Cezayir, ‘askeri varlık değil, teknik işbirliği’ konusunda AFRICOM ile görüşüyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2536576/cezayir-%E2%80%98askeri-varl%C4%B1k-de%C4%9Fil-teknik-i%C5%9Fbirli%C4%9Fi%E2%80%99-konusunda-africom-ile-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9F%C3%BCyor
Cezayir, ‘askeri varlık değil, teknik işbirliği’ konusunda AFRICOM ile görüşüyor
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, AFRICOM liderini karşıladı (Cumhurbaşkanlığı)
İstanbul/Şarku'l Avsat
TT
TT
Cezayir, ‘askeri varlık değil, teknik işbirliği’ konusunda AFRICOM ile görüşüyor
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, AFRICOM liderini karşıladı (Cumhurbaşkanlığı)
Atıf Katadre
ABD Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) idari karargahının Almanya dışındaki bir yere taşınması ve AFRICOM’un yeni karargahının Libya’da olacağı beklentileri çerçevesinde Cezayirli yetkililer, bu komutanlığın Afrika kıtasındaki herhangi bir doğrudan varlığını reddettiklerini açıkladı. Yetkililer, ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon), kuvvetlerini ABD’ye çağırması halinde istihbarat işbirliğinin güçlendirilmesini memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
Yeni karargah
Almanya’da bulunan ABD kuvvetlerinin bilinmeyen bir yere hareketine ilişkin Pentagon’da sunulan birkaç senaryo karşısında AFRICOM Komutanı Stephen Townsend, Cezayir öncesinde Libya ve Tunus’a yönelik turunun boyutlarına değindi.
ABD’li General, geçen çarşamba günü Libya ve finansal meselelere ve sözde terör örgütlerini zayıflatma projesinde işbirliği fırsatlarına ilişkin istişarelerin bir parçası olarak Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ve Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Said Şangariha tarafından karşılandı. Yetkilinin söz konusu ziyareti, bir AFRICOM liderinin 2018 yılından bu yana Cezayir’e gerçekleştirdiği ilk ziyaret oldu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Cezayir, uzun bir süredir doğrudan askeri güçler kurma projesinde belirtilen pozisyonuna rağmen, Afrika’daki ABD kuvvetleriyle dostane ilişkiler yürütüyor. Cezayir, tavrını da Afrika Birliği’ne (AfB) ihraç etmeye çalışıyor.
Cezayir
Cezayir medyası önünde yapılan ziyarete ilişkin söylenenlerden bağımsız olarak Cezayir,Pentagon’un ABD güçlerini Almanya’dan henüz belirlenmemiş bir varış noktasına ‘taşıma’ planları kapsamında gerçekleştirilmeye yakın yeni faktörlerin varlığına rağmen, AFRICOM’a dair aynı tavrını korudu.
Washington’un Cezayir Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamaya göre AFRICOM lideri, “Bu ilişkiyi güçlendirmek bizim için çok önemli. Cezayir, terörizmle mücadelede kararlı bir ortaktır. Şiddet yanlısı radikal örgütleri ve kötü niyetli faaliyetleri zayıflatır. Bölgesel istikrarı teşvik etmek karşılıklı bir zorunluluktur” ifadelerini kullandı.
Cezayir’e gelince, ABD’lilerin, en azından cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları yayınlanana kadar Güney Avrupa’da diğer seçeneklerle birlikte Libya seçeneğini sunmaları pek olası değil. AFRICOM’u Almanya dışına taşıma kararı, mevcut Başkan Donald Trump’ın tercihidir.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü İdris Atiyye, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “ABD, Cezayir’in özellikle de Sahel bölgesinde, Kuzey Afrika bağlamında ve Akdeniz havzasında terörizmle mücadeledeki rolünü büyük ölçüde takdir etmektedir. Bu ziyaretin birkaç boyutu vardır. Bunlardan ilki ABD’nin AFRICOM liderliğini Almanya Stuttgart’tan Afrika’ya devretme arzusudur” dedi.
Atiyye, “Bu öneri, Cezayir’in algısına ve ABD ile ilişkilerine dahil edilmemiştir. Çünkü Cezayir’in tavrı, bu konuda geleneksel ve nettir. Komşu ülkelerde ve genel olarak Afrika’da yabancı üslerin varlığını reddeder. Bu nedenle ziyaret, askeri işbirliğinin bir parçasıdır. Cezayir’in açık ve iltihaplı sınırlardan mustarip olması sonrasında inandığı ve tercih ettiği, güvenlik birimleri açısından faydalı olduğu için istihbarat işbirliğine yöneldiği ve arzuladığı bir ilkedir” ifadelerini kullandı.
Uluslararası güç
İdris Atiyye, AFRICOM komutanının Cumhurbaşkanı veya Genelkurmay Başkanı tarafından karşılanmasının, kendisiyle işbirliği çerçevesinde geldiğini vurgularken, “Bu durum, Cezayir’in bazı konularda pozisyonunu etkilemiyor. Çünkü 2007 yılından beri Cezayir, AFRICOM’un Afrika kıtasındaki varlığını kabul etmiyor. Genellikle Washington adına askeri görevler üstlenmeyi reddediyor. Cezayir Dışişleri Bakanlığı tarafından savunulan üçlü güvenlik, kalkınma ve egemenlik çerçevesinde daima eşitlik ilkesini tesis ediyor” dedi.
Çarpıcı olan şey, Afrika kıtası ile ilişkilerde meydana gelen yeni uluslararası faktörlerdir. Bu çerçevede ABD’nin Afrika’ya yönelmesinin kalıcı bir nedeni olduğunu söyleyen Atiyye, “Bu, Çin, Rusya, Türkiye, İsrail veya Brezilya’nın varlığı başta olmak üzere birkaç uluslararası tarafın şu anda bu kıtada yer almasıdır” ifadelerini kullandı. İdris Atiyye, “Aynı şekilde ABD Başkanı Donald Trump’ın aradığı tamamen pragmatik bir boyuta sahip iç unsur olan ABD başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıdır” dedi.
Genelkurmay Başkanının mesajı
Washington’un bu alanda önderlik ettiği uluslararası önerilerle pek tutarlı olmayan yerel bir yaklaşıma göre Cezayir’in terörle mücadelede bölgesel rolünden geri adım atmama arzusu artık gizli bir mesele değil. Bu çerçevede gözlemciler, Genelkurmay Başkanı’nın AFRICOM komutanını karşılaması sonrasında yaptığı açıklamaya değinirken, Cezayir’in bir noktada kimsenin desteği olmadan terörü yendiğini belirtti.
Atiyye, “Şangariha, dünyaya AFRICOM komutanı aracılığıyla Cezayir’in terörle mücadelede entegre bir okul olduğunu, bu alanda dersler verebileceğini ve herhangi bir yardıma ihtiyaç duymadığını belirtti. İstihbarat işbirliğini memnuniyetle karşılama karşılığında diplomasi dilinde bu, doğrudan insani varlığının reddedilmesidir. ABD, geçmişte Cezayir’e terörizmle savaşmak için, gece görüş cihazları da dahil olmak üzere birkaç gelişmiş ekipman sağlamayı reddetti. 1990’larda Cezayir’in dünyada kanlı terör saldırılarına mustarip tek ülke olduğu söylenebilir. Bugüne kadar devam eden psikolojik zararın yanı sıra yaklaşık 250 bin mağdur ve yaklaşık 500 milyar dolarlık maddi kayıptan bahsediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Afrika güvenlik politikalarında öğretim görevlisi İsmail Hayuni, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada “AFRICOM, karargahı hususunda net bir kararın bulunmaması ve bu kuvvetleri Almanya’dan ABD’ye geri çekme olasılığı nedeniyle çeşitli seçenekleri incelemektedir. Büyük olasılıkla bölgesel güçlerin terörizmle mücadeleyi devralma istekleri ve şartları hakkında nabzını tutmaya çalışacaktır” ifadelerini kullandı.
Hayuni, “Cezayir, genellikle teknik ve istihbarat işbirliğine dayalı bir yaklaşım önerir. AfB’nin Barış Konseyi’ne ve Afrika Terörle Mücadele Araştırmaları Merkezi’ne bağlı birkaç çağrı merkezi vardır. Ama bununla birlikte mekanizmalar yavaştır ve özellikle Afrika kıtası ülkeleri arasında aranan isimlerin takibi ve teslimi gibi gerekli imkanlardan yoksundur. AFRICOM ve Rusya arasında Libya hususunda yeni anlaşmazlıklar olduğu için Cezayir’in, kendisini müttefiki Rusya ile çatışmaya sokacak bir rolü kabul edeceğini sanmıyorum. Bu nedenle Cezayir ve Washington arasındaki işbirliği, en az on yıldır olduğu gibi aynı kalacaktır” açıklamasında bulundu.
Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5225000-lahbib-i%CC%87srailin-gazzede-uluslararas%C4%B1-insani-yard%C4%B1m-kurulu%C5%9Flar%C4%B1n%C4%B1-yasaklama
Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.
Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.
Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.
İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.
Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.
Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5224991-s%C3%BCveyda%E2%80%99da-el-bombas%C4%B1-patlad%C4%B1-1-%C3%B6l%C3%BC-2-yaral%C4%B1
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.
Suriye liderleri Alevi kesimin sadakatini kazanmak için tartışmalı adımlar atıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5224956-suriye-liderleri-alevi-kesimin-sadakatini-kazanmak-i%C3%A7in-tart%C4%B1%C5%9Fmal%C4%B1-ad%C4%B1mlar
Geçtiğimiz eylül ayında Lazkiye vilayetinin Kardaha bölgesinde, ‘Özgür Suriye’ sloganının yazılı olduğu bir duvarın önünden geçen genç bir adam (Reuters)
Suriye liderleri Alevi kesimin sadakatini kazanmak için tartışmalı adımlar atıyor
Geçtiğimiz eylül ayında Lazkiye vilayetinin Kardaha bölgesinde, ‘Özgür Suriye’ sloganının yazılı olduğu bir duvarın önünden geçen genç bir adam (Reuters)
Hayrullah Dib, saklandığı yerden çıkabilmek için bir af güvencesi istiyordu. Alevi kökenli Dib, mart ayında Suriyeli Alevi silahlı grupların yeni Suriye hükümetine karşı ayaklanma başlatmasının ardından haftalarca ortadan kayboldu. Silah taşımayan Dib, hükümet güvenlik güçlerinin korunmasına yardımcı olmuştu.
Devrik rejimin lideri Beşşar Esed’e bağlı grupların başlattığı ayaklanmada 200’den fazla güvenlik görevlisi hayatını kaybetti. Olayların ardından günler süren misilleme saldırıları yaşandı ve bu durum Dib’in korku içinde yaşamasına yol açtı.
Hükümete bağlı güçlerin düzenlediği operasyonlarda yaklaşık bin 500 Alevi öldürüldü, on binlerce kişi ise can güvenliği endişesiyle bölgeden kaçtı. Bu gelişmeler, Esed’in da mensubu olduğu Alevi toplumu ile yeni hükümet arasındaki kırılgan ilişkiyi tamamen sarstı.
Bu süreçten sonra yeni hükümet, mart ayında şiddet olaylarına sürüklenen Dib ve benzeri kişilere af çıkararak ve genel olarak Alevi topluluğuna ekonomik destek sağlayarak yaşanan tahribatı gidermeye çalışıyor.
25 Eylül'de Lazkiye kırsalında bir tütün dükkanının önünde nargile içen Suriyeliler (Reuters)
Reuters, bu süreci denetlemek üzere oluşturulan hükümet komitesinin Lazkiye ve Tartus’taki faaliyetlerine eşlik etti. Ajans, komiteden destek alan onlarca Alevi ile halen Suriye hükümetiyle çalışan 15 eski Alevi güvenlik yetkilisiyle görüştü. Söz konusu komite, resmi olarak Toplumsal Barış Yüksek Komitesi adıyla biliniyor.
Komite yetkilileri ve destek alan kişiler, Suriye’de Alevilerin sadakatini kazanmaya yönelik yeni ve tartışmalı bir çabanın yürütüldüğünü dile getirdi. Esed yönetimi döneminde, mezhepsel aidiyetleri nedeniyle kamu görevlerinde ayrıcalıklara sahip olmalarına rağmen, birçok Alevi yoksulluk içinde yaşamıştı. Alevilerin desteğinin sağlanmasının, yeni hükümetin bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirmesine ve Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera’nın tüm Suriyelilere hizmet etme vaadi doğrultusunda ilerleme kaydedildiğinin gösterilmesine katkı sağlayabileceği belirtiliyor.
Suriye’de 14 yıl süren iç savaşın iki tarafında da yer almış eski liderler tarafından yürütülen bu girişim kapsamında, yüzlerce Aleviye mali yardım, iş imkânı ve sağlık hizmeti sunuluyor. Destek verilenler arasında, yeniden silahlanmama ya da başkalarını silah taşımaktan vazgeçirme taahhüdü karşılığında af kapsamına giren onlarca kişi de bulunuyor.
Suriye Toplumsal Barış Yüksek Komitesi üyesi Hasan Sufan (Sosyal medya)
Kendisine yöneltilen sorulara yanıt veren Toplumsal Barış Yüksek Komitesi üyesi Hasan Sufan, Reuters’a yaptığı açıklamada, hükümetin Alevilere yönelik çabaları ile genel olarak Suriye halkının (Esed yönetiminden zarar gören Sünniler de dahil olmak üzere) geniş kapsamlı ihtiyaçları arasında denge kurmaya çalıştığını söyledi. Sufan, “Herkesin adil muamele gördüğünü hissetmesini sağlamak için kurulması gereken bir denge var” dedi.
Sufan, yeni yetkililerin devrik diktatörün güvenlik kurumlarından bazı isimlerle iş birliği yapmasına yönelik kamuoyunda belli bir öfke bulunduğunu da kabul etti. Ancak Suriye liderliğinin meseleye daha geniş bir perspektiften baktığını vurguladı. Sufan, “Suriye halkı yoluna devam etmeli. Bu, işlenen büyük suçların kabul edilmesi anlamına gelmiyor. Ciddi suçlar işleyenler hesap vermeli. Ancak Suriyelilerin büyük çoğunluğu masum” ifadelerini kullandı.
Hayrullah Dib, Lazkiye kırsalındaki Kardaha'da bulunan kafesinde (Reuters)
Dib de bu hoşgörülü yaklaşımdan yararlanan isimler arasında yer aldı. Mart ayındaki ayaklanma sırasında herhangi bir şiddet eylemine katıldığını reddeden Dib, rolünün yalnızca iletişim kurmakla sınırlı olduğunu söyledi. Ayrıca silahlı gruplar tarafından rehin alınan onlarca güvenlik görevlisinin hayatının kurtarılmasına yardımcı olduğunu ve serbest bırakılmaları için arabuluculuk yaptığını belirtti. Hükümetten, arabuluculuk çabaları hakkında bilgi sahibi bir yetkili de bu anlatımı doğruladı.
Dib, Esed’in memleketi Kardaha’da komitenin sağladığı fonlarla açtığı kafeden Reuters’a konuşarak, “Gelecek için bir şey yapmaya karar verdim” dedi.
Reuters’ın, komitenin ayarladığı bir ziyaret sırasında gözlemlediğine göre, kafeye öğrenciler, iş arayanlar ve yaşlılar geliyor. Kafe, Dib’in bir kıza evlenme teklif edecek kadar para biriktirmesini sağladı; bunun Esed döneminde mümkün olmadığını söyledi. Dib ayrıca çocuk sahibi olmayı planladığını belirtti ve “Ama sadece kız istiyorum. Daha sevimli ve daha güzel… Erkekler her zaman silah taşımak ister” diye konuştu.
Beklenmedik barış elçileri
Komitenin başında bulunan isimlerin çatışma sahalarında geçmişleri bulunuyor. Lazkiye doğumlu bir Sünni olan Sufan, silahlı muhalefet saflarında eski bir komutan olarak görev yapmıştı. Halid el-Ahmed ise savaş sırasında muhalif gruplarla yapılan ‘uzlaşma’ adı altındaki teslim anlaşmaları yoluyla Esed’in bazı bölgeleri yeniden kontrol altına almasına yardımcı oldu. Daha sonra devrik liderle arası açılan el-Ahmed, nihayetinde çocukluk arkadaşı olan Şera’yı destekleme kararı aldı.
Devrik rejimin ulusal savunma güçlerinin liderlerinden Fadi Sakr (Sosyal medya)
El-Ahmed’in sahadaki en önemli ismi ise Esed’e bağlı silahlı ve kötü şöhretli Ulusal Savunma Güçleri’ni yönetmiş Alevi Fadi Sakr. İnsan hakları örgütleri bu grubu katliamlar, yağma ve çeşitli ihlallerle suçladı. Sakr, savaş sırasında yaşanan katliamlardaki rolü nedeniyle ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından yaptırım listesine alındı. Sakr, Reuters’a yaptığı açıklamalarda bu suçlarda herhangi bir rolü olduğunu reddetti, ancak daha fazla soruyu yanıtlamaktan kaçındı.
Sufan, Suriye hükümetinin Sakr ile iş birliği yaptığını kabul ederek, Sakr’ın Esed’in düşüşü sırasında kan dökülmesini önlemeye yardımcı olduğunu söyledi. Ancak Sakr ile kurulan bu iş birliği, yeni hükümetin iktidarını sağlamlaştırmaya yönelik yüzeysel bir girişim olarak görülmesi ve eski rejimin kötü şöhretli isimlerinin cezasız kalmasına imkân tanıdığı gerekçesiyle komiteye yönelik eleştirilere yol açtı.
Usame Osman, Sednaya Hapishanesi'ndeki kurbanların fotoğraflarının sızdırılmasına yardım etti. (Şarku’l Avsat)
On yıldan fazla bir süre önce Esed’in hapishanelerinde hayatını kaybeden tutuklulara ait binlerce fotoğrafın, ‘Sezar dosyaları’ olarak bilinen belgeler halinde sızdırılmasına yardımcı olan Usame Osman, “Çocuklarımızı en vahşi yöntemlerle öldürenleri affetmeye ne hakkınız var? Aksine, onları toplumsal barışın sembolleri hâline getiriyorsunuz” dedi.
Hükümet, af için aday gösterilen kişilerin ‘savaş sırasında ağır suçlar işlemiş hiç kimsenin affedilmemesini sağlamak amacıyla titiz bir incelemeden geçirildiğini’ belirtiyor. Ancak sürecin kendisi şeffaflıktan uzak görülüyor. Suriye İnsan Hakları Ağı’na (SNHR) göre, komitenin af verme ve tutukluların serbest bırakılmasına karar verme yetkisi, şeffaflık, hesap verebilirlik ve yargı bağımsızlığını zedeliyor.
Atlantik Konseyi Suriye Programı Kıdemli Araştırmacısı Gregory Waters ise “Fadi Sakr’ın çabaları görünürde barışın korunmasına önemli ölçüde katkı sağladı. Ancak bu çabalar, yerel yetkililerle birlikte çalışan diğer taban inisiyatiflerine kıyasla, yerel halk arasındaki kaygıları gidermede ve güven inşa etmede yeterince etkili olmadı” değerlendirmesinde bulundu.
Tartus'ta bir dizi tutuklunun serbest bırakılması, 29 Aralık (Sosyal medya)
Komitenin faaliyetlerine, Alevi toplumu içinden de çok sayıda kişi karşı çıkıyor. Bunlar arasında, İslamcı eğilimli Suriye yönetimiyle iş birliğini ‘büyük bir ihanet’ olarak gören daha sert tutumlu isimler de bulunuyor.
Komiteyle bağlantılı kişiler, Reuters’a yaptıkları açıklamalarda, Alevi silahlı grupların kendilerini hedef alma ihtimalinin farkında olduklarını belirtti. Geçen yıl eylül ayında devlet tarafından düzenlenen parlamento seçimlerinde, Tartus’tan Alevi bir adayın suikasta uğradığı da ifade edildi.
Reuters’ın, mart ayındaki ayaklanmanın başladığı, dağlık, ücra ve doğal güzellikleriyle bilinen Daliye köyünde komitenin çalışmalarını izlediği sırada, hükümet karşıtı bir Alevi Facebook sayfasında, Sakr’ın gazetecileri ‘kirli planlar’ kapsamında köye getirdiği iddia edildi. Bu sırada camları koyu renkli bir araç, gazetecileri köy dışına kadar takip etti; araç, daha sonra bir hükümet güvenlik devriyesi tarafından uyarıldı.
Sakr, söz konusu haber takibi sırasında bölgede bulunmuyordu. Ancak toplumsal barıştan sorumlu ekibinin üyeleri, köylülerle yapılan görüşmelerin yakınındaydı. Reuters, daha sonra bu kişilerle telefon üzerinden yeniden iletişime geçti.
Aceleci ve düşüncesiz davrandın!
Bazı Aleviler, geçen yıl Esed’in devrilmesini başlangıçta, topluluklarının büyük bölümü aşırı yoksulluk içinde yaşayan üyeleri için bir fırsat olarak gördü. On binlerce eski asker, yeni hükümetle geçici uzlaşma anlaşmaları imzalayarak silahlarını teslim etti.
Ancak izleyen aylarda yaşanan toplu terhisler ve Alevilerin öldürülmesi, dışlanmışlık ve korku duygusunu artırdı. Mart ayında sahil bölgesinde yaşanan olaylar ise güvensizliği daha da derinleştirdi.
(Facebook gönderisi)
Tartus Valisi Ahmed eş-Şami, Reuters’a yaptığı açıklamada, komitenin sahil olaylarıyla bağlantılı en az 50 Alevi için iyi niyet göstergesi olarak genel af çıkardığını söyledi.
Eş-Şami, “Her birine şunu söyledik: Sen acele ettin ve düşüncesiz davrandın. Biz sana merhametli olacağız ve doğru yolda ilerleyeceğini kanıtlaman için sana ikinci bir şans vereceğiz” dedi.
Komiteden bir yetkili, Esed döneminden kalan ve devrilmenin ardından gözaltına alınan yüzlerce askerin serbest bırakıldığını, ayrıca binlerce diğer tutuklu için 90’dan fazla aile ziyareti organize edildiğini belirtti.
Üç eski askerin annesi olan bir kadın ise, eylül ayında oğullarından birini ziyaret edebildiğini ve yol masraflarını komitenin karşıladığını anlattı. Söz konusu masrafların düşük olmasına rağmen kendisinin karşılayamadığını ifade etti.
Adının açıklanmasını istemeyen anne, oğlunu camın arkasından görmenin kendisini derinden yaraladığını söyledi. Ona yalnızca iç çamaşırı vermesine izin verildiğini belirten anne, gözyaşları içinde, “Yeni Suriye’yi gördüler ama hiçbir şey bilmiyorlar. Bildikleri tek şey hapiste oldukları” diye konuştu.
Sahil şeridinde meydana gelen olaylarla suçlananların ilk açık duruşmasından (SANA)
Lazkiye ve Tartus’taki güvenlik yetkililerinin yayımladığı bir açıklamaya göre, aftan yararlanan savaşçılar, saldırı planlayabilecek kişiler hakkında bilgi sağlıyor ve yetkililerin hafif silahlar ile mühimmatın gizli depolarını bulmasına yardımcı oluyor. Bu kişiler ayrıca başkalarını da silahlanmaktan vazgeçirmeye çalışıyor.
Nisan ayında varılan bir uzlaşma anlaşmasının ardından, Sakr’a bağlı eski bir savaşçıya marangozluk alanında iş imkânı sağlandı. Alevilerin dökülen kanının intikamını alma arzusunun hâlâ içinde olduğunu söyleyen bu kişi, misillemeden korktuğu için adının açıklanmasını istemedi. Ancak buna rağmen, artık kimsenin savaşmak istemediğini vurguladı. Söz konusu eski savaşçı, Reuters’a yaptığı açıklamada, “Artık kimse savaş istemiyor. İnsanlar yoruldu. Tek istedikleri güvenlik ve çocuklarını doyurabilmek” dedi.
Sembolik çabalar ve mali kısıtlamalar
Sahil bölgesindeki Alevi sakinler, sahil olaylarının yol açtığı ağır zararlara, yaygın yoksulluğa ve bölgedeki süregelen güvensizliğe yönelik çabaların son derece yetersiz olduğunu belirtiyor. Sufan da mali sınırlamaların bulunduğunu kabul etti. Reuters’a yaptığı açıklamada, “Ekonomik durum nedeniyle geniş bir kesime ulaşamıyoruz. Bu çabalar, çoğunlukla sembolik bir çözüm niteliğinde; ortamı biraz düzeltip normale döndürmeye çalışıyor” dedi.
Şiddet olaylarının üzerinden dokuz aydan fazla zaman geçmesine rağmen, komite, yaklaşık bin zarar görmüş evin sadece yüzde 10’undan daha azının onarıldığını açıkladı.
Ceble kırsalından 32 yaşındaki Alevi Usame Tuveyr, mart ayında ailesine ait 13 evin yakıldığını ve hayvanlarının çalındığını söyledi. Tuveyr, komitenin o zamandan beri kayıp olan iki akrabasını bulamadığını da belirtti.
Komite, bazı akrabalarının evlerinde temel onarım çalışmalarına başlamıştı, ancak Reuters’ın eylül ayında yaptığı ziyarette Tuveyr, çalışmaların tamamen durduğunu söyledi. Yeniden şiddet yaşanacağı endişesi, halkın atölyesine gitmekten kaçınmasına yol açtı ve gelirini ciddi şekilde düşürdü. Tuveyr, “Saat altıdan sonra kardeşim gelip kapıyı çalsa açmam” dedi.
Son günlerde ve geçen ay yapılan Alevi gösterileri, komitenin karşılaştığı zorlukları ortaya koydu. 28 Aralık’ta binlerce Alevi, özerk bir yönetim ve tutukluların serbest bırakılması talebiyle slogan attı.
Protesto yalnızca bir saat sürdü ve ardından hükümet yanlısı bir gösteri düzenlendi. Güvenlik güçleri, geçen ay benzer taleplerle yapılan başka bir protestoda olduğu gibi, kalabalığı ateş açarak dağıttı.
Yetkililer, mart ayındaki şiddet olaylarıyla ilgili olarak yakın zamanda halka açık davalar başlattı; bu davalar, yeni Suriye’de hesap verebilirliğin gerçek bir sınavı olarak görülüyor.
59 yaşındaki çiftçi Vail Hasan, yanan evinin komite tarafından onarılacağı sözünü hatırlatarak Reuters’a, tüm Suriye topluluklarının korku olmadan bir arada yaşayabilmesi için hâlâ uzun bir yol olduğunu söyledi.
Hasan, “Şu an barışa uzağız. İçten ve gönülden hazırız… Adalet ve hukuk olursa her şey çözülür” dedi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة