New York Times'tan Türk hamamlarına ağıt: Bir daha asla eskisi gibi olmayacak

Mart ayında Çemberlitaş Hamamı'nda çekilen bir kare (Sabiha Çimen/The New York Times)
Mart ayında Çemberlitaş Hamamı'nda çekilen bir kare (Sabiha Çimen/The New York Times)
TT

New York Times'tan Türk hamamlarına ağıt: Bir daha asla eskisi gibi olmayacak

Mart ayında Çemberlitaş Hamamı'nda çekilen bir kare (Sabiha Çimen/The New York Times)
Mart ayında Çemberlitaş Hamamı'nda çekilen bir kare (Sabiha Çimen/The New York Times)

Şubat sonunda İstanbul'da 36 saatte 6 hamam gezen Leslie Jamison, ABD'nin ünlü gazetesi The New York Times'a yazdığı yazıda, izlenimlerine yer verdi.
Ünlü roman yazarı, koronavirüsün insan ilişkilerini artık değiştireceğini ve fiziksel yakınlıkların pandeminin izlerini taşıyacağını anlattı. 
ABD'de de gittiği Türk hamamlarını toplumun farklı kesimlerinden yabancıları bir araya getiren haz mekanları olarak gören yazarın makalesinde, dünyaca ünlü fotoğrafçı Sabiha Çimen'in fotoğraflarına da yer verildi. 
"Yabancıların bedenlerini özlediğimizi söylemem garip mi?" başlıklı yazı, "Tecritten haftalar önce İstanbul'un hamamlarında hızlı bir tur yaptım. Benim için haz konusunda hızlandırılmış bir kurs oldu ve o zamandan beri neyi kaybettiğimizi anlamamı sağladı" diye başlıyor. 
Çemberlitaş, Cağaloğlu, Kılıç Ali Paşa, Mihrimah Sultan gibi meşhur hamamları gezen yazar, tanımadığı bir kişi olan natırın kendisini keselemesini, pandemi sırasında tanıdıklarıyla dahi arasına mesafe koymasıyla kıyasladı. 
Jamison, hamamların hem fiziksel hem de ruhsal yararlarını anlattığı yazıda Cağaloğlu hamamında yaşadığı deneyim için şu ifadeleri kullandı:
"Cağaloğlu'nda her yerden keyif geldi. (...) Türk deneyiminden ziyade, Batı'nın Türk deneyimi fantezisinin mükemmelleştirilmiş hali gibiydi, sanki İngres'in 19. yüzyılda çizdiği tablo gerçek olmuştu."
Neredeyse tamamen çıplakken, yaşadıkları gerçekleri de yalın bir şekilde birbirine anlatan insanlara ABD'de de sıklıkla rastladığını ifade eden yazar, bunun hamamın doğasında olduğunu işaret edip şu soruları sordu:
"Haz mekanlarını paylaşmak insanları nasıl birbirlerine bağlar? Yabancıların bedenlerinin arasında yaşama yeteneğini kaybedince başka ne kaybetmiş oluruz? Bir kentte yaşamanın özünde yatan hayali hamamlar gösteriyor: Kendinden daha büyük bir şeye bağlı olmak."
Belki de en az acı ve üzüntü kadar, fiziksel hazzı da tamamen hissetmemiz gerektiğini savunan Leslie Jamison, yazısını şu paragrafla bitiriyor:
Nihayet hamamlara döndüğümüzde rahatlığımız aynı şekilde devam etmeyecek. Virüsün ve bizi içine soktuğu toplu tecridin hatırasını her zaman taşıyacağız. Ama belki de yeniden birleşmenin samimiyeti, tehlike altına girmek yerine, yoksunlukla daha da keskinleşecek ve derinleşen açlıkla birlikte kendimizi bir başkasına eşlik ederken bulacağız."
Independent Türkçe, New York Times



Mars'a ve diğer gezegenlere gönderilmek üzere minik bir uzay aracı tasarlandı

Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
TT

Mars'a ve diğer gezegenlere gönderilmek üzere minik bir uzay aracı tasarlandı

Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)

Bilim insanları Dünya atmosferinin erişilmesi güç bölgelerini ve nihayetinde diğer gezegenleri incelemek için güneş enerjisiyle çalışan küçük uzay araçları fırlatmak istiyor.

Fikrin arkasındaki araştırmacılar, bu küçük cihazların havada süzülebildiğini ve taşıdığı algılama araçlarıyla hem iklimimizi izleyebileceğini hem de Mars'ı keşfedebileceğini söylüyor.

Geleneksel uzay araçlarının aksine atmosferde süzülmek için yakıt gerektirmiyorlar. Bunun yerine, 150 yıldır nesneleri havaya kaldırmak için kullanılan ve fotoforez diye bilinen süreçle ışıktan elde edilen enerjiyi kullanıyorlar.

Bu uzun geçmişe rağmen, fotoforezin pratik kullanımı gerçekten küçük nesnelerle veya çok güçlü yapay ışıkla sınırlıydı ve pratik cihazlar işe yaramıyordu. Ancak araştırmacılar delikli levhalardan, doğal güneş ışığını kullanarak havada kalabilen, 1 santimetre uzunluğunda bir uçan cihaz yaptıklarını düşünüyor.

Uçan yapı, küçük desteklerle birbirine tutturulmuş iki adet ince, delikli zardan yapıldı. Bunlarla küçük bir disk oluşturuluyor ve daha sonra bu disk havada kalabiliyor.

Bu araçlar Dünya atmosferinin üst katmanlarına kadar ulaştırılabilir. Biraz daha büyütülebilirlerse, atmosferi izlemek ve diğer bilimsel çalışmalar için kullanılmalarını sağlayacak antenler ve devreler taşıyabilirler.

Bilim insanları aynı tasarımın nihayetinde diğer gezegenlere de götürülebileceğini öne sürüyor. Örneğin halihazırda Mars'a uydu göndermek neredeyse imkansız derecede pahalı ancak bu küçük uzay aracıyla bunu yapmak araştırmacıların o gezegendeki koşulları izlemesine olanak tanıyabilir.

Penn Üniversitesi'nden Igor Bargatin yeni araştırmayla ilgili bir makalede, "Bu teknolojinin tam potansiyeli gerçekleştirilebilirse, bu türden bir sürü veya bir dizi fotoforetik uçan araç gelecek 10 yıl içinde mezosferin sıcaklığı, basıncı, kimyasal bileşimi ve rüzgar dinamikleri hakkında yüksek çözünürlüklü veriler toplayabilir" diye yazıyor.

Çalışma, hakemli dergi Nature'da yayımlanan "Photophoretic flight of perforated structures in near-space conditions" (Yakın uzay koşullarında delikli yapıların fotoforetik uçuşu) başlıklı makalede anlatılıyor.

Independent Türkçe