Maruni Patriği er-Rai taraflar arasında uzlaşı görüşmeleri gerçekleşmesi için çabalıyor

Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai. (Reuters arşiv)
Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai. (Reuters arşiv)
TT

Maruni Patriği er-Rai taraflar arasında uzlaşı görüşmeleri gerçekleşmesi için çabalıyor

Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai. (Reuters arşiv)
Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai. (Reuters arşiv)

Yakın zamanda ‘Lübnan’ın tarafsızlığı’ ve yasa dışı silahsızlanma çağrısı yapan Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai, Bkerki’deki genel merkezinde genişletilmiş bir toplantı düzenledi. Hıristiyan taraflar arasındaki uzlaşma hattındaki aktif konumunu sürdürdü.
Birkaç hafta önce Beyrut’un Mirna eş-Şaluhi bölgesinde yaşadıkları büyük karışıklık sonrasında Özgür Yurtsever Hareket ve Lübnan Kuvvetleri’ni uzlaştırmak için Patrik tarafından önerilen formüller ister liderler arasında isterse de genişletilmiş bir Maruni toplantısı açısından olsun başarılı olamadı.
Bkerki, mevcut krizi Lübnan’ın tarafsızlığını ilan etme çağrısına bağlamadan çözmek için ‘ulusal isimlerin buluşması’ yönünde ilerliyor. Öyle ki bu ilke, özellikle de Hizbullah’ın bunu düzeltmek için ortaya atılmasından sonra yerel fikir birliğine uymuyor. Er-Rai’nin Genel Yardımcısı Başpiskopos Samir Mazlum Bkerki’de içeriği ve çağrılan isimlerin belli olmadığı görüşmeye ilişkin görüşlerin ortaya koyulduğunu ancak Lübnan Kuvvetleri lideri Samir Caca’nın davete olumlu yanıt vermediğini söyledi.
Mazlum, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Patrikhane, sorunları çözmede ve trajedileri aşmada ortak olmaları için Lübnanlıları bir araya getirmeyi ve birleştirmeyi istiyor. Ancak atmosfer, her zaman bu duruma yardımcı olmuyor ve yetkililer arasında yeni inançların oluşmasını gerektiriyor. Çabalar sürüyor. Kesin tarihler olmamasına rağmen görüşme çağrıları halen geçerli. Herhangi bir toplantı, tüm yurtsever unsurları tek seferde bir arada toplamak anlamına gelmiyor. Ancak gruplar halinde toplanabilirler.”
Başpiskopos, üzerinde çalışılan görüşmelerin Patrik er-Rai’nin çağrı yaptığı tarafsızlıkla değil, daha çok Lübnanlıları uzlaştırmak, görüş ve fikirleri mevcut krizin çözümüne yaklaştırmakla ilgili olduğunu, bunun başarılması halinde de tarafsızlığa yaklaşacaklarını kaydetti.
Lübnan Kuvvetleri’den bir kaynağa göre Bkerki, ikinci aşamada Maruni temsilcilerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi kaydıyla, Lübnan Kuvvetleri ve Özgür Yurtsever arasında ilk aşamada ikili görüşme yapma arzusunu dile getirdi. Kaynak konuya dair şunları söyledi:
“Ancak yanıt iki ana nedenden dolayı, iki formülden herhangi bir fayda ya da fizibilite aramak değildi. Bu nedenlerin başında Lübnan’daki mevcut krizin doğası geliyor. Bir Hristiyan toplantısında istisnasız tüm Lübnanlıları etkileyen bir krizi ele almanın hiçbir faydası bulunmuyor. İkinci sebep olarak ise Patrik’in başlattığı ve tamamen desteklediği tarafsızlık girişiminin ulusal bir kabule sahip olmasıdır. Sonuç olarak bu girişimi, Hristiyan çerçevesine indirgemek mümkün olmayacaktır. Mirna eş-Şaluhi’de yaşananların arkamızda kalan ikincil bir kaza olduğu göz önüne alındığında, Özgür Vatansever Hareket ile herhangi bir gerginlik yok.”
Patrik ile çok yakın, istisnai ve şeffaf bir ilişkinin varlığına dikkat çeken kaynak, böylece kendisiyle sürekli olarak iletişim halinde kaldıklarını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ancak mevcut aşamada önceliğin ‘uyumlu çabaların yürütülmesini, siyasi güçlerden bağımsız bir hükümetin kurulmasını ve ardından erken parlamento seçimleri yapılmasını’ gerektiren büyük ulusal kriz ortasında bir Hıristiyan ile görüşmek olduğunu düşünmüyoruz.”
Diğer yandan Güçlü Lübnan Bloğu’nun üyelerinden Alan Avn, kendilerinin olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermelerini gerektirecek bir davetin yapılmadığını söyledi. Ancak bloktan bir heyet aracılığıyla Bkerki ile temasta bulunduklarını belirten Avn, daha sonra Mirna eş-Şaluhi’de meydana gelen olay çerçevesinde Özgür Yurtsever Hareket ve Lübnan Kuvvetleri arasında bazı temasların yürütüldüğünü ifade etti. Alan Avn, Şarku’l Avsat’a şu açıklamalarda bulundu:
“Kimseyle görüşmekten korkmuyor ve görüşmeyi reddetmiyoruz. Bu, ihlallerin, sorunların ve suiistimallerin yaşandığı ve ardından toplantıların yapıldığı ne ilk ne de son durum. Önemli olan, hataları incelemek, şiddetli çatışmalar sayfasını sonsuza kadar çevirmek ve çok sayıda pozisyon ve siyasi seçenek çerçevesinde her türlü farklılığı korumaktır. Lübnan Kuvvetleri istedikleri tavrı almakta özgürler. Bizimle görüşmeyi reddetmeleri sonrasında bir araya gelme talebinde bulunacak değiliz. Eğer mesele doğruysa, sorunun kaynağı bunu önerenlerledir. Sonuç olarak bugünkü görüş ayrılığı siyasidir ve yalnızca Hristiyanları ilgilendirmez. Kuvvetler, (Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Samir Caca arasındaki) anlaşmanın çökmesi sonrasında siyasi anlamda mutabakatla karşı karşıya kalmayı seçti. Ama özellikle de Temsilciler Meclisi içerisinde olmak üzere kurumsal temas hatları var. Siyasi ayrılık bunun için bir engel oluşturmadan, gündeme getirilen birçok dosya ve meselede bir araya gelebiliriz.”
Son önerilere ilişkin olarak Bkerki ile bir sorun olduğunu kabul etmeyen Alan Avn sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bkerki ile önerdikleri her şeyi tartışıyoruz ve birçok konuda görüşüyoruz. Başka konularda tutarsızlıklar olabilir ancak bunlar, saygı duyduğumuz ve takdir ettiğimiz asli ulusal meseleler olmaya devam ediyor.”
Ketaib Partisi de bugün Patrik’in diğer bağımsız milletvekillerin yanı sıra, milletvekillerinin istifa etmesini memnuniyetle karşılaması sonrasında Bkerki’ye yakın bir pozisyon aldı. Yakın zamanda istifa eden Ketaib Partisi milletvekili İlyas Hankaş “Sonunda Patrik’in istifa eden milletvekillerine görüşme çağrısına cevap verdik ve kriz hakkında derinlemesine konuştuk” dedi. Patrik’in istifa adımlarını övdüğünü ve diğer milletvekillerine de aynısını yapma çağrısında bulunduğunu belirten Hankaş, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Ketaib’in istifalar dışında tüm yetkilerin meclisten çıktığı gerekçesiyle kriz duvarının aşılamayacağı kanaatine vardıklarını söyledi.



Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
TT

Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süuveyda vilayetinde bir hafta içinde 700'den fazla kişinin ölümüne neden olan şiddet olaylarının ardından, devletin ülkedeki ‘azınlıkları koruma’ ve ‘hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutma’ konusundaki kararlılığını yineledi. Eş-Şara bugün Suriyelilere hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Suriye devleti ülkedeki tüm azınlıkları ve mezhepleri korumaya kararlıdır ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya devam edecektir. Hiç kimse hesap vermekten kaçamayacak. İşlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyoruz... Adaletin sağlanmasının ve hukukun herkese uygulanmasının önemini vurguluyoruz.”

“Süveyda vilayetindeki son olaylar tehlikeli bir hal aldı” diyen Suriye Cumhurbaşkanı, “Suriye devleti durumu yatıştırmak için müdahale etmeseydi gruplar arasındaki şiddetli çatışmalar kontrolden çıkacaktı” ifadesini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre eş-Şara bugün yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Suriye devleti zor duruma rağmen durumu sakinleştirmeyi başardı. Ancak İsrail'in müdahalesi, güneyin ve Şam'daki hükümet kurumlarının bariz bir şekilde bombalanması sonucunda ülkeyi istikrarını tehdit eden tehlikeli bir aşamaya itti. Bu olaylar sonucunda ABD’li ve Arap arabulucular durumu yatıştırmak amacıyla devreye girdiler.”

Eş-Şara sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bazı bölgeleri terk ederken, Süveyda'daki silahlı gruplar Bedevilere ve ailelerine karşı intikam saldırıları düzenlemeye başladı. İnsan hakları ihlallerinin eşlik ettiği bu intikam saldırıları, diğer kabilelerin Suveyda'daki Bedeviler üzerindeki kuşatmayı kırmak için bölgeye akın etmesine neden oldu.”

Eş-Şara, “Devlet, Suriye'nin kurtuluşundan sonra Süveyda'nın yanında durdu ve onu desteklemeye hevesliydi. Ancak bazı kişiler şehri ve ulusal istikrardaki rolünü kötüye kullandı. İçerideki bazı tarafların Süveyda'yı uluslararası çatışmalarda dış destek aracı olarak kullanması Suriyelilerin çıkarlarına hizmet etmiyor, aksine krizi daha da kötüleştiriyor” dedi.

Suriye Cumhurbaşkanı, “İster Süveyda'nın içinden ister dışından olsun, işlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyor, adaleti sağlamanın ve hukuku uygulamanın önemini vurguluyoruz. Bu hassas noktada, aklın ve bilgeliğin sesinin galip gelmesine ve akıllı ve sağduyulu olanın önünün açılmasına ihtiyaç vardır. Gerçekler Suriye'nin bölünme, ayrılık ya da mezhepsel kışkırtma projeleri için bir deneme alanı olmadığını doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.

Eş-Şara, “Suriye devletinin gücü, halkının bütünlüğünden, bölgesel ve uluslararası ilişkilerinin gücünden ve ulusal çıkarlarının birbirine bağlılığından kaynaklanmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.