Koronavirüs bulaştırıcılık sayısı düşüyor: “R0 Değeri 1.45...”

Koronavirüs bulaştırıcılık sayısı düşüyor: “R0 Değeri 1.45...”
TT

Koronavirüs bulaştırıcılık sayısı düşüyor: “R0 Değeri 1.45...”

Koronavirüs bulaştırıcılık sayısı düşüyor: “R0 Değeri 1.45...”

Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Estitüsü Matematiksel Modelleme Araştırma Grubu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde koronavirüsün bulaştırıcılık sayısını gösteren “R0” değerinin 1.45’e düştüğü bilgisini verdi.
Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Enstitüsü Matametiksel Modelleme grubu araştırmacıları Prof. Dr. Evren Hınçal, Yrd. Doç. Dr. Bilgen Kaymakamzade ve Nezihal Gökbulut konuyla ilgili yaptıkları açıklamada 2 Ekim 2020 tarihi itibarı ile R0 değerinin 1.45 seviyesine gerilediğini belirttiler.
R0 değeri ile yürütülen çalışma ile ilgili olarak Prof. Dr. Evren Hıncal, “9 Mart 2020 tarihinden itibaren Covid-19 salgınını SEIR modeli ile takip ediyoruz. Salgının ikinci aşaması olan 1 Temmuz açılımı ile salgında temel bulaşıcılık sayısı olarak bilinen R0 değeri KKTC'de 2.06'ya ulaştı. 22 Eylül itibarı ile düşüşe geçen R0 değeri, 2 Ekim 2020 tarihinde 1.45 olarak belirlendi. Alınan tedbirlerin ve halkın bu tedbirlere uymasının sonuç verdiğini görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Bir kişinin virüsü bulaştıracağı kişi sayısını gösteren R0 değeri, ülkedeki vaka sayısı, asemptomatik vakalar, hastalığı hafif ve ağır geçirenler, ölenler ve iyileşenler dikkate alınarak hesaplanıyor.

“R0 değerinin düşeceğini öngörmüştük”
Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Ensitütüsü Müdürü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Yakın Doğu Üniversitesi DESAM Matematiksel Modelleme Araştırma Grubu'nun yürüttüğü çalışmalarda ülkenin R0 değerinin 22 Eylül itibarı ile düşüşe geçeceğini ön görmüştük. Yapılan hesaplamalarda, 15 Eylül 2020 tarihinde ülkemize ait R0 değeri 2.06 olarak belirlendi ve bu değer bir kişinin virüsü 2 kişiye bulaştırdığı anlamına geliyordu. Modele göre alınan tedbirler ve halkın kurallara uyması ile birlikte vaka sayılarında ve R0  değerinin düşeceği öngörümüzü yaptığımız yeni hesaplamalarda doğruladık. Bu sayı, virüsün kaç kişiye bulaşabileceği konusunda bir fikir vermesinin yanı sıra salgın sırasında alınan önlemlerin ne kadar etkili olduğunu da ortaya koyuyor. Bu bağlamda tedbirlere uyulması büyük önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.



1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)
TT

1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)

İngiltere'nin güneybatısındaki Wiltshire'da metal dedektörü kullanan kişiler, yaklaşık 1400 yıl öncesine ait Anglosakson döneminden kalma altın ve lal taşından nadir bir kuzgun başı buldu.

Ayrıca küçük boncuklar ve üçgen lal taşlarıyla süslenmiş altın bir halka veya yüzük de keşfettiler.

Yaklaşık 60 gram ağırlığındaki kuzgun başı, çarpıcı bir lal taşı göz ve "tüylü" kısımlarının hatlarını çizen minik altın kürelerden oluşuyor.

Eserleri ocak ayında bulan iki dedektörcüden biri Paul Gould, bunların MS 7. yüzyıl Anglosakson dönemine tarihlendirildiğini söylüyor.

Kuzgun başının neyi temsil ettiği net değil ancak daha önceki araştırmalar, Cermen ve Viking çağlarında İskandinav tanrısı Odin'le bağlantılı şekilde karanlığı ve ölümü sembolize ettiğini gösteriyor.

Diğer dedektörcü Chris Phillips "Bu hayatta bir kez yapılacak bir keşif: Paul ve ben Sakson altınını keşfettik" diyor. 

İnanılmaz bir şey. Biraz duygusalım.

Ender nesneler halihazırda British Museum'daki uzmanlar tarafından temizlenip işlemden geçiriliyor.

Kuzgun başının sağ tarafında lal taşı bir gözün eksik olduğu tespit edildi ve içinden çıkarılan pislik, başka bir esere takılmış olabilecek küçük iğneleri gözler önüne serdi.

Phillips, uzmanlara atıfla kuzgun başının bir zamanlar bir boynuzdan yapılmış bir kadehin ucuna takılmış olabileceğini söyleyerek "hiçbir şeyin buna benzemediğini" ekliyor.

"Diğer taraf ya hasar görmüş gibi görünüyor ya da bu şekilde olması gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Parıltılı, yanardöner görünümünü hâlâ koruyor.

Diğer altın ve lal taşı eserin ayrı bir mücevher mi yoksa daha büyük bir mücevherin parçası mı olduğu sorusu da cevapsız.

"Bunun bir yüzüğün parçası mı yoksa başka bir şeyin parçası mı olduğundan emin değiliz, belki de boynuzdan yapılan kadehe takılıydı" diyen Phillips, tüm lal taşlarının sağlam olduğunu da ekliyor.

Bu eserleri tam olarak kimin yaptığı belirsiz olsa da uzmanlar, Anglosakson ya da İskandinav kökenlerine uyduklarını söylüyor.

Daha önce Sutton Hoo ve Staffordshire istiflerinde de bulunan bunun gibi kuş benzeri mücevher parçalarının üzerinde, belirgin lal taşı kakmalı gözler ve gaga şekilleri vardı.

LiveScience'a göre Phillips, "Bölgede yapılacak sonraki araştırmalarda yer almayı umuyoruz ve tüm doğru prosedürleri uygulayarak keşif yapmaya devam edeceğiz" diyor.

Organizatörlerin alandaki metal dedektör çalışmalarını durdurduğu ve Wiltshire'ın irtibat görevlisini bilgilendirdiği bildirildi.

Independent Türkçe