Koronavirüs 26 tür hayvana bulaşabiliyor

Araştırmacılar bu yeni keşfe ilişkin ihtimallere karşı dikkatli olma çağrısı yaptı.

Koronavirüs 26 tür hayvana bulaşabiliyor
TT

Koronavirüs 26 tür hayvana bulaşabiliyor

Koronavirüs 26 tür hayvana bulaşabiliyor

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik uluslararası çabaların odak noktası, yaygın olarak geliştirilmesi ve dünya çapında çok sayıda insana ulaştırılması gerektiği için, aşının geliştirilmesi konusudur. Aşının geliştirilmesi, salgının yayılmasının engellenmesine yönelik belirlenen acil durum önlemlerinin hafifletilmesi için ülkelere imkan sağlayacak kadar virüsün bulaşma oranının düşmesine yardımcı olabilir.
Aşının virüs ile mücadeledeki önemi göz önüne alındığında bulmacanın önemli bir parçası henüz çözülmedi. Sadece insanlar koronavirüs tehlikesi ile karşı karşıya değil, tüm kanıtlar virüsün başlangıçta henüz belirlenmeyen ancak birçok araştırmada yarasa olduğu öngörülen aracı bir hayvanda ortaya çıktığını gösteriyor.
Hayvanlarında koronavirüse maruz kalması şaşırtıcı değil, bununla birlikte hangi tür hayvanların virüse maruz kalabileceği, virüsün hayvan üzerindeki etkisinin boyutu ve enfekte hayvanın virüsü başkalarına taşıyıp taşımama ihtimali henüz bilinmiyor. Bu noktanın önemi ise, eğer virüs evcil veya çiftlik hayvanları gibi hayvanlara bulaşabiliyorsa, bu hayvanlarla düzenli olarak temas kuran insanlar virüsü hayvanlara bulaştırabilir yada bunun tam tersi de söz konusu olabilir.
Şu ana kadar evcil kedilerin yanı sıra aslanların ve kaplanların da virüse yakalandığına dair raporlar bulunuyor. Aynı zamanda hayvan hücreleri üzerine yapılan laboratuvar çalışmaları, hayvanların büyük bir bölümünün virüse maruz kalabileceklerini gösteriyor. Virüse maruz kalan hayvanlar hakkında daha fazla bilgi edinilmesi ile, virüsün hayvanlardan insanlara bulaşma riskinin yanı sıra çiftlik hayvanlarının ve diğer hayvanların maruz kaldığı zararı azaltmak için hijyen çalışmaları belirlenebilir.
Virüse maruz kalabilecek hayvan türlerinin belirlenmesi ve gelecek araştırmanın ekseninin oluşturulması gerekmesi ile 5 Ekim'de Scientific Reports dergisinde ABD ve İngiltere’den araştırmacıların bilgisayar modelleme programı geliştirdiği duyuruldu.

Virüs proteinlere bağlanarak enfekte oluyor
Virüs, ACE2 ve TMPRSS2 proteinlerine bağlanarak yapıştığı hücreyi enfekte ediyor ve bu proteinler insanların yanı sıra hayvanlarda da bulunuyor, bu durum virüsün hayvanlara da bulaşabileceği anlamına geliyor.
Araştırmacılar, çeşitli verilere dayanan gelişmiş bilgisayar modellerini kullanarak, hangi türlerin teorik olarak virüse karşı diğerlerinden daha savunmasız olabileceğini belirleyebildiler. Ayrıca kaburgalı hayvanların “büyük bir grubunun” teorik olarak enfekte olabileceğine ve düzenli olarak insanlarla temas eden toplam 26 hayvan türünün enfekte olabileceğine dair kanıt buldular. Özellikle koyunlarda ve büyük maymunlarda, ACE2 proteini ile virüs arasındaki bağlanma işleminin insanlarda olduğu kadar güçlü olma olasılığı var.  
Dünyanın birçok bölgesinde tarımsal çevrelerdeki koyunların virüse karşı savunmasız olmaları endişe yaratıyor. Araştırma kapsamında ayrıca çoğu balık, kuş ve sürüngen türlerinin virüse maruz kalma olasılıklarının düşük olduğu sonucuna ulaşıldı.
Araştırmacılar ayrıca “Bu hayvanların virüse karşı savunmasız olduklarını kesin olarak kanıtlanmadığını, ancak bunun olmasının büyük bir ihmal olduğunu gösterdiğini, sonuçların emin olunması için daha fazla detayın araştırılması gerektiğini” belirttiler.
ABD Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışan Dr. Christine Orengo, 8 Ekim’de “Medical News Today” sitesinde yayınlanan raporda, “Hangi hayvanların enfekte olma tehlikesi taşıdığını öğrenmek için deneysel olarak incelenmiş hayvanlardan daha fazlasına bakmak istedik. Bu durum daha fazla araştırma ve olası izleme gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Orengo, “Kullanılmakta olan laboratuvar deneylerinin aksine, oluşturduğumuz matematiksel analizler otomatik ve hızlı bir şekilde çalışabilir. Bu yüzden bu yöntemler gelecek salgınlarda da kolaylıkla uygulanabilir” dedi.
Kahire'nin kuzeydoğusundaki Zagazig Üniversitesi'nde Ortak Hastalıklar Uzmanı Dr. Muhammed Samir, bu araştırmanın sonucunun mevcut salgının kısıtlanmasının ardından yeni bir viral salgına karşı hayvanları izlemenin önemini doğrular nitelikte olduğuna inanıyor.
Samir, geçtiğimiz 20 yıldaki salgın tarihinin, kuş gribi, domuz gribi Ortadoğu solunum sendromu gibi salgınlar ile hayvanlar ile virüslerin ortaya çıkması arasında bir ilişki olduğunu doğruladığını belirtti.



Anakondalar hakkında şaşırtıcı bulgu: 12 milyon yıldır boyutları değişmedi

Çoğu anakonda türü 4-5 metre civarında olsa da 7 metreye yakın bazı örnekler de var (Wikimedia Commons)
Çoğu anakonda türü 4-5 metre civarında olsa da 7 metreye yakın bazı örnekler de var (Wikimedia Commons)
TT

Anakondalar hakkında şaşırtıcı bulgu: 12 milyon yıldır boyutları değişmedi

Çoğu anakonda türü 4-5 metre civarında olsa da 7 metreye yakın bazı örnekler de var (Wikimedia Commons)
Çoğu anakonda türü 4-5 metre civarında olsa da 7 metreye yakın bazı örnekler de var (Wikimedia Commons)

Dünyanın en büyük yılanlarından anakondanın 12 milyon yıl önce devasa boyutlarına ulaştığı ve o zamandan beri değişmediği tespit edildi.

Orta ila Geç Miyosen döneminde yaşayan hayvanlar, günümüzdeki akrabalarına kıyasla çok daha büyük boyutlardaydı. 

Yaklaşık 16 milyon ila 5,3 milyon yıl önceyi kapsayan bu dönemde yaşayan Purussaurus cinsi hayvanları 12 metreye ulaşırken, bugünün timsahlarından Melanosuchus niger sadece 6 metre civarında.

Bir diğer örnek de 9 milyon yıl önce yaşamış Stupendemys cinsi tatlı su kaplumbağalarının, 3 metreden geniş kabuklara sahip olmasıydı.

Miyosen'de daha sıcak ve nemli iklimlerin yanı sıra bol miktarda yiyeceğin bulunmasının bu devasa hayvanların gelişimine zemin hazırladığı düşünülüyor.

Ancak çevresel değişimlerle birlikte bu hayvanların bazıları küçüldü, bazılarının da soyu tükendi.

Cambridge Üniversitesi Zooloji Bölümü'nde doktora öğrencisi olan Andrés Alfonso-Rojas liderliğindeki yeni bir çalışmada, anakondaların bu iki gruba da dahil olmadığı bulundu.

Araştırmacılar Venezuela'da toplanan, en az 32 farklı yılana ait 183 anakonda omur fosilini inceledi.

Daha sonra bu verileri kullanarak anakondaların hayattayken ne kadar uzun olduğunu hesapladılar.

Bulguları hakemli dergi Journal of Vertebrate Paleontology'de dün (1 Aralık Pazartesi) yayımlanan çalışmada anakondaların boyunun 5,3 metre civarında olduğu saptandı.

Bu uzunluk, bugün yaşayan Eunectes türü yetişkin anakondalarınkine neredeyse eşit.

Bilim insanları daha önce bu yılanların muazzam boyutlarına ne zaman ulaştığından emin değildi.

Ancak bulguların asıl ilginç yanı, anakondaların uzunluğunun zaman içinde neredeyse hiç değişmemiş olması.

Alfonso-Rojas, "Bu şaşırtıcı bir sonuç çünkü antik dönemdeki anakondaların 7-8 metre uzunluğunda olmasını bekliyorduk" diyerek ekliyor: 

Ancak küresel sıcaklıkların daha yüksek olduğu Miyosen döneminde daha büyük bir yılana dair elimizde herhangi bir kanıt yok.

Çalışmaya göre anakondalar, 12,4 milyon yıl önce Güney Amerika'da ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra büyük bir vücut boyutuna ulaşmış ve o zamandan beri değişmemiş.

Günümüzde sıcak ve nemli bölgelerdeki bataklıklarda, sazlıklarda ve nehirlerde yaşayan anakondaların habitatı devasa boyutlarını korumalarını sağlamış olabilir. 

Alfonso-Rojas, "Dev timsahlar ve dev kaplumbağalar gibi diğer türler, muhtemelen küresel sıcaklıkların düşmesi ve yaşam alanlarının daralması nedeniyle Miyosen'den bu yana yok oldu ancak dev anakondalar hayatta kaldı" diyor. 

Son derece dayanıklılar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Vertebrate Paleontology


Gişede çakılan Marvel filminin yıldızı: Rol için yanlış seçimdim

56 yaşındaki Thomas Jane, Öldüren Sis (The Mist), Ateşli Geceler (Boogie Nights), Mavi Korku (Deep Blue Sea) ve İnce Kırmızı Hat (The Thin Red Line) gibi filmlerdeki rolleriyle de tanınıyor (Starz Entertainment)
56 yaşındaki Thomas Jane, Öldüren Sis (The Mist), Ateşli Geceler (Boogie Nights), Mavi Korku (Deep Blue Sea) ve İnce Kırmızı Hat (The Thin Red Line) gibi filmlerdeki rolleriyle de tanınıyor (Starz Entertainment)
TT

Gişede çakılan Marvel filminin yıldızı: Rol için yanlış seçimdim

56 yaşındaki Thomas Jane, Öldüren Sis (The Mist), Ateşli Geceler (Boogie Nights), Mavi Korku (Deep Blue Sea) ve İnce Kırmızı Hat (The Thin Red Line) gibi filmlerdeki rolleriyle de tanınıyor (Starz Entertainment)
56 yaşındaki Thomas Jane, Öldüren Sis (The Mist), Ateşli Geceler (Boogie Nights), Mavi Korku (Deep Blue Sea) ve İnce Kırmızı Hat (The Thin Red Line) gibi filmlerdeki rolleriyle de tanınıyor (Starz Entertainment)

2004 yapımı İnfazcı'da (The Punisher) Frank Castle'ı canlandıran Thomas Jane, Marvel'ın ünlü anti-kahramanı için doğru seçim olmadığını söyledi.

İnfazcı, sevgi dolu ailesi ve mükemmel hayatı acımasız bir suçla elinden alınan Özel ajan Frank Castle'ı merkeze alıyordu. Kendisine yanlış yapan herkese savaş açan Frank, kimsenin önünü kesemeyeceği bir ölüm makinesine dönüşerek ailesini öldürenlerin peşine düşüyordu.

"Ben Frank Castle değilim"

ComicBookMovie.com'dan Josh Wilding'e konuşan Jane, "Frank Castle rolü için yanlış oyuncuydum" diyerek ekledi: 

Frank Castle İtalyan kökenli, siyah saçlı ve 1970'lerde mafyaya karşı duran bambaşka bir geçmişe sahip.

Jane sözlerini şöyle sürdürdü: 

Ben o adam değilim. Saçımı siyaha boyayarak tamamen başka birine dönüşmek durumunda kaldım. Rolü artık bu karaktere daha uygun birinin üstlenmesinden memnunum. Eğlendim, elimden gelenin en iyisini yaptım ve bu fırsat için minnettarım ama ben Frank Castle değilim.

Thomas Jane, filmde John Travolta'nın canlandırdığı mafya lideri Howard Saint’le karşı karşıya gelmişti. Ancak İnfazcı, 33 milyon dolarlık bütçesine karşılık gişede yalnızca 54 milyon dolar hasılat elde etmiş ve eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da yüzde 30 gibi düşük bir beğeni ortalamasında kalmıştı. 

Jane, 2005'te piyasaya çıkan ve bugün neredeyse unutulmuş olan The Punisher adlı PS2 oyununda da karakteri yeniden seslendirmişti.

İnfazcı, Marvel Sinematik Evreni öncesi dönemin en zayıf sinema uyarlamalarından biri olarak görülüyor.

2008'de Punisher: War Zone adıyla ikinci bir film çekildi ancak Jane projede yer almadı ve Frank Castle'ı bu kez Ray Stevenson canlandırdı. Film, Türkiye'de vizyona girmedi.

Artık karakteri Jon Bernthal canlandırıyor. Oyuncu ilk olarak Daredevil'ın ikinci sezonunda göründü ve ardından kendi Netflix dizisinde başrol oynadı.

Karakter artık tamamen Marvel Sinematik Evreni çatısı altında yer alıyor ve son olarak Daredevil: Born Again'de boy gösterdi. 

Ayrıca hem yakında çıkacak Disney+ yapımında hem de Spider-Man: Brand New Day'de yer alacak. Ancak Daredevil: Born Again'in ikinci sezonunda görünmeyecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ComicBookMovie.com


Epik aksiyon, Gotham zaferiyle Oscar'a göz kırptı

Thomas Pynchon'ın 1990 tarihli romanı Vineland'den serbestçe esinlenen Savaş Üstüne Savaş'ta, eski devrimci Bob Ferguson rolünde 51 yaşındaki Leonardo DiCaprio var (Warner Bros.)
Thomas Pynchon'ın 1990 tarihli romanı Vineland'den serbestçe esinlenen Savaş Üstüne Savaş'ta, eski devrimci Bob Ferguson rolünde 51 yaşındaki Leonardo DiCaprio var (Warner Bros.)
TT

Epik aksiyon, Gotham zaferiyle Oscar'a göz kırptı

Thomas Pynchon'ın 1990 tarihli romanı Vineland'den serbestçe esinlenen Savaş Üstüne Savaş'ta, eski devrimci Bob Ferguson rolünde 51 yaşındaki Leonardo DiCaprio var (Warner Bros.)
Thomas Pynchon'ın 1990 tarihli romanı Vineland'den serbestçe esinlenen Savaş Üstüne Savaş'ta, eski devrimci Bob Ferguson rolünde 51 yaşındaki Leonardo DiCaprio var (Warner Bros.)

Kazandığı büyük ödülün ardından Savaş Üstüne Savaş (One Battle After Another), Oscar'da En İyi Film heykelciğine uzanmaya bir adım daha yaklaşmış görünüyor. 

Paul Thomas Anderson'ın son filmi, 2025'in en iyi yapımları arasında gösteriliyor ve Akademi'nin en prestijli ödülü için güçlü bir aday olarak öne çıkıyor.

6 adaylık, bir ödül

Ödül sezonunun başlangıcını işaret eden 35. Gotham Ödülleri, sürprizlerle dolu bir geceye sahne oldu. Anderson'ın epik aksiyonu Savaş Üstüne Savaş, aday gösterildiği 6 kategoriden yalnızca birini, üstelik en önemlisini kazandı. 

Savaş Üstüne Savaş'ın En İyi Film'i kazanması, gecenin en çok konuşulan anı oldu. Film, paranoyası sebebiyle kızı Willa'yla birlikte medeniyetten uzak bir hayat süren eski devrimci Bob'u merkezine alıyor. Bob, eski düşmanı 16 yılın ardından tekrar ortaya çıkınca, geçmişinin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor.

Gotham Film ve Medya Enstitüsü tarafından düzenlenen törende, Savaş Üstüne Savaş'ın geride bıraktığı filmler arasında Bugonia, East of Wall, Familiar Touch, Hamnet, If I Had Legs I'd Kick You, Lurker, Üzgünüm, Bebeğim (Sorry, Baby), The Testament of Ann Lee ve Tren Düşleri (Train Dreams) yer aldı.

Oscar'ın habercisi mi?

Bu ödül başlı başına önemli olsa da Gotham'da En İyi Film seçilmek, Oscar yolculuğunda da güçlü bir işaret niteliği taşıyor. 

Oscar'da son 16 En İyi Film kazananının 6'sı, Gotham Ödülleri'nden de galip ayrıldı. Bunlar arasında Ölümcül Tuzak (The Hurt Locker), Birdman, Spotlight, Ay Işığı (Moonlight), Nomadland ve Her Şey Her Yerde Aynı Anda (Everything Everywhere All at Once) bulunuyor. 

Oscar'da En İyi Film kategorisinde Hamnet ve Savaş Üstüne Savaş, şimdiden güçlü adaylar arasında gösteriliyor. Filmin Gotham'da karşılaşmadığı Günahkarlar (Sinners), Marty Supreme, Manevi Değer (Sentimental Value), Frankenstein, Wicked: İyilik Uğruna (Wicked: For Good) ve Avatar: Ateş ve Kül (Avatar: Fire and Ash) de En İyi Film için adı geçen yapımlar arasında yer alıyor.

Savaş Üstüne Savaş'ın Oscar'da En İyi Film'i kazanması, Anderson için ayrı bir anlam taşıyor. Yönetmen kariyeri boyunca bu kategoride hiç ödül alamadı. Kan Dökülecek (There Will Be Blood), Phantom Thread ve Licorice Pizza, En İyi Film Oscar'ına aday olsa da ödülü kazanamamıştı. Anderson ayrıca bu filmlerle En İyi Yönetmen dalında aday gösterilmiş ancak hiçbirinde ödüle ulaşamamıştı. 

Görünmez Kaza'ya üç ödül birden

Öte yandan gecenin bir diğer dikkat çekici ismi ise İranlı muhalif yönetmen Cafer Penahi oldu. Görünmez Kaza'yla (Yek Tasadef Sadeh) En İyi Uluslararası Film, En İyi Özgün Senaryo ve En İyi Yönetmen olmak üzere üç ödül kazanarak gecenin en büyük başarılarından birine imza attı. Yönetmenin Cannes'da Altın Palmiye kazanan son filmi, baskıcı rejimin zulmünü gözler önüne sererken intikam olgusunu ahlaki yönden ele alıyor.

Independent Türkçe, Variety, ScreenRant