviye, ülkenin yapay zekâ alanı da dâhil olmak üzere çeşitli alanlarda küresel göstergelerde seçkin bir konuma sahip olması için yapay zekânın yüzde 70 oranında doğrudan, geri kalanının ise dolaylı olarak bağlantılı olduğu Vizyon 2030 hedeflerinin başarısını gösteriyor. Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgiye göre süreç, 2019'daki kuruluşundan bu yana veri ve yapay zekâ konusunda yetkili otorite ve bunların organizasyonu, geliştirilmesi ve ele alınmasıyla ilgili tüm konularda ulusal referans olarak SDAIA tarafından yönetiliyor.

Bu adım, Suudi Arabistan’ın 2023 yılında dünyada 60'tan fazla ülkeyi ölçen Tortoise Intelligence Küresel Yapay Zekâ Sıralaması göstergelerinden biri olan Yapay Zekâ için Devlet Stratejisi Endeksi’nde birinci sırada yer almasının yanı sıra, Stanford Üniversitesi Uluslararası Yapay Zeka 2023 Endeksi'ne göre yapay zekâ konusunda toplum farkındalığı alanında ikinci sırada yer alma başarısını tamamlıyor.

Bu küresel seviyeler, SDAIA'nın Suudi Arabistan’ın veri ve yapay zekâ alanındaki lider konumunu güçlendirme ve kapasite geliştirme, politika geliştirme, yatırım ve inovasyon sağlama, teknik altyapı geliştirme ve ulusal önceliklere hizmet etmek için öncelikli alanlarda yapay zekânın benimsenmesini teşvik etme yoluyla, yapay zekâ ekosistemini etkinleştirme çabalarıyla uyumludur.

SDAIA, Suudi Arabistan’ın bilgi, veri ve yapay zekâ odaklı ekonomiler arasında liderliğe yükselmesini sağlamak için ulusal veri ve yapay zekâ gündemini güncellemeye devam etmek, ulusal veri ve yapay zekâ gündemini ulusal düzeyde uygulamak da dahil olmak üzere bir dizi stratejik hedefe ulaşmaya kendini adamıştır.


Suudi Arabistan ve Pakistan ekonomik iş birliğini artıracak

Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)
Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)
TT

Suudi Arabistan ve Pakistan ekonomik iş birliğini artıracak

Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)
Suudi Arabistan ve Pakistan dışişleri bakanlıkları heyetleri, iki ülke arasındaki Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısının ardından toplu fotoğraf çektirdi. (SPA)

Suudi Arabistan ve Pakistan dün (Salı) ekonomik iş birliğini güçlendirmenin, ticareti arttırmanın ve yatırımcıların her iki ülkedeki işlerini büyütmelerini desteklemenin yanı sıra Gazze Şeridi'nde bir an önce ateşkes sağlanmasının ve yardımların bölgeye girmesinin önemini vurguladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Pakistanlı mevkidaşı İshak Dar, Özel Yatırımları Kolaylaştırma Konseyi toplantısına başkanlık etti. Bu toplantı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif arasında Mekke'de yapılan görüşmenin devamı niteliğindeydi. Bin Ferhan toplantının başında yaptığı açıklamada, iki tarafın çeşitli alanlarda yatırım fırsatlarını arttırma ve her iki ülkedeki yatırımcıları destekleme arzusunda olduğunu söyledi.

İki taraf, egemenlik taahhütlerini somut ekonomik sonuçlara dönüştürmek amacıyla yatırımla ilgili konuları performans düzeyinde koordine etmek ve uygulamak için ikili bir uygulama mekanizması kurdu.

Suudi Arabistan -Pakistan İş Konseyi Başkanı Fehd el-Baş Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, toplantının Pakistan ekonomisine büyük bir yatırım paketi hazırladığını ve Suudi Arabistan’ın Pakistan halkını destekleme ve iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari bağları güçlendirme konusundaki kararlılığını yansıttığını söyledi. El-Baş, “İki ülke arasındaki iş birliği ve ortaklığa inanıyoruz. Bu ilişkileri stratejik yatırımlar ve gelecek vaat eden ortaklıklar yoluyla çeşitli sektörlerde güçlendirmeyi arzuluyoruz. Ekonomik ve ticari ilişkilerin geleceği konusunda iyimseriz. Yeni bir verimli ve sürdürülebilir iş birliği dönemini dört gözle bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

İki dışişleri bakanı düzenledikleri ortak basın toplantısında, ‘Gazze'de derhal ateşkes sağlanması’ yönündeki taleplerini yineledi. Bin Ferhan, “Gazzelilerin açlıktan ölmesi, uluslararası sistemin Gazze'deki durumla başa çıkmakta tamamen başarısız olduğunu gösteriyor. Dünya, Gazze'de yedi insani yardım görevlisinin öldürülmesine tepki gösterirken, Gazze'de bugüne kadar 33 binden fazla sivilin öldürülmesini görmezden geldi” dedi.


21'inci Suudi yardım uçağı Ukrayna’ya ulaştı

Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)
Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)
TT

21'inci Suudi yardım uçağı Ukrayna’ya ulaştı

Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)
Polonya'nın Rzeszow Havalimanı’ndaki Suudi yardım uçağı (SPA)

Kral Salman Yardım Merkezi (KSRelief) tarafından gönderilen 21'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya'nın Rzeszow Havalimanı'na ulaştı. Uçakta, Krallığın Ukrayna halkına yaptığı yardım kapsamında toplam 43 ton elektrikli aletler bulunuyor.

Suudi Arabistan'ın Ukrayna'ya sağladığı yardım, dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi ve yaşadıkları çeşitli kriz ve sıkıntılardan etkilenen insanların, yanında olduğu bilinen Suudi Arabistan'ın tarihi rolü çerçevesinde gerçekleşiyor.

Suudi Arabistan geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler ile Ukrayna'ya 400 milyon dolar tutarında insani yardım sağlanmasına yönelik bir anlaşma ve mutabakat zaptı imzalamıştı. Ayrıca daha önce Polonya hükümeti ve kuruluşlarıyla koordineli olarak, Ukrayna'dan başta Polonya olmak üzere komşu ülkelere giden mültecilere 10 milyon dolar değerinde acil tıbbi ve barınma yardımı da sağlamıştı.


Sel, Körfez'in birçok bölgesini sular altında bıraktı

 Dubai'de su altında kalan arabalar (Reuters)
Dubai'de su altında kalan arabalar (Reuters)
TT

Sel, Körfez'in birçok bölgesini sular altında bıraktı

 Dubai'de su altında kalan arabalar (Reuters)
Dubai'de su altında kalan arabalar (Reuters)

Fırtına ve sağanak yağışlar nedeniyle meydana gelen sel; Umman Sultanlığı, Emirlikler ve Suudi Arabistan'ın doğu bölgesindeki birçok şehrin sular altında kalmasına ve birçok şehirde eğitimin durmasına neden oldu.


Suudi Veliaht Prensi, BAE ve Katar liderleriyle bölgedeki gelişmeleri görüştü

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz (SPA)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz (SPA)
TT

Suudi Veliaht Prensi, BAE ve Katar liderleriyle bölgedeki gelişmeleri görüştü

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz (SPA)
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, Salı günü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Görüşmelerde Ortadoğu'da son dönemde yaşanan askeri gerginlik ve bunun güvenlik ve istikrar üzerindeki yansımaları ve durumun daha da kötüleşmesini önlemek ve bölgeyi savaş tehlikelerinden korumak için her türlü çabayı göstermenin önemi ele alındı.

Suudi Veliaht Prensi ve Katar Emiri de Gazze ve çevresindeki durumla ilgili gelişmeleri değerlendirdi.


Kuveyt'te Ahmed Abdullah es-Sabah başbakanlığa getirildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Kuveyt'te Ahmed Abdullah es-Sabah başbakanlığa getirildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kuveyt Emiri Meşal el-Cabir el-Ahmed es-Sabah, Ahmed Abdullah es-Sabah'ı başbakan olarak atadı.

Kuveyt resmi ajansı KUNA'da yer alan habere göre, Emir'in yayımladığı kararname gereğince Ahmed Abdullah es-Sabah yeni başbakan olarak görevlendirildi.

Kuveyt Emiri Sabah, 4 Nisan'daki milletvekili seçimlerinin ardından istifa eden Başbakan Muhammed es-Salim es-Sabah başkanlığındaki hükümetin istifasını 7 Nisan'da kabul etmişti.

Ülkedeki genel seçimlere katılım yüzde 62 olarak kaydedilmiş, 50 sandalyelik Meclise 1 kadın


Suudi Veliaht Prensi, Irak Başbakanı ile bölgedeki askeri gerilimi görüştü

Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Veliaht Prensi, Irak Başbakanı ile bölgedeki askeri gerilimi görüştü

Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)
Veliaht Prens Muhammed bin Selman (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Salman bin Abdülaziz, telefonda bölgede son dönemde yaşanan askeri gerilimi ve bunun güvenlik ve istikrar üzerindeki ciddi yansımalarını görüştü.

Suudi Veliaht Prens'in Irak Başbakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, durumun daha da kötüleşmemesi ve bölgenin gerilimin artması riskinden korunması için gerekli çabaların gösterilmesinin önemi vurgulandı.

Suudi Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Krallığın bölgedeki askeri gerilimin gelişmesinden ve yansımalarının ciddiyetinden duyduğu derin endişeyi dile getirerek, “tüm tarafları en üst düzeyde itidal göstermeye, bölgeyi ve halklarını savaş tehlikelerinden korumaya çağırıyoruz” dnildi.

Suudi Dışişleri Bakanlığı, ülkesinin, Güvenlik Konseyi'nin, özellikle küresel barış ve güvenliğe son derece hassas olan bu bölgede, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına ve genişlemesi durumunda çok kötü sonuçlar doğurabilecek olan krizin daha da kötüleşmesini önlemeye yönelik sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiği yönündeki tutumunu vurguladı.