Libyalı tarafların görüşmeleri uluslararası bir ivme kazanırken anlaşmalar henüz tamamlanamadı

Kaynaklar, ‘çetrefilli dosyaları’ ortadan kaldırmaya yönelik çabaların yoğunlaştırıldığını ve Trablus’taki bölünmelerin, Mısır’da yeniden başlayan görüşmeleri etkilemesinden endişe edildiğini söylediler

Libyalı tarafların görüşmeleri uluslararası bir ivme kazanırken anlaşmalar henüz tamamlanamadı
TT

Libyalı tarafların görüşmeleri uluslararası bir ivme kazanırken anlaşmalar henüz tamamlanamadı

Libyalı tarafların görüşmeleri uluslararası bir ivme kazanırken anlaşmalar henüz tamamlanamadı

Ahmed Abdulhakim
Libya’daki çatışmaya çözüm arayışı ile Kahire’den Berlin’e ve Cenevre’den Bouznika’ya kadar çeşitli ülkelerin şehirlerinde yapılan yoğun uluslararası çabalara rağmen yerel ve uluslararası tarafların yıllarca süren müzakerelerde karmaşık ve iç içe geçmiş Libya krizine bir çözüm bulmaya yaklaşıldığı sırada en ufak bir yumuşama göstermesi, Libya'daki çatışmaya nihai çözüm istasyonuna ulaşan ‘siyasi müzakere treninin’ önünde yeniden engellerin ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Son günlerde ve haftalarda gerek Mısır’da gerek Fas’ta yapılan müzakerelere katılanların açıklamalarına göre Libyalı taraflar arasındaki görüşmelere ‘olumlu ve yapıcı bir hava’ hakim oldu. Söz konusu müzakereleri yakından takip eden Mısırlı ve Libyalı kaynaklar yaptıkları açıklamada siyasi müzakere treninin Libya'daki çatışmaya nihai çözüm istasyonuna ulaştığını söylediler. Ancak kaynaklara göre, varılan bu uzlaşılardan kısa süre sonra, derin iç bölünmelerin getirdiği zorlukların yanı sıra siyasi, güvenlik ve ekonomik dosyaların iç içe geçmesiyle bazı yabancı tarafların çatışmanın devam etmesinin kendilerine sağladığı çıkarlar arasında bir dalgalanma yaşadı.
Libya Devlet Yüksek Konseyi ve Tobruk Temsilciler Meclisi (TM) heyetlerinin ikinci Libya Diyalogu turu, iki gün önce Fas'ın Bouznika kentinde gerçekleşirken görüşmelerde özellikle üst düzey kurumların dağılımı konusu ele alındı. Pazartesi günü ise BM 75’inci Genel Kurulu'nun oturum aralarında birincisi 19 Ocak’ta yapılan Libya konulu Berlin Konferansı’nın ikincisi düzenlendi.
Bununla birlikte Mısırlı kaynaklar, geçtiğimiz hafta Hurhada kentinde düzenlenen askeri ve güvenlik görüşmelerin bu hafta da devam edeceğini söyledi.

Libya uzlaşıları nereye vardı?
Mısırlı, Libyalı ve Avrupalı kaynaklarımıza göre çeşitli ülkelerin şehrinin ev sahipliği yaptığı mevcut görüşmelerde Libya kriziyle ilgili çetrefilli dosyaların ele alınması sırasında karşılaşılan zorluklar, Libya’da çatışan taraflar arasındaki temel bölünmelerin artmasına neden oluyor. Kaynaklar, bu görüşmelere ev sahipliği yapan ülkelerin, istenilen sonuçlara ulaştırmayıp bir de son yıllarda anlaşmazlığı daha da derinleştiren önceki çözüm girişimlerinin hatalarını tekrarlamama konusunda temkinli olduklarını söylediler.
Libyalı kaynak, üst düzey kurumların dağılımı, petrolün yönetimi, ortak askeri teşkilatın yapısı, silahlı grupların rolü ve ülkenin gelecekteki yönetim biçimi gibi bir dizi ‘çetrefilli’ dosyayı sıralarken, ‘Libya'daki krizin çözümünün siyasi olması gerektiğini ve diğer hiçbir yöntemin işe yaramadığını’ vurguladı.
Güvenilir bir Avrupalı ​​kaynak, şu anda Libyalı taraflar arasında çeşitli ülkelerin şehrinin ev sahipliği yaptığı görüşmelerin uluslararası toplumun siyasi bir çözüm arayışı yolunda ilerleme arzusunu yansıttığını söyledi. Kaynak, “Bouznika, Kahire ve Hurgada görüşmelerinin yanı sıra Cenevre görüşmeleri ve Libya konulu ikinci Berlin Konferansı için daha önce yapılan düzenlemeler bazı temel atılımlar sağladı.  Ancak karmaşık ve iç içe geçmiş Libya krizinin tarafları, bazı ayrıntılarda uzlaşamadılar.  Bu beklenen bir durumdu. Meseleye dâhil olan ülkeler şu anda kapsamlı çözüm müzakerelerine hazırlık yapmak amacıyla bu engelleri aşmaya çalışıyorlar. Ana eksenlerin oluşum ve gelişme aşaması sayılabilecek itidalli bir iyimserlik aşamasındayız” ifadelerini kullandı.
Almanya pazartesi günü, Berlin Konferansı başlamadan önce konferansın çatışmanın tarafları arasında ‘ateşkes sağlama çabalarını hızlandırmasını’ umduğunu belirtti. Almanya'nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Yardımcısı Günter Sutter, yaptığı açıklamada, ‘görüşmelerin hassas bir zamanda gerçekleştiğini ve son zamanlarda Libya'da cesaret verici gelişmeler kaydettiklerini’ söyledi. Sutter konferansın ‘güçlü bir mesaj’ vereceğini umduğunu da dile getirdi.
Üst düzey bir Mısırlı kaynak ise ülkesinin Libya’daki krizi çözmeye yönelik çabalarına ilişkin olarak son günlerde, yani nihai müzakerelere yaklaşma aşamasından biraz geri çekildiğini, bununda Libyalı tarafların krizin çözümü önünde engel oluşturan karmaşık dosyaları ortadan kaldırmak için halen istişarelere ve tartışmalara devam ettiği anlamına geldiğini’ söyledi. Kaynağa göre gerek Bouznika’da gerek Kahire ve Hurgada’da gerekse Cenevre’de olsun tüm uluslararası çabaların nihai çıktılarının, siyasi yolun niteliğinin ve şeklinin yanı sıra bu siyasi sürece katılacak Libyalı tarafların belirlenmesine karar verecek olan Kapsamlı Ulusal Diyalog Komitesi’ne sunulması bekleniyor.
Mısırlı kaynak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Libyalı taraflar arasındaki görüşmeler devam ederken bazılarının durumun karmaşıklığının devam etmesi ve uluslararası toplumun kabul ettiği ilkelere olan bağlılığın zayıflığı nedeniyle nihai çözümlerin dışında kalabileceklerini hissetmelerinin ardından taraflar arasında bir tür rekabet olduğunu gördük. Siyasi çözümü destekleyenlerin yanı sıra onu baltalamak isteyenler olduğu ortaya çıktı. Şu anda gerçekleşen bu tartışmaların çoğunda öne çıkan başlıca meselelerden biri de (Muammer Kaddafi’nin oğlu) Seyfulislam Kaddafi'nin yapılan müzakerelere katılımıdır.”

Askeri ve güvenlik alanındaki uzlaşılarda yaşanan ikilem
Bununla birlikte Mısırlı kaynağın bize yaptığı açıklamalara göre Libya’daki üst düzey kurumların dağılımıyla ilgili Fas’ın Bouznika kentinde yapılan diyalog turunun ikincisinin yanı sıra birincisi 19 Ocak’ta yapılan Berlin Konferansı’nın çıktılarını takip eden Libya konulu ikinci Berlin Konferansı’nın başlamasıyla Libya’ya barış getirmek için çizilen yol haritasında Muammer Kaddafi rejiminin düşmesinden bu yana uygulanan silah ambargosuna uyulmasının yanı sıra çatışan taraflara dışarıdan verilen askeri desteğin kesilmesi ve kalıcı ateşkes kabul etmeye zorlanmaları da dahil olmak üzere 55 noktada uzlaşıya varıldı. Yine kaynağımıza göre bu hafta sonu, Libya’nın doğusu ve batısı arasındaki askeri görüşmeler Mısır'ın Hurgada kentinde yeniden başlayacak.
Mısırlı kaynağa göre Libyalı tarafların Hurgada’da yüksek rütbeli askerlerin katılımıyla yapılan askeri görüşmelerinin yanı sıra Mısır'ın yakında Ulusal Mutabakat Hükümeti'nden (UMH) 5 isim ve Libya Ulusal Ordusu’ndan (LUO) 5 isim olmak üzere 5 + 5 formatındaki ortak askeri komite tarafından yürütülen sürecin tamamlanması için özel toplantılar yapması bekleniyor. Mısır’daki yeni askeri ve güvenlik toplantılarına, gelecekte Libya'daki güvenlik ve askeri dosyalara ilişkin ayrıntılı senaryolar geliştirmek için her iki taraftan üst düzey askeri yetkililerin katılacağı kararlaştırıldı.
Kaynak şöyle devam etti:
“Mısır'daki yeni askeri ve güvenlik toplantılarına, Libya'da önümüzdeki süreçte güvenlik ve askeri dosyalara ilişkin ortaya çıkabilecek durumlara dair ayrıntılı senaryolar geliştirmek için her iki taraftan üst düzey askeri yetkililerin katılmasına karar verildi.”
Söz konusu yeni toplantıların ne zaman yapılacağının henüz netleştirilmediğini söyleyen kaynak, ancak, Mısır’da geçtiğimiz hafta Hurgada’da alınan kararların bu hafta yenileriyle tamamlanması konusunda bir kararlılık olduğunu kaydetti. Kaynağın aktardığı bilgilere göre toplantıda, 21 Ağustos’ta ilan edilen ateşkesi kalıcı hale getirmenin, iki tarafında ateşkese uymasının, petrol sahaları ve tesislerinin, petrol ihracatının, devlet kurumlarının ve altyapının güvenliğini sağlamanın ve gerginliği yatıştırmanın yolları tartışılırken tüm bunların, ülkede kapsamlı bir çözüme ulaşılmasının ve istikrarı sağlamayı amaçlayan kapsamlı siyasi ve ekonomik diyalogların başlatılmasının başlangıcı olması beklentisi dile getirildi.
Hurgada’da geçtiğimiz hafta yapılan toplantılarda ayrıca görüşmelerde, 5+5 formatındaki Ortak Askeri Komite toplantılarının yenilerinin önümüzdeki hafta yapılması ve kimliği nedeniyle gözaltına alınanların hiçbir koşul ve kısıtlama olmaksızın serbest bırakılması tavsiye edildi. Ayrıca arasında askeri operasyonlar kapsamında tutukluların ilgili taraflardan uzman komisyonlar oluşturularak bu ay bitmeden takas edilmeleri için acil önlemler alınması tavsiyesinde bulunuldu.
Bu arada Birleşmiş Milletler (BM), Hurgada görüşmelerinden çıkan sonuçlara övgüde bulunarak, kendi himayesinde gerçekleşen görüşmelere ‘sorumluluk, şeffaflık ve karşılıklı güven ruhunun’ hakim olduğunu söyledi.  BM’nin açıklamasına göre görüşmelerde, bir dizi acil güvenlik ve askeri konu ele alındı. Bu konular arasında 5 + 5 formatındaki Ortak Askeri Komite toplantıları çerçevesinde bir sonraki aşamada belirlenecek güven artırıcı önlemler ve bölgedeki güvenlik düzenlemelerinin yanı sıra petrol sahaları ve tesislerinin korunmasıyla ilgili sorumlulukların ve görevlerin tartışılması yer aldı. Bu arada 5+5 formatındaki Ortak Askeri Komite’nin kurulmasına, 19 Ocak'ta yapılan Libya konulu Berlin Konferansı’nda karar verildiğini hatırlatmakta fayda var.
İlk turu Eylül ayı başlarında yapılan Fas’ın tatil beldesi Bouznika’daki görüşmelerin ikinci turu, Trablus’taki Devlet Yüksek Konseyi’nden ve Tobruk Temsilciler Meclisi’nden 5’er temsilcinin katılımıyla gerçekleşti. Gözlemcilere göre üst düzey kurumların dağılımına ilişkin anlaşmazlıklar özellikle ülkenin batısını yöneten UMH’de bölünmelere yol açtı. Devlet Yüksek Konseyi ve Temsilciler Meclisi heyetlerinin görüşmelerin ardından yaptıkları ortak açıklamada, Bouznika görüşmelerinin, ‘Suheyrat Anlaşması’nın 15’inci maddesine ilişkin anlaşmazlıkta uzlaşmaya varılması amacıyla’ devam ettiği belirtildi. Fas’ta 2015 yılında imzalanan Suheyrat Anlaşması’nın 15’inci maddesine göre söz konusu üst düzey kurumlar, Libya Merkez Bankası Müdürü, Sayıştay Başkanı, İdari Kontrol Birimi Başkanı, Yolsuzlukla Mücadele Heyeti Başkanı, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve Üyeleri, Yüksek Mahkeme Başkanı ve Başsavcı’dan oluşuyor. Öte yandan gözlemciler, UMH içinde Libya’da yakında varılması beklenen ‘siyasi çözüm’ çerçevesinde makamların paylaşılmasına ilişkin anlaşmazlıklar olduğuna dair işaretlerin yer aldığı raporlardan ötürü endişeli olduklarını söylediler.

Yakında bir atılım olmasına dair iyimser bir hava var mı?
Libya’daki gelişmeleri yakından takip eden gözlemcilere ve uzmanlara göre Libya kriziyle ilgili mevcut gelişmeler, zaman zaman bu gelişmelerin hızını düşürebilecek bazı yavaşlamalara rağmen büyük bir iyimserliğe işaret ediyor.
Mısır Düşünce ve Araştırmalar Merkezi’nden (ECSS) Libya uzmanı Ahmed Uleybe, uluslararası tarafların şu anda Libya krizinde önemli bir rol oynadıklarını ve bu rolün Libya’da bir çözüme varılması beklentisini artırdığını söyledi. Uleybe’ye göre bu rol, 2011’de Kaddafi rejiminin düşüşünden bu yana devam eden bu çatışma için bir dönüm noktası olabilir.
Libya krizinin çözümünde rol alan uluslararası taraflar arasında Mısır’ın, yalnızca bir komşu ülke olarak Libya krizinin kendi ulusal güvenliğine getirdiği zorluklar ve riskler açısından değil, önemli bir bölgesel aktör olarak rol oynadığını vurgulayan Uleybe, son haftalarda Mısır’da özellikle Libya’nın batısından gelen heyetlerin sık sık ağırlandığına ve Mısır’ın tüm Libyalı taraflarla aynı mesafede durarak çabalarını yoğunlaştırdığına dikkati çekti. Libya dosyasındaki gelişmelerle ilgili olarak ise Uleybe, “Bir sıçramayla karşı karşıyayız. Krize yönelik nihai çözümler netleşiyor” dedi. Uleybe ayrıca Libyalı taraflara ev sahipliği yapan ülkeleri, önceki çözüm girişimlerinde yapılan hataları tekrarlamaktan kaçınmaya çağırdı.
Diğer yandan Libyalı siyaset analisti ve uluslararası hukuk profesörü olan Muhammed ez-Zubeydi Kahire'nin askeri ve güvenlik alanındaki sorunları çözmede ilerleme kaydetmesi halinde, ateşkesin kalıcı hale geleceğini ve böylece Libya'daki çatışmayı sona erdirecek gerçek bir başlangıç ​​yapılabileceğini düşünüyor. Zubeydi, “Askeri toplantılar, şu anda en yararlı görüşmeler ve sahadaki sorunları çözülmesini sağlayabilirler” dedi.
Zubeydi’ye göre uluslararası toplumun şu anda ülkenin doğusu ile batısı arasında ortak bir hükümet kurulması yönünde bir arzusu var. Ancak Zubeydi, bu hükümeti kimin temsil edeceği, merkezinin nerede olacağı ve kimin koruyacağının seçilmesi konusundaki anlaşmazlıkların yanı sıra bu konuda uzlaşıya varılması halinde uygulamaya koyulması için gerçek ve etkili garantilere ihtiyaç olduğunu da söyledi. Tüm çabalarda en ön plana çıkan noktanın, Libya'daki çatışmayı çözme çabaları olduğunu söyleyen Zubeydi, ister Bouznika, ister Hurgada isterse Cenevre'de olsun diyalog masasına yeniden oturmanın Libyalı tarafların görevi olduğunu vurguladı.
Bazı çevreler, mevcut uluslararası çabalar ve Washington'ın uluslararası sahneye dönmesi çerçevesinde siyasi anlaşmanın tamamlanabileceğini öne sürerken Zubeydi, Ankara ile Kahire arasındaki anlaşmazlıklara atıfta bulunarak uluslararası taraflar arasındaki gerilimin gölgesinde ‘nihai anlaşmalardan bahsetmenin erken olduğunu, çünkü tarafların görüşlerinin halen bir birinden çok uzak olduğunu’ düşünüyor.
Petrol zengini olan Libya, 2011 yılından bu yana siyaset ve güvenlik alanındaki karışıklıkları ve iktidarı ele geçirmek için yapılan silahlı çatışmalara tanık oluyor. Bölgesel ve uluslararası güçlerin, Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile ülkenin doğusunda Halife Hafter liderliğindeki LUO’ya verdikleri destek, şiddeti artırırken 21 Ağustos ilan edilen ateşkesle ülkede göreceli bir sakinlik hâkim oldu. Bu sakinlik ise Libya - Libya Diyalogu’nun temelini oluşturdu.

 


Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar. Buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.