Aliyev ve Macron Azerbaycan-Ermenistan arasındaki durumu görüştü

Aliyev ve Macron Azerbaycan-Ermenistan arasındaki durumu görüştü
TT

Aliyev ve Macron Azerbaycan-Ermenistan arasındaki durumu görüştü

Aliyev ve Macron Azerbaycan-Ermenistan arasındaki durumu görüştü

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile Fransa Cumhurbaşkanı Macron arasında gerçekleştirilen telefon görüşmesinde Azerbaycan-Ermenistan cephe hattında devam eden çatışmalar ele alındı.
Azerbaycan ordusu Ermeni işgali altında bulunan topraklarını kurtarmak için karşı saldırılarını sürdürüyor. Azerbaycan'da Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Macron görüşmede, ülkesinin Ermenistan ile Azerbaycan temas hattındaki silahlı çatışmadan duyduğu endişeyi dile getirerek anlaşmazlığın müzakere yoluyla çözülmesinin önemini vurguladı.
Aliyev ise Ermenistan'ın müzakere sürecini bilinçli olarak bozduğunu ifade ederek Ermenistan yönetiminin "Dağlık Karabağ Ermenistan'dır" açıklamasının görüşmelere ciddi bir darbe vurduğunu dile getirdi. Azerbaycan'a karşı yürütülen ve devam eden askeri provokasyonla ilgili olayların gidişatına dikkat çeken Aliyev, 27 Eylül'de Azerbaycan mevzilerine yapılan ağır top atışı sonucu sivillerin ve askerlerin hayatını kaybettiğini hatırlattı. Aliyev, karşılık olarak Azerbaycan ordusunun cephe hattında başarılı şekilde karşı saldırılar başlattığını belirtti. Aliyev, yaşanan olaylardan Ermenistan'ın sorumlu olduğunu dile getirdi.
Telefon görüşmesinde iki liderin diplomatik kanallar aracılığıyla temas kurma konusunda anlaştığı ifade edildi.



Papa Franciscus, Ukrayna ve Ortadoğu’da barış çağrısını yineledi

Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus (Reuters)
Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus (Reuters)
TT

Papa Franciscus, Ukrayna ve Ortadoğu’da barış çağrısını yineledi

Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus (Reuters)
Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus (Reuters)

Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus’un sağlığının son zamanlarda endişe kaynağı olmasının ardından, yoğun Paskalya haftası programı öncesinde bugün daha iyi durumda olduğu göründü.

87 yaşındaki Papa, daha önceki haftalarda yaptığı gibi çoğunu okuması için bir yardımcıyı görevlendirmek yerine, önceden hazırlanmış metinlerin tamamını okuyarak daha iyi göründü.

Papa Franciscus, Ukrayna ve Ortadoğu’da barış çağrısını yineleyerek, dinleyiciler arasında bulunan, her ikisi de uzun süredir devam eden İsrail-Filistin çatışmasında kızlarını kaybeden biri İsrailli, diğeri Filistinli iki kişiyi selamladı.

Papa onları, ‘birbirini seven ve aynı çarmıha gerilmeyi yaşamış’ iki arkadaş olarak nitelendirdi.

Papa Franciscus, bir aydan uzun süredir ara sıra soğuk algınlığı, bronşit ve grip olarak tanımlanan hastalıklara yakalandı.

Bu nedenle toplum önündeki konuşmalarını sınırlandırdı, bazı toplantıları iptal etti ve tıbbi kontroller için Roma’daki bir hastaneye gitti.

Papa’nın sağlık durumuyla ilgili endişeler, üç gün önce Aziz Petrus Meydanı’ndaki on binlerce kişinin katıldığı Palmiye Pazarı töreninde son anda vaaz vermekten vazgeçmesi nedeniyle yeniden ortaya çıktı.

Papa, önümüzdeki Pazar günü Paskalya öncesindeki bir dizi törene başkanlık edecek.


Biden, BMGK’nın Gazze’de ateşkes çağrısında bulunan kararının veto edilmemesi nedeniyle iki partinin öfkesiyle karşı karşıya kaldı

ABD Başkanı Joe Biden (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden (EPA)
TT

Biden, BMGK’nın Gazze’de ateşkes çağrısında bulunan kararının veto edilmemesi nedeniyle iki partinin öfkesiyle karşı karşıya kaldı

ABD Başkanı Joe Biden (EPA)
ABD Başkanı Joe Biden (EPA)

ABD Başkanı Joe Biden, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Gazze’de geçici ateşkes ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılması çağrısında bulunan bir kararı kabul etmesine izin vermesi nedeniyle her iki partideki (Cumhuriyetçi ve Demokrat) İsrail yanlısı siyasetçilerin tepkileriyle karşı karşıya kaldı.

Şarku’l Avsat’ın Axios sitesinden aktardığı habere göre ABD’nin BMGK’da söz konusu karar tasarısına yönelik oylamada veto hakkını kullanmayarak çekimser kalması, İsrail’le ilişkiler üzerinde yıkıcı etkiler yarattı.

İsrail, ABD’ye gidecek bir heyetin ziyaretini iptal etti ve sonrasında takas anlaşması görüşmelerinden çekildi.

Beyaz Saray, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu iç siyasi kazanç elde etmeye çalışmakla suçladı.

ABD Temsilciler Meclisi’ndeki bazı İsrail yanlısı Demokratlar da bu görüşe katıldı.

Cumhuriyetçi Parti’den Temsilciler Meclisi üyesi Anthony D’Esposito dün, ‘İsrail-Hamas çatışmasına yönelik herhangi bir çözümün, yalnızca sürecin her adımında İsrail’in tam işbirliği ve onayıyla gerçekleşmesi gerektiğini’ belirten bir karar tasarısı sundu.

İlk olarak Jewish Insider tarafından bildirilen karar tasarısı, aynı zamanda ABD’nin İsrail’i desteklemeye devam etmesi ve İsrail’i kendi çıkarlarına aykırı herhangi bir eylemde bulunmaya zorlamaması gerektiğini de belirtiyor.

Konuya yakın bir kaynağa göre D’Esposito, tasarının sunulması konusunda Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi liderleriyle görüşmelerde bulundu.

Karar, Temsilciler Meclisi ve Senato’daki Cumhuriyetçilerin, ABD politikasının ‘İsrail’i desteklemekten uzaklaşması’ olarak gördükleri adımlara öfkeli tepkilerinden kaynaklanıyor.

ABD’nin çekimser oy vermesini kınayanlar yalnızca Cumhuriyetçiler olmadı.

Demokrat Parti’den Senatör John Fetterman, Pazartesi günü sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “ABD’nin Hamas’ı kınamayan bir kararın geçmesine izin vermesi dehşet verici” ifadelerini kullandı.

Fetterman’a, Temsilciler Meclisi üyesi Josh Gottheimer da katıldı.

Gottheimer, bu konu karşısında şok olduğunu söyleyerek, ABD’nin veto hakkını kullanmamasının, yalnızca Hamas’ı cesaretlendirmesi ve rehinelerin güvenli bir şekilde geri dönüşünü geciktirmesinden korktuğunu dile getirdi.

ABD Temsilciler Meclisi’nin bir diğer Demokrat üyesi Tom Suozzi de benzer şekilde, çekimser kalmanın Hamas ‘teröristlerini’ cesaretlendirdiğini söyledi.

Resmi tutum

Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby ise Pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “Oyumuz -tekrar ediyorum- politikamızda bir değişikliği temsil etmiyor” dedi.

Kirby, ‘gerekli olduğunu düşündükleri önemli bir dile sahip olmaması’ nedeniyle ABD’nin karar tasarısı lehine oy vermediği söyleyerek, “Ancak ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasının bir arada olması yönündeki görüşümüzü oldukça yansıtıyordu” diye ekledi.

Beyaz Saray Sözcüsü, ABD’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun cevabı karşısında ‘kafasının karıştığını’ belirterek, söz konusu kararın bağlayıcı olmadığına ve Washington’un ‘kendi politikasını belirleme hakkına sahip olduğuna’ dikkat çekti.

En İsrail yanlısı Demokratlardan bir kısmı, çekimser oyu verilmemesi nedeniyle Biden’ı eleştirdi.

Daha büyük bir blok ise, Gazze’de 30 binden fazla Filistinlinin ölümüne yol açan insani krizden kaynaklanan huzursuzluğun arttığı bir dönemde, bu harekete destek sinyali verdi.

ABD Temsilciler Meclisi üyesi Susan Wild sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Uzun süredir müzakerelere dayalı, karşılıklı bir ateşkes çağrısında bulunuyordum. Ancak geri kalan rehinelerin evlerine dönmesi ve Filistinli sivillere yardım ulaştırılmasının aciliyeti, bu savaşın derhal durdurulmasını zorunlu kılıyor” diye yazdı.


İsrailli aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir, ABD Başkanı Biden'ı hedef aldı

AA
AA
TT

İsrailli aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir, ABD Başkanı Biden'ı hedef aldı

AA
AA

İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, ABD Başkanı Joe Biden'ın Başbakanı Binyamin Netanyahu ve kendisinin izlediği çizgi yerine ABD Temsilciler Meclisinin Demokrat üyesi Milletvekili Rashida Tlaib ve Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar'ın çizgisini tercih ettiğini savundu.

Ben-Gvir, New York Times gazetesine verdiği demeçte, son dönemde ABD ile İsrail arasında gerilen ilişkiler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

ABD Başkanı Biden'ın son dönemde İsrail'e karşı izlediği politikalarını eleştiren Ben-Gvir, "Şu anda Biden, Rashida Tlaib ve Sinwar'ın çizgisini Benjamin Netanyahu ve Ben-Gvir çizgisine tercih ediyor. ABD Başkanı'nın onların hattını değil, bizim hattımızı takip etmesini beklerdim." ifadelerini kullandı.

Ben-Gvir, Refah'a kara saldırısı başlatmaması konusunda "İsrail'e yönelik baskı" uygulamasının "son derece yanlış olduğunu" ileri sürerek, "Biden, sürekli İsrail'e kısıtlamalar getirmeye çalıştı ve karşı tarafın haklarından bahsediyor, bunların arasında, hatırlatırım, bizi yok etmek isteyen birçok 'terörist' var." yorumunda bulundu.

ABD yönetimi, sık sık yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'a kara saldırısına karşı olduğunu dile getiriyor. İsrail ise ABD'nin itirazlarına rağmen Refah'a kara saldırısı başlatacağını söylüyor.

Refah'a kara saldırısı konusunda Washington ile Tel Aviv arasında artan tansiyon, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) "Gazze Şeridi'nde kalıcı ve sürdürülebilir ateşkese dönüşecek şekilde ramazan ayında acilen ateşkes sağlanmasını talep eden" karar tasarısında ABD'nin veto hakkını kullanmaması nedeniyle daha da yükseldi.


İngiliz milletvekilleri ve Lordlar, İsrail'e silah ihracatı lisanslarının askıya alınmasını istedi

AA
AA
TT

İngiliz milletvekilleri ve Lordlar, İsrail'e silah ihracatı lisanslarının askıya alınmasını istedi

AA
AA

Parlamentoda yer alan muhalefet partileri milletvekilleri ve Lordlar Kamarası üyelerinin, Dışişleri Bakanı David Cameron ile İş ve Ticaret Bakan Kemi Badenoch'a hitaben yazdığı mektupta, "Farklı partilerden parlamenterler olarak İsrail'e silah ihracatı lisanslarını derhal askıya almanız çağrısında bulunuyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Mektupta, İsrail'in Gazze'deki saldırılarında öldürülen Filistinli sayısının 32 bini aştığı, bunların yüzde 70'inin kadın ve çocuk olduğu vurgulandı.

Gazze'deki sivil altyapının yüzde 80'inin yok edildiğine dikkati çekilen mektupta, açlık tehlikesinin de kapıda olduğu belirtildi.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:

"Bu bağlamda İngiltere'nin İsrail'e silah ticareti eskisi gibi devam edemez. İngiltere'nin Stratejik İhracat Lisansı Kriterlerinin 1'inci ve 2'nci maddesi ile Silah Ticareti Anlaşmasının 6'ncı ve 7'nci maddelerine göre, hükümetin, uluslararası insancıl hukuk veya uluslararası insan hakları hukukunu ciddi bir şekilde ihlal etmek veya bu ihlali kolaylaştırmak için kullanılabileceği yönünde açık veya ağır bir risk olduğu durumlarda askeri teçhizat ihracatını önlemesini gerektirmektedir."

İngiliz askeri teçhizatının Gazze'de kullanıldığı belirtilen mektupta, "Örnek olarak hükümet, İsrail F-16'ları için parça ihracatı lisansı verdi. Birleşmiş Milletler incelemesine göre muhtemelen İngiliz parçaları kullanılan bir jet, ocak ayında Gazze'de Uluslararası Kurtarma Komitesi ve Filistinliler İçin Tıbbi Yardım ekibinin bulunduğu bir yerleşkedeki İngiliz doktorları bombaladı." ifadeleri yer aldı.

Geçmiş İsrail-Filistin çatışmaları sırasında görevde bulunan hükümetlerin, İngiliz askeri teçhizatının kullanımına ilişkin bilgi paylaştığı kaydedilen mektupta, 2009 ve 2014'te İsrail'e silah ihracatı lisanslarının askıya alındığı da anımsatıldı.

"Bugün İsrail ordusu tarafından gerçekleştirilen şiddetin boyutu daha ölümcüldür ve İngiltere hükümeti harekete geçmekte başarısız olmuştur." değerlendirmesi yapılan mektupta, Kanada gibi bazı ülkelerin bu konuda harekete geçtiği hatırlatıldı.

Mektupta, ana muhalefetteki İşçi Partisi milletvekillerinin yanı sıra İskoçya Ulusal Partisinin (SNP) İngiltere Parlamentosundaki lideri Stephen Flynn, Kuzey İrlanda'nın Sosyal Demokratik İşçi Partisi lideri Colum Eastwood, eski İngiltere-Galler Yeşiller Partisi lideri Barones Natalie Bennett ve Türk kökenli Lordlar Kamarası üyesi Barones Meral Hüseyin Ece'nin de aralarında bulunduğu 130'dan fazla parlamenterin imzaları yer aldı.


Sırp lider Vucic, ülkesini zor günlerin beklediğini söyledi

AA
AA
TT

Sırp lider Vucic, ülkesini zor günlerin beklediğini söyledi

AA
AA

Vucic, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ülkesini zor günlerin beklediğini, Sırp halkını gelecek günlerde bu konuda bilgilendireceğini duyurdu.

Paylaşımında son 48 saat içerisinde şu an söylemesi kolay olmayan bir haber aldıklarını belirten Vucic, "Hem Sırbistan'ın hem de (Bosna Hersek'teki iki entiteden) Sırp Cumhuriyeti'nin hayati ulusal çıkarlarını doğrudan tehlikeye atıyorlar." ifadesini kullandı.

Vucic paylaşımında ayrıca, "Zor olacak, şimdiye kadarkilerin en zoru. Mücadele edeceğiz. Sırbistan kazanacak." değerlendirmesine yer verdi.

Öte yandan, Sırbistan Savunma Bakanı Milos Vucevic, Sırbistan Radyo Televizyonuna (RTS) Kosova'nın Avrupa Konseyine üyelik başvurusunun bugün yapılacak oturumda görüşülecek olmasını değerlendirdi.

Vucevic, söz konusu başvurunun tüm uluslararası kuralları ihlal ettiğini savundu.

Bu arada, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, Kosova'nın konseye üyelik başvurusunun görüşüleceği tek gündem maddesiyle bugün toplanacak.

Kosova'nın Avrupa Konseyi üyelik süreci

Sırbistan'dan 2008 yılında tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Kosova, Rusya'nın konsey üyeliğinden çıkarılmasının ardından 12 Mayıs 2022'de Avrupa Konseyi üyeliğine resmi başvuruda bulunmuştu.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 24 Mayıs 2023'te Kosova'nın konseye üyelik talebini onaylayarak AKPM'ye ilettiğini duyurmuş, AKPM uzmanları tarafından Kosova'nın başvurusuyla ilgili görüş hazırlanmıştı.


İran Cumhurbaşkanı Reisi: "Gazze'de yaşananlar, ABD ve Batı için utanç kaynağı"

AA
AA
TT

İran Cumhurbaşkanı Reisi: "Gazze'de yaşananlar, ABD ve Batı için utanç kaynağı"

AA
AA

 İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Gazze'de yaşananların ABD ve Batılı bazı ülkeler için utanç kaynağı olduğunu söyledi.

İran resmi haber ajansı IRNA'ya göre, Reisi, resmi temasları kapsamında Tahran'da bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'yi kabul etti.

Görüşmede Reisi, Gazze halkının ortaya koyduğu direnişle, Filistin meselesinin İslam aleminin ötesine geçerek tüm dünya insanlarının meselesi haline geldiğini belirtti.

"Gazze'de yaşananlar, ABD ve Batılı bazı ülkeler için utanç kaynağıdır." diyen Reisi, bölgedeki güvenlik sorunlarının kökeninin İsrail olduğunu dile getirdi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye de görüşmede Reisi'ye Gazze'deki gelişmeler hakkında bilgi verdi.

Heniyye, Aksa Tufanı operasyonunun, Filistin halkına benzeri görülmemiş başarılar kazandırdığını söyledi.


Ukrayna Donanması: "Rusya Karadeniz Filosu'nun üçte birini yok ettik"

Ukrayna ordusu, Kırım'daki bazı saldırılarda deniz drone'larından da faydalanmıştı (AP)
Ukrayna ordusu, Kırım'daki bazı saldırılarda deniz drone'larından da faydalanmıştı (AP)
TT

Ukrayna Donanması: "Rusya Karadeniz Filosu'nun üçte birini yok ettik"

Ukrayna ordusu, Kırım'daki bazı saldırılarda deniz drone'larından da faydalanmıştı (AP)
Ukrayna ordusu, Kırım'daki bazı saldırılarda deniz drone'larından da faydalanmıştı (AP)

Ukrayna, savaşın başından bu yana Rusya'nın Karadeniz Filosu'ndaki gemilerin üçte birinin yok edildiğini veya kullanılmaz hale getirildiğini öne sürdü. 

Ukrayna Donanması Sözcüsü Dmitro Pletençuk, dünkü açıklamasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in emriyle 24 Şubat 2022'de başlayan savaşta, Kremlin'in deniz gücüne ağır darbe indirdiklerini iddia etti.

Pletençuk, Rusya'nın ilhak ettiği Kırım'daki Sivastopol limanında demirli Konstantin Olanski gemisine cumartesi günü saldırı düzenlendiğini belirtti. 

Sözcü, aynı gün amfibi savaş gemileri Azak ve Yamal'ın yanı sıra istihbarat gemisi Ivan Kurs'un da vurulduğunu bildirildi. 

Pletençuk, saldırıların Ukrayna üretimi Neptün füzeleriyle gerçekleştirildiğini ve Sivastopol'daki petrol depolarıyla liman tesislerinin de hedef alındığını aktardı. 

Diğer yandan Rusya, Ukrayna'nın şehre kapsamlı saldırı düzenlediğini belirtirken, Karadeniz Filosu'ndaki gemilerin ağır hasar alıp almadığına dair bilgi paylaşmadı.

Pletençuk, cumartesi günkü saldırılarla birlikte savaşın başından bu yana Rusya'nın Karadeniz Filosu'ndaki gemilerin üçte birini yok ettiklerini veya devre dışı bıraktıklarını savundu. 

Sözcü, "Nihai hedefimiz, Rusya'nın Azak ve Karadeniz bölgelerindeki askeri gemilerinin tamamen ortadan kaldırılmasıdır" dedi. Kremlin, Karadeniz Filosu'nun durumuna yönelik iddialarla ilgili henüz açıklama yapmadı. 

Diğer yandan ABD'nin önde gelen gazetecilik kuruluşlarından Politico, Kongre'nin Ukrayna'ya destek için geçen hafta açıkladığı 300 milyon dolarlık paketin aslında 4 ay önce harcandığını ileri sürdü.

Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen ABD'li bir yetkili, Politico'ya söz konusu yardım paketinin, ABD Başkanı Joe Biden'ın cumartesi günü imzaladığı 1,2 trilyon dolarlık bütçe tasarısının bir parçası olduğunu söyledi. 

Yetkili, Ukrayna Güvenlik Yardımı Girişimi (USAI) fonu için ayrılan 300 milyon doların, kasımda harcandığını savundu. 

Kaynak, söz konusu dönemde yetkililerin federal hükümetin kapanmasını önlemeye çalıştığına, Pentagon'un da geçici devam kararı (Continuing Resolution) ödeneği kapsamında faaliyetlerini sürdürdüğüne dikkat çekti.

Yetkili, paranın tam olarak ne için harcandığına dair bilgi paylaşmazken, miktarın "şu anda kullanabilecekleri bir kaynak olmadığını" ileri sürdü. 

Diğer yandan Politico, Pentagon'un kasımda yaptığı açıklamada geçici devam kararı kapsamında USAI fonundaki 300 milyon doları kullandığını bildirdiğine dikkat çekti.

Pentagon'a ait USAI, Kongre tarafından yıllık savunma bütçesi kapsamında Ukrayna ordusuna ayrılan bir fonla, ABD şirketlerinden silah ve mühimmat tedarik edilmesini kapsıyor.

Bu çerçevede yapılan yardım duyuruları Ukrayna'ya silah, mühimmat ve ekipman sağlamak için bir sözleşme sürecinin başlangıcını temsil ediyor.

Tedarik süreci uzun sürdüğü için Biden, zaman zaman Amerikan ordusunun envanterinden silah çekilmesi için de Pentagon'a yetki veriyor.

Independent Türkçe, Guardian, AP, Politico, AA


Rusya’da altın madenindeki kurtarma çalışmalarının büyük kısmı çökme riski nedeniyle askıya alındı

Maden girişinin önündeki kurtarma ekipleri (EPA)
Maden girişinin önündeki kurtarma ekipleri (EPA)
TT

Rusya’da altın madenindeki kurtarma çalışmalarının büyük kısmı çökme riski nedeniyle askıya alındı

Maden girişinin önündeki kurtarma ekipleri (EPA)
Maden girişinin önündeki kurtarma ekipleri (EPA)

Rusya’nın doğusundaki Amur bölgesinde, geçtiğimiz hafta kaya düşmesi sonucu 13 madencinin mahsur kaldığı altın madenindeki kurtarma çalışmalarının büyük bir kısmı, yeni bir çökme riski nedeniyle ertelendi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre Rusya’nın en büyük altın madenlerinden biri olan Pioneer madeni, Moskova’nın yaklaşık 5 bin 300 kilometre doğusunda, Çin sınırındaki Amur bölgesinde yer alıyor.

Rusya Acil Durumlar Bakanlığı’ndan ekipler, Pioneer altın madeninde arama ve kurtarma operasyonu sırasında (EPA)
Rusya Acil Durumlar Bakanlığı’ndan ekipler, Pioneer altın madeninde arama ve kurtarma operasyonu sırasında (EPA)

TASS haber ajansının haberine göre Acil Durumlar Bakanlığı, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, bakanlığa bağlı ekiplerin madendeki dört kuyunun dibinde keşfedilen su birikintilerini inceleyeceğini bildirdi.

Rusya’nın doğusundaki Amur bölgesinde bulunan Pioneer altın madeninde yürütülen kurtarma operasyonu (EPA)
Rusya’nın doğusundaki Amur bölgesinde bulunan Pioneer altın madeninde yürütülen kurtarma operasyonu (EPA)

Acil Durumlar Bakanlığı’nın açıklamasında, “Bu, tüm madenin derinliğine ilişkin kapsamlı bir tablo elde etmemizi ve sonraki adımlara karar vermemizi sağlayacak” denildi.

Bakanlık daha önce madenin sular altında kalmış olabileceğini bildirmişti.


Salıncak eyaletlerde Biden-Trump farkının kapandığı ortaya kondu

AP
AP
TT

Salıncak eyaletlerde Biden-Trump farkının kapandığı ortaya kondu

AP
AP

Bloomberg ve Morning Consult'ın yeni bir anketine göre ABD Başkanı Joe Biden, bu yılki başkanlık yarışının sonucunu belirleyecek bir dizi kilit eyalette muhtemel Cumhuriyetçi rakibiyle arasındaki oy farkını kapatıyor.

8 Mart'la 15 Mart arasında 4 bin 392 kayıtlı seçmenle yapılan ankete göre Biden 7 eyaletin 6'sında Donald Trump'la arasındaki farkı ya kapattı ya da eski ABD Başkanı'nı geride bıraktı. En büyük oy kaymasıysa Wisconsin'de yaşandı ve "Porsuk Eyaleti"ndeki katılımcılar yüzde 46 destek verdikleri 46. ABD Başkanı'na bir puan üstünlük sağlarken Trump yüzde 45'te kaldı.

Başkanın 4 yıl önce mağlup ettiği kişiye karşı elde ettiği bu küçük avantaj, benzer bir anketin Trump'ın Biden'ı yüzde 4 farkla geride bıraktığını göstermesinden sadece bir ay sonra gerçekleşti.

Pensilvanya'daysa Biden ve Trump halihazırda yüzde 45'le berabere kaldı; bu, Trump'ın Keystone (Pensilvanya için kullanılan ve temel taşı anlamına gelen ad -ed.n) eyaletinde Biden'ın tam 6 puan önünde olduğu geçen aya göre kayda değer bir değişim.

Trump'ın sadece bir ay önce ABD Başkanı'nın önünde olduğunun görüldüğü Michigan'da da Biden ve Trump berabere kalırken Biden; Arizona, Nevada ve Kuzey Karolina'da Trump'ın attığı farkı azalttı.

Başkan açısından bu olumlu sonuçların Biden'ın Birliğin Durumu konuşmasını yapmasından sadece birkaç hafta sonra gelmesiyle 81 yaşındaki siyasetçiyi eleştirerek başkanlığı idare edemeyecek kadar yaşlı olduğunu aylardır savunanlar etkili bir şekilde susturuldu.

Anket, Biden'ın performansının seçmenler üzerinde kayda değer bir etki yarattığını ortaya koyarken, katılımcıların üçte birinden fazlası son zamanlarda ABD Başkanı hakkında olumlu haberler gördüğünü söyledi.

Independent Türkçe


Baltimore’daki köprünün çökmesine sebep olan geminin geçmişi sorunlarla dolu

Konteyner gemisi Dali Baltimore’daki Francis Scott Key Köprüsü’nün ayağına çarptı (Reuters)
Konteyner gemisi Dali Baltimore’daki Francis Scott Key Köprüsü’nün ayağına çarptı (Reuters)
TT

Baltimore’daki köprünün çökmesine sebep olan geminin geçmişi sorunlarla dolu

Konteyner gemisi Dali Baltimore’daki Francis Scott Key Köprüsü’nün ayağına çarptı (Reuters)
Konteyner gemisi Dali Baltimore’daki Francis Scott Key Köprüsü’nün ayağına çarptı (Reuters)

ABD’nin Maryland eyaletindeki liman kenti Baltimore’da, Patapsco Nehri üzerindeki Francis Scott Key Köprüsü, Singapur bayraklı konteyner gemisi Dali’nin çarpması nedeniyle yıkıldı.

Ancak bu geminin karıştığı ilk kaza değil. Dali’nin yine benzer bir çarpışma ve bazı mekanik arızalar gibi çalkantılı sorunlar ve kazalarla dolu bir geçmişi var.

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg’ten aktardığı habere göre 2015 yılında inşa edilen Dali gemisi, 2016 yılında Belçika’nın Anvers limanında iskeleye çarptı ve büyük hasar meydana geldi.

 Bu kazada kimse yaralanmadı.

Gemi tekrar hizmete alınıp, Singapur merkezli Grace Ocean Limited’e satılmasından önce tam bir onarım ve incelemeden geçti.

Anvers iskelesi de ciddi hasar gördü ve kapatılması gerekti.

Geçtiğimiz Haziran ayında gemiyle ilgili bazı mekanik endişeler dile getirildi.

Şili’nin San Antonio Limanı’nda yapılan rutin bir güvenlik denetimi, geminin tahrik sistemleri, termometreleri ve diğer makinelerdeki sorunları ortaya çıkardı.

AFP
AFP

Denetim raporunda detaylı olarak açıklanmayan bu sorunların gemiyi hizmet dışı bırakacak kadar ciddi olmadığı belirtildi.

ABD Sahil Güvenliği tarafından geçen yılın sonlarında gemide gerçekleştirilen standart incelemede, gemide herhangi bir kusur bulunmadı.

Singapur hükümeti yaptığı açıklamada, geminin Baltimore kazası sırasında yapısal bütünlüğünü ve ekipmanının işlevselliğini kapsayan geçerli sınıflandırma ve yasal sertifikalara sahip olduğunu ifade etti.

Gemi ayrıca, geçen yıl Haziran ve Eylül aylarında yabancı limanlarda iki ayrı denetimden geçti, ancak yakıt basıncı izleme göstergesindeki bir arıza, gemi bu limanlardan birinden ayrılmadan önce giderildi.

Gemi, Baltimore’daki köprüye çarpmadan kısa bir süre önce itme kabiliyetini kaybettiğini bildirdi ve hızını yavaşlatmak için demirini indirerek, ulaşım yetkililerine çarpışmadan önce köprüdeki trafiği durdurmaları için zaman verdi.

Yetkililer, bunun muhtemelen daha fazla ölümü önlediğini söyledi.

Bu kaza, ABD’nin doğu kıyısındaki en yoğun limanlardan birinde, nakliye trafiğinin yanı sıra kara taşımacılığını da aksattı.

Francis Scott Key Köprüsü, Baltimore şehir merkezinden kaçınmak isteyenler için New York ile Washington’u birbirine bağlayan ana yol.

Baltimore Limanı’nı geçmenin üç yolundan biri olan köprünün üzerinden günde 31 bin araç geçiyor.

Grace Ocean Limited’e ait olan gemi, Synergy Marine Group tarafından işletiliyor.

Son kaza sırasında gemi, yaklaşık 4 bin 900 konteyner taşıyordu.