Kovid-19’dan en çok onlar etkilendi

Diş Protez sektörü salgından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. (İHA)
Diş Protez sektörü salgından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. (İHA)
TT

Kovid-19’dan en çok onlar etkilendi

Diş Protez sektörü salgından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. (İHA)
Diş Protez sektörü salgından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. (İHA)

Koronavirüs salgını en çok Türkiye genelinde yaklaşık 100 bin kişinin istihdam edildiği ağız ve diş sağlığı etkiledi. Sağlık Bakanlığı’na bağlı tüm ağız ve diş sağlığı merkezlerinin faaliyetlerinin korona virüs salgınının görülmesinden itibaren Türkiye’de durdurulduğunu belirten Diş Teknisyenleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Bülent Eroğlu, bir an önce bu merkezlerin faaliyetine başlaması ve yüzlerce firma ile binlerce çalışanın mağdur olmasının önlenmesi ya da sözleşmelerin fesh edilerek zararlarının karşılanması gerektiğini söyledi.
Ağız ve diş sağlığı merkezlerinin açtığı ihaleleri alan özel diş protez laboratuvarları ve malzeme tedarikçilerinin mağduriyetlerinin büyük olduğunu ifade eden Diş Teknisyenleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Bülent Eroğlu, "Özellikle tek gelir kaynağı bu merkezlere hizmet sunmak olan diş laboratuvarları iş yapamadığı için borçlarını döndürememekte ve binlerce çalışanını da ister istemez mağdur etmektedirler. Salgından en çok etkilenen meslek grubu olarak, laboratuvarlarımız ve ağız diş sağlığı merkezlerinde çalışan personellerimizin tamamı teknik personel olduğundan öncelikle sorunun doğru tespiti yapılıp sonrasında çözümler üretilmelidir. Diş hekimliği hizmeti veren özel diş protez laboratuvarları salgın döneminde risk altında olan meslek gruplarından biridir. Bizler yetkililerden bir an önce bu merkezlerin faaliyetine başlaması ve yüzlerce firma ile binlerce çalışanın mağdur olmasının önlenmesi ya da sözleşmelerin fesh edilerek zararlarının karşılanmasını istiyoruz" dedi.
Sağlık Bakanlığı ile Maliye ve Hazine Bakanlığı’nı göreve çağıran Federasyon Başkanı Eroğlu, "Sadece ağız ve diş sağlığı merkezleri ile özel muayenehane ve kliniklere hizmet verebilen, bunun dışında işlem yapamayan laboratuvarların gelirleri, idare tarafından sözleşme bedelleri nispetinde bir defaya mahsus yapılacak işlere mahsuben avans şeklinde desteklenmeli. Laboratuvarların demirbaş ve sarf malzemelerde en azından tedarik kolaylığı sağlanmalı. Kapalı laboratuvar işletmelerine KOVID-19 sonrası değişen diş laboratuvarları uygulamalarında yatırımlar için orta ölçekli KOBİ desteği sağlanmalı. Kredi borcu olan laboratuvar çalışanlarının kredilerinin faizsiz yeniden yapılandırılmasını, sicil affı çıkartılarak devlet bankalarından 6 ay ödemesiz faizsiz kredi finansal destek sağlanıp borçlarının kapatılmasını istiyoruz. Salgın sonrasına kadar olan dönemde bazı borçlarımız vergi ve SGK primlerini ödeyemeyen firmaların ödemeleri tekrar faaliyetlerine başlayana kadar ertelenerek faizsiz yapılandırılmasını, firmalar üzerindeki mali yükün azalması için destek verilmeli ya da esneklik sağlanmalı. Sağlık hizmetlerinde yüzde 18 KDV ile mal alıp yüzde 8 ile fatura etmekteyiz. Aradaki yüzde 10’luk adaletsizliğin gözden geçirilmesini ve en az bir yıl süreyle KDV diş protez laboratuvarları için yüzde 1 olarak uygulanması sağlanmalı. Firmaların istihdamında azaltmaya gitmemek açısından diş laboratuvarları için normale dönülene kadar, kısa çalışma ödeneğinin koşulsuz uygulanarak uzatılması sağlanmalı" dedi.
Hastanelerde çalıştırılan personel sayılarının kapasitenin üstünde olması sebebiyle maliyetlerin artışına sebep olduğunu ifade eden Bülent Eroğlu, "Hastanelerde çalıştırılması şartnamede belirlenen personel sayılarının sözleşme süresince idare tarafından gerektiğinde artırılabileceği gibi hesapta olmayan maliyetlerin oluşmasına sebebiyet verecek ifadelerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Bahsi geçen ifadeleri örnekleyecek olursak ’yeteri kadar veya ihtiyaç duyulması halinde artırılabilir’ şeklindedir. Bu gibi ifadeler önü açık ve yükleniciyi zor duruma sokan ifadelerdir. Hastanelerde çalıştırılacak personellerin ücret + giderlerinin şartnamede işçilik kalemi olarak yer almasını, bu kalemin şartnamede yer almasıyla birlikte yaklaşık maliyet hesaplanırken işçilik giderlerinin dikkate alınmasını, hastane personelinin tüm hukuki ve mali durumları için yüklenici firma ile hastanenin müteselsil sorumlu olmasını talep ediyoruz. Hastanelerin ihale şartnamelerinde yüklenici firmanın temin etmesini talep ettiği malzemelerin, hastane tarafından temin edilmesini ve bu giderlerin yüklenici firmaya yükletilmemesini talep ediyoruz" diye konuştu.
Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü. "Aksi halde yükleniciye hastanede kullanılan ve laboratuvarla bağlantılı olmayan malzeme gider kaleminin yükletilmesiyle yüksek maliyet ortaya çıkmaktadır. Bunun beraberinde bazı malzemelerin laboratuvar malzemesi olarak geçmemesi sebebiyle faturalandırılmasında yüklenici firmaya vergi beyannamesinde ve İl Sağlık Müdürlüğü denetlemelerinde sorun oluşturmaktadır. Sağlık uygulama tebliğinde belirtilen hizmet kalemlerinin yüklenici firma tarafından ücretsiz olarak karşılanması talep edilirken, firmanın bu hizmeti verebilmesi için yapacağı giderin yaklaşık maliyet hesaplanırken değerlendirilmesini ve buna teknik şartnamede yer verilmesini talep ediyoruz. Geçici diş yapımı, diş ilavesi, protez tamiri, besleme, kaide, kaşık, kafes uygulaması, yumuşak astar besleme gibi kalemlerin taleplerimiz doğrultusunda dikkate alınarak şartnameye eklenmelidir. Teminat Mektuplarımızın sürelerinin hizmet süreleri ile aynı anda sonlandırılıp Teminat Mektuplarının iadesinin (en geç üç ay içerisinde) kolaylaştırılmasını talep ediyoruz. Yüklenici firmanın teminat mektubunun garanti süresince içeride kalması yüksek maliyete sebebiyet vermekle birlikte yüklenicinin yeni ihalelere girmesini güçleştirmektedir. Kendi bünyesinde laboratuvarı olan hastanelerde diş teknisyeninin görev tanımında yer alan iş ve yükümlülüklerin, yüklenici firmanın ihale süresince istihdam ettiği yardımcı personel tarafından yerine getirilmesi diş hekimleri ve hastane yönetimi tarafından talep edilmemelidir"



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.