Yürüyüş devam ediyor... Kuveyt bir Emir’ini son yolculuğuna uğurlarken diğer Emir’ini karşılıyor

Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)
Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)
TT

Yürüyüş devam ediyor... Kuveyt bir Emir’ini son yolculuğuna uğurlarken diğer Emir’ini karşılıyor

Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)
Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)

Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, vatandaşlarına ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklarla mücadelede birlik olma çağrısında bulundu. Şeyh Nevvaf’ın bu çağrısı salı günü akşamı ABD’de hayatını kaybeden Kuveyt’in bir önceki Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın naaşının ülkeye getirilip Suleybihat Kabristanı’na defnedilerek son yolculuğuna uğurlandığı sırada geldi.
Şeyh Nevvaf el-Ahmed ülkenin kalkınması, istikrarı ve güvenliği için çalışacağına dair taahhütte bulundu. Yeni Kuveyt Emiri anayasa hükümleri uyarınca Ulusal Meclis’in önünde yemin ettikten sonra yaptığı açıklamada “Kuveyt uzun tarihi boyunca büyük zorluklara ve şiddetli sıkıntılara maruz kaldı ve biz bunların hepsini işbirliği ve dayanışma içerisinde aşmayı başararak Kuveyt gemisini güvenli bir şekilde yürüttük” ifadelerini kullandı.
Şeyh Nevvaf “Kıymetli vatanımız bugün hassas koşullar ve ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kuveyt’in ve sadık halkının iyiliği ve yükseltilmesi için bunları ancak safları birleştirip hep birlikte samimiyetle çaba göstererek aşıp sonuçlarından kurtulabiliriz” dedi.
Şeyh Nevvaf Ulusal Meclis’in önünde yaptığı konuşmanın devamında şu ifadeleri kullandı:
“Ebedi sembollerimizden yüce sembolümüz ahiret diyarına göçtü. Vatanına, halkına ve ümmetine çok şey sundu. Arkasında yerel, Arap, İslami ve uluslararası düzeyde unutulmaz başarılar ve işlerle dolu zengin bir miras bıraktı. Kıymetli Kuveyt’imize ve Kuveyt’in şerefli halkına duyduğu sevgiyi yansıtan, bizim için yol gösterici bir ışık ve sağlam bir yol olmaya devam edecek olan isabetli yönlendirmelerini ve babacan tavsiyelerini tüm gurur ve ilgiyle anıyoruz. Anayasamız ve demokratik yaklaşımımızla gurur duyduğumuzu ve hukuk devleti olarak Kuveyt’imiz ve kurumlarımızla iftihar ettiğimizi vurguluyoruz. Kuveyt toplumumuzun aşina olduğu tek aile ruhunu ve köklü ilkesel değerlerimize bağlılığımızı somutlaştırmak istiyoruz. Umutlu ve hırslı bir şekilde büyük sorumluluğu üstlendiğim sırada Kuveyt’in ve şerefinin yüceliğini korumak, ülkenin güvenliğini ve istikrarını sağlamak ve halkın haysiyeti ile refahını garanti altına almak için Kuveyt’in sadık halkının desteği ile donatılmış bir şekilde elimden gelen her şeyi yapacağıma dair Allah’a, Kuveyt halkına ve sizlere söz veriyorum.”
Diğer taraftan Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Merzuk Ali el-Ganim, merhum Emir Şeyh Sabah el-Ahmed’i “Kuveyt gemisinin mahir kaptanı ve Kuveyt Devleti’nin dengesini ve sağduyusunu koruyan ve ağır siyasi kasırgalar ve bunların peş peşe gelen dalgalarından etkilenmeden konumunu ve ağırlığını güçlendiren bir komutan” olarak nitelendirdi.
Şeyh Nevvaf’ın Ulusal Meclis önündeki yemin töreni sırasında konuşma yapan Ganim “Dün, babamız, liderimiz ve anayasamızın koruyucusu olan emirimizin ölüm haberini almak bizleri perişan etti. Onun ölüm haberi Kuveyt’i kalbinden vuran ve temellerinden sarsan bir deprem haberiydi” dedi.
Ganim merhum Emir’i “eylem anında sakinliğini koruyan, sabır gösterilmesi gereken bir zamanda acele etmeyen, kararlılık gösterilmesi gereken zamanlarda ise işi ağırdan almayan, olayların yaralarını olgunluk ve tecrübeyle saran, büyük problemlerle ihtiyatlı bir şekilde baş eden ve artan gelişmeleri sakin ve güvenle özdeşleştiren bir lider” olarak tanımladı.
Ganim Kuveyt’in yeni Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed’e hitaben “Kuveytliler seni biliyor… Sağduyu ile tevazu ve kararlılık ile büyük kalp arası bir karışım” dedi.
Ganim konuşmasında şunları kaydetti:
“Burada, halkın temsilcileri önünde anayasa yemininin ardından, hayırlı döneminizin açılışını yapıyorsunuz. Bu; sizlerden önce gelenlerin inşa ettiği adalet, akıl ve fikir yolunu tamamladığınız bir dönem, Kuveytlilerin adalet, özgürlük, refah ve kalkınmanın tadını çıkardığı bir dönem, yasanın büyükler ve küçükler için geçerli olduğu bir dönem, ne yozlaşmış bir kimsenin yolsuzluğunun ne üçkâğıtçı birinin yaptıklarının ne de vatanın aleyhine kazanç sağlayan bir kişinin kazançlarının tadını çıkardığı bir dönem.”

Merhum Emir son yolculuğuna uğurlandı
Kuveytliler dün 91 yaşında hayatını kaybeden Emirleri Şeyh Sabah el-Ahmed’in naaşının ABD’den uçakla ülkeye getirilişini izledi. Şeyh Sabah geçtiğimiz Temmuz ayından beri ABD’deki hastanelerden birinde tedavi görüyordu. Merhum emirin Kuveyt bayrağı ile kaplı naaşı havaalanında uçaktan indirildi. Burada ülkenin yeni emiri tarafından karşılanarak kabul edildi. Görevliler tarafından taşınan naaşı daha sonra ambulansa yerleştirildi.
Bunun ardından Bilal bin Rabah Camisi’nde cenaze namazı kılındı ve naaşı defnedilmek üzere Suleybihat Kabristanı’na götürüldü.
Cenaze töreni, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) yüzünden alınan önlemler eşliğinde gerçekleştirildi. Törene katılanlar maske takmaya özen gösterdi ve cenaze namazı sosyal mesafe kuralına uygun bir şekilde kılındı. Cenaze törenine katılanlar merhum Emir’in ailesi ile sınırlandırıldı.
Cenaze törenine bir dizi akrabanın yanı sıra Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Şeyh Seyf bin Zayed Al Nahyan da katıldı.
Şeyh Sabah, 2006 yılında Kuveyt’i yönetmeye başlamıştı ve 50 yıldan fazla bir süre ülkenin dış politikasına liderlik etmişti. Şeyh Sabah el-Ahmed Temmuz ayında Kuveyt’te ameliyat olduktan sonra tedavi görmek üzere yine aynı ay içerisinde ABD’ye gitmişti.

Şeyh Nevvaf… Yürüyüşün tamamlanması
Kuveyt’in yeni Emiri’ne gelince, Şeyh Nevvaf el-Ahmed merhum kardeşine oldukça bağlıydı. Şeyh Nevvaf el-Ahmed, merhum Emir’in 7 Şubat 2006 tarihinde çıkardığı bir kararla 14 yıl boyunca Veliaht Prens olarak görev yaptı.
Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, 25 Haziran 1937 yılında Kuveyt’in Feric eş-Şuyuh (şu anda Müsenna Kompleksi) bölgesinde doğdu. Kuveyt’in 10’uncu lideri Şeyh Ahmed el-Cabir el-Mübarek es-Sabah’ın (1921 ile 1950 yılları arasında Kuveyt’i yönetti) altıncı oğlu ve Kuveyt hükümdarlarından ikisinin de üvey kardeşidir. Şeyh Cabir el-Ahmed 1977 - 2006 yılları arasında Kuveyt’in 13’üncü Emiri, Şeyh Sabah el-Ahmed de 2006 ve 2020 yılları arasında Kuveyt’in 15’inci Emiri olarak görev yapmışlardı.
Şeyh Nevvaf, Desman Sarayı Hükümet Konağı’nda yaşadı ve büyüdü. Hamada, Şark, En-Nekra ve ardından Eş-Şarkiyye El-Mübarekiyye gibi Kuveyt’in farklı okullarında eğitim gördü.
Siyasi çalışmaları, Kuveyt’in bağımsızlığını ilan ettiği 1960’lı yılların başında başladı. Merhum Şeyh Abdullah es-Salim, Şeyh Nevvaf’ı 21 Şubat 1961 yılında Havalli valisi olarak atadı. Nevvaf bu pozisyonda 19 Mart 1978’e kadar 16 sene boyunca çalıştı. 1978 yılında Şeyh Nevvaf İçişleri Bakanı olarak atandı ve bu mevkide de 10 sene boyunca kaldı. Şeyh Nevvaf el-Ahmed modern hali ve farklı yönetimiyle Kuveyt İçişleri Bakanlığı’nın asıl kurucusu sayılıyor. 1978 yılının Mart ayından 1988 yılının Ocak ayına kadar ve 2003 yılından 2006 yılının Şubat ayına kadar olmak üzere iki defa İçişleri Bakanlığı görevini yürüttü. Şeyh Nevvaf, İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı süre boyunca bu kurumu ülkenin karşı karşıya olduğu güvenlik zorluklarını aşmak için modernize etti.
Şeyh Nevvaf el-Ahmed 1988-1991 yılları arasında Savunma Bakanı olarak görev yaptı. Görev yaptığı sırada Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesine (2 Ağustos 1990 - 28 Şubat 1991) tanıklık etti.
Kuveyt özgürlüğüne kavuştuktan sonra ilk hükümetin kurulmasıyla birlikte Şeyh Nevvaf, 1991 yılının Nisan ayında Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı’na atandı. Daha sonra 1994’te Ulusal Muhafızlar Başkan Yardımcısı oldu ve 2006’da veliaht prens olana dek 2003 yılında tekrar İçişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı.
Şeyh Sabah el-Ahmed, 29 Ocak 2006 tarihinde sağlık durumu kötüleştiği için görevden ayrılan Şeyh Saad el-Abdullah es-Salim es-Sabah’ın yerine göreve geldikten sonra 7 Şubat 2006’da bir kararname çıkararak Şeyh Nevvaf el-Ahmed’i veliaht prens olarak atamıştı. 20 Şubat 2006 yılında Ulusal Meclis Şeyh Nevvaf’ı veliaht prens olarak kabul etmişti.



NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom