Rusya’dan Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığına dış müdahale uyarısı

Bakü, Erivan'ı füze sistemini hedef almakla tehdit ederken Ankara Karabağ'a askeri müdahale tehdidinde bulunuyor

Dağlık Karabağ’da çatışmalar devam ederken Terter şehrindeki Sehlabad köyünde sığınaktan çıkan bir Azeri vatandaşı (AFP)
Dağlık Karabağ’da çatışmalar devam ederken Terter şehrindeki Sehlabad köyünde sığınaktan çıkan bir Azeri vatandaşı (AFP)
TT

Rusya’dan Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığına dış müdahale uyarısı

Dağlık Karabağ’da çatışmalar devam ederken Terter şehrindeki Sehlabad köyünde sığınaktan çıkan bir Azeri vatandaşı (AFP)
Dağlık Karabağ’da çatışmalar devam ederken Terter şehrindeki Sehlabad köyünde sığınaktan çıkan bir Azeri vatandaşı (AFP)

Tartışmalı Dağlık Karabağ Bölgesinde, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan çatışma dün, Ermenistan’a ait bir savaş uçağının bir Türk savaş uçağı tarafından vurulduğunun ve pilotun öldüğünün duyurulmasının ardından tehlikeli bir boyuta ulaştı. Bu sıcak gelişmeyle birlikte, özellikle Bakü'nün Erivan'ın sahip olduğu Rus yapımı S-300 füze savunma sistemlerini kullanması halinde hedef alacağını ima etmesiyle, iki tarafın saldırı silahlarını kullanmaya geçmesine ve savaş yelpazesini genişletmesine işaret etti. Öte yandan Türkiye açıkça Azerbaycan'ın çıkarına askeri müdahalede bulunduğunu ima ederken, Rusya, iki komşu ülke arasındaki çatışmaya doğrudan müdahaleye devam edilmesine karşı  güçlü bir uyarıda bulundu. Kremlin, ‘çatışmayı körüklemek yerine sakinleştirmeye’ çağırdı. Bu arada İran da yanlışlıkla hava sahasına giren bir insansız hava aracının (İHA) düşürülmesi sonrası çatışma hattına girdi.
Bu, Rusya’nın Türkiye yönetiminin, Azerbaycan'a tam destek verdiğine dair yaptığı açıklamalara ve çatışma bölgesine savaşçılar ve askeri teknoloji gönderilmesine ilişkin verilere karşı verdiği ilk tepkiydi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov yaptığı açıklamada, “Karabağ çevresindeki çatışmanın taraflarına yönelik askeri destek içeren açıklamalar, durumu daha da karmaşık hale getiriyor” ifadelerini kullandı. Peskov, çatışmayı körüklemek yerine krize barışçıl bir çözüm bulunmasına yardımcı olması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Peskov, Rusya’nın, başta Türkiye olmak üzere tüm ülkeleri, savaşan tarafları ateşi kesmeye ve bu uzun süredir devam eden (Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki) çatışmada siyasi ve diplomatik yollarla barışçıl bir çözüm arayışına dönmeye ikna etmek için her türlü çabayı göstermeye çağırdığını vurguladı.
Rusya Devlet Duması (Rus Parlamentosunun alt kanadı) çatışan tarafları müzakerelere geri dönmeye çağıran bir bildiri kabul etti. Duma bildirisinde, acil ateşkes ilan edilmesi ve bölgede çatışmanın daha da şiddetlenmesinin önlenmesi ve durumun barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiğini ve bundan başka alternatif bir yol olmadığını vurgulandı. Duma milletvekillerinin tarafları müzakere sürecini yeniden başlatmaya çağırdıkları belirtilen bildiride, Rusya’nın durumun istikrara kavuşturulması konusunda arabuluculuk desteği vermeye hazır olduğu kaydedildi.
Diğer yandan iki komşu ülke arasındaki askeri çatışmalar dün de devam etti. Azerbaycan Savunma Bakanlığı Karabağ'da temas hattı boyunca bir karşı saldırı başlattığını duyururken Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin Ermenistan Hava Kuvvetleri'ne ait 12 uçaksavar sistemini imha ettiğini açıkladı.
Öte yandan Erivan, Azerbaycan askeri mercileri tarafından yapılan açıklamalara itiraz ederken Karabağ savunma güçlerinin cephe hattındaki bölgelere yapılan birçok saldırıyı püskürtmeyi başardığını söyledi. Ermenistan Savunma Bakanlığı, Azerbaycan ordusuna ait bir helikopterin füze savunma sistemi tarafından düşürülmesini gösterdiğini söylediği bir video yayınladı. Ermenistan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Artsrun Hovhannisyan, Ermenistan ordusunun Karabağ'daki çatışma bölgesinde Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir helikopteri düşürdüğünü açıkladı. Ermenistan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Karabağ, ‘yoğun hava ve füze saldırılarına maruz kaldı’.

Türkiye’den Ermenistan’a yalanlama
Sahadaki en dikkat çekici gelişme, Ermenistan Hava Kuvvetleri’ne ait Suhoy Su-25 tipi savaş uçağıyla ilgili haberdi. Ermenistan Savunma Bakanlığı Basın Sözcüsü Shushan Stepanyan, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 savaş uçağının, Ermenistan Hava Kuvvetleri'ne ait Su-25 tipi bir uçağı düşürdüğünü açıkladı. Stepanyan, “Muharip bir görevi yerine getiren Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 savaş uçağı, Ermenistan Hava Kuvvetleri'ne ait Su-25 tipi bir uçağı düşürdü. Uçağın vurulması sonucu pilot öldü” açıklamasında bulundu.
Buna karşın Türkiye Savunma Bakanlığı,  Erivan'ın açıklamalarını yalanlayıp Türk Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının Ermenistan’a ait herhangi bir uçağı düşürmediğini açıkladı. Ancak gelişmenin özellikle çatışan tarafların (Azerbaycan ve Ermenistan) füze ve savaş uçaklarıyla karşılıklı tehditleşmelerinin, çatışmaları, yeni bir boyuta taşıyabileceği düşünülüyor. Bunlar arasında Azerbaycan Savunma Bakanlığı’nın dün, Bakü’nün Erivan’ın şu anda Karabağ’a transfer ettiğini söylediği S-300 füze savunma sistemlerini imha etme tehdidi yer aldı. Rus askeri yetkililer, Rus yapımı bu füze sisteminin, bölgede uçuş yapan uçakları veya füzeleri vurma kabiliyetine sahip olması sebebiyle, etkinleştirilmesi halinde çatışmaların seyrini değiştireceğine dikkati çektiler.
 Azerbaycan Savunma Bakanlığı Sözcüsü Albay Vakıf Dergahlı’nın yaptığı açıklamaya göre Bakü’nün elde ettiği veriler, ‘Erivan hava sahasını koruyan S-300 füze savunma sistemlerinin savaş hizmetinden çıkarıldığını ve şu anda işgal altındaki bölgelere doğru ilerlediğini’ doğruluyor. Albay Dergahlı, “Karabağ’da bozguna uğrayan Ermeni ordusunun askeri mühimmatının da aynı kaderi paylaşacağını ilan ediyoruz. Son çatışmalar, ‘yenilmez Ermeni ordusu efsanesinin’ asılsız olduğunu bir kez daha göstermiştir” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Ermenistan Savunma Bakanlığı, ‘Ermeni askerlerinin, Karabağ'daki savaşta, imha silahları kullanmak zorunda kalabileceklerini’ belirtti. Savunma Bakanlığı Basın Sözcüsü Stepanyan yaptığı açıklamada, “Savunma Bakanlığı, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin geniş bir alana yayılan askeri güç ve mühimmatı imha etmek için çok çeşitli imha araçları ve askeri teçhizat kullanmak zorunda olduğu uyarısında bulunuyor. Bunun sebebi, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin ağır roketatar sistemleri, ağır top ve Smerç tipi füze rampaları kullanmasıdır. Bu durum, çatışmaların mantığını ve ölçeğini değiştirir ve onu yeni bir seviyeye taşır” şeklinde konuştu.

İran, Doğu Azerbaycan Eyaleti’nde İHA düşürdü
Bu arada İran, Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin Melekan şehri yakınlarında ülkenin hava sahasını ihlal eden bir İHA’nın düşürülmesi sonrası çatışma hattına girdi. İran Devlet Televizyonu’na konuşan askeri kaynaklar, ‘İran savunma sisteminin, ülkenin kuzeybatısında yer alan Doğu Azerbaycan Eyaleti’nde hava sahasını ihlal eden bir düşman uçağını düşürdüğünü’ bildirdiler. Kaynaklar, düşürülen İHA’nın kime ait olduğuna dair herhangi bir bilgi vermediler. Bununla birlikte İran Polis Gücü, pazartesi günü Azerbaycan ve Ermenistan’ı aralarında devam eden çatışmalar sırasında İran topraklarına doğrudan ateş açılmaması konusunda uyardı.
Ankara'daki bir diğer gelişmede ise Türk yetkililer, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmalara doğrudan askeri müdahale olasılığına kapıyı araladılar. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin gerek sahada gerekse müzakere masasında Azerbaycan'ın yanında olduğunu vurgulayarak, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu'nun sorunun çözümünde herhangi bir rol oynamamasını eleştirdi. Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un eşlik ettiği Çavuşoğlu, dün Ankara'daki Azerbaycan büyükelçiliğini ziyaret ederek büyükelçi Hazar İbrahim ile görüştü. Çavuşoğlu, ülkesinin Bakü hükümetine ve halkına verdiği desteği bir kez daha ifade ettiğini söyledi.

“Tek bir çözüm var. Ermenistan işgal ettiği topraklardan çekilecek”
Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümünün ‘basit’ olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Esasen bu sorunun çözümü basit. Tek bir çözüm var. Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilecek. Bu çekilme olmadığı sürece bu sorun çözülmez” ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu açıklamasında ayrıca, “Azerbaycan'ın işgal edilmiş toprakları kurtulsun, azat edilsin. Bir milyona yakın göç etmek zorunda kalan Azerbaycanlı kardeşlerimiz de evlerine dönebilsin” dedi.
Türkiye'nin sorunu barışçıl yoldan çözmek için önceki yıllarda da büyük çaba sarf ettiğini belirten Dışişleri Bakanı, “Bugün hep birlikte haklı olarak ve doğru bir şekilde Ukrayna'nın ve Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz. Bu doğru bir şeydir. Ama söz konusu Azerbaycan olunca toprakları işgal edilen Azerbaycan'la işgalci Ermenistan'ı eşit tutuyorlar. Bu yanlış ve haksız bir yaklaşım” şeklinde konuştu.

“İran, sınırlarının silah ve mühimmat için kullanılmasına izin vermeyecektir”
Bir başka gelişmede ise İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, İran sınırından Ermenistan'a silah ve askeri malzeme taşındığı yönündeki iddiaları yalanlayarak, “İran, sınırlarının silah ve mühimmat için kullanılmasına izin vermeyecektir” dedi. Sözcü bu açıklamayı, Katyuşa füze fırlatıcısına benzeyen askeri bir araç taşıyan bir kamyonun ülkenin kuzeybatısında İran ile Ermenistan arasındaki Norduz Sınır Kapısı’na ve oradan Ermenistan’a geçtiğini gösteren videonun sosyal medyada yayılmasının ardından yaparken videonun ne zaman kaydedildiğine dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadı.
İran'ın yarı resmi ajansı ISNA’nın haberine göre Hatibzade, gazetecilerin İran sınırından Ermenistan'a silah ve askeri malzeme taşındığı yönündeki iddialarla ilgili sorularına, “İran ile komşu ülkeler arasındaki askeri olmayan normal ürünlerin geçişi her zaman olduğu gibi devam ediyor. Silah sevk ettiği iddia edilen kamyonlar da normal ticari ürünler taşıyorlar. İran, kendi sınırlarından transit geçen ürünleri dikkatle kontrol etmekte ve gerekli incelemeleri yapmaktadır. İran, sınırlarının silah ve mühimmat için kullanılmasına izin vermeyecektir” yanıtını verdi.



WSJ: Trump, Netanyahu'ya Katar'da Hamas'ı hedef alma kararının akıllıca olmadığını söyledi

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

WSJ: Trump, Netanyahu'ya Katar'da Hamas'ı hedef alma kararının akıllıca olmadığını söyledi

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

Wall Street Journal gazetesi, ABD'li üst düzey yöneticilere dayandırdığı haberinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, Katar'daki Filistin İslami Direniş Hareketi'ni (Hamas) hedef alma kararının akıllıca olmadığını söylediğini bildirdi.

Trump, bu açıklamayı saldırının ardından salı günü gergin geçen telefon görüşmesi sırasında yaptı.

Gazeteye göre Netanyahu, saldırı düzenleme fırsatının anlık olduğunu ve bu fırsatı değerlendirdiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın WSJ’den aktardığına göre, ikili arasında salı günü geç saatlerde ikinci bir telefon görüşmesi gerçekleşti ve Trump'ın Netanyahu'ya saldırının başarılı olup olmadığını sordu.


İran ile UAEA arasında “Kahire Mutabakatı” konusunda anlaşmazlık

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İran Dışişleri Bakanı ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü arasında duruyor (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İran Dışişleri Bakanı ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü arasında duruyor (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

İran ile UAEA arasında “Kahire Mutabakatı” konusunda anlaşmazlık

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İran Dışişleri Bakanı ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü arasında duruyor (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İran Dışişleri Bakanı ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü arasında duruyor (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ve İran, Avrupa'nın anlaşmanın derhal uygulanması yönündeki çağrıları üzerine, Kahire'de yeni koşullar doğrultusunda iki taraf arasında iş birliğinin yeniden başlatılması konusunda vardıkları mutabakatın kapsamına ilişkin farklı yorumlarda bulundular. Anlaşma, Avrupa güçlerinin İran'a BM yaptırımlarının yeniden yürürlüğe girmesini önlemek için nükleer denetimlerin yeniden başlatılması konusunda ay sonuna kadar süre tanımasının ardından geldi.

BM Nükleer Gözlemevi Başkanı Rafael Grossi, dün Viyana'da yaptığı açıklamada, iş birliği çerçevesinin haziran ayında İsrail ve ABD saldırılarından etkilenen tesisler de dahil olmak üzere İran'daki tüm tesis ve altyapıları istisnasız kapsadığını doğruladı ve derhal uygulanması gerektiğini vurguladı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise anlaşmanın şu anda müfettişlerin İran nükleer tesislerine erişmesine izin vermediğini belirterek, "Snapback" mekanizmasının etkinleştirilmesinin anlaşmayı geçersiz kılacağı konusunda uyardı.

Avrupa Birliği salı günü yaptığı açıklamada, İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) denetim faaliyetlerini yeniden başlatmasına acilen izin vermesi gerektiğini belirtti. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Suudi Arabistan, İran ile UAEA arasındaki anlaşmanın güveni güçlendirme, diplomatik çözümler arama ve iş birliği sağlamadaki rolünü övdü. Çin de bu adımı memnuniyetle karşıladı.


Kim Jong-un ve ‘büyüklerle oyun’

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, 3 Eylül'de Pekin'de Japonya'ya karşı kazanılan zaferin ve 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü anısına düzenlenen askeri geçit töreninden önce bir araya geldiler (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, 3 Eylül'de Pekin'de Japonya'ya karşı kazanılan zaferin ve 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü anısına düzenlenen askeri geçit töreninden önce bir araya geldiler (AFP)
TT

Kim Jong-un ve ‘büyüklerle oyun’

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, 3 Eylül'de Pekin'de Japonya'ya karşı kazanılan zaferin ve 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü anısına düzenlenen askeri geçit töreninden önce bir araya geldiler (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, 3 Eylül'de Pekin'de Japonya'ya karşı kazanılan zaferin ve 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü anısına düzenlenen askeri geçit töreninden önce bir araya geldiler (AFP)

Samir İlyas

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Çin’in başkenti Pekin'de 20'den fazla ülkenin liderleriyle ilk kez bir araya geldiği uluslararası toplantıda tüm dikkatleri üzerine çekti. Çin'in Japonya'ya karşı kazandığı zaferin 80. yıldönümünü kutlamak için düzenlenen en büyük askeri geçit törenine katılan genç lider, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in solunda oturdu. Şi Cinping, küresel düzeni yeniden şekillendirmek amacıyla sağındaki koltuğu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e verdi.

Büyükbabası Kim Il-sung'un izinden giden torunu, 66 yıl sonra, Çin ve Rusya'nın desteğiyle Pekin'de geçirdiği hareketli üç günün ardından Pyongyang'a döndü. Bu tarihi an, 1950'li yılların başlarında Soğuk Savaş'ın başlangıcındaki atmosferi anımsattı. 1950-1953 Kore Savaşı, Soğuk Savaş döneminde Batı ile Doğu Bloku arasında silahlı çatışmaların başlangıcını işaret ederken, Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle sona erdi. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaş ise Batı ile yeni bir çatışma döneminin habercisi oldu. Bu savaşın sonucu kısmen de olsa Çin ve Kuzey Kore'nin tutumlarıyla ilişkili.

Kim Il-sung, 1959 yılında Çin lideri Mao Zedong ve Nikita Sergeyeviç Kruşçev’den, ABD destekli güney komşusuna karşı Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'ni savunma sözü alırken, Kim Jong-un'un ziyareti, Kuzey Kore'nin ABD hegemonyasını kırmak ve çok kutuplu bir dünya kurmak isteyen Çin ve Rusya liderlerinin planlarında giderek artan önemini ortaya koydu. Kim Jong-un'un uluslararası izolasyonunun sona ermesi, Kuzey Kore'nin kurulduğundan beri ülkeyi yöneten Kim hanedanının sert erkek imajından farklı, dünyaya yeni bir yüzün tanıtılmasıyla birlikte gerçekleşti.

Kim'in askeri geçit törenine davet edilmesi, Putin ve Şi ile aynı sahneyi paylaşması ve ikili görüşmenin sonuçları, Çin'in Kuzey Kore'ye yaklaşımında bir değişiklik olduğunu ortaya koydu.   

İki müttefik arasında

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Putin'in Pekin'de Kim ile yaptığı görüşmenin ardından, Kuzey Kore-Rusya ilişkileri benzeri görülmemiş bir düzeye ulaştı. Başkan Şi, altı yıl sonra yapılan ilk ikili görüşmede, Kuzey Kore lideri Kim'e Pekin'in Pyongyang ile ilişkileri güçlendirme konusundaki kararlılığını garanti ederek, iki ülke arasındaki bağların gücünü vurguladı.

Şi, ortak çıkarlarını korumak için uluslararası ve bölgesel konularda stratejik koordinasyon düzeyini yükseltmeye hazır olduklarını belirtti. Çinli lider ayrıca, Pekin'in Kore Yarımadası konusunda objektif ve adil bir tutum sergilediğini yineledi. Çin'in resmi haber ajansı olan Xinhua Haber Ajansı’na göre Şi, Kim'e Çin ve Kuzey Kore'nin ‘aynı kaderi paylaşan ve birbirlerini destekleyen iyi komşular, dostlar ve yoldaşlar’ olduğunu ve Kore Yarımadası’nda barış ve istikrarı sağlamak için Pyongyang ile koordinasyona devam etmeyi istediğini söyledi.

dfgty
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Japonya'ya karşı kazanılan zaferin ve 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümünü kutlayan askeri geçit törenine katıldıktan sonra Pekin'de bir araya geldi, 3 Eylül 2025 (AFP)

Kim'in askeri geçit törenine davet edilmesi, Putin ve Şi ile aynı sahneyi paylaşması ve ikili görüşmenin sonuçları, Çin'in Kuzey Kore'ye yaklaşımında bir değişiklik olduğunu ortaya koydu. Pyongyang'ın ana destekçisi olan Pekin'in, 2018 sonbaharı ile 2019 yaz başı arasında Şi ve Kim arasında yapılan bir dizi toplantıda gündemi meşgul eden Kore yarımadasının nükleer silahlardan arındırılması konusuna artık ilgi duymadığı anlaşıldı. Bu görüşmelerde Kim, ABD ve Güney Kore ile ilişkilerini yeniden düzenlemek için Çin'in desteğini almaya çalışmıştı.

Toplantı, Pyongyang'ın Moskova ile ilişkilerini güçlendirmesinin ve Kim'in Ukrayna'ya karşı savaşında Putin'in ana müttefiki olarak kendini konumlandırmaya çalışmasının ardından gerçekleşti. Kim’in sıcak karşılaması, Pekin-Pyongyang-Moskova üçgeni içindeki ilişkileri yeniden dengeleme girişimi ya da Çin'e Kore Yarımadası’ndaki çıkarlarını hatırlatmak için alınan bir önlem olabilir. Bunda ABD Başkanı Donald Trump'ın son haftalarda Kuzey Kore lideriyle görüşme arzusunu dile getirmesi de etkili oldu. Trump, ilk başkanlık döneminde Kim ile gerçekleşen iki nadir görüşmenin ardından aralarındaki ilişkiyi ‘çok iyi’ diyerek övmüştü.

Kim ise, ABD ile müzakerelerin yeniden başlaması ihtimalinden önce Çin ile ilişkilerini yeniden kurmaya ve ekonomik ve diplomatik destek sağlamaya çalışıyor olabilir. Ayrıca, Ukrayna'daki savaş sona ererse Rusya ile ilişkilerin bozulmasına da hazırlık yapıyor olabilir.

Sovyetler Birliği ve Çin'in Kuzey Kore'nin kurucusu Kim Il-sung'a güney komşusuna karşı verdiği savaşta (1950-1953) sağladığı destek, iki ülke arasındaki uluslararası alanda iş birliğinin en belirgin özelliğiydi.

Batı'nın endişeleri

Batı için uzun süredir baş ağrısı kaynağı olan nükleer silahlı ülkenin lideri Kim, nadir görülen bu güç gösterisi sırasında kürsüye çıktı ve Güney Kore ve Japonya'nın, ABD'nin batı kıyılarına da ulaşabilen nükleer füzelerine yönelik korkularını artırdı. ABD Başkanı Trump ise bu askeri geçit törenini komplo teorisi merceğinden izledi. Trump, sosyal medya platformu Truth Social'da yaptığı bir paylaşımda, Çinli mevkidaşını tebrik ettikten sonra “Lütfen Vladimir Putin ve Kim Jong-un'a, ABD'ye karşı komplo kurarken en içten selamlarımı iletin” diye yazdı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas dün yaptığı açıklamada, Rusya ve Kuzey Kore liderlerinin Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile birlikte Pekin'deki büyük askeri geçit törenine katılımının, yeni bir Batı karşıtı ‘dünya düzeni’ oluşturma çabalarının bir parçası olduğunu söyledi.

Batı, üç nükleer gücün ittifakının Asya-Pasifik bölgesindeki mevcut askeri dengeyi bozmasından korkuyor. Bu endişelerin yanında Rusya'nın geçtiğimiz yaz Kuzey Kore ile ortak savunma maddesi içeren bir stratejik ortaklık anlaşması imzalamış olması da yer alıyor. Kuzey Kore'nin Çin ile de 1961 yılında imzalanan ve 2021'de yenilenen bir anlaşması bulunuyor.

Askeri geçit töreni, Çin'in askeri gücünü ve diplomatik etkisini sergilemek için düzenlendi. Fakat yan yana oturan Çin, Rusya ve Kuzey Kore liderleri, Trump'ın politikalarının belirsizliği nedeniyle ülkeleri arasında nükleer üçlü ittifak kurulacağı ve başta Kore Yarımadası olmak üzere birden fazla kriz bölgesinde sıcak savaşların patlak vereceğine dair korkuları körükledi.

Üç ülke nükleer silahlara sahip ve dünyanın herhangi bir yerine saldırı yapma kabiliyetine sahip. Farklı başlangıç noktalarına ve hedeflerine rağmen, tek bir ana hedefleri var. O da ABD’yi zayıflatmak ve Washington'ın liderliğindeki tek kutuplu dünyayı sona erdirmek.

Kuzey Kore ve Rusya ile olan ortaklık, Pekin'in ABD'nin yerini dünyanın hakim gücü olarak alma çabalarına yardımcı olsa da bu üçlü aynı zamanda Pekin'in hedeflerini de baltalayabilir. Bir yandan, bu üç ülke Washington'ın kaynaklarını çekerek ve dikkatini Pekin'den uzaklaştırarak onu zayıflatmaya yardımcı olurken diğer yandan Çin'in uzaklaştırmak istemediği AB ve Japonya gibi güçlü ortaklarının şiddetli düşmanlığını kışkırtıyor. Çin bu denklem içinde bu eksenle ilişkilerini kontrol edip yönlendirebilecek kadar güçlendirirken, onun davranışlarından sorumlu olacak noktaya gelmeden ince bir ip üstünde yürüyorlar.

İleriye dönük beklentiler

Sovyetler Birliği ve Çin'in Kuzey Kore'nin kurucusu Kim Il-sung'a güney komşusuna karşı verdiği savaşta (1950-1953) sağladığı destek, Soğuk Savaş döneminde Doğu ve Batı blokları arasında yaşanan ilk şiddetli çatışmalar sırasında iki ülke arasındaki uluslararası alanda iş birliğinin en belirgin özelliğiydi.

Putin, Batı karşısında yaşadığı hayal kırıklığının ardından, ikinci döneminde Çin ile siyasi, ekonomik ve güvenlik ilişkilerini güçlendirmeye odaklanmaya başladı. Buna karşın Rusya, Kuzey Kore ile ilişkilerini ihmal etti, ancak 2021 yılında Batı ile gerginliğin tırmanmasının ardından bu ülkeye olan ilgisini yeniden canlandırdı ve Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasının ardından ilişkiler çok daha yakın hale geldi.

Rusya'ya yönelik uluslararası izolasyonunun, Hindistan'a uygulanan ikincil yaptırımlar da dahil olmak üzere benzeri görülmemiş yaptırımlara rağmen başarılı olamadığını hatırlatılmalı.

Pyongyang, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşında önemli hizmetler sunmasının yanı sıra Tayvan'da bir savaş çıkması durumunda Pekin üzerindeki baskıyı hafifletmek için Çin'e Güney Kore'ye karşı bir savaşla Amerikalıların dikkatini dağıtma konusunda yardımcı olabilir.

Öte yandan, Çin'in savunma ve güvenlik konularındaki çekinceleri göz önüne alındığında, Kuzey Kore ve Rusya ile askeri bir ittifak kurması olası görünmüyor. Şi Cinping'in, 1950'lilerin başlarında Kore İşçi Partisi (eski adı Komünist Parti) liderliğindeki Kuzey Kore'ye yardım etmeye ve ABD ile karşı karşıya gelmeye karar verdiği ve bunun sonucunda dönemin ABD Başkanı Harry Truman'ın durumu fırsat bilerek 7. Filo'yu Tayvan Boğazı'na göndererek Tayvan Adası’nın kaybedilmesine yol açan hatayı tekrarlaması da olası değildir.

Üçlü ittifakın geleceği, ABD'nin üç ülke arasındaki yeni ekseni bölme becerisine bağlı olmaya devam ediyor, ancak günümüz dünyasında bu tür çabaların başarılı olma ihtimali düşük. Bu ülkelerden herhangi birini, mevcut müttefiklerinin ABD'den daha büyük bir tehdit oluşturduğuna ikna etme girişimleri boşuna olur. Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yı izole etmeye yönelik Batı'nın çabaları da, bu ülkeler bir ittifak kurmaya karar verirlerse sonuçsuz kalır. ABD politikalarının karışıklığı ve diktatörlükler ile demokrasiler arasındaki çatışmaya odaklanılması, Batı'nın bu üç ülkeyle mücadelesinde ‘küresel Güneyi’ kazanmaya yönelik her türlü çabayı zayıflatıyor.

Burada Rusya'ya yönelik uluslararası izolasyonunun, Hindistan'a uygulanan ikincil yaptırımlar da dahil olmak üzere benzeri görülmemiş yaptırımlara rağmen başarılı olamadığını hatırlatmakta fayda var. Çin ve Rusya'nın geniş bir dostlar ağı kurmadaki başarısı, rejimlerle çatışmaktan kaçınmaları ve devletlerin egemenliğine saygı göstermeye önem vermeleri, bunun yerine kalkınma ve ortak çıkarlara odaklanmalarına bağlı. Elbette, üç liderin iç ve dış politika öncelikleri farklı ve üçlü ittifak faydacı bir ittifak olabilir, ancak mevcut uluslararası koşullarda bu ittifakı bozmak son derece güç.

Mevcut koşulların en büyük yararlanıcısı olarak ortaya çıkan Kim’in 66 yıl sonra ilk kez bir Kore lideri olarak askeri geçit törenine katılması, ülkesinin küçük boyutuna rağmen Rusya ve Çin ile ilişkilerinde eşit bir ortak haline geldiğini ve Rusya'ya verdiği önemli ‘kardeşçe’ destekten sonra güvenilir bir müttefik olduğunu gösteriyor. Kuzey Kore lideri, Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasına kadar Pyongyang'ın başlıca destekçisi olan Çin'in, Batı ile çatışmasında kendisine yardımcı olabilecek ‘sadık’ bir rejimi kaybetmek istemiyor olabilir. Kim, başlıca ekonomik ortağı olan Çin'e açılmasının kendisine ek faydalar getirmesini umuyor. Pyongyang'ın Moskova ile artan güvenlik ve ticaret ilişkilerinden açık ekonomik faydalar elde ettiği herkesçe biliniyor. Güney Kore Merkez Bankası, 29 Ağustos'ta Kuzey Kore ekonomisinin 2024 yılında yüzde 3,7 büyüyeceğini ve bu büyümenin sekiz yılın en hızlı büyümesi olacağını bildirdi. Banka, Kuzey Kore ekonomisinin ‘Rusya ile genişleyen iş birliğinin’ etkisiyle madencilik ve imalat sektörlerinin büyüme kaydettiğini ve ihracatın yüzde 10,8 arttığını belirtti.

Kuzey Kore basını Kim Jong-un'a ‘sevgili ve saygıdeğer kızının’ Çin'deki faaliyet programını ya da ziyaretin amacının onun Kuzey Kore'yi yöneten Kim ailesinin varisi olarak duyurmak olup olmadığını açıklamadı.

Haleflik ya da yeni bir imaja hazırlık

Açık kalan bir mikrofon, Putin ve Şi’nin beraberlerinde Kim ile birlikte, Pekin'deki askeri geçit töreni platformuna doğru yürürken organ nakli ve insanların 150 yıla kadar yaşama olasılığı hakkında yaptıkları konuşmayı kaydetti. İki liderin ilgisinin, ilerleyen yaşları ve başlattıkları siyasi projeleri tamamlama arzularından kaynaklandığı aşikar. Öte yandan, sadece 41 yaşında olan Kim, genç kızını ilk kez kamuoyuna tanıtmak için Pekin'e getirdi. Bu durum, kızını getirmesinin amacının ne olduğu ve 1950'li yıllardan beri iktidarda olan hükümdar ailenin halefi olarak onu hazırlamak olup olmadığı konusunda spekülasyonlara yol açtı.

cdf
Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve kızı Kim Ju-ae, Kangwon eyaletindeki Wonsan Kalma kıyı turizm bölgesinin tamamlanmasını şerefine düzenlenen bir gösteriyi izlerken, 24 Haziran 2025 (AFP)

Kuzey Kore, Kim Jong-un’un kızının adını ve yaşını açıklamadı. Ancak Güney Koreli istihbarat yetkilileri, kızın eski ABD’li basketbolcu Dennis Rodman'ın 2013 yılında Kim ailesiyle vakit geçirdikten sonra bahsettiği ve bebek olarak tanımladığı Ju-Ae adlı kızı olduğuna inanıyor.

Liderin ailesinin gizli tutulduğu bir ülkede, Ju-Ae’nin 2022 sonbaharında ilk kez ortaya çıkması dünyayı şaşırttı. O zamanlar yaklaşık 10 yaşında olduğu tahmin edilen kızın kıtalararası balistik füze denemesine katılması, bu şaşkınlığı daha da artırdı. Kuzey Kore basını kızın adını açıklamadı, ancak lider Kim'in kıtalararası balistik füze denemsini izlerken ‘sevgili’ kızının da yanında olduğunu bildirdi.

Şu anda 13 yaşında olduğu tahmin edilen Ju-Ae'nin askeri geçit törenlerine katılımı da gün geçtikçe artıyor. Yavaş yavaş olgunlaştıkça, Kuzey Kore basını ona ‘saygıdeğer kız’ diye hitap etmeye, o da siyasi, ekonomik ve diplomatik etkinliklerde boy göstermeye başladı. Ju-Ae, geçtiğimiz sonbaharda iktidardaki Kore İşçi Partisi'nin kuruluşu vesilesiyle Rusya'nın Pyongyang Büyükelçisi Alexander Matsegora ile bir araya geldi, elini sıktı ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Ju-Ae, geçtiğimiz mayıs ayında da Rusya’nın 9 Mayıs Zafer Günü vesilesiyle Kim Jong-un'a eşlik ederek Rusya Büyükelçiliği'ni ziyaret etti. Buradaki bir fotoğrafta Büyükelçi Matsegora, Ju-Ae'nin yanağına öpücük kondururken görülüyordu.

Kuzey Kore basını Kim Jong-un'a ‘sevgili ve saygıdeğer kızının’ Çin'deki faaliyet programını ya da ziyaretin amacının onun Kuzey Kore'yi yöneten Kim ailesinin varisi olarak duyurmak olup olmadığını açıklamadı. Amacın onu halefliğe hazırlamak olduğunu söylemek için henüz çok erken. Kim Jong-un, belki de kızının ufkunu genişletmek ya da sadece medyada tanınan tek kızının, kendisinin ve ülkesinin izolasyonunu sona erdiren ve aynı zamanda başlıca destekçileri olan Çin ve Rusya arasında kendisinin gözüne girmek için bir tür rekabetin ortaya çıktığı bu olaydaki sevincini onunla paylaşmak istediğinden onu yanına almıştır. Bu hamle, Çin ve Rusya’nın yükselen ekseninden uzaklaştırmak için ABD ve Batı'nın onunla ilişki kurmasının önünü açabilir.