Fas’taki Libya mutabakatına Bingazi’den itirazlar yükseliyor

Libyalı tarafların geçen salı günü Bouznika’daki görüşmelerinden bir görüntü (Şarku’l Avsat)
Libyalı tarafların geçen salı günü Bouznika’daki görüşmelerinden bir görüntü (Şarku’l Avsat)
TT

Fas’taki Libya mutabakatına Bingazi’den itirazlar yükseliyor

Libyalı tarafların geçen salı günü Bouznika’daki görüşmelerinden bir görüntü (Şarku’l Avsat)
Libyalı tarafların geçen salı günü Bouznika’daki görüşmelerinden bir görüntü (Şarku’l Avsat)

Libya’nın doğusunu kontrol eden Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi ve batısında etkin Trablus merkezli Devlet Yüksek Konseyi heyetleri, Suheyrat Anlaşması’nın 15’inci maddesi uyarınca egemen kuruluşların liderlik pozisyonlarında bulunanların nasıl seçileceğine dair mekanizmalar ve kriterler hususunda Fas’ta anlaşma imzaladıklarını ilan ettiler. Açıklamanın ertesi günü, Bouznika şehrinin iki ayrı turda ev sahipliği yaptığı toplantının sonuçlarını eleştiren çok sayıda itiraz ortaya çıktı.
Uzlaşıya muhalefet edenlerin çoğu, iki tarafın heyetlerinin, ülkedeki tüm milletvekillerinin ve siyasetçilerin nispi ağırlığını yansıtmadığını ve misyonlarının yalnızca danışma amaçlı olduğunu savunuyor. Ancak 2015 sonunda Fas’ta imzalanan Suheyrat Anlaşması’nın 15’inci maddesinin ikinci fıkrasına dayanarak, daha ileri gidenler de var. Madde, Temsilciler Meclisi’nin üçte ikisinin göreve başlaması veya yedi egemen konumdan herhangi birinin muaf tutulması durumunda oylamaya hazır olma gerekliliğini şart koşuyor. Milletvekillerinin ve her iki konsey mensuplarının çoğunluğu esas olarak bu anlayışlara katılmıyor.
Söz konusu yedi makamı Libya Merkez Bankası Başkanlığı, Denetleme Bürosu Başkanlığı, Yüksek Mahkeme Başkanlığı, Savcı ve İdari Kontrol Kurumu Başkanlığı, Yolsuzlukla Mücadele Kurumu Başkanlığı ve Yüksek Seçim Komisyonu Başkanlığı ve üyeleri oluşturuyor.
Bingazi Üniversitesi’nde Silvium Araştırma Kuruluşu Başkanı Cemal Şaluf, “Bouznika 2’nin sonuçları, birkaç gün önce Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’in yaptığı açıklamaya göre Cenevre’de yapılması gereken siyasi foruma sunulacak. Bu sonuçlar, forum tarafından kabul veya reddedilebilecek önerilerdir” dedi.
Geçen salı günü Fas’ta sona eren Bouznika 2 diyaloğu hususunda ise Şaluf, “Siyasi anlaşmadaki maddenin bir yasama formülü olarak tanınması, sonuçlarının dolaylı olarak tanınmasıdır. Bunların arasında, Deniz Yetki Sınırları Anlaşması ve el-Vatiyye Üssü ile Misrata Limanı’nı Türk askeri üsleri olarak kabul etmek de dahil, Türkiye ile ilan edilen ve edilmeyen mutabakat anlaşmalarının yanı sıra Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Bakanlar Konseyi kararlarının geçerliliği konusundaki tartışmalar da yer alıyor” dedi. Cemal Şaluf, “Bouznika’da şu ana kadar anlaşılan hususlar, Temsilciler Meclisi ve Danışma Konseyi’nin (Yüksek Konsey) çoğunluğu tarafından ayrı ayrı şekilde oylanıncaya kadar sadece iki heyeti temsil etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Bouznika 2’nin sonuçlarını reddeden cephe, Bingazi şehrinde ve diğer bazı ilçelerde yüzlerde gencin, ülkedeki kötüleşen yaşam koşullarını protesto ettiği ‘Libya'yı Yolsuzluktan ve Yolsuzlardan Kurtarın’ hareketini de kapsayacak şekilde genişledi.
Hareket, Libya’daki çatışma taraflarının diyaloğa başvurmasının memnuniyetle karşıladığını söyledi. Ancak Yüksek Yargı Konseyi’nin, Bouznika’nın yargıyla ilgili bulguları şiddetle reddetmesine ilişkin tutumunu da destekliyor.
Hareket, 7 Ekim’de yaptığı açıklamada, yargının ‘hak ve özgürlüklerin koruyucusu ve hükmedilen veya yönetilen insanlar arasında hakkın gerçekleştirilmesinde ve adaletin tesis edilmesinde’ güvenli bir bölge olduğuna dikkat çekti.
Aynı şekilde Milletvekili Ebu Bekir Ahmed Said, “Yaklaşık 5 yıl sonra Bouznika toplantılarına katılan meslektaşlarımız, egemenlik makamlarının belirlenmesiyle ilgili bir madde içeren, 2015 yılında imzalanan siyasi bir anlaşma olduğunu hatırladılar. Geçmiş yıllarda siyasi anlaşmayı kendileri engellediler ve bugün de bunu kendi şartlarına ve standartlarına göre bölmeyi kabul ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Ülkenin batısındaki Tarhuna şehrinde Miletvekili Said, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, “Bu yasadışı görüşmelere ilişkin çekincemizle birlikte yıllar gecikse bile yakınlaşmaya doğru atılan her adımı doğru buluyorum” dedi.
Libya’daki pek çok siyasetçi, Bouznika anlaşmasının önündeki en büyük engelin, milletvekillerinin çoğunluğunu bir araya getirmesi olduğunu kaydetti.



Filistin güvenlik güçleri Batı Şeria'da silahlı bir kişiyi öldürdü

Bazı Filistin şehirleri zaman zaman güvenlik güçleri ile silahlı gruplar arasında çatışmalara sahne oluyor. (arşiv - Reuters)
Bazı Filistin şehirleri zaman zaman güvenlik güçleri ile silahlı gruplar arasında çatışmalara sahne oluyor. (arşiv - Reuters)
TT

Filistin güvenlik güçleri Batı Şeria'da silahlı bir kişiyi öldürdü

Bazı Filistin şehirleri zaman zaman güvenlik güçleri ile silahlı gruplar arasında çatışmalara sahne oluyor. (arşiv - Reuters)
Bazı Filistin şehirleri zaman zaman güvenlik güçleri ile silahlı gruplar arasında çatışmalara sahne oluyor. (arşiv - Reuters)

Tulkerim kentinde dün gece (Çarşamba) geç saatlerde silahlı bir kişinin öldürülmesinin ardından Filistin güvenlik güçleri ve bir grup militan karşılıklı suçlamalarda bulundu.

Reuters'ın bildirdiğine göre Tulkerim ve Nur Şems kamp taburları tarafından yapılan açıklamada, “İhanet servisleri, mücahit Ahmed Ebu’l Fûl'un seyahat ettiği aracı hedef aldı. Tüm müdahalelere rağmen Ebu’l Fûl kurtarılamadı” ifadeleri yer aldı.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Bu suç, İsrail özel birlikleri tarafından gerçekleştirilen diğer suikast operasyonlarına benziyor… Şehit Ahmed Ebu’l Fûl, Kudüs Seriyyeleri Tulkerim Taburu’nun evlatlarından biriydi. Tulkerim ya da Nur Şems Mülteci Kampı olsun, şehre yapılan her saldırıda kardeşleriyle birlikte işgale karşı koyduğuna herkes şahitlik edebilir.”

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığı habere göre, Filistin Güvenlik Kurumu Sözcüsü Talal Duveykat, Tulkerim'de es-Selam Kavşağı yakınında devriye gezen güvenlik güçlerine ateş açıldığını bildirdi. Duveykat, ‘Filistin güvenlik güçlerinin açılan ateşe karşılık vermesi sonucu saldırganın yaralandığını ve Rafidiya Hastanesi’ne kaldırıldığını’ belirtti.

Bazı Filistin şehirleri zaman zaman güvenlik güçleri ile Hamas ve İslami Cihad'a bağlı silahlı gruplar arasında çatışmalara sahne oluyor. Reuters tarafından doğrulanmayan görüntülerde bir arabanın kurşun yağmuruna tutulduğu ve silah sesleri duyulduğu görülüyor.

Hamas, ‘Filistin Yönetimi güvenlik güçlerinin Filistin halkına ve direniş savaşçılarına yönelik saldırılarını’ kınadı.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, ‘herkesin bu kabul edilemez uygulamalara son verme sorumluluğunu üstlenmesi, söz konusu kurumların doğru yola sokulması ve Filistin halkını koruma görevlerinin yerine getirilmesi’ talep edildi.


İngiliz üniversitelerinde Gazze'deki savaşı protesto etmek için öğrenci gösterileri düzenleniyor

Filistin yanlısı öğrenciler Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)
Filistin yanlısı öğrenciler Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)
TT

İngiliz üniversitelerinde Gazze'deki savaşı protesto etmek için öğrenci gösterileri düzenleniyor

Filistin yanlısı öğrenciler Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)
Filistin yanlısı öğrenciler Newcastle Üniversitesi'nde bir araya geldi. (Reuters)

Filistin yanlısı öğrenciler ABD'deki üniversite kampüslerinde yaşanan şiddet olaylarının ardından İngiltere'deki üniversitelerde de gösteriler için bir araya geldi.

Şarku’l Avsat’ın İngiliz haber ajansı PA Media’dan aktardığı habere göre Leeds, Newcastle ve Bristol'daki öğrenciler dün (Çarşamba) Gazze'deki savaşı protesto etmek için üniversite kampüslerinde çadırlar kurdu.

Bristol Üniversitesi öğrencileri gösteriyi ‘üniversitenin İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımına suç ortaklığını protesto etmek için’ düzenlediklerini söylerken, Newcastle Apartheid Off Campus gösterilerinin ‘kurumun yatırım stratejisini ve İsrail ordusunun Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da işlediği savaş suçlarına suç ortaklığını vurgulamak için’ olduğunu belirtti.

Öğrenci aktivistler başka yerlerde de yürüyüş ve gösteriler düzenlediler. Gruplar, Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyona tepki olarak üniversitelerini İsrail'le öğrenci programlarını feshetmeye çağırdı.

İngiltere’deki gösteriler, başta New York'taki Columbia Üniversitesi olmak üzere ABD'deki üniversite kampüslerinde yaşanan şiddet olaylarının ardından geldi.

Kaliforniya Üniversitesi'nde de şiddet olayları patlak verdi ve ABD genelinde binden fazla protestocu gözaltına alındı.


ABD Temsilciler Meclisi, antisemitizm tanımının genişletilmesini öngören yasa tasarısını onayladı

ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)
TT

ABD Temsilciler Meclisi, antisemitizm tanımının genişletilmesini öngören yasa tasarısını onayladı

ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi binası (Arşiv - Reuters)

Fransız Haber Ajansı (AFP), ABD Temsilciler Meclisi dün, ülke geneline yayılan Filistin’e destek protestolarının ardından Eğitim Bakanlığının Uluslararası Holokost Anma Birliğinin (IHRA) kabul ettiği antisemitizm tanımını benimsemesini öngören ‘Antisemitizm Farkındalık Yasası’ adlı yasa tasarısını onayladığını bildirdi.

ABD’de bazı siyasetçiler, ülkedeki üniversitelerde düzenlenen Filistin yanlısı protestolara katılanları antisemitizmle (Yahudi karşıtlığı) suçlarken protestocuların, ABD'nin Ortadoğu'daki başlıca müttefiki olan İsrail karşıtı sloganlar atmasını bunun bir kanıtı olarak görüyorlar.

Temsilciler Meclisi, hem Cumhuriyetçi Parti hem de Demokrat Parti’nin oylarıyla Eğitim Bakanlığının IHRA tarafından belirlenen antisemitizm tanımını baz almasını öngören yasa tasarısını kabul etti.

IHRA’nın tanımına göre antisemitizm, Yahudilere karşı nefretle kendini gösterebilen belirli bir Yahudi algısıdır ve antisemitizmin sözel ve fiziksel tezahürleri, Yahudi olan ya da Yahudi olmayan bireyleri ve/veya onların mülklerini, cemaat kurumlarını ve ibadet yerlerini hedef alır.

Tasarıyı eleştirenler, IHRA’nın savunduğu bu tanımın, İsrail Devleti'ne yönelik bazı eleştirileri engelleyerek ifade özgürlüğüne müdahale ettiğini öne sürüyorlar.

Tasarıya karşı çıkanlar Temsilciler Meclisi üyelerini, ABD’deki üniversite kampüslerinde ifade özgürlüğünü kısıtlamak amacıyla yasayı hızlı bir şekilde geçirmeye çalışmakla suçluyorlar.

Tasarı karşıtlarından biri olan Demokrat Partili Temsilciler Meclisi Üyesi Jerry Nadler, İsrail’e yönelik eleştirilerin tek başına hukuku ihlal eden bir ayrımcılık teşkil etmediğini vurguladı.

Tasarının yasalaşması için Senato'nun onaylaması gerekiyor. Ancak Senato’nun tasarıyı onaylayıp onaylamayacağı halen belirsizliğini koruyor. Eğer Senato da onaylarsa tasarı imzalanmak üzere Başkan Joe Biden'a gönderilecek ve ardından yayınlanacak.


Suveyda’yı çevreleyen bilinmezlik ve çalan savaş davulları

Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)
Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)
TT

Suveyda’yı çevreleyen bilinmezlik ve çalan savaş davulları

Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)
Yerel kaynakların bildirdiğine göre Suveyda’yı Şam’a bağlayan ana yolda onlarca askeri araç hareket ediyor (Independent Arabia)

Mustafa Rüstem

Nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda’ya gelen zırhlı araçlar ve askeri teçhizat, silahlı çatışmalardan uzak durmuş bir şehir için alışılagelmemiş bir manzaraydı.

İtidalli olunması, yükselen tansiyonun düşürülmesi ve doğrudan çatışmaların yaşanmaması çağrıları, Suriye'nin güneyindeki Arap Dağı bölgesi sakinlerinin tedirginliğini dindirmiyor. Protesto gösterileri her geçen gün daha fazla bölgeye yayılarak devam ederken, özellikle Suveyda şehrinin merkezindeki el-Kerame Meydanı’nın savaş alanına dönüşmesi nedeniyle, halk çevreleri, Suriye rejim güçlerinin harekete geçmesini bir ölüm kalım savaşı korkusuyla karşıladı.

Nüfusunun çoğunluğunu Dürzilerin oluşturduğu Suveyda’ya gelen zırhlı araçlar ve askeri teçhizat, ülkede 2013 yılından beri devam eden silahlı çatışmalardan uzak duran, gösterilerden ve yetkililere karşı silahlanmaktan kaçınan bir şehir için alışılmadık manzaraydı. Ancak kötüleşen hayat şartları; gıda maddeleri, emtia ve yakıt fiyatlarının artırılma kararları, halkı ayaklanmaya ve hükümeti kararlarını geri almaya zorlamak için yaklaşık bir yıldır devam eden barışçıl gösteriler düzenlemeye itti. Fakat başarıya ulaşamayan halk hareketi, hükümet karşıtı gösterilere ve iktidarın düşmesi çağrılarına dönüştü.

Piyade ve seçkin birliklerden oluşan rejim güçlerinin, Şam kırsalındaki kışlalarından çıkıp başkente yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta bulunan Suveyda’ya doğru ilerlediği bildirildi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre gözlemciler bunu tehlikeli bir gelişme olarak değerlendiriyor ve Suriyelilerin kuzeydeki birçok şehirde, silahlı muhalefeti ortadan kaldırmayı amaçlayan şiddetli çatışmalar öncesinde yaşadıkları askeri hareketliliğe benzer bir sahne olarak görüyorlar.

Askeri araçların geçişi

Yerel kaynaklar, zırhlı personel taşıyıcıları, otobüsler ve zırhlı ekipmanların, halk protestoları devam ederken kısa bir süre önce serbest bırakılan Suriye ordusu subaylarının gözaltına alınması olayıyla örtüşen bir zamanda Suveyda-Şam otoyolunda ilerlediğini gördüklerini bildirdiler.

Suveyda’ya gelen takviye birlikler, es-Sa’lebe ve el-Halile hava üsleri ile Özel Kuvvetler Alayı Karargâhı da dahil olmak üzere, askeri ve güvenlik karargahları ile hava üslerine dağıtıldı. Gözlemciler, askeri takviyelerin beşinci gününde 50 askeri araçlık yeni bir askeri konvoyun, protestoculara karşı gövde gösterisinden, hükümet ve emniyet binalarını herhangi bir sabotaj saldırısından korumak için atılmış adımdan başka bir şey olmadığını düşünüyorlar.

Suveyda'daki halk ayaklanmasının medya direktörü Independent Arabia’ya, Suveydalıların on yılı aşkın bir süredir zorunlu askerlik hizmetinden kaçındıklarını, güvenliklerini sağlamak ve çöl bölgesinden gelen terör tehdidine, özellikle de DEAŞ saldırılarına karşı koymak için yerel gruplar kurduklarını söyledi.

Yakın askeri gerilim ve bunun halk hareketini etkileyip etkilemeyeceği, meydanları protestoculardan boşaltıp boşaltmayacağına ilişkin sorulara yanıt veren Murhaf eş- Şair, böyle bir gerilimin Suveyda'daki hareketi etkilemeyeceğini söyleyerek, Şam hükümetinin önünde sonunda askeri seçeneğe başvurmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Şair, özellikle kontrol noktaları kurma ve Suveyda’yı dış dünyadan koparma gibi niyetlerin olduğuna dair bilgilerin yayılmasının ardından, doğrudan çatışmaların yaşanabileceği tahmininde bulundu.

Şair, sözlerini şöyle sürdürdü:

Suveyda’da subayların gözaltına alınmasının yetkililerle hiçbir ilgisi yok. Zira siyasi tutumları nedeniyle gözaltına alınanların serbest bırakıldığı yüzlerce benzer vakaya tanık olundu. Yerel gruplar, tutukluların serbest bırakılması için yetkililere baskı yapmak amacıyla bu eyleme başvuruyorlar. Gençlerin özgürlüğünü ve serbest bırakılmalarını sağlayana kadar gözaltına alınan subaylara misafir muamelesi yapıyorlar.

Gergin atmosfer

Suveyda, geri planda durmayı ve sınırlarını DEAŞ da dahil olmak üzere aşırılık yanlısı grupların saldırılarından korumayı tercih etti. Çok sayıda terör eylemine ve intihar saldırısına uğradı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR)  25 Nisan'dan bu yana Suveyda’da, subayların gözaltına alınmasının ve Şam-Suveyda otoyolu üzerinde birkaç grubun konuşlandırılması sonucu gözaltına alınma korkusuyla, rejim güçlerinin Suveyda’ya girmesini engelleme kararının alınmasının ardından, gerginlik yaşandığını bildirdi.

Suriye Ulusal Uzlaşı Komitesi Sözcüsü Ömer Rahmun, Suveyda’da son günlerde yaşanan gerginliğin ve özellikle de subayların kaçırılmasının ardından halk hareketinin artık barışçıl çerçeveden çıktığını söyledi. Rahmun, “Bu son gelişmeler, halk hareketinin devlet görevlilerini alıkoyan ve kurumlarını tehdit eden grupların hareketi haline geldiğini teyit ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

Rahmun, sözlerini şöyle sürdürdü:

Devleti güç kullanmaya zorlama çabası var. Ancak Şam bunu istemiyor. Çünkü Suveyda'nın akil insanlarına güveniyor. Protesto hareketi, hayat şartlarını protesto etmek amacıyla başladı.  Ancak bugün bir silahlı isyana dönüştü. Yabancı ülkelerden, özellikle de et-Tanf Üssü, İsrail ve Fransa tarafından desteklenen Hizbul-Liva’dan destek alıyor.

Hizbul-Liva, geniş kapsamlı bir askeri çözümün içinde yer almayı reddederken, Şam’ın siyasi çözüm için baskı yapmaya devam etmesi bekleniyor.

Bu gelişmeler yaşanır ve bölgeye yoğun askeri takviyeler yapılırken Suveyda’daki Dürzi cemaatinin ruhani lideri Hikmet el-Hicri, herhangi bir gerilim, askeri seferberlik, sabotaj saldırısı ya da taraflardan herhangi birinden herhangi bir şekilde gelebilecek zararın sonuçlarına karşı uyardı.

Hicri, açıklamasında şunları söyledi:

Bazı hak ihlallerine tanık olurken, herhangi bir aptalca davranış ya da kötü niyetli eylemden kaynaklanabilecek olumsuz, zararlı ve yıkıcı sonuçların tüm sorumluluğunu da üstleniyoruz. Halk, en gür, en barışçıl ve en sofistike sesiyle anayasa, özel ve uluslararası yasalar çerçevesinde barışçıl bir şekilde haklı itirazlarını dile getirerek, haklarını talep etmeye devam ediyor ve bunda sebat gösteriyor.

Avrupa uyarısı

ABD ve Avrupa Birliği (AB), Şam’ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda’da protestoculara karşı, özellikle de güney bölgesine büyük askeri takviyelerin gelmesinin ardından aşırı güç kullanabileceğine karşı uyarıda bulundu.

AB’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Sözcüsü Luis Miguel Bueno, tüm tarafları şiddetten kaçınmaya çağıran bir açıklama yaptı.  ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili ise güç kullanılmasını kınadı ve barışçıl gösteri düzenleme ve ifade özgürlüğü haklarının kullanılması çağrısında bulundu.


İsrail, Gazze Şeridi'nde son 24 saatte 28 kişiyi öldürdü

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)
TT

İsrail, Gazze Şeridi'nde son 24 saatte 28 kişiyi öldürdü

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardıman sonrası yükselen dumanlar (Reuters)

Gazze’deki Hamas yönetiminin Sağlık Bakanlığı tarafından bugün yaptığı açıklamada, İsrail ile Hamas arasındaki savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi'nde ölenlerin sayısının 34 bin 596'ya yükseldiği bildirildi.

Son 24 saat içinde İsrail'in hava saldırıları ve bombardımanlarında en az 28 kişinin daha öldüğünü açıklayan Bakanlığın verilerine göre 200 günü aşkın süredir devam eden savaşta yaralı sayısı 77 bin 816'ya yükseldi.

İsrail merkezli The Jerusalem Post gazetesi dün aktardığına göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrinden tahliye edilecek Filistinliler için Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yeni bir ‘güvenli bölge’ kurmayı planlıyor.

Gazete yeni güvenli bölgenin Nuseyrat ve el-Bureyc mülteci kamplarının eteklerinde, İsrail ordusu tarafından oluşturulan koridorun yakınlarında kurulacağını ve el-Mevasi yakınlarındaki mevcut barınma bölgesinin ise Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus şehrine doğru genişletileceğini aktardı.

Öte yandan İsrail basınına göre Başbakan Binyamin Netanyahu, salı günü yaptığı açıklamada, Refah’a kara saldırısına hazırlık olarak şehirdeki sivillerin tahliyesine başlandığını söyledi.

Ancak Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, aynı gün yaptığı açıklamada henüz Refah sakinlerinden şehri boşaltmalarının istenmediğini açıkladı.


Türkiye’den bir ayda 16 bin Suriyeli sınır dışı edildi

Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)
Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)
TT

Türkiye’den bir ayda 16 bin Suriyeli sınır dışı edildi

Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)
Rakka'nın kuzeyine girmek için Akçakale Sınır Kapısı önünde bekleyen Suriyeliler (arşiv)

Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetine yönelik muhalefet saldırılarının yoğunlaştığı bir dönemde, Suriyelilere vatandaşlık vermeyi durdurdu ve oturma izni yenileme koşullarını sıkılaştırdı. Bu hamle, bir ay içinde yaklaşık 16 bin Suriyelinin sınır dışı edildiğine dair haberler karşısında resmi sessizliğin hâkim olduğu bir dönemde geldi.

Türkiye ile Suriye arasında dört sınır kapısındaki (Babu’l Heva, Babu’s Selame, Cerablus ve Tel Abyad) idari kaynaklar, sadece nisan ayında yaklaşık 16 bin Suriyelinin sınır dışı edildiğini söyledi. Bu gelişme, Suriyeli aktivistlerin sosyal medyada Ankara'nın Türk vatandaşlığı alma sürecinde olan kişilerin dosyalarını aylardır dondurduğunu doğrulaması ve bunun nedenlerini açıklamamasıyla aynı zamanda meydana geldi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) salı günü yaptığı açıklamada Türk makamlarının, çoğu geçici koruma kimlik kartı sahibi olan 50 Suriyeli mülteciyi, Halep'in kuzeyindeki Azez kırsalında bulunan Babu’s Selame Sınır Kapısı’ndan sınır dışı ettiğini bildirdi.


Burhan, ‘ulusal güvenliği tehdit eden yabancı varlığı’ söylentileri ışığında Hartum'da acil durum ilanını onayladı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)
TT

Burhan, ‘ulusal güvenliği tehdit eden yabancı varlığı’ söylentileri ışığında Hartum'da acil durum ilanını onayladı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, geçtiğimiz Pazar günü Port Sudan'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov'u kabul etti. (SUNA)

Hartum Vali Vekili Ahmed Osman Hamza dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın eyalet hükümetinin Hartum'da olağanüstü hâl ilan edilmesi yönündeki tavsiyesini onayladığını söyledi.

Hamza, Hartum Acil Durum ve Kriz Yönetimi Yüksek Komitesi'nin olağanüstü hâli uygulamak ve ‘ulusal güvenlik için bir tehdit haline gelen isyancı Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) milisleriyle birlikte savaşa katılan’ başkentteki yabancı varlığı olarak tanımladığı durumla başa çıkmak için bir dizi devlet kararnamesi çıkarma sürecinde olduğunu açıkladı.

Hamza, yabancılar sorunuyla başa çıkmak için İçişleri Bakanlığı ile iş birliği içinde çalışacaklarını ifade etti.

Sudan ordusu kısa bir süre önce eski Omdurman'ın geniş alanları da dahil olmak üzere başkent Hartum'un bazı bölgelerini HDK'den geri aldı. Ancak HDK halen Sudan başkentinin büyük bir bölümünü kontrol ediyor ve Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir'e büyük bir saldırı başlatmaya hazırlanıyor. Bunu başardıkları takdirde ülkenin batısındaki Darfur eyaletinin tamamını kontrol altına almış olacaklar.

Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından dün X platformu üzerinden yapılan açıklamada, el-Faşir'de şiddetin artması üzerine 11'i çocuk 100'den fazla yaralının tedavi edildiği bildirildi. Açıklamanın devamında, el-Faşir'de yaralananların çoğunun ateşli silahlarla yaralandığı belirtilerek, Kuzey Darfur'daki Zemzem Kampı’nda ‘akut bir felaket’ olarak nitelendirilen yetersiz beslenme krizi kötüleştikçe operasyonların genişletildiği kaydedildi.


Hizbullah ABD'nin İsrail ile ateşkes çabalarını reddediyor

Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)
Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)
TT

Hizbullah ABD'nin İsrail ile ateşkes çabalarını reddediyor

Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)
Lübnanlı partiler ve vatandaşlar, Beyrut'ta düzenlenen İşçi Bayramı yürüyüşünde Filistin ve Lübnan bayrakları açtı. (EPA)

Hizbullah, ABD ve Fransa'nın İsrail sınırındaki gerilimi kontrol altına alma çabalarını küçümseyerek, Washington'un ‘sahte diplomatik yöntemlerini’ şiddetle eleştirdi. Ayrıca İsrail ile yapılacak herhangi bir ateşkesin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesle bağlantılı olması gerektiği yönündeki görüşünü yineledi.

Axios haber sitesi dün (Çarşamba) ABD'li yetkililere dayandırdığı haberinde, ABD yönetiminin, esir değişimi anlaşmasının bir parçası olarak Gazze Şeridi'nde ateşkese varılmasının bölgedeki diğer gerilimleri azaltacağına ve İsrail ile Hizbullah arasında son altı ayda artan gerilimin ardından bir savaşı önleyebileceğine inandığını belirtti.

Hizbullah milletvekili Hüseyin Caşi, ateşkes hattında yapılan girişim ve çabalara atıfta bulunarak “Düşman askeri olarak başaramadığını, arabulucular sahte diplomatik yöntemlerle başaramayacak” dedi. Bir anma töreninde konuşan Caşi, “ABD'nin arabulucu gibi davranışı, tamamen yalan ve ikiyüzlülüktür. Lübnan'da ve bazı Arap ülkelerinde diplomatik düzeyde aradığı her şey, Filistin halkı ve tüm bölge halkları pahasına düşmanın koşullarını iyileştirmeyi ve çıkarlarını güvence altına almayı amaçlamaktadır. ABD, Siyonist düşman lehine, düşmanın savaşta elde edemediği kazanımları elde etmeye çalışıyor, yani düşmanla savaşı başka bir cephede sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

dcsrf
Beyrut Amerikan Üniversitesi öğrencileri kampüste düzenledikleri eylemlerde Filistin ve Lübnan bayrakları açarak İsrail karşıtı sloganlar attı. (AP)

Caşi sözlerinin devamında: “Son yedi aydır Lübnan'a gelen arabulucular şunu bilsinler ki, Lübnan'daki direniş Gazze'yi yalnız bırakamaz ve Gazze Şeridi'ne yönelik saldırı durmadan bu konuda hiçbir konuşma yapılamaz. Şunu iyi bilsinler ki, düşmanın askeri olarak ve sahada elde edemediğini siz sahte ve aldatıcı diplomatik yöntemlerinizle elde edemeyeceksiniz.”

Hizbullah ile İsrail arasındaki çatışmaların yoğunluğu son saatlerde değişiklik gösterdi. İsrail güneye doğru aralıklı bombardıman düzenlerken Hizbullah da sınırlı operasyonlar gerçekleştireceğini açıkladı.

Hizbullah dün, Lübnan'ın güneyindeki Deyr ez-Zehrani kasabasından Vahid et-Tufeyli adlı bir üyesinin ölümünün yasını tutarken, sabah saatlerinde Branit Kışlası civarında toplanan İsrail askerlerini roket ve top mermileriyle hedef aldığını duyurdu.

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA), bir İsrail Merkava tankının Burc el-Mulk ve Kafr Kila arasındaki Tel en-Nehhas bölgesini hedef aldığını bildirdi. Ayrıca, batı ve orta bölgelerdeki köylerin işaret fişeklerinin atılması ve düşman keşif uçaklarının uçuşu ile temkinli ve gergin bir gece yaşadığını; düşman savaş uçaklarının gece yarısından sonra Sur bölgesi köyleri ve deniz kıyısı üzerinde çok düşük irtifada uçtuğunu belirtti.

Öte yandan İsrail medyası, İsrail'in kuzeyine bir tanksavar füzesinin düşmesi sonucu iki kişinin yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post gazetesinden aktardığına göre dün gece İsrail'in kuzeyindeki Ramot Naftali kasabası yakınlarına bir tanksavar füzesinin düşmesi sonucu iki kişi hafif yaralandı.

Gazete, yaralı iki kişinin bölgede bir kamyonda seyahat ettiklerini ve füzenin iki kişi kamyonun dışında dururken doğrudan kamyona isabet ettiğini aktararak, yaralıların tedavi edildikten sonra hastaneden ayrıldıklarını belirtti.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee ise savaş uçaklarının dün gece Lübnan'ın güneyindeki beş bölgede Hizbullah hedeflerini vurduğunu duyurdu.

Adraee X platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Saldırılar güney Lübnan'daki el-Hıyam ve Kafr Kila bölgelerindeki keşif alanları ile altyapı dahil Hizbullah hedeflerini vurdu. İsrail uçakları ayrıca Blida, Adissa ve Meys el-Cebel bölgelerindeki Hizbullah altyapısını ve bir askeri binayı hedef aldı.”

NNA, İsrail savaş uçaklarının gece geç saatlerde güneydeki Aytarun kasabasının dış mahallelerine saldırı düzenlediğini bildirdi. Al Mayadeen TV ise İsrail savaş uçaklarının Kafr Kila, Meys el-Cebel ve Vadi Barğaz kasabalarının dış mahallelerine birkaç saldırı düzenlediğini duyurdu.


Blinken ateşkesin aciliyetini vurgularken insani yardım planında ısrarcı

Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA
Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA
TT

Blinken ateşkesin aciliyetini vurgularken insani yardım planında ısrarcı

Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA
Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehri yakınlarına dün yığınak yapan İsrail tankları (EPA

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail ile Hamas Hareketi arasında rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılmasını öngören bir ateşkese varılması konusunda kararlı. ABD’li bakan dün Tel Aviv'e yaptığı ziyaret sırasında, iki taraf arasında bir anlaşmaya varılmasının aciliyetini vurguladı.

Blinken, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile görüşmesinde “Bu zor zamanlarda bile ateşkese ulaşmaya ve bunu hemen yapmaya kararlıyız” ifadelerini kullandı.

ABD’nin insani plan olmadan Refah'a bir kara operasyonunu destekleyemeyeceğini vurgulayan Blinken, Washington'a böyle bir plan sunulmadığını belirterek, Tel Aviv'e, Refah'a kara saldırısından kaçınmak için başka çözümler önerdiğini söyledi. Ancak bu çözümleri açıklamadı.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Refah’a kara operasyonu konusundaki tutumunu sertleştirmeye devam etti. Netanyahu’nun ofisinden gazetecilere yapılan bir açıklamada, Netanyahu’nun Blinken'a “Refah’a kara saldırısı olacak” dediği ve ateşkes anlaşmasının savaşın sona ereceği anlamına geldiğini söylediği bildirildi.

Diğer taraftan İngiltere merkezli televizyon kanalı ABC News dün Mısırlı bir yetkilinin Hamas'ın İsrail ile anlaşma teklifine yanıtını birkaç saat içinde vermesini beklediklerini söyledi. Mısırlı yetkili müzakerelere olumlu bir havanın hâkim olduğunu da sözlerine ekledi.

Bu arada Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne, Kahire'de yaptığı açıklamada Gazze'de olası bir ateşkese benzer bir anlaşmanın Lübnan'da da yapılmasını istediklerini söyledi. Sejourne, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Buraya ateşkese ulaşma çabalarımızı koordine etmek üzere geldik. Fransa ve bölgedeki Arap ülkelerinden ortakları, İsrail'in Refah'ta kara saldırısından vazgeçmesi gerektiği yönünde mesajlar gönderdi” şeklinde konuştu.


Mısırlı yetkili: Hamas'ın anlaşma teklifine kısa sürede yanıt vermesini bekliyoruz

Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)
Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)
TT

Mısırlı yetkili: Hamas'ın anlaşma teklifine kısa sürede yanıt vermesini bekliyoruz

Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)
Gazze Şeridi sınırındaki bir grup İsrail askeri (AP)

Londra merkezli Arap Dünyası Haber Ajansı (AWP), ABC News'ten dün Mısırlı bir yetkilinin Hamas'ın İsrail ile önerilen anlaşma teklifine kısa süred yanıt vermesini beklediklerini söylediğini aktardı.

ABC News'ün haberine göre Mısırlı yetkili, Hamas ile İsrail arasında ateşkes ve esir takası anlaşmasına varılmasına yönelik müzakerelerde olumlu bir havanın hakim olduğunu da belirtti.

Mısırlı yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çözüm bekleyen bir dizi meselenin çözüme kavuşturulması için tüm taraflarla müzakereler devam ediyor.”

Hamas Hareketi liderlerinden Yusuf Hamdan, dün sabah saatlerinde yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşması için sunduğu son teklifin Hamas’ın tutumuna ve şartlarına yakın olduğunu, ancak yine de uygulandığında anlaşmayı havaya uçurabilecek mayınlı maddeler içerdiğini söyledi.

Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze Şeridi’nin en güneyindeki Refah şehrine kara saldırısı planını, Hamas ile bir ‘ateşkes’ sağlanması ve iki taraf arasında rehine ve tutuklu takası yapılması için Mısır'ın desteklediği müzakerelerle ilişkilendirmeyi reddetti.

Hükümetindeki aşırı sağcı bakanların baskılarına ve tehditlerine boyun eğerek, ateşkes anlaşması olsun ya da olmasın Refah'a kara saldırısı gerçekleştireceklerini açıklayan Netanyahu, Hamas'la bir anlaşmaya varılacağına dair iyimser havanın oluşmasından bir gün sonra anlaşma şansını küçümseyen ifadeler kullandı.

Gazze'de öldürülen İsrail askerlerinin ve Hamas tarafından rehine alınan askerlerin aileleriyle bir araya gelen Netanyahu, savaşın hedeflerinde bir değişiklik olmadığını belirterek, “7 Ekim'den sonra belirlediğimiz her şey aynı, hiçbir değişiklik yok” dedi.

Netanyahu, şunları söyledi:

“Refah'a gireceğiz, Hamas’a teslim olmayacağız. Anlaşma olsun ya da olmasın Refah'a gireceğiz ve oradaki Hamas tugaylarını ortadan kaldıracağız.”