Irak’ın komşuları ile arasındaki demiryolu bağlantıları: Umutlar ve engeller

Musul’daki tren rayları. (AFP)
Musul’daki tren rayları. (AFP)
TT

Irak’ın komşuları ile arasındaki demiryolu bağlantıları: Umutlar ve engeller

Musul’daki tren rayları. (AFP)
Musul’daki tren rayları. (AFP)

Müeyyid et-Tarafi
Irak; Asya ve Afrika kıtalarını birbirine bağlayan, yüzü Basra Körfezi’ne çevrili coğrafi konumundan demiryolları aracılığıyla faydalanmaya çalışıyor. Bunu rayları Kuveyt ve Türkiye’ye bağlayarak yapmaya çalışıyor. Böylece Doğu’dan Avrupa’ya veya Avrupa’dan Doğu’ya giden ürünlerin geçişinden kâr elde etmeyi planlanıyor. Dolayısıyla Irak, bilhassa petrol ithalatındaki düşüşün ardından Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan İpek Yolu üzerindeki konumuna, ticari malların topraklarından geçişinden elde edeceği gelirlere umut bağlıyor.
Ancak bu girişimlerden bazıları siyasi, bazıları da son 40 yılda Bağdat'ta gerçekleşen savaşların izleri nedeniyle bir dizi engelle karşılaşıyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Irak Ulaşım Müdürlüğü Genel Sorumlusu Talib Huseyni, Irak'ı Türkiye'ye bağlayacak bir demiryolu üzerine çalışıldığını, böylece Türkiye’nin demiryolları ile Irak’a bağlanan ilk ülke olacağını belirtti. Ancak çalışmalara rağmen bu konuda henüz resmi bir anlaşma yapılmadığı bilgisini veren Huseyni, yeni hattın Kuzey Irak’taki Ninova iline bağlı Rabia kasabası ile Duhok iline bağlı Fişhabur kasabası arasındaki mesafenin 45 km uzunluğunda olduğuna dikkat çekti. 

Kuveyt ile Irak’ı birbirine bağlayacak demiryolları
Irak'ın güney komşusu Kuveyt de coğrafi konumu sayesinde önemli bir ekonomik merkez olmayı, böylece başta Çin olmak üzere doğu ürünlerinin Irak’tan geçerek Avrupa'ya gideceği bir koridor oluşturmayı istiyor. Ancak bu umutlar, Bağdat yönetiminin başta Mübarek Limanı olmak üzere Kuveyt limanlarının Irak'taki Fav Limanı’na alternatif teşkil edeceğine dair endişelerine neden oluyor. Temeli Basra’da 2010’da atılan limanın inşaatı henüz tamamlanmadı.
Demiryolu ile ilgili Kuveyt ile anlaşma bulunmadığına dikkat çeken Huseyni, söz konusu hattın kurulması için siyasi bir karara ve planlara ihtiyaç olduğunu vurguladı. Limanlarını etkilemediği sürece Irak’ın İpek Yolu üzerinden ilerleyeceğini dile getiren Huseyni, Büyük Fav Limanı inşası ve güney limanı ile komşu ülkeler arasındaki demiryollarının Avrupa’ya doğru genişletilmesinin ardından ülkenin milyar dolarlar kazanacağına dikkat çekti.

Deniz sınırı anlaşmazlığı ve mayınlar
Irak'ın doğusunda ve İpek Yolu üzerinde bulunan İran, Irak ile ortak olarak, Batı'ya gidecek yolcu ve malları taşıyacak ve Akabe Limanı da dahil Ürdün topraklarından geçecek bir demiryolu hattı inşa etmeyi planlıyor.
Irak eski Başbakanı Adil Abdulmehdi ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçen yıl Güney Irak'taki Basra şehir merkezini İran-Irak sınırındaki eş-Şelamce’ye bağlayacak demiryolu inşasıyla ilgili bir muhtıra imzalamış. Ancak bu hat üzerine çalışma yapılmadı.
Irak Temsilciler Meclisi İmar ve Hizmetler Komisyonu üyesi Kazım Fincan, komşu ülkelerle kara taşımacılığı üzerine bir anlaşmaya varılmamasının ve Tahran ile süregelen sınır anlaşmazlığının Irak'ın demiryollarını komşu ülkelerle bağlamasını engellediğine dikkat çekti. Independent Arabia’ya konuşan eski Ulaştırma Bakanı Fincan, Şelamce ile Basra arasındaki yolda döşeli mayınların demiryolu yapımını engellediğini ve bunların imha edilmesinin ciddi miktarlarda ödenek gerektirdiğini söyledi. Aynı zamanda bölgenin birçok nehir koluna sahip ve kırılgan olduğunu belirten Fincan, Irak ile İran arasındaki deniz sınırı anlaşmazlığına ilişkin siyasi nedenler dolayısıyla demiryolu projesinin durdurulduğunu kaydetti. Bu konuda Kuveyt ile görüşmeler bulunmadığı bilgisini verdi.

Müzakere komitesi
Irak Temsilciler Meclisi üyesi Hüda Seccad, Irak Teknik Müzakere Komitesi’nin demiryollarını Kuveyt'e bağlamanın artı ve eksilerini, aynı zamanda Mübarek Limanı’na etkilerini görüşmek üzere ev sahipliği yapması konusunda mecliste talepler olduğunu aktardı. Aynı zamanda Irak’ın Fav Limanı’nı etkilememesi koşuluyla coğrafi konumundan yararlanması gerektiğini, zira bu koşul sağlanmadığı taktirde gelirlerin azalacağını vurguladı.

Çin alternatif yollara başvuruyor
Ekonomist Mazin el-İşıkır, Çin’in Avrupa’ya yönelik alternatif yollara başvurması, Ortadoğu’yu dışlayıp Türkiye üzerinden Kazakistan ve Avrupa’ya yönelerek üç farklı kara yolu inşa etmesi dolayısıyla Irak ile komşu ülkeler arasında kurulacak demiryollarındaki mal taşımacılığının yeteri kadar önem teşkil etmeyeceğini vurguladı. Independent Arabia’ya konuşan İşıkır diğer yandan komşu ülkelerle demiryolları inşasının yolcular için iyi bir adım olduğuna dikkat çekti.



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.