Yemen’de Husiler benzin istasyonlarını kapatarak akaryakıt karaborsasını güçlendiriyor

Sana'da sokak satıcıları tarafından satılan yakıtlar (EPA)
Sana'da sokak satıcıları tarafından satılan yakıtlar (EPA)
TT

Yemen’de Husiler benzin istasyonlarını kapatarak akaryakıt karaborsasını güçlendiriyor

Sana'da sokak satıcıları tarafından satılan yakıtlar (EPA)
Sana'da sokak satıcıları tarafından satılan yakıtlar (EPA)

Sana'daki Yemenli kaynaklar, Husi milislerinin birkaç gün önce destekçilerine akaryakıt karaborsasını canlandırmak için direktifler yolladığını, resmi istasyonların kapatılarak elde edilen depoların savaş cephesinde kullanılmak üzere tahsis edilmesinin ardından bunun başkentte ve Husi kontrolündeki diğer bölgelerde fiyatların üçe katlanmasına neden olduğunu bildirdi.
Husiler, özellikle grubun Hudeyde limanlarına akaryakıt ithalatı anlaşmasını ihlal etmesi ve Hudeyde’deki Merkez Bankası şubesindeki özel hesaptan vergi gelirlerini çalması üzerine, karaborsayı canlandırmak ve vatandaşların geçim kaynaklarını kısıtlayarak acılarını arttırmak amacıyla geçen Haziran ayından bu yana akaryakıt krizini tetiklemişti.
Sana ve diğer Yemen şehirlerindeki vatandaşlar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, grubun kontrolündeki şehirlerin çoğu cadde ve yollarında yaygınlaşan akaryakıt karaborsasının petrol türevlerinin fiyatlarını arttırdığından şikayet etti. 
Bölge sakinleri, karaborsada 20 litrelik bir tenekenin fiyatının 20 bin ila 28 bin riyal arasında değişen miktarlarda satıldığını, geçtiğimiz eylül ayında aynı pazarlarda bu fiyatın 18 bin riyal olduğunu vurguladı.
Akaryakıt fiyatlarındaki ani artış, nüfusun hayati, insani ve sağlık açısından çektiği acıları trajik ve feci koşullara yol açacak şekilde ikiye katladı. Sana ve kırsalında ve İb, Zimar, Amran, Hacce, el-Mehvit ve Rime kentlerinde yaşayanlar, grubun liderliğini hayatlarını olumsuz yönde etkileyecek bu yükselişin arkasında durmakla suçladılar. Vatandaşlar, aylar önce sahte kriz nedeniyle zaten yükselen temel mal ve hizmet fiyatlarının gelecek günlerde daha fazla yükseleceğinden endişe ettiklerini belirtti.
Bazı vatandaşlar ve bölge sakinleri, salgın krizi, ambargo ve ulusal para biriminin çökmesi yoluyla akaryakıt fiyatlarının yükseltilmesi sonucu sağlık, elektrik, içme suyu ve ulaşım da dahil olmak üzere gıda ve diğer hizmetlerin fiyatlarının yükselmesi nedeniyle durumun artık tahammül edilemeyecek bir boyuta ulaştığını ifade etti. Vatandaşlar, darbeci grubu pazarın ihtiyaçlarını aylarca karşılamaya yetecek miktarda akaryakıt saklamakla suçladı.
Aynı zamanda vatandaşlar, Husilerin tekelini ve ticaretini elinde tutmak ve kendisine bağlı yasadışı piyasalarda yüksek fiyatlardan satmak için akaryakıt türevlerini gizlemeyi hedeflediğini söylediler.
Bu kriz, Haziran başından bu yana fiyatlarında kademeli olarak rekor bir artışa tanık olan petrol türevleri, yerli gaz ve diğerlerinde milislerin yarattığı benzer ve tekrarlanan krizlerin devamının bir uzantısı olarak geliyor.

Yemen, milisleri suçluyor 
Yemen hükümeti daha önce milisleri kendi kontrol alanlarında bir krizi tetiklemek amacıyla, tüccarların petrol türevlerini serbest bırakılan bölgelerden ithal etmelerini engellemek, tankerleri alıkoymak ve kontrolündeki alanlara girmelerini engellemekle suçlamıştı.
Yerel kaynaklara göre İb'de (Sana'nın 170 km güneyinde) akaryakıt fiyatlarındaki ani artış, özel elektrik santrallerinin sahiplerini eyalette ve kırsal kesimde saatlerce elektrik keserek kısmen grev yapmaya itti.
Kaynaklar, söz konusu grevin, darbeci grubun yönetimi ve kontrolü altındaki petrol şirketi tarafından dağıtılan mazotun artık dağıtılmaması ve yakın zamanda şirketin şube liderlerinin yönlendirmesiyle, bu istasyonlara ait daha önce Husi karaborsasından satın aldıkları büyük miktarlarda yakıta el konulmasına karşı bir protesto olarak geldiğini bildirdi.
Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre Yemen, 6. yılında da devam eden Husi darbesi sonucu dünyanın en kötü insani krizlerinden biri yaşıyor.
Bazı uluslararası ve yerel raporlara göre, bugün Yemen nüfusunun yüzde 80'inden fazlasının acil insani yardıma ihtiyacı var.
Dünya Gıda Programı'na (WFP) göre, Yemen'deki gıda maddelerinin fiyatındaki yükselişte, tüccarların açgözlülüğü ve Husi kontrolündeki bölgelerde sıkı bir kontrolün sonucu ciddi bir dalgalanma söz konusu.
Yemen'deki WFP ofisi, daha önce yaptığı açıklamada Yemen'de gıda ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının artması sonucu başka bir dalgalanma yaşandığını belirterek, "Her geçen gün bu malzemeler milyonlarca Yemenlinin ulaşamayacağı bir aşamaya geliyor" dedi.
Şeker, pirinç, süt, yağ ve fasulye gibi tüketim mallarının fiyatlarının ikiye katlanması, Sana ve diğer şehirlerdeki vatandaşların acılarının sürmesine neden oluyor. Yerel ekonomi raporları, 50 kiloluk bir şeker paketinin Husi darbesinden önce 8 bin Yemen riyali iken şimdi yaklaşık 18 bin Yemen riyaline yükseldiğini ortaya çıkarmıştı. Aynı şekilde buğday, yağ, pirinç ve et fiyatları da iki katına çıktı.
BM, özellikle de Kovid-19 salgınının ve yerel dövizdeki düşüşün ardından Yemen valiliklerindeki gıda fiyatlarının yüzde 35 arttığını söyledi. 
BM Yemen İnsani Yardım Koordinatörü tarafından yapılan son açıklamada, Husi kontrolündeki bölgelerde patlak veren son yakıt krizinin gıda, hastane hizmetleri ve su kaynaklarına erişimi tehdit ettiğini, bunun da hastalar için fazladan engele neden olduğuna işaret edildi. 
BM’nin açıklamasında, "Koronavirüs salgınının bulaşmasını önlemek ve salgına yanıt vermek için yakıt gerekli ve eksikliği hastaneler için bir başka engel oluşturuyor" ifadeleri yer aldı. Ayrıca açıklamada,Yemen'de salgının patlak vermesiyle birlikte hastaneler için gıda ve yakıt talebinin arttığına dikkat çekildi.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.