Tony Boulos
Lübnan yargı makamları, geçen Eylül ayı sonunda Lübnan karasularına giren, 2 bin 987 ton benzin yüklü ‘Jaquar S’ isimli tankeri, Yunanistan’a iade etme kararı aldı.
Lübnan’daki Petrol Genel Müdürlüğü, bu kararın tüm Lübnanlı resmi makamların tankerle ilişkileri bulunmadığını belirtmesi sonrasında alındığını açıkladı.
Müdürlük, kararın herhangi bir resmi veya özel şirketin talebi üzerine alınmadığını söylerken, Lübnan’ın soruşturmalar sonlandıktan sonra sevkiyatı Yunanistan’a iade edeceğine dikkati çekti.
Yayınlanan haberlerde, tankerin taşıdığı akaryakıtın Şam merkezli bir firmaya ait olduğu ve Lübnan üzerinden Suriye'ye ulaştırma planı çerçevesinde Zahrani Rafinerisi'ne yanaşmaya çalıştığı öne sürülmüştü. Ayrıca Lübnan makamlarının 17 Haziran’da Beşşar Esed rejimine karşı yürürlüğe giren ‘ABD Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’ kapsamında yaptırımlara maruz kalmamak için soruşturmalara yöneldiği belirtilmişti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre tankerin ele geçirilmesi ve personellerinin denetlenmesi sonrasında akaryakıtın, Şam kırsalındaki Harasta merkezli Suriye en-Neam Şirketi’ne ait olduğu tespit edildi. Şirketin, rejim yararına çalışan Suriyeli bir işadamına ait olduğuna inanılıyor. Şirket, daha önce de ‘Sezar Yasasını’ atlatma girişimi olarak Suriye’ye kaçırılmak üzere Lübnan toprakları aracılığıyla benzin sevkiyatına dahil olmak için Lübnan’daki nüfuz sahibi isimlerle temasa geçmişti.
Uluslararası bir mahkeme davası
Edinilen bilgilere göre Lübnan yargı makamları, nihai varış noktalarının Lübnan limanlarından biri olup olmadığı yönündeki şüpheler çerçevesinde diğer gemilerin ‘manifesto’ veya gümrük beyannamesinde (gümrük ve diğer görevliler tarafından kullanılmak üzere bir gemi, uçak veya aracın yükünü, yolcularını ve mürettebatını listeleyen belgedir) sahtecilik yapıp yapmadıklarına odaklandı. Öyle ki bu tür bir sahteciliğin, Lübnan açısından ciddi yasal sonuçları var. Aynı şekilde ülkenin ve devlet mülkiyetinde olduğu için Zahrani rafinerisinin uluslararası bir davaya karışması muhtemel.
Bilgiler, soruşturmanın, Jaguar S’in Zahrani limanına girişini kolaylaştırmada ‘Gümrük Müdürlüğü’ unsurlarının suç ortaklığının ve Zahrani bölgesinde egemen partilerin yakın ortaklarından birinin bir rolünün olup olmadığına odaklanacağını ortaya koydu.
Lübnan bir ‘platform’
Gemileri takip sitesi ‘Radar’, geminin 25 Eylül’de Zahrani Limanı’na geldiğini gösterdi. Geminin hareketi, Trablus’a 25 mil mesafede yelken açtığını ve ardından Zahrani’ye geri döndüğü ve hala limanda demirlediğini gösteriyor. Edinilen bilgilere göre gümrük idaresi, nakliye acentesinin sağladığı konşimento, bilgi ve haberleri kontrol ederken mevcut mallar için ithalatçı firma bulunmadığını ortaya koydu.
Site, bu tankerin kaydının takip cihazlarından gizli olan faaliyetlerle dolu olduğunu ve bunun ‘uluslararası denizcilik yasalarının açık bir ihlali’ olduğunu belirtti. Bu çerçevede İran petrolünü, Suriye ve Venezuela da dahil olmak üzere birden fazla ülkeye nakletmekte aktif olduğundan şüpheleniliyor.
‘Sezar’ üzerinde manevra
Lübnan’daki bir güvenlik kaynağı, Jaquar S’in Lübnan karasularına giriş amacının, gemilerin izleme cihazlarını Küresel Konumlama Sistemi (GPS) aracılığıyla kamufle etmek olduğunu belirtti. Kaynak, “Lübnan limanına girdiğinde yükünü tahliye etmesi reddedildi. Lübnanlı yetkililer, gemiye giriş yasağı koydu ve ana kaynağı olan Yunanistan’a iade edilmesini istedi. Manifesto gümrük idaresi tarafından mühürlendi. Lübnan’ın tüm isteği buydu” dedi. Geminin GPS’i kapattıktan sonra rotasını Suriye kıyılarına çevirdiğini ekleyen kaynak, “Kuzey Lübnan’dan başlayarak Suriye sahili boyunca ‘gemiden gemiye nakil’ yöntemiyle kargosu küçük teknelere boşaltılıyor. Böylece büyük bir dolandırıcılık ortaya koyulup ve Sezar Yasası delinmiş oluyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak, “Bu operasyonun amacı, kaçakçı çetelerin ‘yasadışı kar elde etmek ve o gemideki petrolün değerinin yüzde 80'ine el koymak için’ Lübnan Merkez Bankası tarafından sübvanse edilen petrolden yararlandığı göz önüne alındığında Lübnan- Suriye sınırlarını aşmak değildir. Amaç, ABD yaptırımlarına karşı Lübnan karasuları üzerinden hile uygulamaktır” dedi.
İskele değişikliği
Lübnan parlamentosunda (isminin verilmesini istemeyen) bir yetkili, Beyrut’ta yaşanan patlama sonrasında limanın, Güney Lübnan’da faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin (UNIFIL) bölgeye girişinden sonra uluslararası kontrol altına alındığını açıkladı. Hizbullah’ın, faaliyetlerini kendi kontrolündeki bir başka limana taşımak istediğini söyleyen yetkiliye göre edinilen bilgiler, aynı geminin ‘12 Haziran’da Beyrut limanına gelip kargosunu boşaltmak için iki gün manevra yaptığını’ ortaya koydu. Yetkili, geminin, taşıdığı malın niteliği bilinmeden, Sezar Yasasını aşmanın amaçlandığını belirtirken, “Suriye rejimiyle çıkarları olan açık bir siyasi tarafın varlığı olmasaydı bu yaşanmazdı” dedi. Lübnanlı Milletvekili, edindiği bilgilere göre Yunanistan’dan gelen hayalet gemi, Lübnan karasularına girdikten sonra hareketleri uydular aracılığıyla izlenmemesi için GPS cihazını kapattı ve hemen ardından Suriye’deki Banyas limanına yönelerek, yakıt kargosunu boşalttı. Böylece takip birimlerine de Beyrut limanına demir attığını söyledi. Milletvekili, “Durum tesadüfen tespit edilip medyaya sızdırılmasaydı, gemi şimdi de aynısını yapacaktı ve gelecekte yine aynı şeyi tekrarlayacaktı” dedi.
Tutuklamalar zinciri
Güney Temyiz Başsavcısı Rahif Ramazan’ın belirttiğine göre Zahrani tesislerinde durdurulan Jaguar S adlı tankere ilişkin gelişmeler kapsamında, tanker yetkilisi ve kaptanı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Gözaltı kararının herhangi bir resmi kurum veya herhangi bir özel şirketin talebi üzerine gelmediği belirtildi.
Aynı şekilde Lübnan Ordu Komutanlığı, İstihbarat Müdürlüğü’nün Güney Savcılığına başvurduğunu belirtti. Bu çerçevede T.H.H, T.A, H.T ve A.N.D’nin Jaguar S’in Zahrani limanına girişiyle bağlantılı olarak 4 Ekim 2020’de gözaltına alındı.
Öte yandan olayla ilgili ilk soruşturmalara göre H.T, tankerin gerçek hedefinin Zahrani olmadığından haberi bulunmadığını, kendisiyle dolaylı olarak kuzeydeki deniz acenteleri aracılığıyla temas sağlandığını söyledi.
Suriye’ye kaçakçılık
Lübnan’daki resmi kaynaklar, “Gemi, Azerbaycan'dan geliyor ve Türkiye ile Arnavutluk arasında bir hat üzerinde çalışıyordu. Görünüşe göre Zahrani tesislerinde tankerler aracılığıyla yükünü Suriye’ye taşımak için hazırlık yapıyordu” dedi. Jaguar S tankerinin alıkoyulduğu haberi, Lübnan’daki hidrokarbon sektörünün zor koşullardan mustarip olduğu bir zamanda geldi. Büyük karlar elde etme hırsıyla ortaya koyulan eylem, Suriye’ye kaçakçılığı amaçlıyordu.
4 Ağustos’ta Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta 200 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan ve yüz binlerce kişiyi evsiz bırakan Liman patlaması da bir 2 bin 750 ton amonyum nitrat taşıyan “hayalet gemi” neden olmuştu.
2013 yılında kargoyu Batum'dan Beyrut'a taşıyan, İstanbul Boğazı'ndan da geçen Rhosus gemisi Mozambik'te bir patlayıcı üreticisine gidiyordu. Yolda kaptana verilen talimat doğrultusunda Beyrut'a uğrayan geminin kiracısı şirket 2014 yılında dağıldı. Mozambikli firma, siparişi verdiğini doğrulasa da kargo için ödeme yapmadığını açıkladı. Geminin kargosu daha sonra limandaki depolara boşaltıldı. Boş gemi, 2018 yılında demirlediği noktada battı.
Uluslararası deniz hukukuna göre kargo gemilerinin sigortalı olma zorunluluğu bulunmasına rağmen Rhosus'un sigortasının olmadığı da iddia edildi.
Rhosus'un Panama merkezli bir şirkete ait olduğu ancak 2013 yılındaki kiracısının Teto Shipping Ltd isimli Marshall Adaları merkezli bir şirket olduğu kaydedildi. Reuters, Teto Shipping Ltd. şirketinin 2014 yılında dağıtıldığını, müdürü Igor Grechushkin'e ulaşılamadığını belirtti.