Yürüyüş devam ediyor... Kuveyt bir Emir’ini son yolculuğuna uğurlarken diğer Emir’ini karşılıyor

Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)
Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)
TT

Yürüyüş devam ediyor... Kuveyt bir Emir’ini son yolculuğuna uğurlarken diğer Emir’ini karşılıyor

Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)
Kuveyt Emiri dün Ulusal Meclis merkezinde yemin etti (Reuters)

Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, vatandaşlarına ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklarla mücadelede birlik olma çağrısında bulundu. Şeyh Nevvaf’ın bu çağrısı salı günü akşamı ABD’de hayatını kaybeden Kuveyt’in bir önceki Emiri Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah’ın naaşının ülkeye getirilip Suleybihat Kabristanı’na defnedilerek son yolculuğuna uğurlandığı sırada geldi.
Şeyh Nevvaf el-Ahmed ülkenin kalkınması, istikrarı ve güvenliği için çalışacağına dair taahhütte bulundu. Yeni Kuveyt Emiri anayasa hükümleri uyarınca Ulusal Meclis’in önünde yemin ettikten sonra yaptığı açıklamada “Kuveyt uzun tarihi boyunca büyük zorluklara ve şiddetli sıkıntılara maruz kaldı ve biz bunların hepsini işbirliği ve dayanışma içerisinde aşmayı başararak Kuveyt gemisini güvenli bir şekilde yürüttük” ifadelerini kullandı.
Şeyh Nevvaf “Kıymetli vatanımız bugün hassas koşullar ve ciddi zorluklarla karşı karşıya. Kuveyt’in ve sadık halkının iyiliği ve yükseltilmesi için bunları ancak safları birleştirip hep birlikte samimiyetle çaba göstererek aşıp sonuçlarından kurtulabiliriz” dedi.
Şeyh Nevvaf Ulusal Meclis’in önünde yaptığı konuşmanın devamında şu ifadeleri kullandı:
“Ebedi sembollerimizden yüce sembolümüz ahiret diyarına göçtü. Vatanına, halkına ve ümmetine çok şey sundu. Arkasında yerel, Arap, İslami ve uluslararası düzeyde unutulmaz başarılar ve işlerle dolu zengin bir miras bıraktı. Kıymetli Kuveyt’imize ve Kuveyt’in şerefli halkına duyduğu sevgiyi yansıtan, bizim için yol gösterici bir ışık ve sağlam bir yol olmaya devam edecek olan isabetli yönlendirmelerini ve babacan tavsiyelerini tüm gurur ve ilgiyle anıyoruz. Anayasamız ve demokratik yaklaşımımızla gurur duyduğumuzu ve hukuk devleti olarak Kuveyt’imiz ve kurumlarımızla iftihar ettiğimizi vurguluyoruz. Kuveyt toplumumuzun aşina olduğu tek aile ruhunu ve köklü ilkesel değerlerimize bağlılığımızı somutlaştırmak istiyoruz. Umutlu ve hırslı bir şekilde büyük sorumluluğu üstlendiğim sırada Kuveyt’in ve şerefinin yüceliğini korumak, ülkenin güvenliğini ve istikrarını sağlamak ve halkın haysiyeti ile refahını garanti altına almak için Kuveyt’in sadık halkının desteği ile donatılmış bir şekilde elimden gelen her şeyi yapacağıma dair Allah’a, Kuveyt halkına ve sizlere söz veriyorum.”
Diğer taraftan Kuveyt Ulusal Meclis Başkanı Merzuk Ali el-Ganim, merhum Emir Şeyh Sabah el-Ahmed’i “Kuveyt gemisinin mahir kaptanı ve Kuveyt Devleti’nin dengesini ve sağduyusunu koruyan ve ağır siyasi kasırgalar ve bunların peş peşe gelen dalgalarından etkilenmeden konumunu ve ağırlığını güçlendiren bir komutan” olarak nitelendirdi.
Şeyh Nevvaf’ın Ulusal Meclis önündeki yemin töreni sırasında konuşma yapan Ganim “Dün, babamız, liderimiz ve anayasamızın koruyucusu olan emirimizin ölüm haberini almak bizleri perişan etti. Onun ölüm haberi Kuveyt’i kalbinden vuran ve temellerinden sarsan bir deprem haberiydi” dedi.
Ganim merhum Emir’i “eylem anında sakinliğini koruyan, sabır gösterilmesi gereken bir zamanda acele etmeyen, kararlılık gösterilmesi gereken zamanlarda ise işi ağırdan almayan, olayların yaralarını olgunluk ve tecrübeyle saran, büyük problemlerle ihtiyatlı bir şekilde baş eden ve artan gelişmeleri sakin ve güvenle özdeşleştiren bir lider” olarak tanımladı.
Ganim Kuveyt’in yeni Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed’e hitaben “Kuveytliler seni biliyor… Sağduyu ile tevazu ve kararlılık ile büyük kalp arası bir karışım” dedi.
Ganim konuşmasında şunları kaydetti:
“Burada, halkın temsilcileri önünde anayasa yemininin ardından, hayırlı döneminizin açılışını yapıyorsunuz. Bu; sizlerden önce gelenlerin inşa ettiği adalet, akıl ve fikir yolunu tamamladığınız bir dönem, Kuveytlilerin adalet, özgürlük, refah ve kalkınmanın tadını çıkardığı bir dönem, yasanın büyükler ve küçükler için geçerli olduğu bir dönem, ne yozlaşmış bir kimsenin yolsuzluğunun ne üçkâğıtçı birinin yaptıklarının ne de vatanın aleyhine kazanç sağlayan bir kişinin kazançlarının tadını çıkardığı bir dönem.”

Merhum Emir son yolculuğuna uğurlandı
Kuveytliler dün 91 yaşında hayatını kaybeden Emirleri Şeyh Sabah el-Ahmed’in naaşının ABD’den uçakla ülkeye getirilişini izledi. Şeyh Sabah geçtiğimiz Temmuz ayından beri ABD’deki hastanelerden birinde tedavi görüyordu. Merhum emirin Kuveyt bayrağı ile kaplı naaşı havaalanında uçaktan indirildi. Burada ülkenin yeni emiri tarafından karşılanarak kabul edildi. Görevliler tarafından taşınan naaşı daha sonra ambulansa yerleştirildi.
Bunun ardından Bilal bin Rabah Camisi’nde cenaze namazı kılındı ve naaşı defnedilmek üzere Suleybihat Kabristanı’na götürüldü.
Cenaze töreni, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) yüzünden alınan önlemler eşliğinde gerçekleştirildi. Törene katılanlar maske takmaya özen gösterdi ve cenaze namazı sosyal mesafe kuralına uygun bir şekilde kılındı. Cenaze törenine katılanlar merhum Emir’in ailesi ile sınırlandırıldı.
Cenaze törenine bir dizi akrabanın yanı sıra Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Şeyh Seyf bin Zayed Al Nahyan da katıldı.
Şeyh Sabah, 2006 yılında Kuveyt’i yönetmeye başlamıştı ve 50 yıldan fazla bir süre ülkenin dış politikasına liderlik etmişti. Şeyh Sabah el-Ahmed Temmuz ayında Kuveyt’te ameliyat olduktan sonra tedavi görmek üzere yine aynı ay içerisinde ABD’ye gitmişti.

Şeyh Nevvaf… Yürüyüşün tamamlanması
Kuveyt’in yeni Emiri’ne gelince, Şeyh Nevvaf el-Ahmed merhum kardeşine oldukça bağlıydı. Şeyh Nevvaf el-Ahmed, merhum Emir’in 7 Şubat 2006 tarihinde çıkardığı bir kararla 14 yıl boyunca Veliaht Prens olarak görev yaptı.
Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, 25 Haziran 1937 yılında Kuveyt’in Feric eş-Şuyuh (şu anda Müsenna Kompleksi) bölgesinde doğdu. Kuveyt’in 10’uncu lideri Şeyh Ahmed el-Cabir el-Mübarek es-Sabah’ın (1921 ile 1950 yılları arasında Kuveyt’i yönetti) altıncı oğlu ve Kuveyt hükümdarlarından ikisinin de üvey kardeşidir. Şeyh Cabir el-Ahmed 1977 - 2006 yılları arasında Kuveyt’in 13’üncü Emiri, Şeyh Sabah el-Ahmed de 2006 ve 2020 yılları arasında Kuveyt’in 15’inci Emiri olarak görev yapmışlardı.
Şeyh Nevvaf, Desman Sarayı Hükümet Konağı’nda yaşadı ve büyüdü. Hamada, Şark, En-Nekra ve ardından Eş-Şarkiyye El-Mübarekiyye gibi Kuveyt’in farklı okullarında eğitim gördü.
Siyasi çalışmaları, Kuveyt’in bağımsızlığını ilan ettiği 1960’lı yılların başında başladı. Merhum Şeyh Abdullah es-Salim, Şeyh Nevvaf’ı 21 Şubat 1961 yılında Havalli valisi olarak atadı. Nevvaf bu pozisyonda 19 Mart 1978’e kadar 16 sene boyunca çalıştı. 1978 yılında Şeyh Nevvaf İçişleri Bakanı olarak atandı ve bu mevkide de 10 sene boyunca kaldı. Şeyh Nevvaf el-Ahmed modern hali ve farklı yönetimiyle Kuveyt İçişleri Bakanlığı’nın asıl kurucusu sayılıyor. 1978 yılının Mart ayından 1988 yılının Ocak ayına kadar ve 2003 yılından 2006 yılının Şubat ayına kadar olmak üzere iki defa İçişleri Bakanlığı görevini yürüttü. Şeyh Nevvaf, İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı süre boyunca bu kurumu ülkenin karşı karşıya olduğu güvenlik zorluklarını aşmak için modernize etti.
Şeyh Nevvaf el-Ahmed 1988-1991 yılları arasında Savunma Bakanı olarak görev yaptı. Görev yaptığı sırada Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesine (2 Ağustos 1990 - 28 Şubat 1991) tanıklık etti.
Kuveyt özgürlüğüne kavuştuktan sonra ilk hükümetin kurulmasıyla birlikte Şeyh Nevvaf, 1991 yılının Nisan ayında Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı’na atandı. Daha sonra 1994’te Ulusal Muhafızlar Başkan Yardımcısı oldu ve 2006’da veliaht prens olana dek 2003 yılında tekrar İçişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı.
Şeyh Sabah el-Ahmed, 29 Ocak 2006 tarihinde sağlık durumu kötüleştiği için görevden ayrılan Şeyh Saad el-Abdullah es-Salim es-Sabah’ın yerine göreve geldikten sonra 7 Şubat 2006’da bir kararname çıkararak Şeyh Nevvaf el-Ahmed’i veliaht prens olarak atamıştı. 20 Şubat 2006 yılında Ulusal Meclis Şeyh Nevvaf’ı veliaht prens olarak kabul etmişti.



Microsoft yetkilisi: Suudi Arabistan petrol ihracatından yapay zekâ ihracatına geçiş yapıyor

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)
Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)
TT

Microsoft yetkilisi: Suudi Arabistan petrol ihracatından yapay zekâ ihracatına geçiş yapıyor

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)
Suudi Arabistan, Vizyon 2030 ve net siyasi irade sayesinde bölgeyi yapay zekâ çağına taşıyan tarihi bir dönüşüm yaşıyor. (Shutterstock)

Suudi Arabistan, Vizyon 2030 çatısı altında ulusal dönüşümünü hızlandırırken, bölgesel teknoloji sahnesi de önemli bir kırılma noktasına tanıklık ediyor. Microsoft’un Ortadoğu ve Afrika Başkanı Naim Yazbeck, Şarku’l Avsat ile yaptığı özel röportajda, “Bölge artık sadece küresel dönüşüme katılmakla kalmıyor, aynı zamanda onu açık bir şekilde yönlendiriyor” dedi.

Yazbeck, Suudi Arabistan’ın bugün teknoloji sahnesinde öncü bir konumda olduğunu belirterek, bunun ‘son yüz yılda benzeri görülmemiş tarihi bir dönüşüm anı’ olduğunu ifade etti. Bu an, ulusal bulut altyapıları, yapay zekâ ve yerli inovasyon kapasiteleriyle şekilleniyor.

Suudi Arabistan Ulusal Dönüşüm Programı

Yazbeck, Suudi Arabistan’daki bu hızlı ilerlemenin arkasında net bir siyasi iradenin yattığını vurguladı. Ülke, altyapısını modernize etmekle yetinmiyor; yapay zekayı tarihsel olarak petrolün oynadığı role eşdeğer stratejik bir sütun olarak görüyor. Petrol on yıllar boyunca ekonominin temelini oluşturmuşken, yapay zekâ artık Suudi Arabistan’ın ekonomik geleceğine dair en önemli yeni kaynak olarak öne çıkıyor.

sdfg
Microsoft’un Ortadoğu ve Afrika Başkanı Naim Yazbeck (Microsoft)

Yazbeck, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın yakın zamanda ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretin önemli bir mesaj taşıdığını belirtti. Bu ziyaret sırasında yapay zekâ ve ileri teknolojiler gündemin en ön sırasındaydı; bu da Suudi Arabistan’ın küresel etkisi olan bilgi temelli bir ekonomi kurma konusundaki kararlılığını yansıtıyor.

Bu yaklaşım, Suudi Arabistan’ın sadece dışarıdan yapay zekâ teknolojisi tüketmesiyle yetinmediği, aynı zamanda yerli kapasitesini geliştirdiği ve bilgi üretim ekosistemi kurarak bunu ihraç edebileceği yeni bir dönemin kapılarını açıyor. Bu adımlar, teknik bağımsızlık ilkesini güçlendirirken, inovasyona dayalı bir ekonominin temelini atıyor.

Suudi teknoloji pazarının özellikleri

Yazbeck, bölgesel teknoloji sahnesinin tamamen benzersiz bir dönüşüm yaşadığını vurguladı. Artık Körfez ülkeleri, özellikle Suudi Arabistan, yalnızca yapay zekayı benimsemekle kalmıyor; bu teknolojiyi geliştirme ve küresel piyasalara yeniden ihraç etme aşamasına geçmiş durumdalar. Krallık, büyük modelleri çalıştırabilecek ve yüksek düzeyde hesaplama kapasitesi sağlayabilecek ileri altyapılar inşa ediyor; bu da Suudi Arabistan’ı modern tarihinde ilk kez yalnızca teknoloji ithal eden değil, küresel inovasyon denklemine doğrudan dahil bir aktör hâline getiriyor.

Yazbeck, Riyad’da son dönemde gerçekleştirdiği çok sayıda görüşmede, bakanlıklar, düzenleyici kurumlar, ulusal kuruluşlar ve uluslararası şirketlerle yaptığı toplantılarda ortak bir izlenim edindiğini aktardı: “Herkes yapay zekanın ön saflarında olmak istiyor, gerisinde değil.” Ona göre bu hedefler artık sadece slogan olmaktan çıktı; bütçelerin yeniden düzenlenmesi, beklentilerin yükseltilmesi ve proje takvimlerinin hızlandırılması gibi somut icraatlarla desteklenen net kararlar haline geldi.

xascdfg
Suudi Arabistan, gelişmiş bulut ve egemen altyapı kuran ilk ülkelerden biri ve bu sayede yeni teknolojileri sadece tüketmekle kalmayıp, geliştirebilmekte ve yenilikler yapabilmekte. (Getty Images)

Ayrıca Yazbeck, Suudi kurumlarının teknoloji şirketlerinden özellikle veri egemenliği konusunda en yüksek güvenlik standartlarını sağlamalarını talep ettiğini belirtiyor; bu talep finans, sağlık ve eğitim gibi hassas sektörlerde daha da önemli. Aynı zamanda yasal çerçeve hızla bu dönüşümü destekleyecek şekilde gelişiyor. Suudi Arabistan, siber güvenlik, veri yönetimi, bulut bilişim ve yapay zekâ sistemlerini birçok ülkeye kıyasla daha hızlı güncelleyerek, mevzuatı esnek şekilde adapte edebilme kapasitesini önemli bir rekabet avantajı haline getirdi. Yazbeck’e göre, kurumların başarısı yalnızca yürüttükleri yapay zekâ projelerinin sayısıyla ölçülmüyor; bu projelerin ulusal önceliklerle ne kadar bağlantılı olduğu kritik. Yapay zekanın üretkenlik, sağlık hizmetleri, eğitim ve siber güvenlik gibi temel alanların merkezinde yer alması gerekiyor; sadece medya görünürlüğü hedefleyen küçük girişimlerle değil.

Yatırım getirisi denklemi

Yazbeck, yapay zekaya dayalı bir ekonomi inşa etmenin yalnızca ileri veri merkezleri kurmakla sınırlı olmadığını vurguladı. Bu sürecin, önümüzdeki on yıllar için enerji üretimi planlaması ve iletişim ağlarının genişletilmesiyle başladığını belirtti. Büyük yapay zekâ modellerinin fiilen çalıştırılabilmesi, yüksek elektrik kapasitesi ve uzun vadeli istikrar gerektiriyor; Suudi Arabistan da bunu, yenilenebilir enerji ve iletişim altyapısına yaptığı stratejik yatırımlarla sağlıyor. Bu adımlar, Suudi Arabistan’ı önümüzdeki yıllarda küresel çapta ileri düzey hesaplama faaliyetlerine ev sahipliği yapabilecek bir ülke konumuna getiriyor.

xdfg
Microsoft, 2026 yılında Dammam'da yeni bir bulut bölgesi başlatarak sağlık, finans ve kamu sektörlerinde önemli bir dönüşüm gerçekleştirecek. (Microsoft)

Yazbeck, yatırım getirisinin artık en kritik sorulardan biri hâline geldiğini açıkladı. Ulusal düzeyde bu getiri; doğrudan ekonomik büyüme, GSYİH artışı, yeni iş imkânları yaratılması, inovasyon kapasitesinin güçlenmesi, üretkenliğin artırılması ve Suudi Arabistan’ın küresel konumunun pekiştirilmesiyle ölçülüyor. Kurumsal düzeyde ise sonuçlar şimdiden gözle görülür hâle gelmiş durumda. Microsoft Copilot gibi araçların kullanılmasıyla çalışanlar, rutin işleri azaltıp inovasyon için daha fazla zaman ayırarak görevlerini daha hızlı ve kaliteli şekilde yerine getirebiliyor. Yazbeck, önümüzdeki dönemde elde edilen kazanımların, yeni iş modellerinin geliştirilmesi, müşteri deneyiminin iyileştirilmesi, operasyonel süreçlerin basitleştirilmesi ve çeşitli sektörlerde verimliliğin artırılması gibi alanları da kapsayacak şekilde genişleyeceğini vurguluyor.

2026... Büyük dönüm noktası

Microsoft, 2026 yılının ikinci yarısında Dammam’da yeni bir bulut bölgesi açmaya hazırlanıyor. Bu bölgede Azure, Microsoft 365, Dynamics ve Power Platform, siber güvenlik ve yapay zekâ hizmetleri ile Copilot çözümleri de dahil olmak üzere tüm bulut hizmetleri sunulacak. Yazbeck, projenin bölgedeki en büyük ve en modern veri merkezlerinden biri olduğunu belirtti. İnşaatın tamamlandığını ve şu anda testlerin yapıldığını, hizmetlerin kademeli olarak sunulmaya başlandığını aktardı. Yazbeck, bu buluta olan talebin çok yüksek olduğunu, sadece ulusal kurumlardan değil, aynı zamanda hizmetlerini Suudi Arabistan içinde çalıştırmak isteyen uluslararası şirketlerden de büyük ilgi gördüğünü ifade etti; bu kapasite önceden mümkün değildi.

csdfg
Temiz ve büyük veri, başarılı yapay zekâ projelerinin temel dayanağıdır ve Krallık, gelişmiş ulusal veri sistemleri geliştirmek için çalışmaktadır. (Getty Images)

Bu bulutun, sağlık ve finans gibi düzenlemeye tabi sektörler üzerinde anında etkisi olacak. Bu sektörler, ilk kez Suudi Arabistan mevzuatına uygun yerli bulut ve yapay zekâ hizmetlerini kullanabilecek. Yazbeck, Azure ve Copilot hizmetlerinin küçük işletmelerden büyük ekonomik aktörlere kadar tüm kurumlar için geniş ölçekte erişilebilir olacağını ve insan kaynağı ile teknolojik hazırlığın, bu tür dönüşümden hızlı ve etkili şekilde yararlanmanın belirleyici unsuru olacağını vurguladı.

Altyapının ötesine geçen değer

Yazbeck, ulusal bulutun yalnızca teknik kapasite sağlamadığını, aynı zamanda Microsoft’un küresel ortak ekosisteminin Suudi Arabistan’a girişini mümkün kıldığını vurguladı. Bu durum, iş yazılımlarından güvenlik teknolojilerine ve veri analizine kadar binlerce gelişmiş çözümün Suudi kurumları tarafından doğrudan kullanılabilir hâle gelmesi anlamına geliyor. Yazbeck, bu entegre ekosistemin, altyapının kendisinden daha değerli olduğunu belirterek, inovasyonu hızlandırmada ve yeni hizmetler geliştirmede en etkili faktör olduğunu ifade etti.

Egemenlik ve güvenlik

Yazbeck, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, dijital egemenlik kavramının artık hiçbir ulusal teknolojik altyapıda göz ardı edilemeyecek bir unsur hâline geldiğini vurguladı. Suudi Arabistan, bulut hizmeti sağlayıcılarının ulusal hassas altyapıları barındırırken en yüksek güvenilirlik standartlarına uymasını şart koşuyor ve Microsoft da bunu açılış öncesinde sağlamak için çalışıyor. Dammam’daki bulut merkezlerinin faaliyete geçmesiyle birlikte, bu yapılar fiilen Suudi Arabistan’ın egemen altyapısının bir parçası olacak ve en üst düzeyde koruma gerektirecek. Şirket, siber güvenlik alanına yıllık milyarlarca dolar yatırım yapıyor ve bugüne kadar benzeri görülmemiş siber saldırıları püskürtmeyi başardı; bu da ulusal altyapıların karşı karşıya olduğu tehdit düzeyini ortaya koyuyor. Microsoft ayrıca, veri yönetimi, egemen bulut çözümleri, veri sınıflandırma araçları ve kurumlara operasyonel esneklik ve ölçeklenebilirlik sağlayan hibrit seçenekler içeren geniş bir ekosistem sunuyor. Yazbeck, dijital egemenliğin tek bir kavram olmadığını, veri koruma, yasal denetim ve altyapının ulusal sınırlar içinde bulunması gibi bir dizi gereksinimden oluşan bir yelpaze olduğunu belirtti.

Veri... geleceğin mükemmelliğinin kaynağı

Yazbeck, yapay zekanın başarısında verinin kritik rol oynadığını ifade etti. Bu nedenle ulusal düzeyde stratejik tartışmalar, her zaman ulusal verilerin ne kadar hazır olduğu sorusuyla başlıyor. Suudi Arabistan da bugün, İletişim Bakanlığı ve yerli şirketlerle iş birliği içinde, en yüksek standartlara uygun, büyük ve düzenli bir veri ekosistemi kuruyor. Bu ekosistem, Arapça dil modelleri geliştirmek ve küresel ölçekte rekabet edebilecek kapasiteye ulaşmak için temel bir dayanak oluşturuyor. Yazbeck’e göre en etkili yaklaşım, sıfırdan yeni modeller geliştirmek yerine, küresel modellerin yerel verilerle optimize edilmesi. Bu yöntem, süreci hem daha sürdürülebilir hem de daha doğru kılıyor. Ayrıca Yazbeck, sorumlu yapay zekâ çerçevesinin benimsenmesi gerektiğini belirtti; sadece hızın yeterli olmadığını, teknolojinin güvenli ve güvenilir kullanımının en başından itibaren inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Microsoft, ulusal kurumlarla birlikte, kötüye kullanımı önleyen, veri güvenliğini sağlayan ve adil, şeffaf modeller geliştiren politikalar üzerinde çalışıyor. Yazbeck, bu temellerin vatandaşlarla yeni teknolojiler arasındaki güvenin geleceğini belirleyeceğini ifade etti.

Beceri eğitimi... ulusal bir avantaj

Yazbeck, insan becerilerinin ulusal kapasitenin gerçek motoru olduğunu vurguladı. Suudi Arabistan’ın güçlü bir altyapıya sahip olması tek başına yeterli değil; bu altyapıyı çalıştıracak ve geliştirecek yetenekler de gerekiyor. Yazbeck, Suudi gençliğinin ülkenin en büyük rekabet avantajı olduğunu belirtti; zira yeni nesil dijital bir dünyada doğmuş ve modern teknolojilerle doğal bir esneklik ve akıcılıkla etkileşim kurabiliyor.

Son iki yılda Microsoft, İletişim Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı ile ortak programlar aracılığıyla bir milyondan fazla Suudi’ye eğitim verdi. Ayrıca ortak yapay zekâ akademisi, kırkın üzerinde üniversiteden binlerce öğrenciyi mezun etti ve öğretmenleri eğitimde yapay zekâ araçlarını kullanmaları için kapsamlı programlarla destekledi.

Evlat edinmeden liderliğe

Yazbeck, Microsoft’un ulusal bulutun faaliyet gösterdiği ülkelerde etkisini titizlikle değerlendirdiğini vurguladı. Bu değerlendirmeler; istihdam yaratma, GSYİH’ye katkı, start-up şirketlerin büyümesi, iş ortağı ekosisteminin genişlemesi ve bilgi üretiminin artması gibi alanları kapsıyor. Yönelimler, Suudi start-up’ların hızla yapay zekaya dayalı çözümler geliştirmeye yöneldiğini gösteriyor. Bu şirketler, bulut kredileri ve teknik destekten faydalanarak ürünlerini daha hızlı geliştirebiliyor. Yerel yapay zekâ kapasitesinin mevcut olması sayesinde, bu şirketler pazara daha hızlı girebilecek ve ürünlerini ulusal düzenlemelere tam uyumlu şekilde piyasaya sürebilecek.


Katar: Gazze halkı topraklarını terk etmek istemiyor, kimsenin onları zorlamaya hakkı yok

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında yıkılan binaların arasında sokakta yürüyor (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında yıkılan binaların arasında sokakta yürüyor (AP)
TT

Katar: Gazze halkı topraklarını terk etmek istemiyor, kimsenin onları zorlamaya hakkı yok

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında yıkılan binaların arasında sokakta yürüyor (AP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşında yıkılan binaların arasında sokakta yürüyor (AP)

Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, ülkesinin Filistin halkına desteğinin süreceğini ancak Doha’nın “başkalarının yıktığını yeniden inşa etmeyeceğini” söyledi. Bakan, İsrail’in iki yılı aşkın süredir Gazze Şeridi’nde yol açtığı yıkıma işaret etti.

Doha Forumu’nda konuşan Al Sani, Gazze’de yaşayanların topraklarını terk etmek istemediğini vurgulayarak “Hiçbir tarafın onları göçe zorlamaya ya da başka bir yere taşımaya hakkı yok” dedi.

İsrail güçlerinin Gazze içinde kalmaya devam etmesinin ve ihlallerin sürmesinin çatışmayı yeniden tırmandırabileceğini belirten Katar Dışişleri Bakanı, Filistin meselesine çözüm bulunmamasının bölgesel gerginlikleri derinleştirdiğini ifade etti. “İki devletli çözüm”ün tek çıkış yolu olduğunu vurgulayan Al Sani, bölgenin “Filistinlilere yönelik etnik temizliği amaçlayan aşırılıkçı ajandalara” bırakılamayacağını söyledi.

İran’ın nükleer programına ilişkin diplomatik girişimlerin yokluğuna da dikkat çeken Al Sani, Tahran’a karşı atılacak her adımın bölge ülkeleri için sonuçlar doğuracağını belirtti.

Katar Dışişleri Bakanı ayrıca, ABD’nin Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine yönelik çabalarının başarılı olmasını umduklarını dile getirdi.


Suudi Arabistan'ın Suriye'deki beslenme durumunu iyileştirme programı

Operasyon ve Programlar Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Mühendis Ahmed el-Baiz, dün Riyad'da programın imzalanması sırasında (SPA)
Operasyon ve Programlar Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Mühendis Ahmed el-Baiz, dün Riyad'da programın imzalanması sırasında (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Suriye'deki beslenme durumunu iyileştirme programı

Operasyon ve Programlar Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Mühendis Ahmed el-Baiz, dün Riyad'da programın imzalanması sırasında (SPA)
Operasyon ve Programlar Merkezi Genel Müdür Yardımcısı Mühendis Ahmed el-Baiz, dün Riyad'da programın imzalanması sırasında (SPA)

Kral Selman İnsani Yardım ve Destek Merkezi (KSRelief), dün Suriye genelindeki ihtiyaç bölgelerinde ve yerinden edilmiş topluluklarda beş yaş altı çocuklar, hamile kadınlar ve emziren anneler de dahil olmak üzere en savunmasız grupların beslenme durumlarını iyileştirmek için bir yönetim programı imzaladı.

Program, eğitimli ve kalifiye ekipler aracılığıyla kapsamlı koruyucu ve tedavi edici beslenme hizmetleri sunarak hayat kurtarmaya ve sürdürülebilir iyileşmeyi sağlamaya katkıda bulunacak. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre program Deyrizor, Hama, Humus ve Halep vilayetlerinde 645 bin kişiye doğrudan ve dolaylı olarak fayda sağlayacak.

Bu program, sağlık tesislerindeki beslenme kliniklerinin iyileştirilmesini, mobilya, tıbbi ekipman ve diğer ihtiyaçlarla donatılmasını, kliniklerin işletilmesini, personel kapasitesinin artırılmasını ve toplum bilinçlendirme programlarının sağlanmasını kapsamaktadır.

Program, Suudi Arabistan'ın insani yardım kolu olan KSRelief aracılığıyla sağlık sektörünü desteklemek ve Suriye halkının acılarını hafifletmek için yürüttüğü çabaların bir parçasıdır.