Türkiye’nin nüfusu 13 yılda 12,5 milyon arttı

Türkiye’nin nüfusu 13 yılda 12,5 milyon arttı
TT

Türkiye’nin nüfusu 13 yılda 12,5 milyon arttı

Türkiye’nin nüfusu 13 yılda 12,5 milyon arttı

Türkiye’nin nüfusu her geçen yıl düzenli olarak artışını sürdürüyor. 2007 ve 2019 yılları arasında düzenli artış eğiliminde olan nüfusumuz, 2007 yılında 70 milyon 586 bin 256 iken, 2019 yılında 83 milyon 154 bin 997 olarak kayıtlara geçti. 65 yaş üzeri nüfusta yaşanan artış da gözlerden kaçmadı.

Ajans Press’in, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, yıllara göre Türkiye’nin nüfusu belli oldu. Böylelikle Türkiye nüfusunun 83 milyon 154 bin 997 olduğu kaydedilirken, bu rakamın 2015 yılında 78 milyon 741 bin 53, 2010 yılında 73 milyon 722 bin 988, 2007 yılında ise 70 milyon 586 bin 256 olduğu saptandı. 2008 yılında nüfusun yüzde 6,8’ine gerileyen yaşlı nüfusunun ise 2019 yılında yüzde 9,1 seviyelerine çıktığı görüldü. Cinsiyet bakımından nüfus oranları incelendiğinde ise güncel erkek nüfusunun kadın nüfusundan 287 bin 275 fazla olduğu kaydedildi. Nüfusun en yoğun olduğu yer ise İstanbul olarak kaydedilirken, en düşük nüfusun 84 bin 660 ile Tunceli’de olduğu gözlendi.

Medya takip kurumu Ajans Press, nüfus ile alakalı basına yansıyan haber adetlerini inceledi. Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesine göre, bu yıl nüfus ile alakalı haber çıkışı 35 bin 987 olarak görüldü. Yaşlı nüfus ile çıkan haber adedi bin 133 olarak kaydedildi. 2007 yılındaki nüfus ile çıkan haber sayıları incelendiğinde ise rakamın 8 bin 615 olduğu görüldü. Nüfus artışına paralel olarak kaynakların tüketimi, ekonomik bağımlılık ve çarpık kentleşme en fazla haber olan başlıklar arasında yer aldı.



Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Hayvanların bilincini araştırmaya odaklanan ilk bilimsel kurum kurulurken, yapay zeka araştırmacıları insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşabileceğini" keşfetmeye hazırlanıyor.

Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu'ndaki (LSE) 4 milyon sterlinlik (yaklaşık 218 milyon TL) Jeremy Coller Hayvan Duyarlılığı Merkezi, insan dışı hayvanları çeşitli disiplinlerden uzmanlarla araştıran çalışmalarını 30 Eylül'de başlatacak.

Merkezin projeleri arasında, yapay zekanın insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşmasını" sağlayabileceğini incelemenin yanı sıra sürecin neresinde sorunlar çıkabileceğini ve potansiyel tehlikelerden nasıl kaçınılacağını araştıracak bir çalışma da yer alıyor.

Merkezin ilk direktörü Profesör Jonathan Birch, Guardian'a konuştu:

Evcil hayvanlarımızın insani özellikler göstermesini çok seviyoruz ve yapay zekanın ortaya çıkmasıyla, evcil hayvanınızın sizinle konuşabileceği yollar yepyeni bir seviyeye taşınacak. Ancak yapay zeka genellikle nesnel gerçekliğe dayanmak yerine kullanıcıyı memnun eden uydurma yanıtlar üretir. Bu, evcil hayvanların refahına uygulanırsa felaket olabilir. Hayvanlarla ilgili sorumlu ve etik yapay zeka kullanımını yöneten düzenlemelere acilen ihtiyacımız var. Bu alanda tam bir düzenleme eksikliği var. Merkez, dünya çapında kabul görecek etik kurallar geliştirmek istiyor.

Merkez, daha sonra küresel lobi faaliyetlerinde kullanılabilecek rehberlik ve araştırmalar geliştirmek amacıyla sivil toplum örgütleriyle çalışacak.

New York Üniversitesi Çevre ve Hayvanları Koruma Merkezi Direktörü Jeff Sebo gazeteye, hayvan sezgisi ve refahı, yapay zekanın hayvanlar üzerindeki etkisi ve kamuoyunun hayvanlara yönelik tutumu gibi konuların "toplumca karşı karşıya olduğumuz en önemli, zor ve ihmal edilmiş konular arasında yer aldığını" söyledi.

"İnsanlar dünyayı milyonlarca tür ve kentilyonlarca bireysel hayvanla paylaşıyor ve hoşumuza gitse de gitmese de dünyanın her yerindeki hayvanları etkiliyoruz" diye ekledi.

Yeni merkezin mütevelli heyeti üyelerinden Profesör Kristin Andrews, yeni projenin bilimdeki en büyük soru olarak gördüğü insan bilinci ve bunun ne olduğu sorusuna bile yanıt verebileceğine inandığını söyledi.

İnsanları bilinçli yapan şeyin ne olduğunu ya da birinin neden bilinç kazandığını veya bilincini neden kaybettiğini hâlâ anlayabilmiş değiliz. Ancak cevaplara ulaşmanın yolunun önce basit sistemleri incelemekten geçtiğini biliyoruz: Bilim, genomik ve tıp alanlarındaki büyük ilerlemeleri basit organizmaları inceleyerek elde etti.

Independent Türkçe