Netanyahu ve Burhan’ın Uganda’da görüşmesi gündemde

Netanyahu ve Burhan’ın Uganda’da görüşmesi gündemde
TT

Netanyahu ve Burhan’ın Uganda’da görüşmesi gündemde

Netanyahu ve Burhan’ın Uganda’da görüşmesi gündemde

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 24 Eylül’de yaptığı açıklamada Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile yakın zamanda bir toplantı daha gerçekleştireceği bildirildi. Hükümet sözcülüğü her ne kadar söz konusu buluşmaya dair değerlendirme yapmayı kabul etmese de Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar toplantının Uganda’da düzenlenmesinin beklendiğini aktardılar.
Yafa’dan yayın yapan Fransa- İsrail kanalı NEWS 24, söz konusu toplantının iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmek için yürütülen önlemlerin bir parçası olduğunu bildirdi. Kanal, Sudan yönetimindeki mevcut anlaşmazlıkların, haberin onaylanmasının önüne geçtiğini kaydetti.
Söz konusu gelişmelerle birlikte Hartum’daki ez-Zeytune Hastanesi’nin doğusundaki el-Abbasi salonunda 26 Eylül’de düzenlenen basın toplantısında Sudan- İsrail Dostluk Derneği açılışı için hazırlıkların sürdüğü kaydedildi. Sudan’da derneğin resmi çalışmalarının başladığını duyurması için medya organlarının basın toplantısına davet edileceği belirtildi.
Aynı kaynaklar, Sudan’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’i İsrail ile barış ilişkileri kurmak üzere takip etmesinin beklendiğini aktardılar.
ABD yönetiminin söz konusu adımın atılması halinde Sudan’a yönelik tüm yaptırımları kaldıracağını ve terörü destekleyen ülkeler listesinden adını çıkaracağını vaat etmesi nedeniyle ülkedeki askeri liderliğin ve hükümette Burhan’ın başını çektiği kanadın söz konusu yakınlaşmayı ‘desteklediği’ kaydedildi. Kaynaklar ayrıca Netanyahu ile görüşmenin, ‘iki ülke arasındaki anlaşmaya yeni ufuklar sağlayacağını’ belirtti.
İsrail ile ilişkilerin kurulmasında rol oynayan İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair, İsrail’in İngilizce yayın yapan Jerusalem Post gazetesinin 24 Eylül’deki toplantısında yaptığı açıklamada “Arap dünyasında barış önce Arap ülkeleri ile İsrail arasında kurulmalıdır. Ancak o zaman Filistin meselesine geçiş yapılmalıdır. Bu yönde bir görüş bulunuyor” dedi. Barışın, Filistinlileri müzakere masasına geri getirip getirmeyeceği yönündeki bir soruya da şu cevabı verdi:
 “Yeni nesil Filistinli politikacıların çocuklarını, bir devlete sahip olmanın tek yolunun sadece toprak müzakerelerinden değil, insanlar ve kültürler arasındaki derin ve gerçek anlayıştan geçtiğine ikna etmeye çalışmalıyız.”
Trump yönetiminin eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton da konuya dair şunları söyledi:
“Bugün Arap ülkeleri menfaatlerinin çıkarlarını tehdit eden İran’a karşı bir ittifak kurmaktan yana olduğunun farkındadır. Bu savaşta İsrail’den daha iyi bir müttefik yoktur. Dolayısıyla çıkarları, İran’ın kendilerine düşman olan planlarını dizginlemek için İsrail ile iş birliğinin kurulmasını ve ilişkilerin normalleşmesini gerektirir.”
ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Kelly Craft ida el-Arabiya kanalına yaptığı açıklamada ‘diğer Arap ülkelerinin iki gün içerisinde İbrani devletiyle bir barış anlaşması imzalamasının beklendiğini’ söyledi. Craft, ABD’nin daha fazla Arap ülkesinin sürece dahil olmayı planladığını ve bunun yakın zamanda duyurulacağını kaydetti.
Bu açıklama üzerine sürece dahil olacak bir sonraki Arap devletinin hangisi olduğuna yönelik tahminler yürütülmeye başlandı. Umman Sultanlığı, Fas ve Sudan’ın adları ön plana çıktı.
Kelly Craft, Hartum’un İsrail ile Arap ilişkilerini normalleştirmedeki rolünü belirlemek için ABD ile bir ön anlaşmaya varması sonrasında ilk aday olarak kabul edildiğine dikkat çekti. Söz konusu anlaşma, ABD’nin, Sudan’ın ismini terörizme sponsorluk yapan ülkeler listesinden çıkarmasını ve Sudan’a ekonomik yardımlar yapmasını içeriyor.
Diğer yandan resmi İsrail radyosundan 24 Eylül’de yapılan açıklamada “İsrail, barış anlaşmasını pratik adımlara yansıtmak için Abu Dabi ve Manama ile çalışmalarını sürdürüyor” denildi. Verilen bilgilere göre İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan geçen çarşamba gecesi BAE’li mevkidaşı Lana Nusseibeh ile bir araya geldi. İki tarafın Ortadoğu’da barış çemberini genişletmek için iki ülke arasındaki iş birliğini güçlendirmenin önemine değindiği, ayrıca koronavirüs ile mücadele gibi ortak sorunları ortadan kaldırmak için birlikte çalışma hususunda uzlaşı sağladığı kaydedildi.
Aynı şekilde Bahreyn Kralı’nın çevre işlerinden sorumlu temsilcisi, İsrail Çevre Koruma Bakanı Gila Gamliel ile bir araya geldi. Ortak çalışma alanları gözden geçirildi.
Daha önce de BAE Enerji ve Sanayi Bakanı Suheyl bin Muhammed el-Mazrui, İsrailli mevkidaşı Yuval Steinitz ile iki ülke arasında iş birliği sağlanabilecek alanlara ilişkin bir görüşme gerçekleştirmişti.



Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.