Hubble Uzay Teleskobu'nun yeni Jüpiter fotoğrafındaki çarpıcı ayrıntılar bilim insanlarını şaşırttı

Jüpiter'in giderek küçüldüğü söylenen kırmızı lekesi, Hubble'ın yeni karesinde tüm ihtişamıyla görülüyor (NASA)
Jüpiter'in giderek küçüldüğü söylenen kırmızı lekesi, Hubble'ın yeni karesinde tüm ihtişamıyla görülüyor (NASA)
TT

Hubble Uzay Teleskobu'nun yeni Jüpiter fotoğrafındaki çarpıcı ayrıntılar bilim insanlarını şaşırttı

Jüpiter'in giderek küçüldüğü söylenen kırmızı lekesi, Hubble'ın yeni karesinde tüm ihtişamıyla görülüyor (NASA)
Jüpiter'in giderek küçüldüğü söylenen kırmızı lekesi, Hubble'ın yeni karesinde tüm ihtişamıyla görülüyor (NASA)

Hubble Uzay Teleskobu, giderek yaşlanıyor ama hala kozmosun en muhteşem görüntülerini elde etmeyi başarıyor. Teleskop şimdi de güçlü gözlerini Jüpiter’e dikti ve şimdiye kadar yakaladığı en iyi karelerden birini sundu.
Fotoğrafta devasa gezegenin büyük kırmızı lekesiyle ondan biraz daha küçük beyaz lekesi çarpıcı bir netlikte görülüyor. Aslında bu çok şaşırtıcı bir durum. Çünkü önceki araştırmalar, kırmızı lekeyi meydana getiren fırtınanın son demlerini yaşadığını ve biz ölmeden önce ölebileceğini ortaya koymuştu.
Hubble ekibiyse kırmızı lekenin hala Dünya’yı yutabilecek kadar büyük olduğunu ve “küçülme hızının yavaşlamış gibi göründüğünü” ifade ediyor. Ekip, lekedeki küçülmenin nedeninin “tam bir muamma” olduğunu da ekliyor.
Fotoğrafta ayrıca, bilim dünyası için yeni olan bir fırtına ve çılgınca dönen gazlar da yer alıyor. Yeni fırtına gezegenin sağ üst köşesinde bulunuyor ve damla benzeri bir şekle sahip.
Hubble ekibi, yeni fırtınayı şu sözlerle açıklıyor:
"Hubble’ın yeni görüntüsünün benzersiz ve heyecan verici bir ayrıntısı. Orta kuzey enlemlerinde, saatte 560 kilometre hızla hareket eden parlak, beyaz ve (sağa doğru) yayılmış bir fırtınayı gösteriyor."
Fotoğraftaki ayrıntılar bu kadarla da kalmıyor. Gezegenin yaşama ev sahipliği yapma ihtimaliyle ünlü uydusu Europa da arka planda boy gösteriyor.
Uyduda bulunduğu düşünülen okyanuslar, Dünya dışı yaşamın keşfi için en güçlü adaylardan biri. Europa’nın yüzeyi buz tabakasıyla kaplı olsa da bilim insanları, tabakanın altında büyük bir okyanus olabileceğini söylüyor.
Independent Türkçe, BGR



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news