Avustralyalı yetkililer uyardı: Köpekbalıkları kıyıya vuran yüzlerce balinayla ziyafet çekebilir

25 Eylül 2020'de Tazmanya'nın engebeli batı kıyısındaki Macquarie Limanı'ndaki kumsala vuran bir balina (AFP)
25 Eylül 2020'de Tazmanya'nın engebeli batı kıyısındaki Macquarie Limanı'ndaki kumsala vuran bir balina (AFP)
TT

Avustralyalı yetkililer uyardı: Köpekbalıkları kıyıya vuran yüzlerce balinayla ziyafet çekebilir

25 Eylül 2020'de Tazmanya'nın engebeli batı kıyısındaki Macquarie Limanı'ndaki kumsala vuran bir balina (AFP)
25 Eylül 2020'de Tazmanya'nın engebeli batı kıyısındaki Macquarie Limanı'ndaki kumsala vuran bir balina (AFP)

Avustralyalı yetkililer ülkenin şimdiye kadar yaşadığı en kötü balina ölümlerinin sonucunda kıyıya vuran yüzlerce ölü balinayı imha etmeye çalışıyor. Newsweek’in news.com.au’dan aktardığına göre,  sırada balina ölüleriyle beslenmeye başlayan köpekbalıklarında artış bekleniyor.
Köpekbalıklarının ölü bir balinayı yediğine dair halihazırda kanıtlar bulunduğu bildirildi. Ayrıca balinaların karaya vurduğu Tazmanya adasın’daki Macquarie Limanı'nın kuzeyinde köpekbalıkları görüldüğü de aktarıldı.
Tazmanya hükümetine bağlı Parklar ve Yaban Hayatı Servisi'nden Nic Deka, şu açıklamalarda bulundu:
"Şunu da akılda tutmak gerek: Dünyanın bu bölgesinde köpekbalıkları kesinlikle nadir görülmez. Hatta yerel halk bu açıklarda köpekbalığı avlar."
Hafta başında 450'den fazla uzun yüzgeçli pilot balinanın Macquarie Limanı kıyılarında mahsur kaldığı duyurulmuştu. Tazmanya yetkililerine göre bu balinalardan yaklaşık 350’si öldü.
Bilim insanları, hükümet yetkilileri ve gönüllülerden oluşan bir ekip, şu anda balina ölülerinin ortadan kaldırılması için bir plan geliştiriyor ve operasyonların 4-5 gün sürebileceği belirtiliyor.
Geliştirilen planlardan biri de tekneler aracılığıyla balinaları açık denize sürüklemeyi ve hatta daha hızlı batmaları için bedenlerini keserek açmayı içeriyor. Henüz limanda görülmeseler de bu planın köpekbalıklarını bölgeye çekebileceği düşünülüyor.
Nic Deka, “Etrafta köpekbalıkları var, denizdeki leşlerle birlikte sayıları artabilir. Ancak bu leşlerin hızla ayrışmasını sağlamak için bir şeyler yapıyoruz” dedi ve ekledi:
"Köpekbalıklarının limana gireceğini sanmıyoruz; yine de buna çok dikkat ediyoruz. Ve riskin arttığına dair herhangi bir belirti görürsek insanlara verdiğimiz görevleri yeniden değerlendireceğiz ve onları sudan çıkaracağız."
 
Independent Türkçe, Newsweek



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature