SLM/AM lideri Abdulvahid Nur Şarku’l Avsat’a konuştu: Cuba Anlaşması, krizi çözmek yerine daha da derinleştiriyor

Sudan Kurtuluş Hareketi lideri, alternatif bir barış girişimi fikrine sahip olduğunu, ancak koronavirüs salgınının ülkeye dönüşünü geciktirdiğini söyledi

Abdulvahid Nur’un, Paris'te Başbakan Hamduk ile görüşmesinden bir kare
Abdulvahid Nur’un, Paris'te Başbakan Hamduk ile görüşmesinden bir kare
TT

SLM/AM lideri Abdulvahid Nur Şarku’l Avsat’a konuştu: Cuba Anlaşması, krizi çözmek yerine daha da derinleştiriyor

Abdulvahid Nur’un, Paris'te Başbakan Hamduk ile görüşmesinden bir kare
Abdulvahid Nur’un, Paris'te Başbakan Hamduk ile görüşmesinden bir kare

Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/AM) lideri Abdulvahid Muhammed Nur, Güney Sudan'ın başkenti Cuba'da, Sudan geçiş hükümeti ile ülkenin batı ve güneyinde ‘Devrimci Cephe’ çatısı altında bir araya gelen silahlı hareketler arasında imzalanan barış anlaşmasının (Nur’un lideri olduğu SLM/AM bu anlaşmanın dışında kaldı) krizi çözmek yerine daha da derinleştireceğini söyledi. Nur’a göre bu, krizin temellerine inen bir anlaşma değil.  
Geçiş hükümetinin kendisini barış müzakerelerine katılmaya ikna etmek için büyük çaba harcadığı Abdulvahid Nur, lideri olduğu hareketin, barış sürecine girmesi için gerekli şartların oluşmadığını, müzakerelere katılması için davet edildiğini, ancak daha önce olduğu gibi bu müzakerelere de katılmayacağını söyledi.
Fransa'nın başkenti Paris'te yaşayan Nur, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda şunları söyledi:
“Sudan Kurtuluş Hareketi’nin elinde, yakında Sudan'a dönerek başlatmayı planladığı ve Sudan halkının tüm kesimlerinin katılımına dayalı alternatif bir girişim bulunuyor.”
Nur, aylardır geri dönmeyi planladığını, ancak yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bunu ertelemek zorunda kaldığını söyledi.
Sudan'daki en büyük silahlı hareketler olan ve diğer birçok silahlı hareketin aksine sahada üsleri ve askeri güçleri bulunan Abdulvahid Muhammed Nur liderliğindeki SLM/AM ve Abdulaziz el-Hılu liderliğindeki muhalif silahlı grup Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) Cuba’daki müzakerelere katılmadılar. Her ne kadar Hılu’nun lideri olduğu hareket, geçiş hükümeti Başbakanı Abdullah Hamduk ile din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması ve Mavi Nil ile Güney Kordofan halkının kendi kaderini tayin hakkı gibi konuları içeren yeni müzakerelerin başlatılmasına yönelik bir ilkeler anlaşması imzalasa da Abdulvahid'in lideri olduğu hareket, hem mevcut hükümetle hem de önceki rejimle herhangi bir müzakereye girmekten kaçındı.
Nur, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Bir temsilci veya bakan gibi herhangi bir görev istemiyorum. Sadece sorunun kökenine hitap eden ve onu daha da derinleştirmeyecek sürdürülebilir bir barış anlaşması yapılmasını istiyoruz. Ordu ve siviller devrimi kaçırdılar ve bize fiili bir politika dayattılar. Bunu reddediyoruz. Sudan halkının tüm bileşenleri ile diyalog kurmak istiyoruz. Bağımsızlıktan bu yana onlarca yıldır büyüyen krizin kaynağını biliyoruz. İktidar ve muhalefet arasındaki görüşmeler her zaman güç paylaşımı ile sonuçlanır. Sudan'daki asıl kriz de budur. Sorunun çözümü burada değil. Burada sadece uzmanların sorununa bir çözüm var. Ne var ki bu yöntem, Sudan'ın 1956'daki bağımsızlığından bu yana takip ediliyor” ifadelerini kullandı.
Nur, lideri olduğu hareketin, elli yıl boyunca dizginleri ordunun elinde bulunan Sudan’ı, kurumsallaşamamış bir ülke olarak gördüğünü, Sudan ordusunun ayrılmaları için güneydeki Sudanlıları öldürmeye devam ettiğini, Darfur, Nuba Dağları ve Mavi Nil vatandaşlarını da katlettiğini söyledi. Nur, “(Eski) Devlet Başkanı Ömer el-Beşir hükümeti, Darfur'da ve diğer çatışma bölgelerinde milisleri silahlandırmaya çalıştı. Cancavid olarak bilinen bu milisler ve diğerleri, Darfur’u yakıp yıkarken halkı öldürme konusunda serbest bırakıldı” dedi.
Barışın kalıcı olabilmesi için öncelikle sahadaki güvenliğin sağlanması ve önceki hükümetin silahlandırdığı milis ve aşiretlerin silahsızlandırılmaya başlanması gerektiğini söyleyen Nur, ikinci olarak, Darfur'da Beşir rejiminin personeli tarafından örgütlü bir şekilde soykırım ve etnik temizlik uygulanan aşiretler olduğunu, söz konusu personelin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından arandığını, bu aşiretlerin topraklarından kovulduğunu, bu yüzden topraklarına geri dönmeleri ve yerlerine gelen yerleşimcilerin buralardan gönderilmesi gerektiğini söyledi. Nur üçüncü olarak ise bu aşiretlere toplu ve bireysel tazminatlar ödenmesi ve suçluların adalete teslim edilmeleri gerektiğini söyledi.
Darfur’daki krize benzer krizlerin, diğer çatışma bölgelerinde ve ülkenin tüm bölgelerinde de olduğunu söyleyen Nur, “Bu yüzden, insanları ellerine silah almaya iten nedenleri düzeltmeliyiz. Savaşın nedenlerini ve çözümlerini belirlemeliyiz. Neden dünyanın gıda sepeti olması beklenen tarım arazileri, su kaynakları ve iklim çeşitliliğine sahip bir ülke olduğumuz halde, açlıktan mustarip ve sıfır ekonomiye sahip bir ülke olduğumuzu kendimize sormalıyız” şeklinde konuştu.
Bir Sudanlı olarak bir araya gelmelerinin önemli olduğunu düşündüğünü vurgulayan Nur, “Böylece ekonomimizin sorunlarını tespit edebilir ve bunlara yönelik çözümler geliştirebiliriz” ifadelerini kullandı. Nur, “Eğer Sudan’ın sahip olduğu kültürlerin ve dinlerin çeşitliliğini ve çokluğunu nasıl yöneteceğimiz konusunda anlaşırsak, herkesin eşit olduğu bir devlet inşa edebiliriz. Şuana kadar bu konuda başarısız olduğumuzu kabul etmeliyiz” dedi.
Nur’u lideri olduğu hareket, Başbakan Hamduk ile din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması ve Mavi Nil ile Güney Kordofan halkının kendi kaderini tayin hakkı gibi konularda anlaşmaya varan Abdulvahid’in hareketinin aksine kendi kaderini tayin hakkı talebinde bulunmayıp Sudan'ın birliğinin korunması gerektiğine inanıyor. Nur, “Darfur, Sudan topraklarının yarısından fazlasına tekabül ediyor. Buna göre kendi kaderimizi tayin etme talebinde bulunmak en doğal hakkımız olurdu. SPLM/N’nin adımını takdir ediyoruz, ama buna katılmıyoruz. İnsanları, kendi kaderini tayin hakkı talep etmeye iten nedenleri ortadan kaldırmak istiyoruz. Dini ve devlet işlerini bir birinden ayırma konusunda ise düşüncelerini açıkça ortaya koyan başlıca gruplardan biriyiz. Laik ve demokratik bir Sudan çağrısında bulunduk” şeklinde konuştu.
Lideri olduğu hareketin, eskiden olduğu gibi bakanlık kotalarıyla değil, bağımsız isimlerden oluşan bir geçiş hükümeti programı önerdiğini belirten Nur, “Tüm Sudanlılara, özellikle devrimin başını çeken nesli ve Kandakeleri, özgür ve adil seçimlere ulaşana kadar umut verici bir program uygulayacak bir geçiş hükümeti kurmaya çağırıyoruz. Sudan halkı ayağa kalktı ve Beşir rejimini devirdi. Fakat ordu ve siviller gelip, bu devrimi bozdular. Başarısız ulaşıncaya kadar bize ‘oldu-bitti politikası’ uyguladılar. Şimdi önemli olan, vatandaşların önceliklerini karşılayan acil bir planı hayata geçirmek ve hem orta hem de uzun vadeli planlar üzerinde anlaşmaktır. Ancak bu şekilde ekonomik ve sosyal tüm sorunların üstesinden gelebiliriz. Aksi takdirde kriz devam edecektir” yorumunda bulundu.
Ayrıca Sudan Kurtuluş Hareketi’nin müzakere koşullarının olmadığını, fakat barış sürecinin ülkedeki tüm kesimlerin katılımıyla gerçekleşmesi gerektiğine ve ülke yönetiminin halkın yaşadığı sorunların farkına varması için söz konusu müzakereleri Sudan'ın dört bir yanında gerçekleştirmesi gerektiğine inandığını söyleyen Nur, “Biz yeniden yapılanma arayışındayız. Bu açıdan girişimimiz birçok ayrıntıyı barındırıyor” açıklamasında bulundu. Söz konusu girişimi sunmak için yakında Sudan’a gideceğini söyleyen Nur, “Sudan Kurtuluş Hareketi, Sudan'ın dört bir yanında faaliyet gösteren siyasi bir harekettir. Korona salgını öncesinde Sudan'ın tamamında binlerce vatandaşın katıldığı onlarca miting düzenleyen tek organizasyondur” dedi. Nur, bu mitinglerde gerek telekonferans aracılığıyla gerek hareketin liderleriyle sahada doğrudan hitap ettiğini söyledi.
Abdulvahid Nur şöyle devam etti:
“Hareketin lideri olarak ben ve diğer bazı liderler Sudan yönetiminin talebi üzerine yurtdışındayız. Ülkeye dönmemizde gayet doğal bir durum. Sadece koronavirüs salgını dönüşümüzü geciktirdi. Kesinlikle geri döneceğiz ve Sudan dışından başarılamayacağını düşündüğümüz barış girişimimizi yanımızda götüreceğiz. Nasıl ki bizler soykırım, etnik temizlik ve bize karşı savaş suçları uygulayan bir rejimle cesurca silahlanıp mücadele ettiysek, kapsamlı bir ulusal projeyi de yanımızda aynı cesaretle taşıyacağız. Barış konusunda daha ciddiyiz ve kesinlikle bir görev beklentisi içerisinde değiliz. Savaşa, gerginliğe ve adaletsizliğe yol açan sebepleri kalıcı olarak ortadan kaldıracak bir devletin kurulmasını istiyoruz.”
Cuba'da imzalanan anlaşmayla ilgili olarak ise Nur, bu anlaşmanın da Nijerya’nın başkenti Abuja’da, Katar’ın başkenti Doha’da ve diğer yerlerde yapılan anlaşmaların bir tekrarı olduğunu ve tüm silahlı grupların, Sudanlıların sorunlarına ve silahlanma nedenlerine değinilmeden, hükümette kendilerine yer aramaları anlamına geldiğini söyledi.



Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri
TT

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

Gazze ateşkesine ilişkin Trump anlaşması metni ve Hamas’ın değişiklikleri

ABD Başkanı Donald Trump'un bu akşam Washington'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmeden önce tamamlanması için baskı yaptığı İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının yeni metni elde edildi. “Trump anlaşması” olarak bilinen öneri, iki aylık ateşkes, rehinelerin ve esirlerin serbest bırakılması ve İsrail ile Hamas'ın cesetleri iadesini içeriyor.

Londra merkezli al Majalla dergisinin elde ettiği yeni metin, Hamas'ın daha önce iki tarafa teslim edilen metinle ilgili görüşlerini dikkate alıyor

Gazze ateşkes müzakerelerine yakın bir kaynak, bugün “Al-Majalla” dergisine verdiği demeçte, Katar ve Mısır arabuluculuğunda müzakerelerin bugün, Trump-Netanyahu görüşmesi öncesinde Doha'da yeniden başladığını söyledi. Yetkili, Hamas'ın “Al-Majalla” dergisinde yayınlanan anlaşma taslağının üçüncü, beşinci ve on birinci maddelerinde üç değişiklik yapılmasını talep ettiğini ve bu değişikliklerin şunları içerdiğini açıkladı:

Birincisi, insani yardımın ulaştırılma yönteminde köklü değişiklikler yapılması ve bu yardımların “Gazze İnsani Yardım Kuruluşu” dışındaki BM kuruluşlarını da kapsaması.

İkincisi, 60 gün sonraki görüşmeler sırasında Katar, Mısır ve ABD'nin garantisinde ateşkesin sürdürülmesi.

Üçüncüsü, İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyindeki diğer bölgelerden ve Netzarim ekseninden çekilmesi.

İsrail heyeti Hamas'ın değişikliklerini reddetti, ancak taraflar müzakerelerin bugün devam etmesinde anlaştı.

Trump geçen salı günü, İsrail'in Hamas ile 60 gün sürecek ateşkesin son ayrıntılarını belirlemek için gerekli şartları kabul ettiğini ve bu süre zarfında iki tarafın savaşı sona erdirmek için çalışacağını söylemişti. Hamas'a yakın bir kaynak, hareketin, ABD'nin desteklediği yeni ateşkes önerisinin İsrail'in Gazze'deki savaşını sona erdireceğine dair garantiler almaya çalıştığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın  Majalla’dan aktardığı İsrail ile Hamas arasında anlaşmada Amerikan önerisinin tam metni:

1- Süre: 60 günlük ateşkes. Başkan Trump, İsrail'in kararlaştırılan süre boyunca ateşkesin uygulanmasını garanti eder.

2- Rehinelerin serbest bırakılması: “58 kişilik listeden” 10 canlı ve 18 ölü İsrailli rehine, 1, 7, 30, 50 ve 60. günlerde aşağıdaki şekilde serbest bırakılacaktır:

İlk gün 8 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

7. günde 5 rehine cesedi teslim edilecek.

30. günde 5 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

50. günde 2 rehine canlı olarak serbest bırakılacak.

60. günde 8 rehine cesedi teslim edilecek.

thy
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze Şeridi'nde insani yardım malzemeleri taşıyor. (Reuters)

3- İnsani yardım: Yardımlar, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmesinin ardından derhal Gazze'ye gönderilecektir. Bu yardımlar, sivil halka yönelik yardımlarla ilgili olarak varılacak ve anlaşma süresince uygulanacak bir anlaşma uyarınca sağlanacak ve anlaşma, 19 Ocak 2025 tarihli insani yardım anlaşmasına uygun olarak yoğun ve yeterli miktarda yardımın ulaştırılmasını içerecektir. Yardımlar, Birleşmiş Milletler ve Kızılay da dahil olmak üzere üzerinde mutabık kalınan kanallar aracılığıyla dağıtılacaktır.

İsrail'in Gazze'deki tüm saldırı faaliyetleri bu anlaşma yürürlüğe girdiğinde durdurulacak.

4- İsrail'in askeri faaliyetleri: Bu anlaşma yürürlüğe girdiğinde, İsrail'in Gazze'deki tüm saldırı amaçlı askeri faaliyetleri durdurulacaktır. Ateşkes süresince, Gazze Şeridi'nde hava trafiği (askeri ve gözetleme) günde 10 saat, rehine ve mahkumların takası yapılacak günlerde ise günde 12 saat durdurulacaktır.

vfgyju
3 Temmuz 2025'te İsrail'in gerçekleştirdiği hava saldırısının ardından Güney Gazze'den dumanlar yükseliyor. (AP)

5- İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması:

A – İlk gün, İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasından sonra (8 kişi), Gazze Şeridi'nin kuzey kesiminde ve Netzarim koridorunda, insani yardımla ilgili 3. maddeye uygun olarak ve üzerinde anlaşmaya varılacak haritalara göre yeniden konuşlandırılacaktır.

b) 7. gün, İsrailli rehinelerin cesetlerinin teslim edilmesinden sonra (5 ölü), insani yardımla ilgili 3. maddeye uygun olarak ve üzerinde mutabık kalınacak haritalara göre Gazze Şeridi'nin güney kesiminde yeniden konuşlandırma.

c) Teknik ekipler, hızlı müzakereler yoluyla nihai yeniden konuşlandırma sınırları üzerinde çalışacak.

6- Müzakereler: İlk gün, arabulucuların ve garantörlerin gözetiminde, ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemeler hakkında müzakereler başlar. Bu düzenlemeler şunları içerir:

A – İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli tutukluların sayısı üzerinde mutabık kalınacak şekilde, kalan tüm İsrail rehinelerinin takas edilmesinin anahtarları ve koşulları.

B – İsrail güçlerinin yeniden konuşlandırılması ve çekilmesi ile Gazze Şeridi'nde uzun vadeli güvenlik düzenlemeleri ile ilgili konular.

C – Taraflardan herhangi biri tarafından ortaya konacak Gazze Şeridi'nde “ertesi gün” ile ilgili düzenlemeler.

D – Kalıcı ateşkesin ilan edilmesi.

Trump, ateşkes anlaşmasını bizzat kendisi açıklayacak. Başkan, tarafların ateşkes anlaşmasına bağlı kalması konusunda ciddi ve müzakerelerin çatışmaya kalıcı bir çözüm getireceğinden emin.

7- Başkanlık desteği: Başkan (Trump), tarafların ateşkes anlaşmasına bağlı kalması konusunda ciddi ve ateşkes süresince müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanması halinde taraflar arasında bir anlaşmaya varılmasının, çatışmanın kalıcı olarak çözülmesine yol açacağı konusunda ısrarcıdır.

dfgthy
ABD Başkanı Donald Trump 3 Temmuz 2025 (AFP)

8- Filistinli mahkumların serbest bırakılması: İsrail, hayatta olan ve ölen İsrailli rehinelerin serbest bırakılması karşılığında ve yukarıdaki 2. maddeye göre, üzerinde mutabık kalınacak sayıda Filistinli mahkumun serbest bırakılmasını sağlayacaktır. Serbest bırakma işlemi, yukarıdaki 2. maddeye göre ve üzerinde anlaşmaya varılan bir mekanizma çerçevesinde, genel bir inceleme ve tören olmaksızın, rehinelerin serbest bırakılmasıyla eş zamanlı olarak gerçekleştirilecektir.

9- Rehineler ve tutukluların durumu: 10. günde Hamas, kalan tüm rehineler hakkında tam bilgi (hayatta olduklarına dair kanıt ve sağlık durumu raporu/ölüm belgesi) sunacaktır. Buna karşılık İsrail, 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nden tutuklanan Filistinli mahkumlar ve İsrail'de bulunan Gazze Şeridi'nden ölenlerin sayısı hakkında tam bilgi verecektir. Hamas, ateşkes süresince rehinelerin sağlığı, bakımı ve güvenliğini garanti altına alacaktır.

10- Anlaşma üzerine kalan rehinelerin serbest bırakılması: Kalıcı ateşkes için gerekli düzenlemelerle ilgili müzakereler 60 gün içinde tamamlanmalıdır. Anlaşma sağlandığında, İsrail tarafından sunulan “58 kişilik liste”deki geri kalan İsrailli rehineler (hayatta olanlar ve ölenler) serbest bırakılacaktır. Söz konusu süre içinde ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemelere ilişkin müzakereler tamamlanamazsa, ateşkes aşağıdaki 11. maddeye göre uzatılabilir.

11- Garantörler: Aracılar-Garantörler (ABD, Mısır ve Katar), ateşkesin 60 gün süreyle devam etmesini ve ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gerekli düzenlemeler konusunda ciddi görüşmelerin yapılmasını sağlayacaklardır. Aracılar, gerekirse bu çerçevede kararlaştırılan prosedürlere göre ciddi müzakerelerin ek bir süre boyunca devam etmesini garanti ederler.

12- Temsilcinin başkanlığı: Özel temsilci Büyükelçi Steve Wiggoff bölgeye gelerek anlaşmayı tamamlayacak ve müzakerelere başkanlık edecektir.

13- Başkan Trump: Başkan Trump ateşkes anlaşmasını şahsen açıklayacak. ABD ve Başkan Trump, nihai bir anlaşmaya varılana kadar iyi niyetle müzakerelerin devam etmesini sağlamak için çalışmaya kararlıdır.

* Bu metin 4 Temmuz'da yayınlanmış ve 7 Temmuz 2025 Pazartesi sabahı güncellenmiştir.