Tunus: Cumhurbaşkanlık tarafından yayınlanan video hükümetin tepkisine neden oldu

Said ve Hişam el-Meşişi’nin geçen hafta yaptığı görüşme (Tunus Cumhurbaşkanlığı)
Said ve Hişam el-Meşişi’nin geçen hafta yaptığı görüşme (Tunus Cumhurbaşkanlığı)
TT

Tunus: Cumhurbaşkanlık tarafından yayınlanan video hükümetin tepkisine neden oldu

Said ve Hişam el-Meşişi’nin geçen hafta yaptığı görüşme (Tunus Cumhurbaşkanlığı)
Said ve Hişam el-Meşişi’nin geçen hafta yaptığı görüşme (Tunus Cumhurbaşkanlığı)

Tunus hükümeti, Cumhurbaşkanlık tarafından yayınlanan videodan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Hükümetin açıklamasında, eski yöneticileri de kapsayan atamalar hakkında Başbakan Hişam el-Meşişi ve Cumhurbaşkanı Kays Said arasındaki diyaloğun yer aldığı videoda Meşişi’nin Said’e yanıt verdiği bölümlerin kesilmesine tepki gösterildi. 
Meşişi hükümeti, Cumhurbaşkanlığı makamına, resmi sayfasında paylaştığı videoyu kabul etmediğini bildirdi. Hükümet, videonun eksik olduğunu ve Başbakan Meşişi’nin, Cumhurbaşkanı Said’e verdiği cevabın yer almadığını belirterek, bu durumun Tunus devletinin ve kurumlarının imajına zarar verdiğini vurguladı. Hükümet, Cumhurbaşkanlığı’na, ülke kurumlarının olumsuz etkilenmemesi için gelecekte bu durumu tekrarlamama çağrısında bulundu.
Tunus Cumhurbaşkanlığı, Meşişi ve Said’in görüşmesine dair yayınladığı 6 dakikalık videoda Said’in, Meşişi’nin yaptığı son atamalarla ilgili sert bir üslup kullanması tartışmalara yol açmıştı.
Meşişi’nin sosyal işlerden sorumlu danışmanı Selim et-Tisavi, Said ve Meşişi arasında çatışma olduğu iddiasını yalanladı. Tisavi’nin açıklaması, Said’in yaptığı bir konuşmada merhum Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali döneminde görev yapan yetkilileri danışman ekibine aldığı için Meşişi’yi eleştirmesinin ardından geldi.
Tisavi, bir televizyon programında yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in Meşişi’yi zor duruma düşüren konuşmasını hafifletmek amacıyla Tunusluların izlediği şeyin “Said’in normal üslubu” olduğunu savundu.
İki taraf arasındaki tartışmayı değerlendiren siyasi analist Ziyad Kerişan, “Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında yaşananlar oldukça tehlikeli. Çünkü mevcut anayasal otoritenin kasıtlı bir şekilde küçümsemesinden hiçbir şekilde ne Cumhurbaşkanı ne de Tunus fayda görebilir. Bunu, Bin Ali’nin bazı adamlarının hükümet danışmanlığına getirilmesi meselesinden bağımsız olarak söylüyorum. Önemli olan, bir taraftan yürütmenin başındaki iki başkanın arasındaki ilişkinin şekli ve niteliği, diğer taraftan Devlet Başkanı’nın mevcut anayasal hak olan masumiyet karinesini hatırlamadan bazı kişileri ülkeye karşı suç işlemekle itham etmesidir. Cumhurbaşkanı birkaç dakika boyunca Başbakan’ın rolünü ve saygınlığını en üst seviyede küçümsedi ve yargıdan rol çaldı. Bu durum yürütme otoritesinin başındaki iki ismin ilişkilerinin geleceğini oldukça etkiler” ifadelerini kullandı.
Hükümet ekibinin kurulması bağlamında Meşişi’nin onayladığı ve bazı danışmanların da bulunduğu yeni atamaların hükümet tarafından ilan edilmesi bekleniyor. Atanan danışmanlar arasında Samah Miftah, Reşad bin Ramazan’nın yanı sıra Başbakanlık Ofisi Müdürlüğü’ne El-Muiz Lidinillah El-Mukaddem atandı. Hükümetin açıklamasında “Resmi yapı ve tüm atamalar şeffaflık içinde yapılır ve hükümetin kararları resmî gazetede yayımlanır” ifadesi kullanıldı.

Kays Said’in eşi Hâkim İşraf Şebil’in tayini
Tunuslu Hakimler Sendikası Şazile el-Fakravi, Cumhurbaşkanı Kays Said’in eşi Hakim İşraf Şebil’in başkent Tunus’tan Safaks şehrine tayinin çıkmasını değerlendirdi. Fakravi, Yüksek Yargı Konseyi tarafından alınan tayin kararının “haksızlık içermediğini ve Şebil’e yapılan muamelede Cumhurbaşkanı eşi değil hâkim olmasının esas alındığını ve ayrıca bu karara itiraz hakkının da bulunduğunu” belirtti.
Fakravi, bir radyo kanalında yaptığı konuşmada, “İşraf Şebil her şeyden önce bir hakimdir. Şebil, üçüncü dereceye yükselmek için verimlilik tablosuna dahil edildi ve kocasının Cumhurbaşkanlığına adaylığı ile seçimi kazanmasının ardından da çalışmasına devam etti. Bu süreçte Şebil hakkındaki tüm idari prosedürler işledi” dedi.
Tunus Mahkemesi’nde çalışan Şebil’in tayini, başkent Tunus’a yaklaşık 350 kilometre uzaklıkta bulunan Safaks ilindeki mahkemeye çıkmıştı. Tayin kararının “iş menfaatini sağlamak, mahkemeler arasındaki dengeyi sağlamak, hakimler arasında eşitlik ve boş pozisyonların kapatılması” çerçevesinde alındığı belirtilmişti. Bazı gözlemciler ise kararı “Tunus’taki otoriteler arasındaki çatışmanın yansıması” şeklinde değerlendirdi.

Haham Halife Atvan’dan davet özrü
Tunus’taki Yahudi diasporasının önde gelen hahamı Halife Atvan, önümüzdeki pazartesi yeni yıl ve gufran günlerinin kutlama törenine koronavirüs salgını nedeniyle Cumhurbaşkanına ve Başbakana davet mesajı gönderemeyeceği için özür mesajı yayınladı. Atvan, açıklamasında, “Ülkenin şahit olduğu salgın durumunun bu ve diğer kutlamalarda katılımcıların azaltılmasını gerektirdiği göz önüne alındığında, her yıl alışageldiği üzere ikisini (Başbakan ve Cumhurbaşkanı) davet edemediğimiz için özür dileriz” ifadelerine yer verdi.



Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)

Faşir’deki saldırılardan sağ kalanlar, geçtiğimiz ekim ayında Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) eline geçmesinden bu yana maruz kaldıkları veya tanık oldukları korkunç ihlalleri anlattılar.

Yedi yakın aile üyesiyle birlikte Faşir’den kaçan, ancak beraberindekilerin başlarına ne geldiğini bilmeyen Ahmed Cibril, “O gece çıplak ayakla ve pijamalarımızla yola çıktık ve yolda HDK üyelerinin yoğun ateşi altında kaldık... Birçoğu öldü ve yaralandı” dedi. Faşir’den yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki et-Tavile Mülteci Kampı’na giderken onlarca kişinin açlık ve susuzluktan öldüğünü, diğerlerinin ise aldıkları ağır yaralar nedeniyle hayatını kaybettiğine tanık olduğunu ekledi.

Telefonla Şarku’l Avsat’a konuşan sağ kalanlar, HDK’nın yüzlerce aileyi gözaltı merkezlerinde ve barınaklarda zorla alıkoymaya devam ettiğini ve birçoğunun açlıktan öldüğünü veya vurulduğunu söyledi.

Sağ kalanlardan biri şöyle dedi:

Ağaçlara asılmış kadın ve erkeklerin cesetlerini gördük, kimse onlara yaklaşamadı.

Faşir'in HDK’nın eline geçmesinden birkaç gün sonra şehirden ayrılan Avukat Adam İdris şöyle konuştu:

“HDK bizi camilere gitmeye zorladı, orada bizi videoya aldı ve ardından her şeyin normal seyrinde gittiğini söyleyen videolar yayınladı, oysa gerçekte silahsız vatandaşları gözaltına alıyor ve serbest bırakılmaları karşılığında büyük miktarlarda para talep ediyordu.”

İki çocuk annesi bir kadın ise şöyle anlattı:

“Kadınları sıraya dizip silahlarını bize doğrulttular ve sonra para ve altın var mı diye bakmak için giysilerimizi aradılar. HDK üyeleri tarafından cinsel şiddete ve insanlık dışı muameleye maruz kaldık. Bize ırkçı hakaretler ettiler.”

Sudan’da 2023 yılının nisan ayı ortalarında, tüm güçleri tek bir ordu altında birleştirme çabaları sırasında ordu ile HDK arasında başlayan anlaşmazlık silahlı çatışmaya dönüştü.


Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
TT

Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)

Şam, bugün ‘kurtuluşunun’ birinci yıldönümünde Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü, eski rejimin çöküşünü ve lideri Beşşar Esed'in ülkeden kaçışını kutluyor.

Adeta bir tatil havasının hakim olduğu başkentte, geri dönüş hakkının sevinci, hatıraların ağırlığıyla iç içe geçmiş durumda. Sokaklar ise ‘karanlık dönemin’ sembollerinin yerini alan yeni bir kimliği yansıtıyor. Silahlı grupların üyeleri yeni devletin güvenlik kurumlarına entegre edilirken Şamlılar gelecekleriyle ilgili endişelerinin bir kısmından kurtulmuş durumdalar.

Süslemelerin, kalabalıkların, dolu otellerin ve yıllarca süren sürgünün ardından geri dönenlerin ardında, hala kayıp olanların aileleri ve yıkılmış bölgelerin sakinleri arasında hiç bitmeyecek bir hüzün var. Yine de insanlar, sanki ‘duvarların artık kulakları yokmuş’ gibi, açıkça konuşma cesaretini yeniden kazandılar ve bireysel karar verme gücünü ve geri dönme hakkını yeniden kazandıklarına dair genel duygularını ifade ettiler.

Bu değişim, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed'in ülkenden kaçışının ardından yaşanan hareketli gecenin hatıralarını silebilmiş değil. O gece, güvenlik kurumları çöktü, silahlı gruplar kritik öneme sahip karargahları yağmalamak için acele etti ve eski rejimin üyeleri üniformalarını sokaklarda bıraktı. Şam kaosun eşiğine gelmişti.

Ancak Cisr el-Ebyad, Bab Tuma ve el-Kassa gibi mahalleler, doktorlar, öğrenciler ve tüccarlardan oluşan geçici mahalle komiteleri sayesinde kendilerini korumayı başardılar. Bu girişimler sayesinde 200'den fazla hırsız tutuklandı ve mezhep çatışmaları önlerken halkın durumun kontrolden çıkmasını engelleme yeteneğini ortaya koydu.

Öte yandan Tahran'da bugün, İran'ın Suriye'deki dayanak noktasını kaybetmesi, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in ‘dış komplo’ hakkındaki konuşması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Suriye'yi ‘35. Eyalet’ olarak görmesi, diplomasinin savunulması ve milletvekillerinin on milyarlarca doların israf edildiği yönündeki suçlamaları arasında ‘direniş çadırının ana direğinin’ çöküşüyle ilgili çelişkili haberler basında yer alıyor.


Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.