Berlin'de toplu taşıma çalışanlarının grevi hayatı felç etti

Berlin'de toplu taşıma çalışanlarının grevi hayatı felç etti
TT

Berlin'de toplu taşıma çalışanlarının grevi hayatı felç etti

Berlin'de toplu taşıma çalışanlarının grevi hayatı felç etti

Almanya’nın başkenti Berlin’de toplu taşıma çalışanlarının “uyarı grevine” gitmesi sonucu ulaşımda büyük aksaklıklar yaşandı.
Almanya’nın en büyük işçi sendikalarından VERDİ üyesi olan 87 bin toplu taşıma çalışanı uyarı grevi başlattı. Uyarı greviyle, belediyelerin oluşturduğu Yerel İşverenler Derneği VKA’ya baskı yapılarak, toplu taşımada çalışan yaklaşık 87 bin kişi için ülke çapında tek tip bir toplu iş sözleşmesine ikna edilmesi hedefleniyor. VERDİ, ülke çapında tek tip sözleşmenin yanı sıra izin hakkı, gençlerin teşviki, Berlin’de haftalık çalışma saatlerinin tam maaşla 39'dan 36,5 saate düşürülmesi gibi taleplerde de bulunuyor.

“Çalışanlarla alay ediliyor”
Konuyla ilgili olarak VERDİ Başkan Yardımcısı Christine Behle, 20 yıllık kemer sıkma politikasının sona erdirilmesini istedi. Yerel toplu taşımanın ülke çapında zor durumda olduğunu söyleyen Behle, dayanmanın sınırlarına ulaşıldığı uyarısında bulundu. Behle, "İşverenlerin müzakere etmeye bile hazır olmaması, çalışanlarla alay edildiğini gösteriyor. Trafiğin tersine dönmesi için her türlü çabayı baltalıyor. Bu, durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteren sadece bir uyarı grevidir” dedi.

Şehirde trafik tıkandı
Başkent Berlin’de de gece saat 03.00’ten öğlen 12.00 ‘ye kadar metrolar, tramvaylar ve otobüsler çalışmadı. Sadece bazı otobüsler ile şehir içi banliyö treni Berlin S-Bahn faaliyetine devam etti. Grev nedeniyle aracı olmayan pek çok Berlinli işine ya gidemedi ya da geç kaldı. Taksi bulabilenler taksiyle, bulamayanlar bisikletle, elektrikli scooterle gideceği yere ulaşmaya çalıştı. Taşıma grupları oluşturanlar da oldu. Şehirde araç trafiğinin anormal derecede artması üzerine, trafikte tıkanmalar yaşandı. Grevden haberi olmayan bazı vatandaşlar ise uzun süre duraklarda beklemeye devam etti.
Şehrin toplu taşıma işletmesi BVG, toplamda 14 bin 600 çalışanıyla ülkenin en büyük toplu taşıma işletmesi konumunda. Sadece geçen sene yaklaşık 1 milyar kişi Berlin’de BVG toplu taşıma araçlarını kullandı.
İşveren ile sendika arasında geçen hafta yürütülen ikinci tur müzakerelerde bir sonuca varılamazken, üçüncü tur müzakerelerin 22-23 ekim tarihinde yapılması planlanıyor.



Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
TT

Almanya’da hazırlanan bir raporda Avrupa için NATO'suz bir geleceğe hazırlanılması çağrısı yapıldı

ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump istikrarsızlık kaynağı olarak görülüyor (AFP)

İnci Mecdi

Almanya ve Avrupa'nın önde gelen akademisyenleri, Başkan Donald Trump yönetimindeki ABD’de yaşanan siyasi değişimler ve bunun NATO'nun güvenilirliği açısından doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulunarak Avrupalıları NATO'suz bir geleceği düşünmeye çağırdı. Almanya'nın önde gelen dört barış ve çatışma araştırma enstitüsü tarafından hazırlanan ve politika yapıcıları yakından ilgilendiren yıllık rapor, ‘Barışı Kim Kurtaracak?’ başlığı taşıyordu. Araştırmacılar raporda geleceğe dair karamsar bir tablo çizerken 1987 yılından bu yana bir barış raporunun bu kadar karamsar olduğu pek görülmemişti. 2025 Barış Raporu, Avrupa'nın barış hedefini desteklemeye devam ederken kendi güvenliği ve savunması için sorumluluk alması gerektiğinin altını çiziyor.

Almanca olarak yayınlanan ve Alman Yayın Kurumu (Deutsche Welle/DW) tarafından İngilizce olarak alıntılanan raporun giriş bölümünde Ukrayna, Gazze ve Sudan'da savaşların sürdüğü, 122 milyondan fazla insanın evlerinden edildiği ve dünya genelinde başka birçok şiddetli çatışmanın yaşandığı belirtildi. Rapora göre Atlantik'in diğer yakasında Başkan Trump, ülkesini otoriter bir devlete dönüştürmekle kalmıyor, aynı zamanda dış politikasında kurallara uymak ve iş birliği yapmak yerine güç politikalarını tercih ediyor.

Avrupa Birliği ile ABD arasındaki ortaklığın sonu

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre araştırmacılar, ABD Başkanı ve “Amerika'yı Yeniden Büyük Yap" (Make America Great Again - MAGA) hareketinin dünyanın en eski demokrasisini otoriter bir rejime dönüştürmeyi ‘kısa sürede ve çok az dirençle başardığını’ vurgularken uluslararası düzeyde ise ‘liberal kurumları ve kazanımları yok etmeyi’ teşvik ettiği ve ‘otoriter liderler ve diktatörlerle yakın ilişkiler kurarak liberal demokrasilerde aşırı sağcı popülist hareketleri’ desteklediğini belirtti.

Leibniz Barış ve Çatışma Araştırmaları Enstitüsü'nden Christopher Daase, Berlin'de raporun sunumu sırasında yaptığı açıklamada, son yıllarda analizlerinin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına ve Avrupa barış ve güvenlik sistemini kasıtlı olarak tahrip etmesine odaklandığını, ancak o zamandan bu yana güvenlik durumunun daha da kötüleştiğini söyledi. ABD'nin ‘başka bir istikrarsızlık kaynağı haline geldiğini’ söyleyen Daase, ‘otoriterliğin bulaşıcı hale gelme’ riski bulunduğunu da sözlerine ekledi. Daase, Avrupa'da uluslararası yargının zayıflatılması, akademik araştırma özgürlüğünün sorgulanması ve dini kurumlar gibi toplumsal aktörlerin bağımsızlığına müdahale girişimleri başta olmak üzere endişe verici işaretlere dikkati çekti.

2025 Barış Raporu, Avrupa ve ABD arasındaki ‘bildiğimiz’ transatlantik ortaklığın ‘bittiği’ tespitinde bulunuyor. Bu durumun askeri iş birliği için de geçerli olduğuna işaret eden araştırmacılar, “NATO'nun ortak savunma taahhüdünün güvenilirliği sarsıldı. ABD ile Rusya arasındaki yakınlaşma sadece Ukrayna'yı değil, Avrupa'nın çıkarlarını da tehdit ediyor” ifadelerini kullandılar. Daase, “Sorun şu anda NATO'nun temel değerleri çoktan çökmüş olmasına rağmen NATO olmadan hiçbir şey yapılamadığı için kimsenin NATO'nun sonuna geldiğini açıkça konuşmak istememesi” yorumunda bulundu. ‘NATO'yu aşmaya çalışıyoruz” diyen Daase, NATO'nun mümkün olan her yerde onunla birlikte çalışmaya devam etmesi ve aynı zamanda Avrupa'nın kabiliyetlerini güçlendirmesi gerektiğini söyledi. Raporda Alman hükümetine ‘şeffaf ve aşamalı bir planla Avrupa savunma yapılarının geliştirilmesi ve entegrasyonu’ tavsiye edildi.

İsrail'e silah ihracatının durdurulması

Rapora katkı sağlayan araştırmacılar, uluslararası hukukun tüm dünyada erozyona uğraması, özellikle de sivillerin hedef alındığı, hastanelerin ve okulların kasten bombalandığı ve insani yardımların engellendiği ya da siyasi olarak istismar edildiği ‘savaşta insanlıktan çıkma’ sürecinin yaşandığını belirtirken bu duruma dair ciddi endişelerini dile getirdiler. Bu durum özellikle Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta ve Gazze'deki savaşta açıkça görülüyor. Ayrıca savaşın 53 binden fazla insanın ölümüne ve bölgenin büyük ölçüde yıkıma uğramasına neden olduğu Gazze Şeridi’ndeki durumdan duydukları dehşeti dile getiren araştırmacılar, İsrail’e Gazze ve Batı Şeria'da kullanabileceği tüm silah sevkiyatlarının ‘acilen durdurulması’ çağrısında bulundular. Raporda İsrail'in uluslararası insancıl hukuku ve insan haklarını ‘açıkça ihlal ettiği’ ve ‘meşru müdafaa sınırlarını aştığı’ vurgulandı. Raporda Alman hükümetine uluslararası hukuka saygı göstermesi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu Almanya'ya davet etmemesi çağrısında bulunuldu.